İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | pour in f. | içine dökmek | ||
She stirred the instant coffee and poured in milk. O hazır kahveyi karıştırdı ve sütün içine döktü. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | pour in f. | akın etmek (bir yere,mekana) | ||
Refugees poured in from all over the country. Ülkenin dört bir yanından mülteciler akın etti. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | pour in f. | içeri akmak/dökülmek |