put at - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

put at



"put at" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 6 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
put at f. bir şeyin değerini belirlemek
put at f. bir şeyi fiyatlandırmak
put at f. bir şeye tahmini bir fiyat vermek
put at f. bir şeyin tahmini değerini vermek
put at f. bir şeyin fiyatını belirlemek
put at f. bir şeyi belli bir fiyattan satmak/vermek

"put at" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 116 sonuç

İngilizce Türkçe
General
put at risk f. tehlikeye atmak
put out at interest f. faize yatırmak
put somebody's mind at ease f. yüreğine su serpmek
put down at f. inmek (uçak)
put somebody's mind at rest f. yüreğine su serpmek
put at risk f. riske atmak
put up at f. kalmak (otel vb'nde)
put up at f. kalmak (otel vb)
put up at a hotel f. otelde konaklamak
put something at forefront f. ön plana almak
put something at forefront f. önplana almak
put somenone's mind at ease f. içine su serpmek
put at the disposal of f. emrine hazır bulundurmak
put something at someone's feet f. (birinin ayaklarının ucuna) bir şey koymak
put a lookout at the entrance f. girişe nöbetçi yerleştirmek
put a lookout at the entrance f. girişe gözcü yerleştirmek
put oneself at great risk f. büyük bir riske girmek
put oneself at great risk f. kendini tehlikeye atmak
put at the service of f. bir kişinin veya kurumun boyunduruğuna sokmak
Phrasals
put in at (some place) f. (bir yere) yanaşmak
put in at (some place) f. (bir yere) demirlemek
put (something) at (some amount of money) f. (bir şeye/bir şey için bir fiyat) vermek
put (something) at (some amount of money) f. (bir şeye) tahmini bir fiyat biçmek
put (something) at (some amount of money) f. (bir şeyin) fiyatını tahminen vermek
put someone or something at someone's disposal f. birini/bir şeyi birinin hizmetine sunmak
put someone or something at someone's disposal f. birini/bir şeyi birinin emrine hazır bulundurmak
put (something) at f. (bir şeye) fiyat/değer biçmek
put (something) at f. (bir şeyin) fiyatını/değerini tahmin etmek
put (something) at f. (bir şeyi) fiyatlandırmak
put (something) at f. (bir şeyin) fiyatını (bir düzeye) getirmek
put (something) at f. (bir şeyin) fiyatını belirlemek
put (something) at f. (bir şeyin) fiyatını (bir şey olarak) hesaplamak
Idioms
put (one) at a disadvantage f. (birini) zor/güç bir duruma düşürmek/sokmak
put (one) at a disadvantage f. dezavantajlı duruma düşmek
put something at the back of someone's mind f. aklının bir köşesine yazmak
put something at the back of someone's mind f. aklının köşesine yerleştirmek
put mind at rest f. birisini rahatlatmak
put somebody at ease f. birisini rahatlatmak
put someone at risk f. birini riske atmak
put one at ease f. birini dinlendirmek
put at one's ease f. birini ferahlatmak
put something at someone's feet f. birini birşey için sorumlu tutmak
put one at one's ease f. birini rahat hissettirmek
put one at ease f. birini rahat hissettirmek
put someone's mind at rest f. birisini rahatlatmak
put one at one's ease f. birini rahatlatmak
put one at one's ease f. birini dinlendirmek
put one at ease f. birini rahatlatmak
put something at a premium f. bir şeyin fiyatını yükseltmek/değerini artırmak
put at one's ease f. birini rahatlatmak
put his life at stake f. canını hiçe saymak
put at the disposal of someone f. hizmetine sunmak
put at the disposal of someone f. emrine hazır bulundurmak
put something at someone's disposal f. hizmetine sunmak
put at one's ease f. endişeden kurtarmak
put something at someone's disposal f. emrine hazır bulundurmak
put his life at stake f. hayatını riske atmak
put in a hard day at work f. işinde çok çalışmak
put one at (one's) ease f. içini rahatlatmak
put in a hard day at work f. iş yerinde yoğun bir gün geçirmek
put someone's mind at rest f. içine su serpmek
put in an appearance (at something) f. kısa süreliğine uğramak
put two fingers up at someone f. kızgınlığını belli etmek
put something at someone's door f. suçu birinin üstüne atmak
put at one's ease f. sıkıntıdan kurtarmak
put at ease f. rahatlatmak
put in an appearance (at something) f. şöyle bir görünmek
put two fingers up at someone f. tepki göstermek
put one at (one's) ease f. yüreğine su serpmek
put at one's ease f. yatıştırmak
put someone's mind at rest f. yüreğine su serpmek
put something at someone's feet f. (bir şeyden) birini sorumlu tutmak
put (one) at a disadvantage f. (birini) dezavantajlı duruma düşürmek
put (one) at a disadvantage f. (birini) dezavantajlı duruma sokmak
put (one) at a disadvantage f. (birini) zararlı duruma sokmak
put (one) at a disadvantage f. dezavantajlı duruma sokmak
put (one) at a disadvantage f. (birini) dezavantajlı bir duruma düşürmek/sokmak
put somebody at a disadvantage f. (birini) dezavantajlı bir duruma düşürmek/sokmak
put somebody at a disadvantage f. (birini) zor/güç bir duruma düşürmek/sokmak
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) f. herkes gibi olmak
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) f. normal/sıradan insan olmak
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) f. senin benim gibi biri olmak
put (one's) mind at ease f. (birinin) içini rahatlatmak
put (one's) mind at ease f. (birinin) içine/yüreğine su serpmek
put (one's) mind at rest f. (birinin) içini rahatlatmak
put (one's) mind at rest f. (birinin) içine/yüreğine su serpmek
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] f. herkes gibi olmak
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] f. sıradan insan olmak
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] f. etten kemikten insan olmak
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] f. senin benim gibi biri olmak
put (oneself) at (one's) ease f. (kendini) rahatlatmak
put (oneself) at (one's) ease f. içini ferahlatmak/ferah tutmak
put (oneself) at (one's) ease f. rahatlamak
put (oneself) at (one's) ease f. sakin olmak
put (oneself) at (one's) ease f. (kendini) yatıştırmak
put (someone, something, or oneself) at (one's) disposal f. (birini/bir şeyi/kendini birinin) hizmetine sunmak
put (someone, something, or oneself) at (one's) disposal f. (birini/bir şeyi/kendini birinin) emrine amade etmek
put (something) at (one's) door f. (suçu birinin) üstüne atmak
put (something) at (one's) door f. (suçu birine) yıkmak
put (something) at (one's) feet f. (birini bir şey için/bir şeyden) sorumlu tutmak
put at a premium f. fiyatını yükseltmek
put at a premium f. değerini artırmak
put at disposal f. emrine hazır bulundurmak
put at disposal f. hizmete sunmak
put at someone's disposal f. birinin emrine hazır bulundurmak
put at someone's disposal f. birinin hizmetine sunmak
put two fingers up at (someone or something) f. (birine/bir şeye) el hareketi yapmak/çekmek
put two fingers up at (someone or something) [uk] f. (birine/bir şeye) kızgınlığını belli etmek
put two fingers up at (someone or something) [uk] f. (birine/bir şeye) tepki göstermek
Speaking
put your mind at ease expr. kafanı rahat tut
Slang
put two fingers up at someone f. birine el hareketi yapmak
put two fingers up at someone f. işaret çekmek
put in at (some place) f. her çiçeğe konmak
put in at (some place) f. her çiçekten bal almak
put in at (some place) f. aka da boka da konmak
put in at (some place) f. önüne gelenle yatmak