do oneself - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

do oneself

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"do oneself" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 95 sonuç

İngilizce Türkçe
General
do oneself justice f. her zamanki performansı göstermek
set oneself to do something f. koyulmak
be unable to bring oneself (to do something) f. nefsine yedirememek
position oneself to do something f. zemin hazırlamak (bir şey yapabilmek için)
fall over oneself to do something f. birşeyi yapmakta çok istekli olmak
position oneself to do something f. -e uygun pozisyona girmek
do oneself the honour f. şeref addetmek
do oneself to have the honour f. şeref addetmek
bring oneself to do something f. bir şeyi yapmak için cesaret bulmak
Phrasals
do away with (oneself) f. intihar etmek
bring (someone or oneself) to (do something) f. (birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek
bring (someone or oneself) to (do something) f. (birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapmak) için cesaretini toplamak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapma) cesaretini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapma) azmini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek
do away with (someone, something, or oneself) f. (kendini, birini, bir şeyi) öldürmek
do away with (someone, something, or oneself) f. icabına bakmak
do away with (someone, something, or oneself) f. işini bitirmek
do away with (someone, something, or oneself) f. intihar etmek
Colloquial
not bring oneself to do something f. yapabilecek gücü kendinde bulamamak
do (someone or oneself) no favors f. (birine veya kendine) iyilik yapmamak
do (someone or oneself) no favors f. (birine veya kendine) iyi etmemek
do (oneself) no favors f. (kendine) zararı olacak bir davranışta bulunmak
do (oneself) no favors f. (biri veya kendi) için kötü olmak
do well for (oneself) f. işleri iyi olmak
do well for (oneself) f. iyi kazanmak
do well for (oneself) f. başarılı olmak
owe it to (someone or oneself) to (do something) f. (bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak
trouble oneself (to do something) f. kendini (bir şey yapmak için) sıkıntıya sokmak
trouble oneself (to do something) f. (bir şey yapma) zahmetinde bulunmak
trouble oneself (to do something) f. (bir şey yapma) sıkıntısına girmek
not know what to do with (oneself) f. ne yapacağını bilememek
not know what to do with (oneself) f. nasıl oyalanacağını bilmemek
not know what to do with (oneself) f. nasıl vakit geçireceğini şaşırmak
not know what to do with (oneself) f. (kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek
not know what to do with (oneself) f. (kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek
not know what to do with (oneself) f. ne yapacağını şaşırmak
do (oneself) in f. intihar etmek
do (oneself) in f. (kendini) öldürmek
do (oneself) in f. (kendini) bitirmek
do (oneself) in f. (kendi) işini bitirmek
do (oneself) in f. (kendi) başarısızlığına neden olmak
suit oneself to do f. kendi bildiği gibi yapmak
Idioms
do oneself justice f. bekleneni vermek
do oneself proud f. dört başı mamur bir iş çıkarmış olmak
not find it in oneself (to do something) f. gönlü istememek
do oneself justice f. her zamanki performansını göstermek
do oneself proud f. fevkalade/gurur verici bir iş başarmış olmak
not find it in oneself (to do something) f. gönlü razı olmamak
take it upon oneself to do something f. kendine vazife edinmek
not do oneself any favors f. kendine iyi etmemek
do oneself proud f. kendisiyle gurur duymak
not do oneself any favours f. kendine iyi etmemek
fall over oneself to do something f. (bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak
find it in oneself (to do something) f. (bir şeyi yapma) isteğinde/cesaretinde olmak
fall all over oneself to do something f. (bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak
fall all over oneself to do something f. (bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak
fall over oneself to do something f. (bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak
do (oneself or someone) an injury f. (kendine) birine zarar vermek
do (oneself or someone) an injury f. (kendini/birini) yaralamak
do (oneself or someone) an injury f. (kendine/birine) zarar verecek bir şey yapmak
do (oneself or someone) an injury f. (kendini/birini) yaralayacak bir şey yapmak
do (oneself or someone) an injury f. (kendini/birini) incitmek
do (oneself or someone) an injury f. (kendini/birini) incitecek bir şey yapmak
be falling over (oneself) to (do something) f. (bir şeyi yapmak için) çok hevesli olmak
be falling over (oneself) to (do something) f. (bir şeyi yapmak için) dünden hazır olmak
be falling over (oneself) to (do something) f. (bir şeyi yapmaya) can atmak
be falling over (oneself) to (do something) f. (bir şeyi yapmak için) birbirlerinin üstüne çullanmak
take it on (oneself) to (do something) f. (bir şeyi yapmayı kendi) üstüne almak
take it on (oneself) to (do something) f. (bir şeyi yapmayı kendisi) üstlenmek
take it on (oneself) to (do something) f. (bir şeyi yapmanın) sorumluluğunu (kendisi) almak
do (one or oneself) proud f. dört başı mamur bir iş çıkarmış olmak
do (one or oneself) proud f. fevkalade/gurur verici bir iş başarmış olmak
do (one or oneself) proud f. (birini/kendini) gururlandırmak
do (one or oneself) proud f. (birine) nazik davranmak
do (one or oneself) proud f. (birine) cömert davranmak
do (one or oneself) proud f. (birini) el üstünde tutmak
do (oneself or someone) an injustice f. (kendine/birine) haksızlık etmek
do (oneself or someone) an injustice f. (kendine/birine) zarar vermek
do (oneself or someone) an injustice f. (kendine/birine) kötülük etmek
do (oneself) a mischief [uk/australia] f. (kendine) zarar verecek bir şey yapmak
do (oneself) a mischief [uk/australia] f. (kendine) zarar vermek
do (oneself) a mischief [uk/australia] f. (kendini) incitmek/sakatlamak
do (someone or oneself) a favor f. (birine/kendine) bir iyilik yapmak
do (someone or oneself) a favor f. (birine/kendine) bir güzellik yapmak
do (oneself) a favor f. (kendine) bir iyilik yapmak
do (oneself) a favor f. (kendine) bir güzellik yapmak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f. (biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) f. (biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak
not do (someone, something, or oneself) any favors f. (birine/bir şeye/kendine) iyilik etmemek
not do (someone, something, or oneself) any favors f. (biri/bir şey/kendi) için iyi etmemek
not do (someone, something, or oneself) any favors f. (birine/bir şeye/kendine) yaramamak