keep time - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

keep time

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"keep time" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
General
keep time f. tempo tutmak
keep time f. her zaman zamanı doğru göstermek (saat)
keep time f. zaman tutmak
Sport
keep time f. zaman tutmak (yarış, maç vb'nde)
Music
keep time f. ölçülü çalmak

"keep time" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 36 sonuç

İngilizce Türkçe
General
keep good time f. saat her zaman zamanı doğru göstermek
keep someone wait a long time f. çok bekletmek
keep time for oneself f. kendine zaman ayırmak
keep track of time f. zamanı takip etmek
Phrasals
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar taze durmak/kalmak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar bozulmamak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar bozulmadan durmak/kalmak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar bakmak/bakımını üstlenmek
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar göz kulak olmak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar korumak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar sahip çıkmak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar tutmak
keep until (some point in time) f. (belli bir zamana) kadar muhafaza etmek
Idioms
keep something for another time f. başka bir zamana bırakmak
keep good time f. (saat) doğru göstermek/olmak
keep good time f. dakik olmak
keep good time f. vaktini iyi ayarlamak
keep good time f. müziğin ritmine ayak uydurmak
keep good time f. müziğin ritmini/zamanlamasını tutturmak
keep good time f. ritim duygusu olmak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) zamanına uymak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini tutturmak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturmak
keep (something) for another time/day/week f. (bir şeyi) başka bir zaman, gün, hafta için saklamak/tutmak
keep (something) for another time/day/week f. (bir şeyi) başka bir zamana, güne, haftaya saklamak
keep (something) for another time/day/week f. (bir şeyi) ileri bir tarihe ertelemek/saklamak
keep (something) for another time/day/week f. (bir şeyi) ilerisi için elinde tutmak
keep until some time f. bir zamana kadar tutmak/muhafaza etmek
Speaking
the next time you make a promise try to keep it expr. bir daha söz verdiğinde tutmaya çalış
you can't keep doing this all the time expr. bunu yapmaya devam edemezsin
keep your pants on till next time expr. hevesini başka sefere sakla
keep your shirt on till next time expr. hevesini başka sefere sakla
Computer
keep play time i. çalma süresini koru