İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | car i. | otomobil | ||
In the case of cars we have an end-of-life vehicle directive. Otomobiller söz konusu olduğunda ömrünü tamamlamış araçlar yönetmeliğimiz var. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | car i. | araba | ||
The car is in very good condition. Araba çok iyi durumda. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | car i. | araba | ||
The more enlightened car manufacturers and oil companies are supporting this strategy. Daha aydın araba üreticileri ve petrol şirketleri bu stratejiyi destekliyor. More Sentences |
||||
Genel | car i. | vagon | ||
The derailed train car was removed from the tracks. Raydan çıkmış tren vagonu raylardan kaldırıldı. More Sentences |
||||
Genel | car i. | oto | ||
Sami is a car wash cleaner. Sami bir oto yıkama temizleyicisidir. More Sentences |
||||
Genel | car i. | araç | ||
That costs a lot of money, of course, and causes a lot of inconvenience for car owners. Bu elbette çok paraya mal oluyor ve araç sahipleri için çok fazla rahatsızlığa neden oluyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | car | vagon | ||
Today, the locomotive is pushing the cars in the train. Bugün lokomotif, trendeki vagonları itiyor. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Otomotiv | car | otomobil | ||
I want to declare an interest because I have, in my former years, been a director of sales for a major car company. Daha önceki yıllarda büyük bir otomobil şirketinde satış müdürü olarak çalıştığım için bir çıkar beyan etmek istiyorum. More Sentences |
||||
Otomotiv | car | araba | ||
The car is not an automatic, and Greece and Italy must therefore now change up to a higher gear. Araba otomatik değildir ve bu nedenle Yunanistan ve İtalya şimdi daha yüksek bir vitese geçmelidir. More Sentences |
||||
Railway | ||||
Demiryolu | car | vagon | ||
This train is made up of seven cars. Bu tren yedi vagondan oluşuyor. More Sentences |
||||
Aeronautic | ||||
Havacılık | car i. | bölme | ||
The equipment was loaded into the car of the airship. Ekipman hava gemisinin yolcu bölmesine yüklenmişti. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | car i. | kabin | ||
Genel | car i. | makine | ||
Genel | car i. | yolcu taşıyan herhangi bir aracın bölmesi | ||
Genel | car i. | vagonet | ||
Genel | car i. | ingiltere'de tekerlekli, motorlu veya motorsuz kara taşıma aracı | ||
Genel | car i. | balık ve ıstakoz saklanan kutu | ||
Automotive | ||||
Otomotiv | car i. | binek otomobil | ||
Railway | ||||
Demiryolu | car | yük ve yolcu taşıyan demiryolu arabası | ||
Demiryolu | car | yolcu vagonu | ||
Demiryolu | car | yük vagonu | ||
Aeronautic | ||||
Havacılık | car | hava gemisi yolcu bölmesi | ||
Havacılık | car | karoser |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | çar | czar i. | ||
He studied the czars. Çarları inceledi. More Sentences |
||||
Genel | çar | tsar i. | ||
The tsar was the ruler of Russia. Çar, Rusya'nın hükümdarıydı. More Sentences |
||||
Genel | çar | tzar i. | ||
Technical | ||||
Teknik | çar | tzar i. | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | çar | wed kısalt. | ||
History | ||||
Tarih | çar | tsar i. |