| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | predict f. | öngörmek | ||
|
We started the year with a large predicted deficit in the 2003 budget. Yıla 2003 bütçesinde öngörülen büyük bir açıkla başladık. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | predict f. | tahmin etmek | ||
|
It is hard to predict how the results of the test will be. Sınav sonuçlarının nasıl çıkacağını tahmin etmek zordur. More Sentences |
||||
| Genel | predict f. | önceden haber vermek | ||
|
Einstein predicted that the Sun's gravity would bend light. Einstein Güneş'in yerçekiminin ışığı eğeceğini önceden haber verdi. More Sentences |
||||
| Genel | predict f. | önceden bildirmek | ||
|
We can't predict the future. Geleceği önceden bilemeyiz. More Sentences |
||||
| Genel | predict f. | önceden söylemek | ||
| Genel | predict f. | kehanette bulunmak | ||
| Genel | predict f. | öngörüde bulunmak | ||
| Genel | predict f. | -e hakkında kehanette bulunmak | ||
| Genel | predict f. | -e dair kehanette bulunmak | ||
| Genel | predict f. | yordamak | ||
| Technical | ||||
| Teknik | predict f. | haber vermek | ||
| Construction | ||||
| İnşaat | predict f. | kestirmek | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | ability to predict i. | tahmin yeteneği/becerisi |
| Genel | predict the future f. | ileriyi görmek |
| Colloquial | ||
| Konuşma Dili | hard to predict s. | öngörmesi zor |
| Computer | ||
| Bilgisayar | predict failure expr. | hatayı tahmin et |
