Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | söylentiler | rumours i. | ||
Instead it has become a weak, contentious document based on rumours and war propaganda. Bunun yerine söylentiler ve savaş propagandası üzerine kurulu zayıf ve tartışmalı bir belge haline gelmiştir. More Sentences |
||||
Genel | söylentiler | rumors i. | ||
There are even rumors that someone died during the whole operation. Operasyon sırasında birinin öldüğüne dair söylentiler bile var. More Sentences |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | endişe uyandıran söylentiler yaymak | scaremonger f. |
Speaking | ||
Konuşma | söylentiler doğruydu | the rumors were true expr. |