going for - Türkçe İngilizce Sözlük

going for

"going for" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 32 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
have (something) going for (one) f. (bir şey birinin) istediği gibi gitmek
have (something) going for (one) f. (birinin) lehine/avantajına (bir şey) olmak
have (something) going for (one) f. (birinin) iyiliğine (bir şey) olmak
Colloquial
be going on (for) (something) [uk] f. (bir şeye) yaklaşmak
be going on (for) (something) [uk] f. (bir yaşa, zamana) doğru gelmek
be going on (for) (something) [uk] f. neredeyse (bir yaşa, zamana) gelmek
be going on (for) something [uk] f. bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak
be going on (for) something [uk] f. bir yaşa, zamana, sayıya doğru gelmek
be going on (for) something [uk] f. neredeyse bir yaşa, zamana, belli bir sayıya gelmek
have a lot going for it f. yapacak çok şeyi olmak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (bir şey birinin) hiç hoşuna gitmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şey) için teşekkür etmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şeye) memnun olmayacak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şeyden) pek hoşlanmayacak
Idioms
the going rate (for something) i. (bir şeyin) piyasası
the going rate (for something) i. (bir şeyin) fiyatı
the going rate (for something) i. (bir şeyin) kaça gittiği/satıldığı
have nothing going for someone f. hiçbir şey istediği gibi gitmemek/olmamak
have a lot going for one f. (bir iş için) gerekli meziyetleri olmak
have a lot going for one f. (bir görev için) biçilmiş kaftan olmak
have going for one f. birinin yararına ilerleyen (bir şey) olmak
have going for one f. yolunu bulmak
have going for one f. birinin yararına ilerleyen/faydalanabildiği bir düzeneği olmak
have going for one f. birinin işi tıkırında olmak
have nothing going for (someone or something) f. hiçbir şey (birinin/bir şeyin) istediği gibi gitmemek/olmamak
have nothing going for (someone or something) f. hiçbir şey (birinin/bir şeyin) lehinde/avantajına olmamak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. hiç hoşuna gitmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. hiç memnun olmayacak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. çok gıcık olacak
Speaking
who's going to pay for this? expr. bunun için kim ödeme yapacak?
they like going for walks together expr. beraber yürüyüşe çıkmayı seviyorlar
worth killing for, worth dying for, worth going to hell for expr. öldürmeye değer, ölmeye değer, uğruna cehenneme gitmeye değer