Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
live-in
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"live-in"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
live-in
s.
işyerinde oturmayı gerektiren (iş)
2
Genel
live-in
s.
işyerinde oturan
3
Genel
live-in
s.
yatılı
4
Genel
live-in
s.
aynı evde yaşayan
"live-in"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 180 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
the world we live in
i.
yaşadığımız dünya
2
Genel
live-in help
i.
yatılı yardımcı
3
Genel
live-in lover
i.
hayat arkadaşı
4
Genel
live-in nanny
i.
yatılı dadı
5
Genel
live in seclusion
f.
inzivaya çekilmek
6
Genel
live in opulence
f.
bolluk içinde yaşamak
7
Genel
live in luxury
f.
kont gibi yaşamak
8
Genel
live in
f.
yerleşmek
9
Genel
live in a rented house
f.
kirada oturmak
10
Genel
live in poverty
f.
yoksulluk çekmek
11
Genel
live in want
f.
yoksulluk içinde yaşamak
12
Genel
live in luxury
f.
saltanat sürmek
13
Genel
live in
f.
oturmak
14
Genel
live in misery
f.
sefalet çekmek
15
Genel
live in one's own world
f.
kendi aleminde yaşamak
16
Genel
live in a world of one's own
f.
kendi dünyasında yaşamak
17
Genel
live in sin
f.
nikahsız olarak beraber yaşamak
18
Genel
live in safety
f.
güvenli biçimde yaşamak
19
Genel
live in safety
f.
güvenle yaşamak
20
Genel
live in safety
f.
güven içinde yaşamak
21
Genel
live in fear for one's life
f.
ölüm korkusuyla yaşamak
22
Genel
live in fear for one's life
f.
öldürülme korkusuyla yaşamak
23
Genel
live in hard conditions
f.
zor şartlar altında yaşamak
24
Genel
live in (a certain) way
f.
yol tutmak
25
Genel
begin to live in (a certain) way
f.
yol tutmak
26
Genel
live in better conditions
f.
daha iyi şartlarda yaşamak
27
Genel
live in a city
f.
şehirde yaşamak
28
Genel
make it suitable to live in
f.
yaşanır kılmak
29
Genel
make it fit to live in
f.
yaşanır kılmak
30
Genel
live in a landlocked city
f.
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak
31
Genel
live in an inland city
f.
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak
32
Genel
live in a city with no coast
f.
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak
33
Genel
live in the present
f.
zamanının insanı olmak
34
Genel
live in exile
f.
sürgünde yaşamak
35
Genel
live in the woods
f.
ormanda yaşamak
36
Genel
live in harmony
f.
ahenk içinde yaşamak
37
Genel
live in the shadow of guns
f.
silahların gölgesinde yaşamak
38
Genel
live in luxury
f.
lüks içinde yaşamak
39
Genel
live in the basement of the school
f.
okulun bodrumunda yaşamak
40
Genel
live in a village
f.
bir köyde yaşamak
41
Genel
live in fear
f.
korku içinde yaşamak
42
Genel
live in a small apartment
f.
küçük bir dairede oturmak
43
Genel
live in third world conditions
f.
üçüncü dünya ülkesi şartlarında yaşamak
44
Genel
live in the slums
f.
gecekondu mahallesinde yaşamak
45
Genel
live in the slums
f.
kenar mahallede yaşamak
46
Genel
live in a foreign country
f.
yabancı bir ülkede yaşamak
47
Genel
live in peace
f.
barış içinde yaşamak
48
Genel
live in the wild
f.
vahşi doğada yaşamak
49
Genel
live in the same town
f.
aynı şehirde yaşamak
50
Genel
live in a small flat
f.
küçük bir dairede oturmak
51
Genel
live in separate houses
f.
ayrı evlerde yaşamak
52
Genel
live in water
f.
suda yaşamak
Phrasals
53
Öbek Fiiller
live in
f.
(çalıştığı yerde) oturmak/yaşamak
Proverb
54
Atasözü
people who live in glass houses shouldn't throw stones
kişi kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır
55
Atasözü
people who live in glass houses shouldn't throw stones
sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı
56
Atasözü
people who live in glass houses shouldn't throw stones
dinime küfreden müslüman olsa
57
Atasözü
people who live in glass houses shouldn't throw stones
dinime söven müslüman olsa
58
Atasözü
fools build houses and wise men live in them
usta, yaptığı evde oturacak kadar zengin değildir
59
Atasözü
those who live in glass houses not throw stones
sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmazlar
60
Atasözü
fools build houses and wise men live in them
ustanın, inşa ettiği evde oturmaya gücü yetmez
61
Atasözü
fools build houses and wise men live in them
usta, inşa ettiği evde oturamazmış
62
Atasözü
those who live in glass houses shouldn't throw stones
sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı
63
Atasözü
those who live in glass houses shouldn't throw stones
kişi kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır
64
Atasözü
those who live in glass houses shouldn't throw stones
dinime küfreden müslüman olsa
65
Atasözü
those who live in glass houses shouldn't throw stones
dinime söven müslüman olsa
Colloquial
66
Konuşma Dili
live in the past
f.
geçmişte yaşamak
67
Konuşma Dili
live in the past
f.
modern düşünmemek
68
Konuşma Dili
live in squalor
f.
pislik içinde yaşamak
69
Konuşma Dili
live in squalor
f.
sefalet içinde yaşamak
70
Konuşma Dili
live in hope of
f.
ümidiyle yaşamak
71
Konuşma Dili
live in hope of
f.
umuduyla yaşamak
72
Konuşma Dili
live in
f.
birlikte yaşamak (evli olmadan)
73
Konuşma Dili
live in
f.
dost hayatı yaşamak
Idioms
74
Deyim
live in someone's pocket
f.
birisine maddi yönden bağımlı olmak
75
Deyim
live in someone's pocket
f.
biriyle iç içe olmak
76
Deyim
live in the lap of luxury
f.
bir eli yağda bir eli balda olmak
77
Deyim
live in someone's pocket
f.
biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak
78
Deyim
live in fear of
f.
çekinmek
79
Deyim
live in the poorhouse
f.
darülacezeye düşmek
80
Deyim
live in each other's pockets
f.
etle tırnak gibi olmak
81
Deyim
live in cloud-cuckoo land
f.
hayal dünyasında yaşamak
82
Deyim
live in an ivory tower
f.
hayal aleminde yaşamak
83
Deyim
live in the best of both worlds
f.
her ikisinden de yararlanmak
84
Deyim
live in a fantasy world
f.
fantezi dünyasında yaşamak
85
Deyim
live in the poorhouse
f.
ele güne muhtaç olmak
86
Deyim
live in a fool's paradise
f.
hayal dünyasında yaşamak
87
Deyim
live in a dream world
f.
hayal aleminde yaşamak
88
Deyim
live in a dream world
f.
hayal dünyasında yaşamak
89
Deyim
live in an ivory tower
f.
hayaller aleminde yaşamak
90
Deyim
live in each other's pockets
f.
içtikleri su ayrı gitmemek
91
Deyim
live in cloud-cuckoo land
f.
olmayacak duaya amin demek
92
Deyim
live in the lap of luxury
f.
lüks içinde yaşamak
93
Deyim
live in a fool's paradise
f.
rüyalar aleminde yaşamak
94
Deyim
live in fear of
f.
sürekli bir şeyden korkmak
95
Deyim
live in fear of
f.
sürekli bir şeyin korkusuyla yaşamak
96
Deyim
live in the boonies
f.
taşrada yaşamak
97
Deyim
live in the boondocks
f.
taşrada yaşamak
98
Deyim
live in hopes of
f.
ümidiyle/umuduyla yaşamak
99
Deyim
live in cotton wool
f.
korunaklı bir yaşam sürmek
100
Deyim
live in cotton wool
f.
pamuklara sarıp sarmalanmış bir biçimde yaşamak
101
Deyim
live in cotton wool
f.
dert tasadan azade yaşamak
102
Deyim
live in (one's) head rent-free
f.
(birinin) kafasında boşuna yer işgal etmek
103
Deyim
live in (one's) head rent-free
f.
(birinin) kafasını kurcalamak
104
Deyim
live in (one's) head rent-free
f.
(birinin) kafasına çok takılmak
105
Deyim
live in a glass house
f.
eleştirilerin hedefi olmak
106
Deyim
live in a glass house
f.
eleştirilerin odağı olmak
107
Deyim
live in a glass house
f.
eleştirilere karşı hassas olmak
108
Deyim
live in a glass house
f.
eleştirilere karşı duyarlı olmak
109
Deyim
live in a tree [old-fashioned]
f.
çok şanslı olmak
110
Deyim
live in a tree [old-fashioned]
f.
bahtı açık olmak
111
Deyim
live in clover
f.
zenginlik/bolluk bereket içinde yaşamak
112
Deyim
live in clover
f.
refah içinde yaşamak
113
Deyim
live in clover
f.
bir eli yağda bir eli balda yaşamak
114
Deyim
live in clover
f.
yediği önünde yemediği arkasında bir hayat sürmek
115
Deyim
live in clover
f.
rahat bir hayat yaşamak
116
Deyim
live in clover
f.
refah düzeyi yüksek bir hayat yaşamak
117
Deyim
live in an ivory tower
f.
hayal aleminde olmak/yaşamak
118
Deyim
live in an ivory tower
f.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
119
Deyim
live in an ivory tower
f.
gerçeklerden bihaber olmak
120
Deyim
live in an ivory tower
f.
fil dişi kuleden bakmak
121
Deyim
live in one's ivory tower
f.
hayal aleminde olmak/yaşamak
122
Deyim
live in one's ivory tower
f.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
123
Deyim
live in one's ivory tower
f.
gerçeklerden bihaber olmak
124
Deyim
live in one's ivory tower
f.
fil dişi kuleden bakmak
125
Deyim
live in a world of your own
f.
kendi dünyasında yaşamak
126
Deyim
live in a world of your own
f.
kendine ait bir dünyada yaşamak
127
Deyim
live in a world of your own
f.
çevresiyle/dünyayla pek alakası olmamak
128
Deyim
live in each other's pockets [uk]
f.
etle tırnak gibi olmak
129
Deyim
live in each other's pockets [uk]
f.
içtikleri su ayrı gitmemek
130
Deyim
live in each other's pockets [uk]
f.
yapışık ikizler gibi yaşamak
131
Deyim
live in (one's) pocket
f.
biriyle iç içe olmak
132
Deyim
live in (one's) pocket
f.
biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak
133
Deyim
live in (one's) pocket
f.
dip dibe yaşamak/çalışmak
134
Deyim
live in (one's) pocket
f.
etle tırnak gibi olmak
135
Deyim
live in (one's) pocket
f.
içtikleri su ayrı gitmemek
136
Deyim
live in (one's) pocket
f.
yapışık ikizler gibi yaşamak
137
Deyim
live in (one's) pocket
f.
birisine maddi yönden bağımlı olmak
138
Deyim
live in hope
f.
umudu olmak
139
Deyim
live in hope
f.
umuduyla yaşamak
140
Deyim
live in hope of (something)
f.
(bir şey) umuduyla yaşamak
141
Deyim
live in hopes
f.
umudu olmak
142
Deyim
live in hopes
f.
umuduyla yaşamak
143
Deyim
live in a bubble
f.
fanusta yaşamak
144
Deyim
live in the poorhouse
yoksullar/düşkünler evinde yaşamak
145
Deyim
live in the poorhouse
yoksulluk içinde yaşamak
Speaking
146
Konuşma
you gotta live in the moment
i.
anı yaşaman lazım
147
Konuşma
lions live in groups
i.
aslanlar sürüler halinde yaşar
148
Konuşma
lions live in herds
i.
aslanlar sürüler halinde yaşar
149
Konuşma
you gotta live in the moment
expr.
anı yaşamalısın
150
Konuşma
you gotta live in the moment
expr.
anı yaşaman gerek
151
Konuşma
we live in the same flat [uk]
expr.
aynı dairede yaşıyoruz
152
Konuşma
we live in the same apartment
expr.
aynı dairede yaşıyoruz
153
Konuşma
we live in the same apartment
expr.
aynı evde yaşıyoruz
154
Konuşma
we live in the same flat [uk]
expr.
aynı evde yaşıyoruz
155
Konuşma
I do not live in Istanbul
expr.
ben istanbul'da yaşamıyorum
156
Konuşma
do you live in berlin?
expr.
berlin'de mi yaşıyorsun?
157
Konuşma
I live in germany
expr.
ben almanya'da yaşıyorum
158
Konuşma
I live in istanbul
expr.
ben istanbul'da yaşıyorum
159
Konuşma
I live in ankara
expr.
ben ankara'da yaşıyorum
160
Konuşma
I live in izmir
expr.
ben izmir'de yaşıyorum
161
Konuşma
I live in adana
expr.
ben adana'da yaşıyorum
162
Konuşma
what city do you live in?
expr.
hangi şehirde yaşıyorsun?
163
Konuşma
what city do you live in?
expr.
hangi şehirde yaşıyorsunuz?
164
Konuşma
which city do you live in?
expr.
hangi şehirde yaşıyorsun?
165
Konuşma
which city do you live in?
expr.
hangi şehirde yaşıyorsunuz?
166
Konuşma
people will live in space
expr.
insanlar uzayda yaşayacaklar
167
Konuşma
people will live in space
expr.
insanlar uzayda yaşayacak
168
Konuşma
I live in istanbul
expr.
istanbul'da yaşıyorum
169
Konuşma
do you live in cyprus
expr.
kıbrıs'ta mı yaşıyorsun
170
Konuşma
what kind of house do you live in?
expr.
nasıl bir evde yaşıyorsun?
171
Konuşma
do you live in cyprus?
expr.
kıbrıs'ta mı yaşıyorsun?
172
Konuşma
what kind of house do you live in?
expr.
nasıl bir evde yaşıyorsunuz?
173
Konuşma
I live in montreal
expr.
montreal'de yaşıyorum
174
Konuşma
do you live in the city or the country?
expr.
şehirde mi yaşıyorsun kırsalda mı?
175
Konuşma
which area of the city do you live in?
expr.
şehrin hangi bölgesinde yaşıyorsun?
176
Konuşma
I want to live in your country
expr.
senin ülkende yaşamak istiyorum
177
Konuşma
I live in a city
expr.
şehirde yaşıyorum
178
Konuşma
where do you live in turkey
expr.
türkiye'nin neresinde yaşıyorsun
179
Konuşma
what city do you live in?
expr.
yaşadığın şehir neresi?
180
Konuşma
which city do you live in?
expr.
yaşadığın şehir neresi?
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of live-in
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy