Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
take a toss
"take a toss"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 152 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
take a fancy to
f.
hoşlanmaya başlamak
2
Genel
take a shine to somebody
f.
ısınmak
3
Genel
take a shine to
f.
birinden hoşlanmak
4
Genel
take a shine to somebody
f.
kanı kaynamak
5
Genel
take a shine to
f.
birine çarpılmak
6
Genel
take a dislike to
f.
soğumak
7
Genel
take a liking to
f.
hoşlanmaya başlamak
8
Genel
be able to take a joke
f.
şaka kaldırmak
9
Genel
take a fancy to
f.
hoşlanmak
10
Genel
take a shine to somebody
f.
kanı ısınmak
11
Genel
take a fancy to
f.
gözü tutmak
12
Genel
take a shine to somebody
f.
hoşlanmak
13
Genel
take a shine to
f.
birine tutulmak
14
Genel
(a single etc) take (someone) to top
f.
zirveye çıkarmak
15
Genel
take a dislike to
f.
-den soğumak
16
Genel
take (a woman) to wife
f.
nikahına almak
17
Genel
take a different approach to something
f.
farklı açıdan bakmak
18
Genel
take a liking to someone
f.
kanı ısınmak
19
Genel
take a liking to someone
f.
kanı kaynamak
20
Genel
take a fancy to something
f.
kanı kaynamak
21
Genel
take a liking to something
f.
kanı ısınmak
22
Genel
take a fancy to something
f.
kanı ısınmak
23
Genel
take a fancy to someone
f.
kanı kaynamak
24
Genel
take a liking to something
f.
kanı kaynamak
25
Genel
take a fancy to someone
f.
kanı ısınmak
26
Genel
seem to take a long time
f.
uzun süreceğe benzemek
27
Genel
take a bus to school
f.
okula otobüsle gitmek
28
Genel
ask someone to take a large risk
f.
birinden büyük bir riske girmesinii istemek
29
Genel
take a moment (for something/to do something)
f.
(bir şey için) bir dakikasını ayırmak
30
Genel
take a moment (for something/to do something)
f.
(bir şey için) bir dakika ayırmak
31
Genel
ask someone to take a large risk
f.
birinden büyük bir riske girmesini istemek
Phrases
32
İfadeler
there is no a elevator to success, you have to take the stairs
expr.
başarıya asansörle değil merdivenle gidilir
Proverb
33
Atasözü
you can take a horse to water but you can't make him drink
zorla güzellik olmaz
34
Atasözü
you can take a horse to water but you can't make him drink
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
Colloquial
35
Konuşma Dili
be able to take a joke
f.
şakayı kaldırabilmek
36
Konuşma Dili
a few of us would like to take you to dinner
expr.
birkaçımız sizi yemeğe çıkarmak istiyoruz
37
Konuşma Dili
it'll take us a couple days to get down to there
expr.
oraya ulaşmamız birkaç gün sürer
Idioms
38
Deyim
take a liking to someone
f.
birisinden elektrik almak
39
Deyim
take a shine to somebody
f.
birisinden elektrik almak
40
Deyim
take a fancy to
f.
birisine ısınmak
41
Deyim
take a shine to someone
f.
birisine kanı ısınmak
42
Deyim
take a liking to
f.
beğeni duymak
43
Deyim
take a fancy to someone
f.
birisinden elektrik almak
44
Deyim
take a fancy to
f.
beğenmek
45
Deyim
take a shine to someone
f.
birisine içi ısınmak
46
Deyim
take a shine to someone
f.
birine kanı ısınmak
47
Deyim
take a shine to someone
f.
birisine kanı kaynamak
48
Deyim
take a fancy to
f.
çekici gelmek
49
Deyim
take a fancy to
f.
cazibesine kapılmak
50
Deyim
take a liking to
f.
çekici gelmek
51
Deyim
take a fancy to
f.
etkilenmek
52
Deyim
take a fancy to
f.
hoş bulmak
53
Deyim
take a fancy to
f.
hoş gelmek
54
Deyim
take a fancy to
f.
hoşlanmak
55
Deyim
take a shine to
f.
kanı kaynamak
56
Deyim
take a shine to someone
f.
kanı kaynamak
57
Deyim
take a fancy to
f.
kanı kaynamak
58
Deyim
take a fancy to
f.
sempati duymak
59
Deyim
take to something like a duck to water
f.
(bir şeyi yapmayı) kolayca öğrenmek
60
Deyim
take a sledgehammer to crack a nut
f.
orantısız güç kullanmak
61
Deyim
take a sledgehammer to crack a nut
f.
basit bir işi gereğinden fazla çaba harcayarak halletmek
62
Deyim
take a sledgehammer to crack a nut
f.
fındık kırmak için balyoz kullanmak
63
Deyim
take a message to garcia
f.
zorluklarla karşılaşıldığında inisiyatif almak
64
Deyim
take a message to garcia
f.
zorluklarla karşılaşıldığında ne yapacağını bilmek
65
Deyim
take a secret to (one's) grave
f.
bir sırrı mezara götürmek
66
Deyim
take a secret to (one's) grave
f.
bir sırrı ölene kadar saklamak
67
Deyim
take a secret to (one's) grave
f.
bir sırrı hayatı boyunca saklamak
68
Deyim
take a secret to (one's) grave
f.
bir sırrı ömür boyu açık etmemek
69
Deyim
take a secret to the grave
f.
bir sırrı mezara götürmek
70
Deyim
take a secret to the grave
f.
bir sırrı ölene kadar saklamak
71
Deyim
take a secret to the grave
f.
bir sırrı hayatı boyunca saklamak
72
Deyim
take a secret to the grave
f.
bir sırrı ömür boyu açık etmemek
73
Deyim
take a spin (to some place)
f.
araçla öylesine (bir yere) gitmek
74
Deyim
take a spin (to some place)
f.
araçla (bir yere) gidip gelmek
75
Deyim
take a spin (to some place)
f.
araçla dolaşmak
76
Deyim
take a spin (to some place)
f.
araçla aylak aylak dolaşmak
77
Deyim
take a spin (to some place)
f.
araçla aylak aylak (bir yere) gitmek
78
Deyim
take a spin (to some place)
f.
araçla öylesine dolaşmak/gezinmek
79
Deyim
take a spin (to some place)
f.
araçla gezintiye çıkmak
80
Deyim
able to take a joke
f.
bir şakayı kaldırabilmek
81
Deyim
able to take a joke
f.
bir şakayı sakin/hoş karşılayabilmek
82
Deyim
able to take a joke
f.
bir şakayı medeni bir şekilde karşılayabilmek
83
Deyim
able to take a joke
f.
bir şakaya konu olmaktan/alay konusu olmaktan rahatsız olmamak
84
Deyim
take a backseat (to someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) arka planında olmak
85
Deyim
take a backseat (to someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) arkasından gelmek
86
Deyim
take a backseat (to someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) arka planına düşmek
87
Deyim
take a backseat (to someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) sonra gelmek
88
Deyim
take a backseat (to someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) daha az önemli olmak
89
Deyim
take a backseat (to someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) gölgesinde kalmak
90
Deyim
take a backseat (to someone or something)
f.
(birine/bir şeye) göre önemsiz konumda olmak
91
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyi) yerle bir etmek
92
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyi) paramparça etmek
93
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyi) tamamen yıkmak
94
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyi) önemli ölçüde küçültmek
95
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyi) önemli ölçüde azaltmak
96
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyi) önemli ölçüde kesmek
97
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeye) kısıtlama getirmek
98
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyi) keskin bir şekilde değiştirmek
99
Deyim
take a chainsaw to (something)
f.
(bir şeyde) keskin bir değişiklik yapmak
100
Deyim
take a fancy to (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) hoşlanmaya başlamak
101
Deyim
take a fancy to (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) hoşlanmak
102
Deyim
take a fancy to (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) beğenmek
103
Deyim
take a fancy to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) ısınmak
104
Deyim
take a fancy to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sempati duymak
105
Deyim
take a liking to (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) hoşlanmaya başlamak
106
Deyim
take a liking to (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sevmeye başlamak
107
Deyim
take a liking to (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) beğenmek
108
Deyim
take a liking to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) ısınmak
109
Deyim
take a liking to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sempati duymak/duymaya başlamak
110
Deyim
take a lot of nerve (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak) yürek istemek
111
Deyim
take a lot of nerve (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak) cesaret istemek
112
Deyim
take a lot of nerve (to do something)
f.
(bir şey yapmak) büyük saygısızlık/terbiyesizlik olmak
113
Deyim
take a lot of nerve (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için yüzsüz/arsız/utanmaz olmak gerekmek
114
Deyim
take a ride to tyburn [obsolete]
f.
idam edilmek
115
Deyim
take a ride to tyburn [obsolete]
f.
ipe gitmek
116
Deyim
take a ride to tyburn [obsolete]
f.
asılmak (idam)
117
Deyim
take a shine to (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) hoşlanmak
118
Deyim
take a shine to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) çarpılmak
119
Deyim
take a shine to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) tutulmak
120
Deyim
take a shine to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) kanı kaynamak
121
Deyim
take a shine to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) ısınmak
122
Deyim
take a shine to (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) elektrik almak
123
Deyim
take a shine to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) yükselmek
124
Deyim
take to it like a duck to water
f.
özel bir yatkınlığı olmak
125
Deyim
take to it like a duck to water
f.
kolayca yapmak/öğrenmek
126
Deyim
take to it like a duck to water
f.
bir şeyi deneyip sevmek
127
Deyim
take to it like a duck to water
f.
zorlanmadan yapmak
128
Deyim
it doesn't take a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
129
Deyim
it doesn't take a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
130
Deyim
it doesn't take a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şeyi yapmak) atla deve değil
Speaking
131
Konuşma
I have to take a painkiller
expr.
ağrı kesici almalıyım
132
Konuşma
I have to take a painkiller
expr.
ağrı kesici içmeliyim
133
Konuşma
you need to take a break
expr.
biraz ara vermelisin
134
Konuşma
I have to take care of a few things
expr.
bir iki şey halletmem gerekiyor
135
Konuşma
you owe it to yourself to take a break
expr.
bir molayı hak ettin
136
Konuşma
did you have a chance to take a look?
expr.
bakma fırsatın oldu mu?
137
Konuşma
I thought you might want to take a look at this one
expr.
bunu görmek isteyeceğini düşündüm
138
Konuşma
did you have a chance to take a look?
expr.
göz atma fırsatın oldu mu?
139
Konuşma
did you have a chance to take a look?
expr.
inceleme fırsatın oldu mu?
140
Konuşma
did you have a chance to take a look?
expr.
inceleme şansın oldu mu?
141
Konuşma
it's gonna take about an hour and a half to get there
expr.
oraya varmam bir - bir buçuk saat sürer
142
Konuşma
take a seat and wait to be called
expr.
oturun ve çağırılana kadar bekleyin
143
Konuşma
I can't take you to a hospital
expr.
seni hastaneye götüremem
Trade/Economic
144
Ticaret/Ekonomi
promise to take a mortgage
i.
bir ipoteği alma taahhüdü
145
Ticaret/Ekonomi
to take a collateral
i.
rehin alma
Law
146
Hukuk
take (a debtor) to court
f.
icraya vermek
Slang
147
Argo
I have to take a crap
expr.
tuvaletim geldi
148
Argo
I have to take a leak
expr.
tuvaletim geldi
149
Argo
I have to take a leak
expr.
tuvalete gitmeliyim
150
Argo
I have to take a crap
expr.
tuvalete gitmeliyim
151
Argo
I have to take a shit
expr.
tuvaletim geldi
152
Argo
I have to take a shit
expr.
tuvalete gitmeliyim
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of take a toss
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy