to take

"to take" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 127 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	points to take into consideration i.	dikkat edilmesi gereken hususlar
2	Genel	points to take into account i.	dikkat edilmesi gereken hususlar
3	Genel	willingness to take risks i.	risk alma eğilimi
4	Genel	things to take into consideration i.	dikkat edilmesi gereken şeyler
5	Genel	things to take into account i.	dikkat edilmesi gereken şeyler
6	Genel	not to take any notice f.	umursamamak
7	Genel	be quick to take advantage of an opportunity f.	açıkgözlük etmek
8	Genel	not to take any notice f.	dikkate almamak
9	Genel	decide to take the plunge f.	bir şeyi yapmaya karar vermek
10	Genel	not to take any notice of f.	umursamamak
11	Genel	not to take any notice of f.	dikkate almamak
12	Genel	for someone's curse to take effect f.	bedduası tutmak
13	Genel	not to take offence f.	kusuruna bakmamak
14	Genel	be able to take a joke f.	şaka kaldırmak
15	Genel	cause to take off f.	havalandırmak
16	Genel	cause to take out f.	çıkartmak
17	Genel	not to take into account f.	saymamak
18	Genel	refuse to take f.	almamazlık etmek
19	Genel	not to take over the duty f.	üstünden atmak
20	Genel	not to take seriously f.	alayında olmak
21	Genel	try to take one's attention on f.	dikkatini çekmeye çalışmak
22	Genel	go to take someone from somewhere f.	birini bir yerden almaya gitmek
23	Genel	become too much for (someone) to take f.	çok gelmek
24	Genel	not to know which road to take f.	yolunu şaşırmak
25	Genel	not to take something personally f.	üstüne alınmamak
26	Genel	not to take something personally f.	üzerine alınmamak
27	Genel	(accident) to take place f.	kaza olmak
28	Genel	(accident) to take place f.	kaza meydana gelmek
29	Genel	become entitled to take f.	almaya hak kazanmak
30	Genel	learn to take responsibility f.	sorumluluk almayı öğrenmek
31	Genel	seem to take a long time f.	uzun süreceğe benzemek
32	Genel	ask someone to take a large risk f.	birinden büyük bir riske girmesinii istemek
33	Genel	not to take off f.	üzerinden çıkarmamak
34	Genel	ask someone to take a large risk f.	birinden büyük bir riske girmesini istemek
35	Genel	set to take effect f.	yürürlüğe girmek
36	Genel	swift to take offence s.	alıngan
Phrasals
37	Öbek Fiiller	to take part in something f.	bir şeye katılmak
38	Öbek Fiiller	to take part in something f.	bir şeye dahil olmak
Phrases
39	İfadeler	I'd like to take this opportunity to thank all of you expr.	bu vesileyle hepinize teşekkür ederim
40	İfadeler	there is no a elevator to success, you have to take the stairs expr.	başarıya asansörle değil merdivenle gidilir
41	İfadeler	I kindly request you to take necessary action expr.	gereğini rica ederim
42	İfadeler	I kindly request you to take necessary action expr.	gereğinin yapılmasını arz ederim
Colloquial
43	Konuşma Dili	be able to take a joke f.	şakayı kaldırabilmek
44	Konuşma Dili	a few of us would like to take you to dinner expr.	birkaçımız sizi yemeğe çıkarmak istiyoruz
Idioms
45	Deyim	to take something to heart f.	ağrına gitmek
46	Deyim	refuse to take something lying down f.	alttan almamak
47	Deyim	allow nature to take its course f.	doğal akışına bırakmak
48	Deyim	to take one's courage in both hands f.	kelleyi koltuğa almak
49	Deyim	go to/take great pains to do something f.	(bir şeyi yapmak için) çok zahmet çekmek
50	Deyim	be able to take just so much f.	(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak
51	Deyim	be able to take only so much f.	(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak
52	Deyim	go to/take great pains to do something f.	(bir şeyi yapmak için) büyük zahmete girmek
53	Deyim	able to take a joke f.	bir şakayı kaldırabilmek
54	Deyim	able to take a joke f.	bir şakayı sakin/hoş karşılayabilmek
55	Deyim	able to take a joke f.	bir şakayı medeni bir şekilde karşılayabilmek
56	Deyim	able to take a joke f.	bir şakaya konu olmaktan/alay konusu olmaktan rahatsız olmamak
57	Deyim	able to take just so much f.	fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıyı kaldıramamak
58	Deyim	able to take just so much f.	fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya dayanamamak
59	Deyim	able to take just so much f.	fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya tahammül edememek
60	Deyim	able to take just so much f.	fiziksel/ruhsal sıkıntıyı bir yere kadar kaldırabilmek
61	Deyim	able to take just so much f.	fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar dayanabilmek
62	Deyim	able to take just so much f.	fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar tahammül edebilmek
63	Deyim	able to take only so much f.	fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıyı kaldıramamak
64	Deyim	able to take only so much f.	fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya dayanamamak
65	Deyim	able to take only so much f.	fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya tahammül edememek
66	Deyim	able to take only so much f.	fiziksel/ruhsal sıkıntıyı bir yere kadar kaldırabilmek
67	Deyim	able to take only so much f.	fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar dayanabilmek
68	Deyim	able to take only so much f.	fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar tahammül edebilmek
69	Deyim	hard to take s.	kabul etmesi zor/güç
70	Deyim	got to take off expr.	gitmem/kaçmam lazım
Speaking
71	Konuşma	I have to take a painkiller expr.	ağrı kesici almalıyım
72	Konuşma	I have to take a painkiller expr.	ağrı kesici içmeliyim
73	Konuşma	i would like to take liberty at giving/expressing/stating (my opinion etc) expr.	anlayışınıza sığınarak
74	Konuşma	to eat here or to take away? [uk] expr.	burada mı yiyeceksiniz paket mi olsun?
75	Konuşma	he came to take me expr.	beni almaya geldi
76	Konuşma	I would like to take this occasion to thank you all expr.	bu vesileyle hepinize teşekkür etmek istiyorum
77	Konuşma	I want you to take these expr.	bunları almanı istiyorum
78	Konuşma	I thought you might want to take a look at this one expr.	bunu görmek isteyeceğini düşündüm
79	Konuşma	you need to take a break expr.	biraz ara vermelisin
80	Konuşma	you don't have to take my word for it expr.	benim sözüme güvenmek zorunda değilsin
81	Konuşma	you owe it to yourself to take a break expr.	bir molayı hak ettin
82	Konuşma	I have to take care of a few things expr.	bir iki şey halletmem gerekiyor
83	Konuşma	to eat here or to take away? [uk] expr.	burada mı yiyeceksiniz yoksa paket mi olsun?
84	Konuşma	did you have a chance to take a look? expr.	bakma fırsatın oldu mu?
85	Konuşma	she came to take me expr.	beni almaya geldi
86	Konuşma	this is going to take some doing expr.	bu biraz zaman alacak
87	Konuşma	I have to take my medicine expr.	benim ilaçlarımı içmem gerekiyor
88	Konuşma	if you want people to take you seriously then act accordingly expr.	eğer insanların seni ciddiye almasını istiyorsan ona göre davran
89	Konuşma	did you have a chance to take a look? expr.	göz atma fırsatın oldu mu?
90	Konuşma	I've got to take off expr.	gitmem/kaçmam lazım
91	Konuşma	you have to take every opportunity expr.	her fırsatı değerlendirmelisin
92	Konuşma	did you remember to take your pills? expr.	ilaçlarını almayı unutmadın değil mi?
93	Konuşma	did you have a chance to take a look? expr.	inceleme fırsatın oldu mu?
94	Konuşma	did you have a chance to take a look? expr.	inceleme şansın oldu mu?
95	Konuşma	I want to take her someplace really nice expr.	onu çok iyi bir yere götürmek istiyorum
96	Konuşma	could you tell her that i want to take her to dinner? expr.	onu yemeğe götürmek istediğimi söyler misin?
97	Konuşma	if you want to take the stairs expr.	merdivenden çıkmak istiyorsan
98	Konuşma	I want to take her someplace really nice expr.	onu çok hoş bir yere götürmek istiyorum
99	Konuşma	it'd be my pleasure to take you there expr.	seni oraya götürmekten zevk duyarım
100	Konuşma	I'm going to take you home expr.	seni eve götüreceğim
101	Konuşma	who is going to take care of your son if something happens? expr.	sana bir şey olursa oğluna kim bakacak?
102	Konuşma	I want to take my chances expr.	şansımı denemek istiyorum
103	Konuşma	I want to take my chance expr.	şansımı denemek istiyorum
104	Konuşma	don't forget to take your umbrella expr.	şemsiyeni almayı unutma
105	Konuşma	who's going to take care of me now? expr.	şimdi benimle kim ilgilenecek?
106	Konuşma	I'm coming to take you expr.	seni almaya geliyorum
107	Konuşma	we're sorry to take up your time expr.	vaktinizi aldığımız için özür dileriz
108	Konuşma	we're sorry to take up your time expr.	vaktinizi aldık özür dileriz
Trade/Economic
109	Ticaret/Ekonomi	promise to take a mortgage i.	bir ipoteği alma taahhüdü
110	Ticaret/Ekonomi	to take a collateral i.	rehin alma
111	Ticaret/Ekonomi	to take cognizance of f.	farkına varmak
Law
112	Hukuk	bill to take testimony de bene esse i.	açılmış davanın tanık ifadelerine duruşma tarihinden önce başvurma talebi
113	Hukuk	right to take wood i.	baltalık hakkı
114	Hukuk	right to take wood i.	odun kesme hakkı
115	Hukuk	to take all other actions as an attorney expr.	vekil olarak diğer tüm faaliyetlerde bulunmaya
Politics
116	Siyasal	power to take decision i.	karar alma yetkisi
117	Siyasal	failure to take decision i.	karar alamama
Abbreviation
118	Kısaltma	ttl (to take leave) s.	izne ayrılacak olan
Slang
119	Argo	I have to take a shit expr.	tuvaletim geldi
120	Argo	I have to take a shit expr.	tuvalete gitmeliyim
121	Argo	I have to take a leak expr.	tuvalete gitmeliyim
122	Argo	I have to take a crap expr.	tuvaletim geldi
123	Argo	I have to take a leak expr.	tuvaletim geldi
124	Argo	I have to take a crap expr.	tuvalete gitmeliyim
125	Argo	(someone) needs to take several seats expr.	(biri) sakin olmalı/sakinleşmeli
126	Argo	(someone) needs to take several seats expr.	(birinin) susup oturması gerek
127	Argo	(someone) needs to take several seats expr.	(birinin) ahkam kesmeyi bırakması gerek