Geçmiş

istememek

"istememek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 8 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	istememek	reject f.
2	Genel	istememek	be undesirous of f.
3	Genel	istememek	hate f.
4	Genel	istememek	be unwilling to f.
5	Genel	istememek	jib f.
6	Genel	istememek	not want f.
7	Genel	istememek	refuse f.
Idioms
8	Deyim	istememek	heart is not in (something) f.

"istememek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 162 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	canı istememek	feel disinclined f.
2	Genel	bir şeyi yapmayı hiç istememek	be loath to do something f.
3	Genel	canı istememek	be disinclined f.
4	Genel	böyle olmasını istememek	not mean to do so f.
5	Genel	böyle olsun istememek	not mean to do so f.
6	Genel	böyle yapmak istememek	not mean to do so f.
7	Genel	dinlemek istememek	not want to listen f.
8	Genel	hiç kimseyi istememek	want no one f.
9	Genel	öyle yapmak istememek	not mean to do so f.
10	Genel	öyle olmasını istememek	not mean to do so f.
11	Genel	öyle olsun istememek	not mean to do so f.
12	Genel	karışmak istememek (bir olaya vb)	not touch something with a ten-foot pole f.
13	Genel	vermek istememek	grudge f.
14	Genel	canı istememek	not want f.
15	Genel	bilmek istememek	not want to know f.
16	Genel	daha fazla kan dökülmesini istememek	not want any more bloodshed f.
17	Genel	(koca adayını) istememek	refuse f.
Phrasals
18	Öbek Fiiller	hatırlamak istememek	blot out f.
19	Öbek Fiiller	birinin bir şeyi başarmasını/kazanmasını istememek	root against f.
20	Öbek Fiiller	dahil olmak istememek	want out f.
Colloquial
21	Konuşma Dili	(bir şey yapmayı) istememek/düşünmemek	not about to f.
22	Konuşma Dili	bir şey yapmayı istememek/düşünmemek	not be about to do something f.
23	Konuşma Dili	duymak bile istememek	not having any f.
24	Konuşma Dili	hiç istememek	not having any f.
25	Konuşma Dili	(birine) zarar vermek istememek	mean (one) no harm f.
26	Konuşma Dili	(birini) üzmek istememek	mean (one) no harm f.
27	Konuşma Dili	(birini) kırmak istememek	mean (one) no harm f.
28	Konuşma Dili	(birini) olumsuz etkilemek istememek	mean (one) no harm f.
29	Konuşma Dili	(birine) zarar vermek istememek	not mean (one) any harm f.
30	Konuşma Dili	(birini) üzmek istememek	not mean (one) any harm f.
31	Konuşma Dili	(birini) kırmak istememek	not mean (one) any harm f.
32	Konuşma Dili	(birini) olumsuz etkilemek istememek	not mean (one) any harm f.
33	Konuşma Dili	bir şeye bulaşmak istememek	want none of it f.
34	Konuşma Dili	bir şeye karışmak istememek	want none of it f.
35	Konuşma Dili	bir şeye müdahil olmak istememek	want none of it f.
36	Konuşma Dili	bir şeye bulaşmak istememek	want none of that f.
37	Konuşma Dili	bir şeye karışmak istememek	want none of that f.
38	Konuşma Dili	bir şeye müdahil olmak istememek	want none of that f.
39	Konuşma Dili	bir şeyi yapmayı reddetmek/istememek	want none of it/that f.
40	Konuşma Dili	bir şeye müdahil olmayı reddetmek/istememek	want none of it/that f.
41	Konuşma Dili	bir şeyi yapmayı reddetmek/istememek	have none of it/that f.
42	Konuşma Dili	bir şeye müdahil olmayı reddetmek/istememek	have none of it/that f.
43	Konuşma Dili	(bir şeyi) istememek	not have any of (something) f.
44	Konuşma Dili	(bir şeyde) yer almayı hiç istememek	not have (any of) it f.
45	Konuşma Dili	(bir şeye) katılmayı hiç istememek	not have (any of) it f.
46	Konuşma Dili	canı hiçbir şey yemek istememek	be off your food f.
47	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek	be nothing to do with somebody/something f.
48	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek	be nothing to do with somebody/something f.
49	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek	be nothing to do with somebody/something f.
50	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek	have nothing to do with somebody/something f.
51	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek	have nothing to do with somebody/something f.
52	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek	have nothing to do with somebody/something f.
53	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek	have nothing to do with someone or something f.
54	Konuşma Dili	biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek	not have anything to do with someone or something f.
55	Konuşma Dili	bir şeyi yapmayı istememek	want none of it/that f.
56	Konuşma Dili	bir şeye müdahil olmayı istememek	want none of it/that f.
57	Konuşma Dili	başına bir şey gelmesini istememek	know what's good for you f.
58	Konuşma Dili	başını belaya sokmak istememek	know what's good for you f.
59	Konuşma Dili	(bir şeyi) istememek	want none of (something) f.
60	Konuşma Dili	(bir şeye) müdahil olmayı reddetmek/istememek	want none of (something) f.
Idioms
61	Deyim	çok istememek	be not fussed (about someone or something) f.
62	Deyim	hiçbir şey istememek	ask no odds f.
63	Deyim	(bir şeyde) yer almayı hiç istememek	be not having any (of it) f.
64	Deyim	(bir şeye) katılmayı hiç istememek	be not having any (of it) f.
65	Deyim	(bir yere) gelmeyi/gitmeyi hiç istememek	be not having any (of it) f.
66	Deyim	(bir şeyde) yer almayı hiç istememek	not be having any of it f.
67	Deyim	(bir şeye) katılmayı hiç istememek	not be having any of it f.
68	Deyim	(bir yere) gelmeyi/gitmeyi hiç istememek	not be having any of it f.
69	Deyim	düşünmek bile istememek	can't bear to think about (something) f.
70	Deyim	hiçbir şey bilmemek ve bilmek de istememek	know nothing and care less (about someone or something) f.
71	Deyim	hiç bilgisi olmamak, bilmek de istememek	know nothing and care less (about someone or something) f.
72	Deyim	çok az şey bilmek ama bilmek de istememek	know little and care less (about someone or something) f.
73	Deyim	daha fazla bilmek de istememek	know little and care less (about someone or something) f.
74	Deyim	hiçbir şey bilmemek ve bilmek de istememek	know little (or nothing) and care less f.
75	Deyim	hiç bilgisi olmamak, bilmek de istememek	know little (or nothing) and care less f.
76	Deyim	bundan sonra zaman ayırmak istememek	be beyond caring f.
77	Deyim	bahsetmek istememek	cast a veil over (something) f.
78	Deyim	bahsetmek istememek	draw a veil over something [written] f.
79	Deyim	bahsetmek istememek	cast a veil over something [written] f.
80	Deyim	bahsetmek istememek	throw a veil over something [written] f.
81	Deyim	birisinin yüzünü görmek istememek	not stand the sight of somebody f.
82	Deyim	biriyle işi olmamak/ona bulaşmak istememek	not touch someone with a ten-foot pole f.
83	Deyim	canı istememek	have no heart f.
84	Deyim	çok istememek	somebody's heart isn't in something f.
85	Deyim	gibisini bir daha görmek istememek	never want to see the likes of someone again f.
86	Deyim	gönlü istememek	not find it in oneself (to do something) f.
87	Deyim	gönlü istememek	not find it in one's heart (to do something) f.
88	Deyim	senin/onun gibi birisini bir daha görmek istememek	never want to see the likes of someone again f.
89	Deyim	tek kelime bile duymak istememek	won't hear a word said against somebody f.
90	Deyim	tek kelime bile duymak istememek	won't hear a word against somebody f.
91	Deyim	yüzünü bile görmek istememek	can't stand the sight of someone f.
92	Deyim	pek bir şey istememek	let (one) off easy f.
93	Deyim	kırmak/incitmek istememek	not mean any offense f.
94	Deyim	kıracak bir şey söylemek/yapmak istememek	not mean any offense f.
95	Deyim	(bir şeyi) duymak bile istememek	not have a bar of (something) [australia] f.
96	Deyim	(birinin) canı hiçbir şey yemek istememek	be off (one's) food f.
97	Deyim	bir şeye karışmayı istememek/reddetmek	want no part in something f.
98	Deyim	bir şeyde yer almayı istememek/reddetmek	want no part in something f.
99	Deyim	(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmasını istememek	want no truck with (someone or something) f.
100	Deyim	(biriyle/bir şeyle) alakası olsun istememek	want no truck with (someone or something) f.
101	Deyim	(biriyle/bir şeyle) işi olsun istememek	want no truck with (someone or something) f.
102	Deyim	(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek	want no truck with somebody/something [uk] f.
103	Deyim	(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak/olsun istememek	want no truck with somebody/something [uk] f.
104	Deyim	(biriyle/bir şeyle) işi olmamak/olsun istememek	want no truck with somebody/something [uk] f.
105	Deyim	(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak/olmasını istememek	have no truck with somebody/something [uk] f.
106	Deyim	(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak/olsun istememek	have no truck with somebody/something [uk] f.
107	Deyim	(biriyle/bir şeyle) işi olmamak/olsun istememek	have no truck with somebody/something [uk] f.
108	Deyim	(bir şeyi) zerre kadar istememek	want (something) like (one wants) a hole in the head f.
109	Deyim	(bir şeyi) hiç ama hiç istememek	want (something) like (one wants) a hole in the head f.
110	Deyim	bir şeyde yer almamak/almak istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
111	Deyim	bir şeyin parçası olmamak/olmak istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
112	Deyim	bir şeyde rol oynamamak/oynamak istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
113	Deyim	bir şeyde hiçbir şekilde payı olmamak/olmasını istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
114	Deyim	bir şeye dahil olmamak/olmak istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
115	Deyim	bir şeyle ilgisi olmamak/olmasını istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
116	Deyim	bir şeye bulaşmamış olmak/bulaşmak istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
117	Deyim	bir şeye karışmamış olmak/karışmak istememek	have/play/take/want no part in/of something f.
118	Deyim	bir şeyi istememek	have no stomach for something f.
119	Deyim	(birini/bir şeyi) görmek bile istememek	be sick of the sight of (someone or something) f.
120	Deyim	birini/bir şeyi görmek bile istememek	be sick of the sight of somebody/something f.
121	Deyim	birini/bir şeyi görmek bile istememek	hate the sight of somebody/something f.
122	Deyim	inanmak istememek	be in denial f.
123	Deyim	bahsetmek istememek	draw a veil over f.
124	Deyim	bir şey yapmayı gönlü istememek	(not) find it in your heart to do something f.
125	Deyim	'-i canı istememek	have no heart for f.
126	Deyim	(bir şeyi) canı istememek	have no heart for (something) f.
127	Deyim	biriyle/bir şeyle işi olmasını istememek	want no truck with somebody/something f.
128	Deyim	biriyle/bir şeyle ilgisi olmasını istememek	want no truck with somebody/something f.
129	Deyim	biriyle/bir şeyle alakası olsun istememek	want no truck with somebody/something f.
130	Deyim	biriyle/bir şeyle işi olsun istememek	want no truck with somebody/something f.
131	Deyim	(birini/bir şeyi) geri çevirmek/istememek	hold (someone or something) up to scorn f.
132	Deyim	çok az şey bilmek ama bilmek de istememek	know little (or nothing) and care less f.
133	Deyim	hiçbir şey bilmemek ve bilmek de istememek	know little (or nothing) and care less f.
134	Deyim	zarar vermek istememek	mean no harm f.
135	Deyim	üzmek istememek	mean no harm f.
136	Deyim	kırmak istememek	mean no harm f.
137	Deyim	olumsuz etkilemek istememek	mean no harm f.
138	Deyim	birini/bir şeyi evinde istememek	not give somebody/something houseroom [uk] f.
139	Deyim	bir şeyi istememek	not give something houseroom [uk] f.
140	Deyim	(bir şeyi) içten istememek	not have (one's) heart in (something) f.
141	Deyim	içten istememek	not have one's heart in it f.
142	Deyim	oyunun parçası olmak istememek	not play that game f.
143	Deyim	(birini/bir şeyi) görmek istememek	not stand the sight of (someone or something) f.
144	Deyim	(birini/bir şeyi) görmek bile istememek	not stand the sight of (someone or something) f.
145	Deyim	(birine/bir şeye) asla bulaşmak istememek	not touch (someone or something) with a barge pole [uk/australia] f.
146	Deyim	(birine/bir şeye) tırnağının ucuyla bile dokunmak istememek	not touch (someone or something) with a barge pole [uk/australia] f.
147	Deyim	(birine/bir şeye) asla bulaşmak istememek	not touch (someone or something) with a ten-foot pole [us] f.
148	Deyim	(birine/bir şeye) tırnağının ucuyla bile dokunmak istememek	not touch (someone or something) with a ten-foot pole [us] f.
149	Deyim	asla bulaşmak istememek	not touch with a ten-foot pole f.
150	Deyim	tırnağının ucuyla bile dokunmak istememek	not touch with a ten-foot pole f.
151	Deyim	(birini bir şey yaparken) görmek istememek	not want to catch (one) (doing something) f.
152	Deyim	(birini bir şey yaparken) yakalamak istememek	not want to catch (one) (doing something) f.
153	Deyim	(birinin/bir şey yaptığını) görmek istememek	not want to catch (one) (doing something) f.
154	Deyim	duymak bile istememek	will not hear of f.
155	Deyim	(birine/bir şeye) karşı tek bir kelime/eleştiri duymak istememek	won't hear a word against (someone or something) f.
156	Deyim	birlikte anılmak istememek	to have no truck with f.
157	Deyim	birinin yerinde olmak istememek	wouldn't want to be in someone's shoes expr.
158	Deyim	birinin düştüğü duruma düşmek istememek	wouldn't want to be in someone's shoes expr.
159	Deyim	birinin durumuna düşmek istememek	wouldn't want to be in someone's shoes expr.
160	Deyim	birinin yaşadığını yaşamak istememek	wouldn't want to be in someone's shoes expr.
Abbreviation
161	Kısaltma	hiç uğraşmak istememek	cba (can't be arsed) f.
Slang
162	Argo	hiç uğraşmak istememek	cba (can't/couldn't be arsed) f.