İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | crises i. | krizler | ||
Of course, the states must work together in this, for financial means alone will not overcome crises. Elbette devletler bu konuda birlikte çalışmalıdır, çünkü mali araçlar tek başına krizlerin üstesinden gelmeyecektir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | crises i. | krizler | ||
We need a legal and judicial framework allowing for the rapid resolution of insolvency crises. İflas krizlerinin hızlı bir şekilde çözülmesini sağlayacak yasal ve adli bir çerçeveye ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medikal | crises i. | krizler | ||
Better prevention of crises requires increased supervision of off-balance sheet operations. Krizlerin daha iyi önlenmesi için bilanço dışı işlemlerin denetiminin artırılması gerekmektedir. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | crises i. | buhranlar | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | crises i. | buhranlar |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | financial crises i. | mali kriz |
Medical | ||
Medikal | acute splenic sequestration crises i. | akut splenik sekestrasyon krizleri |
Medikal | aplastic crises i. | aplastik krizler |
Medikal | hyperglycemic crises i. | hiperglisemik krizler |
Medikal | hemolytic crises i. | hemolitik krizler |