keep something on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

keep something on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"keep something on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
General
keep something on f. bir şeyi kullanmaya devam etmek

"keep something on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 267 sonuç

İngilizce Türkçe
General
keep something on the back burner f. daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak
keep something on the back burner f. sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek
keep on the left-hand side of something f. bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep on the left side of something f. bir şeyin solundan gitmek
keep on the left-hand side of something f. bir şeyin solundan gitmek
keep on the left side of something f. bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep something on the agenda f. bir şeyi gündemde tutmak
Phrasals
keep on someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
keep on someone (about something) f. başının etini yemek
keep on someone (about something) f. birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
keep on someone about something f. başının etini yemek
keep on someone about something f. birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
keep on top of something f. bir şeyden (gelişmeler vb) haberdar olmak
keep someone on (something) f. birinin bir şeyin üzerinde kalmasına yardım etmek
keep someone on (something) f. birinin düşmeden bir şeyin üstünde durmasını sağlamak
keep someone on (something) f. birini çalıştırmaya devam etmek
keep someone on (something) f. birini çalışan olarak tutmaya devam etmek
keep on someone (about something) f. birinin bir şeyi yapmasını sürekli hatırlatmak
keep on someone (about something) f. birini bir şeyi yapması için sürekli teşvik etmek
keep on someone (about something) f. birinin başının etini yemek
keep on someone (about something) f. birine bir şeyi yapması için sürekli dırdır etmek
keep on something f. bir şeyin üzerinde kalmak
keep on something f. düşmeden bir şeyin üstünde durmak
keep on something f. bir şeye dikkatini vermek
keep on something f. bir şeyle yakından ilgilenmek
keep on something f. bir şeyin başında durmak/tepesinde dikilmek
keep on (one) about (something) f. (birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak
keep on (one) about (something) f. (birinin bir konuda) başının etini yemek
keep on (one) about (something) f. (bir şeyi) yapması için (birine) dırdır etmek
keep on (one) about (something) f. (bir konuda birini) sürekli sıkıştırmak/dürtmek
keep on (one) about (something) f. (birini bir konuda) sürekli teşvik etmek
keep on (one) about (something) f. (bir konuda birinin) peşini bırakmamak
keep on (one) about (something) f. (bir konuda birini) sürekli motive etmek
keep on with (something) f. (bir şeye) devam etmek
keep on with (something) f. (bir şeyi) devam ettirmek
keep on with (something) f. (bir şeyi) sürdürmek
keep on with (something) f. (bir şeyi) azimle/ısrarla devam ettirmek
keep on with (something) f. (bir şeyde) azimli/kararlı olmak
Colloquial
keep on about something f. lafı uzatmak
keep on about something f. lafı sündürmek
keep on about something f. kafa şişirmek
keep on about something f. kafa ütülemek
keep on about something f. kafa açmak
keep on about something f. bıktırana kadar konuşmak/anlatmak
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin üstüne varmak
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin üstüne gitmek
keep (going) on at someone or something f. birine/bir şeye yüklenmek
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin başının etini yemek
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
Idioms
keep close tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) izleyip durmak
keep close tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) sürekli gözlem altında tutmak
keep close tabs on (someone or something) f. gözünü üstünden ayırmamak
keep close tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) yakından takip etmek
keep close tabs on (someone or something) f. her hareketini gözlemlemek
keep close tabs on (someone or something) f. göz hapsine almak
keep on about something f. lafı uzatmak
keep on about something f. kafa şişirmek
keep on about something f. kafa ütülemek
keep on about something f. baş şişirmek/kafa açmak
keep on about something f. vır vır etmek
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
keep (going) on about someone or something f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about someone or something f. vır vır etmek
keep (going) on about (something) f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about (something) f. (biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
keep (going) on about (something) f. (biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
keep (going) on about (something) f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about (something) f. vır vır etmek
keep (going) on about (someone or something) f. lafı uzatmak/kafa ütülemek/baş şişirmek
keep (going) on about (someone or something) f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about (someone or something) f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about (someone or something) f. vır vır etmek
keep harping on something f. aynı şeyleri tekrarlayıp durmak
keep something on its feet f. birşeyi ayakta tutmak
keep one eye on something f. bir gözü (dikkati) başka bir şeyde olmak
keep someone's attention fixed on something f. birinin dikkatini bir şeyin üzerinde sabit tutmak
keep something on an even keel f. bir şeyi dengede tutmak
keep a lid on something f. bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek
keep harping on something f. diline dolamak
keep harping on something f. dilinden düşürmemek
keep harping on something f. dönüp dolaşıp aynı şeyi anlatmak
keep one's finger on the pulse of something f. nabzını tutmak
keep harping on something f. şikayet edip durmak
keep a weather eye on something f. (bir durum hakkında) gözünü dört açmak
keep a beady eye on (someone or something) f. gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
keep a beady eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep a beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek
keep a beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
keep one's beady eye on (someone or something) f. gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
keep one's beady eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep one's beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek
keep one's beady eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıca kavramak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıca yakalamak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı denetim altına almak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep a firm grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
keep harping on about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında aynı şeyleri tekrarlayıp durmak
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinden/bir şeyden) söz etmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birine/bir şeye) değinmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinden/bir şeyden) bahsetmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinin/bir şeyin) lafını etmek
keep harping on about (someone or something) f. dönüp dolaşıp (birinden/bir şeyden) bahsetmek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (birinden/bir şeyden) yakınmak
keep harping on about (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) şikayet edip durmak
keep harping on about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) diline dolamak
keep harping on about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dilinden düşürmemek
keep harping on about (someone or something) f. sürekli (biri/bir şey) hakkında dert yanmak
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin üstüne gitmek/varmak
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birini eleştirmek
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birini üstelemek
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin ensesinde boza pişirmek
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birini sıkboğaz etmek
keep on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
keep a beady eye on somebody/something f. gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak
keep a beady eye on somebody/something f. birini/bir şeyi dikkatlice gözlemlemek
keep a beady eye on somebody/something f. birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
keep an open mind (on/about something) f. (bir şey konusunda) açık görüşlü olmak
keep an open mind (on/about something) f. (bir şey konusunda) ön yargılı olmamak
have/keep an open mind (on/about something) f. (bir konuda) açık görüşlü/fikirli olmak
have/keep an open mind (on/about something) f. (bir konuda) ön yargılı olmamak
have/keep an open mind (on/about something) f. (bir konuda) görüş değiştirmeye açık olmak
have/keep an open mind (on/about something) f. (bir konuda) esnek görüşlü olmak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
keep (a) close watch on (someone or something) f. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep (a) close watch on (someone or something) f. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. gözünü (birinden/bir şeyden) ayırmamak
keep (one's) eyes on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dikkat etmek
keep (one's) mind on (something) f. düşüncelerini (bir şey) üzerinde yoğunlaştırmak
keep (one's) mind on (something) f. kafasını/aklını (bir şeye) vermek
keep (one's) mind on (something) f. (bir şey) üzerinde yoğunlaşmak
keep (one's) mind on (something) f. (bir şeyi) aklından çıkarmamak
keep one's an eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep one's an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep one's an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dikkat etmek
keep one's an eye on (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
keep one's an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
keep an eye on (someone or something) f. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dikkat etmek
keep an eye on (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
keep an eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
keep (something) on (its) feet f. (bir şeyi) ayakta tutmak
keep (something) on (its) feet f. (bir şeyi) çalışır halde tutmak
keep (something) on (its) feet f. (bir şeyi) devam ettirmek
keep (something) on the down low f. (bir şeyi) gizli tutmak
keep (something) on the down low f. (bir şeyi) kimseye söylememek
keep (something) on the down low f. (bir şeyi) sır olarak tutmak
keep (something) on the down low f. (bir haberi) pek yaymamak
keep (something) on the hush f. (bir şeyi) gizli tutmak
keep (something) on the hush f. (bir şeyi) kimseye söylememek
keep (something) on the hush f. (bir şeyi) sır olarak tutmak
keep (something) on the hush f. (bir haberi) pek yaymamak
keep (something) on the hush-hush f. (bir şeyi) gizli tutmak
keep (something) on the hush-hush f. (bir şeyi) kimseye söylememek
keep (something) on the hush-hush f. (bir şeyi) sır olarak tutmak
keep (something) on the hush-hush f. (bir haberi) pek yaymamak
keep a close eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep a close eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep a close eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
keep a close eye on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
keep a close eye on (someone or something) f. gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
keep a close eye on (someone or something) f. (birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
keep a close eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) göz kulak olmak
keep a close eye on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakar olmak
keep a close eye/watch on somebody/something f. birini/bir şeyi yakın markajına almak
keep a close eye/watch on somebody/something f. birini/bir şeyi yakın markaja almak
keep a close eye/watch on somebody/something f. birini/bir şeyi yakından izlemek/takip etmek
keep a close eye/watch on somebody/something f. birini/bir şeyi gözetim altında tutmak
keep a close eye/watch on somebody/something f. gözü birinin ya da bir şeyin üstünde olmak
keep a close eye/watch on somebody/something f. birine ve bir şeye karşı gözünü dört açmak
keep a close rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı markaj altına almak
keep a close rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep a close rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı/yakın markaja almak
keep a close rein on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) kontrolünü/iplerini eline almak
keep a close rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sürekli/yakından izlemek
keep a tab on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) izlemek
keep a tab on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) takip etmek
keep a tab on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) gözetlemek
keep a tight grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep a tight grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep a tight grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı denetim altında tutmak
keep a tight grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dizginlemek
keep a tight grip on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) kontrol altından tutmak
keep a tight rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı markaj altına almak
keep a tight rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep a tight rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkı/yakın markaja almak
keep a tight rein on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) kontrolünü/iplerini eline almak
keep a tight rein on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) kontrol altından tutmak
keep a tight rein on somebody/something f. birini/bir şeyi sıkı markaj altına almak
keep a tight rein on somebody/something f. birini/bir şeyi yakın markajına almak
keep a tight rein on somebody/something f. birini/bir şeyi sıkı/yakın markaja almak
keep a tight rein on somebody/something f. birinin/bir şeyin kontrolünü/iplerini eline almak
keep a tight rein on somebody/something f. birini/bir şeyi kontrol altından tutmak
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia] f. (biri/bir şey hakkında) gözlerini dört açmak
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia] f. (birine/bir şeye) dikkat kesilmek
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia] f. (biri/bir şey hakkında) tetikte olmak
keep an eye on somebody/something f. birine/bir şeye göz kulak olmak
keep an eye on somebody/something f. gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak
keep an eye on somebody/something f. birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
keep an eye on somebody/something f. birinin/bir şeyin takibini yapmak
keep an eye on somebody/something f. birini/bir şeyi gözetmek
keep an eye on somebody/something f. birine/bir şeye dikkat etmek
keep an eye on somebody/something f. birine/bir şeye bakarak olmak
keep your eye on somebody/something f. birine/bir şeye göz kulak olmak
keep your eye on somebody/something f. gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak
keep your eye on somebody/something f. birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
keep your eye on somebody/something f. birinin/bir şeyin takibini yapmak
keep your eye on somebody/something f. birini/bir şeyi gözetmek
keep your eye on somebody/something f. birine/bir şeye dikkat etmek
keep your eye on somebody/something f. birine/bir şeye bakarak olmak
keep half an eye on (someone or something) f. bir gözü başka (birinde/bir şeyde) olmak
keep half an eye on (someone or something) f. bir gözüyle (başka birini/bir şeyi) izlemek
keep harping on (something) f. sürekli (bir şeyin) lafını etmek
keep harping on (something) f. sürekli (bir şeyi) tekrarlayıp durmak
keep harping on (something) f. sürekli (bir şeyden) söz etmek/bahsetmek
keep harping on (something) f. dönüp dolaşıp (bir şeyden) bahsetmek
keep harping on (something) f. (bir şeyi) diline dolamak
keep harping on (something) f. (bir şeyi) dilinden düşürmemek
keep harping on (something) f. (bir şeyden) yakınmak
keep harping on (something) f. (bir şeyden) şikayet edip durmak
keep harping on (something) f. sürekli (bir şeye) değinmek
keep on top of (something) f. (bir şeyin) başında durmak/olmak
keep on top of (something) f. (bir şeyi) takip etmek
keep on top of (something) f. (bir şeyi) kontrolü altında tutmak
keep on top of (something) f. (bir şeyi) planlayıp programlamak
keep one eye on (someone or something) f. bir gözü (birinde/bir şeyde) olmak
keep one eye on (someone or something) f. dikkatinin yarısı (birinde/bir şeyde) olmak
keep one eye on (someone or something) f. bir gözüyle (birine/bir şeye) bakmak/göz kulak olmak
keep somebody posted (on/of/about something) f. birini (bir şeyden/bir şey hakkında) haberdar etmek
keep tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) izlemek
keep tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) sürekli gözlem altında tutmak
keep tabs on (someone or something) f. (birini veya bir şeyi) takip etmek
keep tabs on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) her hareketini gözlemlemek
keep tabs on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) göz hapsine almak
keep the lid on (something) f. (bir şeyin) yayılmasını/gelişmesini engellemek
keep the lid on (something) f. (bir şeyi) bastırmak
keep the lid on (something) f. (bir şeyi) kontrol altında tutmak
keep the lid on (something) f. (bir şeyi) gizli tutmak
keep the lid on (something) f. (bir şeyi) açıklamamak
keep the lid on (something) f. (bir şeyi) açığa vurmamak/açık etmemek
keep the lid on something f. bir şeyi gizli tutmak
keep the lid on something f. bir şeyi açıklamamak
keep the lid on something f. bir şeyi açığa vurmamak/açık etmemek
keep the lid on something f. bir şeyin yayılmasını engellemek
keep watch on someone or something f. birini/bir şeyi gözetim altında tutmak
keep watch on someone or something f. birini/bir şeyi sürekli izlemek
keep watch on someone or something f. birini/bir şeyi takip etmek
keep watch on someone or something f. birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
keep watch on someone or something f. birini/bir şeyi denetlemek/kontrol etmek
keep your mind on something f. bir şeye konsantre olmak
keep your mind on something f. bir şeye odaklanmak
keep your mind on something f. kafanı bir şeye vermek
keep the lid on something f. bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek
keep a lid on something f. bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek
keep fixating on something f. bir konuya takılıp kalmak