longest - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

longest

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"longest" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
General
longest s. en uzun

"longest" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 32 sonuç

İngilizce Türkçe
General
longest distance i. en uzun mesafe
longest-lived s. en uzun ömürlü
Proverb
they that live longest see most çok yaşayan çok bilir
he who laughs last laughs longest son gülen iyi güler
a creaking gate hangs longest hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü
a creaking door hangs longest hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü
longest way round is the nearest way home en kısa yol bildiğin yoldur
longest way round is the shortest way home en kısa yol bildiğin yoldur
a creaking door hangs longest genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar
a creaking door hangs longest genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar
a creaking gate hangs longest genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar
a creaking gate hangs longest genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar
creaking door hangs longest hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü
creaking door hangs longest genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar
creaking door hangs longest genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar
creaking gate hangs longest hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü
creaking gate hangs longest genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar
creaking gate hangs longest genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar
he laughs longest who laughs last son gülen iyi güler
Idioms
the longest day must have an end expr. hangi gün vardır ki akşam olmamış
the longest day must have an end expr. her şeyin bir sonucu vardır
the longest pole knocks the persimmon [us] expr. yeterli imkanın varsa kazanmak kolay
the longest pole knocks the persimmon [us] expr. gereken imkanlara sahipsen başarıyı elde etmek kolay
the longest pole knocks the persimmon [us] expr. imkanı çok olan başarıya kolay ulaşır
the longest pole knocks the persimmon [us] expr. elin kolun uzunsa her şeyi elde etmek kolay
Trade/Economic
longest losing trade i. en uzun süren zararla sonuçlanan işlem
longest winning trade i. en uzun süren kazançlı işlem
longest out period i. pozisyon alınmayan en uzun periyod
Computer
longest side i. en uzun kenar
Telecom
longest available agent i. en uzun süredir müsait temsilci
longest delay i. en uzun bekletme
Construction
longest span i. en uzun açıklık