|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
do oneself justice f.
|
her zamanki performansı göstermek |
|
2 |
Genel |
set oneself to do something f.
|
koyulmak |
|
3 |
Genel |
be unable to bring oneself (to do something) f.
|
nefsine yedirememek |
|
4 |
Genel |
position oneself to do something f.
|
zemin hazırlamak (bir şey yapabilmek için) |
|
5 |
Genel |
fall over oneself to do something f.
|
birşeyi yapmakta çok istekli olmak |
|
6 |
Genel |
position oneself to do something f.
|
-e uygun pozisyona girmek |
|
7 |
Genel |
do oneself the honour f.
|
şeref addetmek |
|
8 |
Genel |
do oneself to have the honour f.
|
şeref addetmek |
|
9 |
Genel |
bring oneself to do something f.
|
bir şeyi yapmak için cesaret bulmak |
|
Phrasals |
|
10 |
Öbek Fiiller |
do away with (oneself) f.
|
intihar etmek |
|
11 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
(birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak |
|
12 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
(birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek |
|
13 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
(birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek |
|
14 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak |
|
15 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
(bir şey yapma) cesaretini bulmak |
|
16 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
(bir şey yapma) azmini bulmak |
|
17 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
(bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek |
|
18 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
(kendini, birini, bir şeyi) öldürmek |
|
19 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
icabına bakmak |
|
20 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
işini bitirmek |
|
|
21 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
intihar etmek |
|
Colloquial |
|
22 |
Konuşma Dili |
not bring oneself to do something f.
|
yapabilecek gücü kendinde bulamamak |
|
23 |
Konuşma Dili |
do (someone or oneself) no favors f.
|
(birine veya kendine) iyilik yapmamak |
|
24 |
Konuşma Dili |
do (someone or oneself) no favors f.
|
(birine veya kendine) iyi etmemek |
|
25 |
Konuşma Dili |
do (oneself) no favors f.
|
(kendine) zararı olacak bir davranışta bulunmak |
|
26 |
Konuşma Dili |
do (oneself) no favors f.
|
(biri veya kendi) için kötü olmak |
|
27 |
Konuşma Dili |
do well for (oneself) f.
|
işleri iyi olmak |
|
28 |
Konuşma Dili |
do well for (oneself) f.
|
iyi kazanmak |
|
29 |
Konuşma Dili |
do well for (oneself) f.
|
başarılı olmak |
|
30 |
Konuşma Dili |
owe it to (someone or oneself) to (do something) f.
|
(bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak |
|
31 |
Konuşma Dili |
trouble oneself (to do something) f.
|
kendini (bir şey yapmak için) sıkıntıya sokmak |
|
32 |
Konuşma Dili |
trouble oneself (to do something) f.
|
(bir şey yapma) zahmetinde bulunmak |
|
33 |
Konuşma Dili |
trouble oneself (to do something) f.
|
(bir şey yapma) sıkıntısına girmek |
|
34 |
Konuşma Dili |
not know what to do with (oneself) f.
|
ne yapacağını bilememek |
|
35 |
Konuşma Dili |
not know what to do with (oneself) f.
|
nasıl oyalanacağını bilmemek |
|
36 |
Konuşma Dili |
not know what to do with (oneself) f.
|
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak |
|
37 |
Konuşma Dili |
not know what to do with (oneself) f.
|
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek |
|
38 |
Konuşma Dili |
not know what to do with (oneself) f.
|
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek |
|
39 |
Konuşma Dili |
not know what to do with (oneself) f.
|
ne yapacağını şaşırmak |
|
40 |
Konuşma Dili |
do (oneself) in f.
|
intihar etmek |
|
|
41 |
Konuşma Dili |
do (oneself) in f.
|
(kendini) öldürmek |
|
42 |
Konuşma Dili |
do (oneself) in f.
|
(kendini) bitirmek |
|
43 |
Konuşma Dili |
do (oneself) in f.
|
(kendi) işini bitirmek |
|
44 |
Konuşma Dili |
do (oneself) in f.
|
(kendi) başarısızlığına neden olmak |
|
45 |
Konuşma Dili |
suit oneself to do f.
|
kendi bildiği gibi yapmak |
|
Idioms |
|
46 |
Deyim |
do oneself justice f.
|
bekleneni vermek |
|
47 |
Deyim |
do oneself proud f.
|
dört başı mamur bir iş çıkarmış olmak |
|
48 |
Deyim |
not find it in oneself (to do something) f.
|
gönlü istememek |
|
49 |
Deyim |
do oneself justice f.
|
her zamanki performansını göstermek |
|
50 |
Deyim |
do oneself proud f.
|
fevkalade/gurur verici bir iş başarmış olmak |
|
51 |
Deyim |
not find it in oneself (to do something) f.
|
gönlü razı olmamak |
|
52 |
Deyim |
take it upon oneself to do something f.
|
kendine vazife edinmek |
|
53 |
Deyim |
not do oneself any favors f.
|
kendine iyi etmemek |
|
54 |
Deyim |
do oneself proud f.
|
kendisiyle gurur duymak |
|
55 |
Deyim |
not do oneself any favours f.
|
kendine iyi etmemek |
|
56 |
Deyim |
fall over oneself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak |
|
57 |
Deyim |
find it in oneself (to do something) f.
|
(bir şeyi yapma) isteğinde/cesaretinde olmak |
|
58 |
Deyim |
fall all over oneself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak |
|
59 |
Deyim |
fall all over oneself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak |
|
60 |
Deyim |
fall over oneself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak |
|
61 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injury f.
|
(kendine) birine zarar vermek |
|
62 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injury f.
|
(kendini/birini) yaralamak |
|
63 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injury f.
|
(kendine/birine) zarar verecek bir şey yapmak |
|
64 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injury f.
|
(kendini/birini) yaralayacak bir şey yapmak |
|
65 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injury f.
|
(kendini/birini) incitmek |
|
66 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injury f.
|
(kendini/birini) incitecek bir şey yapmak |
|
67 |
Deyim |
be falling over (oneself) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) çok hevesli olmak |
|
68 |
Deyim |
be falling over (oneself) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) dünden hazır olmak |
|
69 |
Deyim |
be falling over (oneself) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmaya) can atmak |
|
70 |
Deyim |
be falling over (oneself) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) birbirlerinin üstüne çullanmak |
|
71 |
Deyim |
take it on (oneself) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmayı kendi) üstüne almak |
|
72 |
Deyim |
take it on (oneself) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmayı kendisi) üstlenmek |
|
73 |
Deyim |
take it on (oneself) to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmanın) sorumluluğunu (kendisi) almak |
|
74 |
Deyim |
do (one or oneself) proud f.
|
dört başı mamur bir iş çıkarmış olmak |
|
75 |
Deyim |
do (one or oneself) proud f.
|
fevkalade/gurur verici bir iş başarmış olmak |
|
76 |
Deyim |
do (one or oneself) proud f.
|
(birini/kendini) gururlandırmak |
|
77 |
Deyim |
do (one or oneself) proud f.
|
(birine) nazik davranmak |
|
78 |
Deyim |
do (one or oneself) proud f.
|
(birine) cömert davranmak |
|
79 |
Deyim |
do (one or oneself) proud f.
|
(birini) el üstünde tutmak |
|
80 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injustice f.
|
(kendine/birine) haksızlık etmek |
|
|
81 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injustice f.
|
(kendine/birine) zarar vermek |
|
82 |
Deyim |
do (oneself or someone) an injustice f.
|
(kendine/birine) kötülük etmek |
|
83 |
Deyim |
do (oneself) a mischief [uk/australia] f.
|
(kendine) zarar verecek bir şey yapmak |
|
84 |
Deyim |
do (oneself) a mischief [uk/australia] f.
|
(kendine) zarar vermek |
|
85 |
Deyim |
do (oneself) a mischief [uk/australia] f.
|
(kendini) incitmek/sakatlamak |
|
86 |
Deyim |
do (someone or oneself) a favor f.
|
(birine/kendine) bir iyilik yapmak |
|
87 |
Deyim |
do (someone or oneself) a favor f.
|
(birine/kendine) bir güzellik yapmak |
|
88 |
Deyim |
do (oneself) a favor f.
|
(kendine) bir iyilik yapmak |
|
89 |
Deyim |
do (oneself) a favor f.
|
(kendine) bir güzellik yapmak |
|
90 |
Deyim |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak |
|
91 |
Deyim |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak |
|
92 |
Deyim |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f.
|
(biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak |
|
93 |
Deyim |
not do (someone, something, or oneself) any favors f.
|
(birine/bir şeye/kendine) iyilik etmemek |
|
94 |
Deyim |
not do (someone, something, or oneself) any favors f.
|
(biri/bir şey/kendi) için iyi etmemek |
|
95 |
Deyim |
not do (someone, something, or oneself) any favors f.
|
(birine/bir şeye/kendine) yaramamak |
|