Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
méthode de conversion de monnaie étrangère
moyeu de bride
critical curve
get in a happy mood
have doing
Geçmiş
Cümleler
"have doing"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Idioms
1
Deyim
have doing
f.
işi olmak
2
Deyim
have doing
f.
planı olmak
3
Deyim
have doing
f.
yapacak işleri olmak
"have doing"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 115 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
have scruples about doing something
f.
vicdani nedenle bir şeyi yapmaktan çekinmek
2
Genel
have no business doing something
f.
birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak
3
Genel
have difficulty in doing something
f.
bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak
4
Genel
have the prerogative of doing something
f.
bir şey yapma ayrıcalığı olmak
5
Genel
have the honour of doing something
f.
şerefine erişmek
6
Genel
have something doing
f.
yapacak işleri olmak
Phrases
7
İfadeler
have the honour of something/of doing something
f.
bir şeyin şerefine erişmek
8
İfadeler
have the honour of something/of doing something
f.
bir şeyin şerefine nail olmak
9
İfadeler
have the honor of doing something
f.
bir şeyi yapmanın şerefine erişmek
10
İfadeler
have the honor of doing something
f.
bir şeyi yapmanın şerefine nail olmak
Colloquial
11
Konuşma Dili
have a (hard/difficult) job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapmakta zorlanmak
12
Konuşma Dili
have a (hard/difficult) job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
13
Konuşma Dili
have something doing
f.
planlı bir şeyi olmak
14
Konuşma Dili
have something doing
f.
planlanmış bir şeyi olmak
15
Konuşma Dili
have something doing
f.
zamanı belirlenmiş bir şeyi olmak
16
Konuşma Dili
have something doing
f.
belli bir zaman için planları olmak
17
Konuşma Dili
have something doing
f.
belli bir zamana planlanmış/ayarlanmış işleri olmak
18
Konuşma Dili
have something doing
f.
belli bir zaman diliminde planları olmak
19
Konuşma Dili
have something doing
f.
belli bir zaman diliminde meşgul olmak
20
Konuşma Dili
have something doing
f.
önceden ayarlanmış planları/işleri olmak
21
Konuşma Dili
have an even chance of (doing something)
f.
yüzde elli şansı olmak
Idioms
22
Deyim
have an even chance of (doing something)
f.
şansı/ihtimali yarı yarıya olmak
23
Deyim
have an even chance of (doing something)
f.
şansı/ihtimali eşit olmak
24
Deyim
have the devil's own job to doing something
f.
akla karayı seçmek
25
Deyim
have the devil's own job doing something
f.
akla karayı seçmek
26
Deyim
have a penchant for doing something
f.
bir şeyi yapmaya meyletmek
27
Deyim
have a hard time doing something
f.
bir şeyi yapmakta zorluk çekmek
28
Deyim
have a hard time doing something
f.
bir şeyi zar zor yapmak
29
Deyim
have a penchant for doing something
f.
bir şeyi yapmaya aşırı düşkünlüğü/meyli olmak
30
Deyim
have a penchant for doing something
f.
bir şeyi yapma eğilimi içinde olmak
31
Deyim
have a penchant for doing something
f.
bir şeyi yapmaya düşkün/meyilli olmak
32
Deyim
have a go at doing something
f.
hele bir denemek/başlamak
33
Deyim
have no qualms about (doing) something
f.
hiç çekinmemek
34
Deyim
have no qualms about (doing) something
f.
hiç bir çekincesi olmamak
35
Deyim
have the devil's own job doing something
f.
emdiği süt burnundan gelmek
36
Deyim
have the devil's own job to doing something
f.
emdiği süt burnundan gelmek
37
Deyim
have one's sights set (on doing something)
f.
gözünü dikmek
38
Deyim
have one's sights set (on doing something)
f.
hedeflemek
39
Deyim
have the devil's own job doing something
f.
(bir yeri bulabilmek/bir şeyi yapabilmek için) akla karayı seçmek
40
Deyim
have a way of doing something
f.
bir şeyi yapmaya meyilli olmak
41
Deyim
have a way of doing something
f.
bir şeye neden olmaya meyilli olmak
42
Deyim
have a way of doing something
f.
bir huyu olmak
43
Deyim
have a way of doing something
f.
genellikle belli bir şekilde olmak/yapılmak
44
Deyim
not have a chance in hell (of doing something)
f.
(bir şeyi yapmaktan) hiç umudu olmamak
45
Deyim
not have a chance in hell (of doing something)
f.
(bir şeyi yapmakta) hiç şansı olmamak
46
Deyim
not have a chance in hell (of doing something)
f.
(bir şeyi yapması) mümkün olmamak
47
Deyim
have a bash at (doing) something [uk]
f.
bir şey (yapmaya) teşebbüs etmek
48
Deyim
have a bash at (doing) something [uk]
f.
bir şey (yapmayı) denemek
49
Deyim
have a bash at (doing) something [uk]
f.
bir işe el atmak
50
Deyim
have a bash at (doing) something [uk]
f.
bir şey (yapmaya) çalışmak
51
Deyim
have a bash at (doing) something [uk]
f.
bir şey (yapma) girişiminde bulunmak
52
Deyim
have a shot (at something/at doing something)
f.
(bir şeyi/bir şeyi yapmayı) denemek
53
Deyim
have a shot (at something/at doing something)
f.
(bir şeyde/bir şeyi yapmakta) şansını denemek
54
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
(bir şeyi yapmak) zor olmak
55
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
(bir şeyi yapmak konusunda) işi zor olmak
56
Deyim
have a crack at (doing) something
f.
bir şey (yapmayı) denemek
57
Deyim
have a crack at (doing) something
f.
bir şeyi tecrübe etmek
58
Deyim
have a crack at (doing) something
f.
bir şeyde şansını denemek
59
Deyim
have a crack at (doing) something
f.
bir şey girişiminde/teşebbüsünde bulunmak
60
Deyim
have a gift for (doing) something
f.
(bir şey yapmaya) doğal yeteneği olmak
61
Deyim
have a gift for (doing) something
f.
bir şey (yapma) konusunda doğal becerisi olmak
62
Deyim
have a gift for (doing) something
f.
bir şey (yapma) konusunda doğuştan yetenekli olmak
63
Deyim
have a go (at something/at doing something)
f.
(bir şeyi/bir şey yapmayı) denemek
64
Deyim
have a go (at something/at doing something)
f.
(bir şey/bir şey yapma) girişiminde bulunmak
65
Deyim
have a go (at something/at doing something)
f.
(bir şeye ya da bir şey yapmaya) teşebbüs etmek
66
Deyim
have a job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapmakta zorlanmak
67
Deyim
have a job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
68
Deyim
have a job doing/to do something
f.
(bir şeyi yapmakta) işi zor olmak
69
Deyim
have a penchant for doing
f.
yapmaya aşırı düşkünlüğü/meyli olmak
70
Deyim
have a penchant for doing
f.
yapma eğilimi içinde olmak
71
Deyim
have a penchant for doing
f.
yapmaya düşkün/meyilli olmak
72
Deyim
have a penchant for doing
f.
yapmaya meyletmek
73
Deyim
have a shot (at something/at doing something)
f.
(bir şeyi/bir şey yapmayı) denemek
74
Deyim
have a shot (at something/at doing something)
f.
(bir şeyde/bir şeyi yapmakta) şansını denemek
75
Deyim
have a stab at (doing something)
f.
(bir şey yapmayı) denemek
76
Deyim
have a stab at (doing something)
f.
(bir şey yapma) girişiminde bulunmak
77
Deyim
have a stab at (doing something)
f.
(bir şey yapmayı) ilk kez denemek
78
Deyim
have a stab at (doing something)
f.
(bir şey yapmada) şansını denemek
79
Deyim
have a stab at (doing something)
f.
(bir şey yapmayı) bir denemek
80
Deyim
have a stab at something/at doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı denemek
81
Deyim
have a stab at something/at doing something
f.
bir şey/bir şey yapma girişiminde bulunmak
82
Deyim
have a stab at something/at doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı ilk kez denemek
83
Deyim
have a stab at something/at doing something
f.
bir şeyde/bir şey yapmada şansını denemek
84
Deyim
have a stab at something/at doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı bir denemek
85
Deyim
have no business doing
f.
yapmaya hakkı olmamak
86
Deyim
have no business doing
f.
yapması aptalca/akılsızca olmak
87
Deyim
have no business doing
f.
yapması yanlış olmak
88
Deyim
have no business doing something/to do something
f.
bir şey yapmaya hakkı olmamak
89
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
(bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak
90
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
baş etmesi zor bir işi olmak
91
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
işi başından aşkın olmak
92
Deyim
have/take a hand in something/in doing something
f.
bir şeyde/bir şey yapmada payı olmak
93
Deyim
have/take a hand in something/in doing something
f.
bir şeyin/bir şey yapmanın içinde olmak
94
Deyim
have/take a hand in something/in doing something
f.
bir şeyde/bir şey yapmada parmağı olmak
95
Deyim
have/take a shot (at something/at doing something)
f.
(bir şeyi/bir şey yapmayı) denemek
96
Deyim
not have a hope in hell (of doing something)
f.
(bir şey yapma) şansı hiç olmamak
97
Deyim
not have a hope in hell (of doing something)
f.
(bir şey yapma) umudu hiç olmamak
98
Deyim
have your heart set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şeyi yapmayı kafasına koymak
99
Deyim
have your heart set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şeyi yapmayı çok istemek
100
Deyim
have your heart set on something/on doing something
f.
bir şeye/bir şeyi yapmaya baş koymak
101
Deyim
have your mind set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şeyi yapmayı kafasına koymak
102
Deyim
have your mind set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şeyi yapmayı çok istemek
103
Deyim
have your mind set on something/on doing something
f.
bir şeye/bir şeyi yapmaya baş koymak
104
Deyim
have your sights set on something/on doing something
f.
bir şeye/bir şey yapmaya odaklanmak
105
Deyim
have your sights set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı amaçlamak
106
Deyim
have your sights set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı kafasına koymak
107
Deyim
have your sights set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı hedeflemek
108
Deyim
have your sights set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı çok istemek
109
Deyim
have your sights set on something/on doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı kafasına koymak
Speaking
110
Konuşma
you have a strange way of doing business
expr.
garip bir ticaret anlayışın var
111
Konuşma
you have no idea what you're doing
expr.
ne yaptığın hakkında hiçbir fikrin yok
112
Konuşma
I have no idea what I'm doing
expr.
ne yaptığımı hiç bilmiyorum
113
Konuşma
how long have you been doing karate?
expr.
ne zamandan beri karate yapıyorsun?
114
Konuşma
what have you been doing since the last time I saw you?
expr.
seni son gördüğümden bu yana neler yapıyorsun?
Slang
115
Argo
what the hell have you been doing here?
expr.
burada ne halt ediyordun?
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of have doing
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy