1 |
pack |
paket (sigara için) |
n. |
|
- Look, I had a whole pack, and it's gone.
- Bak, elimde koca bir paket vardı ve hepsi gitti.
- Look, I had a whole pack, and it's gone.
- Bak, koca bir pakedim vardı ve şimdi yok.
- Look, I had a whole pack, and it's gone.
- Bak, bende koca bir paket vardı ve hepsi gitti.
- Tom used to smoke two packs of cigarettes a day.
- Tom eskiden günde iki paket sigara içerdi.
- He left a pack of cigarettes on the table.
- O, masaya bir paket sigara bıraktı.
- Tom's mother packs him a lunch every day.
- Tom'un annesi ona her gün paket öğle yemeği hazırlıyor.
- To tell the truth, I used to smoke two packs a day.
- Doğruyu söylemek gerekirse, günde iki paket sigara içerdim.
- How much is a pack of cigarettes?
- Bir paket sigara ne kadar?
- How much is a pack of cigarettes?
- Bir paket sigaranın fiyatı ne kadar?
- My father smokes a pack of cigarettes a day.
- Babam günde bir paket sigara içiyor.
- He left a pack of cigarettes on the table.
- Masanın üzerine bir paket sigara bırakmış.
- Tom used to smoke two packs of cigarettes a day.
- Tom günde iki paket sigara içerdi.
- Tom used to smoke three packs of cigarettes a day.
- Tom günde üç paket sigara içerdi.
- I want to buy a pack of cigarettes.
- Bir paket sigara almak istiyorum.
- Tom smokes three packs a day.
- Tom günde üç paket içer.
- He smokes a pack of cigarettes a day.
- Günde bir paket sigara içiyor.
- Tom smokes three packs a day.
- Tom günde üç paket sigara içiyor.
- How many packs of cigarettes do you smoke daily?
- Günde kaç paket sigara içiyorsunuz?
- My father smokes a pack of cigarettes a day.
- Babam günde bir paket sigara içer.
- Each of them carried their own pack.
- Onların her biri kendi paketini taşıyordu.
- He smokes 3 packs a day.
- Günde 3 paket sigara içiyor.
- He smokes 3 packs a day.
- O bir günde üç paket sigara içer.
- He smokes a pack of cigarettes a day.
- Günde bir paket sigara içer.
- I'm going to buy a pack of cigarettes.
- Bir paket sigara alacağım.
- Tom came in carrying a six pack of beer.
- Tom elinde altı paket birayla geldi.
Show More (22)
|
2 |
pack |
toplamak |
v. |
|
- As soon as my bags are packed I'll check out of the motel.
- Çantalarımı toplar toplamaz motelden ayrılacağım.
- Darling, please pack it as fast as you can.
- Sevgilim, lütfen olabildiğince hızlı topla.
- Let's pack up the faulty equipment and return it to the factory.
- Arızalı ekipmanları toplayıp fabrikaya geri götürelim.
- I packed his suitcase for him.
- Onun valizini onun için topladım.
- I'll pack my bag.
- Çantamı toplayacağım.
- Pack what you need.
- İhtiyacın olanı topla.
- Tom still has to pack his suitcase.
- Tom hala çantasını toplamak zorunda.
- Tom seems to have packed everything but the kitchen sink.
- Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi toplamış gibi görünüyor.
- Tom packed a bag and left.
- Tom çantasını topladı ve gitti.
- Tom packed his bags and left.
- Tom çantalarını toplayıp gitti.
- Tom packed his bags and left.
- Tom çantasını topladı ve gitti.
- Tom packed his bag for his upcoming trip.
- Tom yaklaşan yolculuğu için çantasını topladı.
- I've already packed my things.
- Eşyalarımı zaten topladım.
- Did you pack your bags yourself?
- Bavullarını kendin mi topladın?
- Tom started packing his backpack.
- Tom sırt çantasını toplamaya başladı.
- I packed her suitcase for her.
- Onun valizini onun için topladım.
- Pack your gear.
- Malzemelerinizi toplayın.
- Tom hastily packed his bags.
- Tom aceleyle çantasını topladı.
- We packed their suitcases for them.
- Onların bavullarını onlar için topladık.
- Sami packed his bag.
- Sami çantasını topladı.
- We packed everything.
- Her şeyi topladık.
- I don't pack your suitcases.
- Bavullarınızı ben toplamıyorum.
- Tom packed his bag.
- Tom çantasını topladı.
- You better start packing your bags before I pack them for you.
- Ben senin için toplamadan önce sen toplamaya başlasan iyi olur.
- I packed their suitcases for them.
- Onların valizlerini onlar için topladım.
Show More (22)
|
3 |
pack |
toplanmak |
v. |
|
- Checkout is at 11 AM, so you guys need to start packing now!
- Çıkış saat 11'de, bu yüzden hemen toplanmaya başlamalısınız!
- We must check out in an hour, so you guys need to start packing!
- Bir saat içinde çıkış yapmamız gerekiyor, bu yüzden toplanmaya başlamalısınız!
- I've just finished packing.
- Toplanmayı yeni bitirdim.
- I need to finish packing.
- Toplanmayı bitirmeliyim.
- I have to finish packing.
- Toplanmayı bitirmeliyim.
- Are you all packed and ready?
- Toplandınız mı ve hazır mısınız?
- Tom started packing.
- Tom toplanmaya başladı.
- Have you finished packing?
- Toplanmayı bitirdin mi?
- I'll help you pack.
- Toplanmana yardım edeceğim.
- I'm done packing.
- Toplanmaktan bıktım.
- I should go pack.
- Gidip toplanmalıyım.
- I started packing.
- Toplanmaya başladım.
- I must start packing.
- Toplanmaya başlamalıyım.
- She was able to be ready early this morning, because she finished packing last night.
- Dün gece toplanmayı bitirdiği için bu sabah erkenden hazır olabildi.
- I'm going to go pack.
- Gidip toplanacağım.
- The workers packed up at 2 o'clock on account of the rain.
- İşçiler yağmur yüzünden saat 2'de toplandılar.
- Have you finished packing yet?
- Toplanmayı bitirdin mi?
- Tom kept packing.
- Tom toplanmaya devam etti.
- I have to go pack.
- Toplanmam lazım.
- I should get packed.
- Toplanmalıyım.
- Tom is upstairs packing.
- Tom üst katta toplanıyor.
- I guess I'd better start packing.
- Sanırım toplanmaya başlasam iyi olacak.
- My suitcase isn't packed yet.
- Bavulum henüz toplanmadı.
- I should start packing.
- Toplanmaya başlamalıyım.
Show More (22)
|
4 |
pack |
eşyalarını toplamak |
v. |
|
- I want you to go to your room and pack your things.
- Odana gidip eşyalarını toplamanı istiyorum.
- Pack your gear.
- Eşyalarını topla.
- They gave me 3 days to pack my bags.
- Eşyalarımı toplamam için bana 3 gün verdiler.
- Tom packed up his belongings.
- Tom eşyalarını topladı.
- I want you to go to your room and pack your things.
- Odana gitmeni ve eşyalarını toplamanı istiyorum.
- It took me ages to pack up my stuff.
- Eşyalarımı toplamak yıllarımı aldı.
- I've got to pack for the trip.
- Yolculuk için eşyalarımı toplamak zorundayım.
- Tom packed his things and left.
- Tom eşyalarını topladı ve gitti.
- Tom came home, packed his bags in a hurry, and left.
- Tom eve gelip, alelacele eşyalarını toplayıp çıktı.
- I've already packed my things.
- Eşyalarımı topladım bile.
- Tom started to pack up his stuff.
- Tom eşyalarını toplamaya başladı.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
- Bugün erken hazır olabilmek için dün eşyalarını topladı.
- It took me ages to pack up my stuff.
- Eşyalarımı toplamam yıllarımı aldı.
- Tom told me to pack up and leave.
- Tom bana eşyalarımı toplamamı ve gitmemi söyledi.
- Tom started packing his things up.
- Tom eşyalarını toplamaya başladı.
- Tom is packing up for the day.
- Tom bugünlük eşyalarını topluyor.
- Tom packed his things up.
- Tom eşyalarını topladı.
- I am packing up my things.
- Ben eşyalarımı topluyorum.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
- Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
- Tom is in his room packing up his stuff.
- Tom odasında eşyalarını topluyor.
- Sami packed up his things.
- Sami eşyalarını topladı.
- Tom is packing, isn't he?
- Tom eşyalarını topluyor, değil mi?
Show More (19)
|
5 |
pack |
paketlemek |
v. |
|
- Darling, please pack it as fast as you can.
- Sevgilim, lütfen mümkün olduğu kadar çabuk paketle.
- I know I packed it.
- Paketlediğimi biliyorum.
- What'll you pack?
- Ne paketleyeceksin?
- I forgot to pack something.
- Bir şey paketlemeyi unuttum.
- Did you remember to pack the sandwiches?
- Sandviçleri paketlemeyi hatırladın mı?
- Did you pack any food?
- Herhangi bir yiyecek paketledin mi?
- Tom's mother forgot to pack his lunch.
- Tom'un annesi öğle yemeğini paketlemeyi unutmuştu.
- I have to clean the equipment, pack it away.
- Ekipmanı temizleyip paketlemem lazım.
- Did you remember to pack the sandwiches?
- Sandviçleri paketlemeyi hatırladınız değil mi?
- Tom helped pack Mary's things in boxes.
- Tom, Mary'nin eşyalarını kutular halinde paketlemesine yardım etmiş.
- Who packed your bag?
- Çantayı kim paketledi?
- Tom packed everything in a small suitcase.
- Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.
- Pack what you need.
- İhtiyacınız olanı paketleyin.
- Can you pack it?
- Paketleyebilir misin?
- Would you like me to pack you a lunch?
- Size bir öğle yemeği paketlememi ister misiniz?
- Tom seems to have packed everything but the kitchen sink.
- Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.
- Tom's mother packed his lunch in a paper bag.
- Tom'un annesi onun öğle yemeğini bir kağıt torbaya paketledi.
- Tom packed a large suitcase.
- Tom büyük bir bavul paketledi.
- Mary's packed her boyfriend in.
- Mary erkek arkadaşını paketledi.
Show More (16)
|
6 |
pack |
toparlanmak |
v. |
|
- Darling, please pack it as fast as you can.
- Tatlım, lütfen mümkün olduğu kadar çabuk toparla.
- Tom is packing.
- Tom toparlanıyor.
- I kept packing.
- Toparlanmaya devam ettim.
- I'm all packed and ready to go.
- Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I'm packed and ready to go.
- Toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I suppose you're already packed and ready to go.
- Sanırım zaten toparlandın ve gitmeye hazırsın.
- Why are you packing?
- Neden toparlanıyorsun?
- Pack and get dressed before your parents hear us.
- Ailen bizi duymadan toparlan ve giyin.
- I'm all packed and ready to go.
- Toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I suppose you're already packed and ready to go.
- Sanırım çoktan toparlandın ve gitmeye hazırsın.
- Are you all packed and ready?
- Toparlandınız ve hazır mısınız?
- Could you give a me hand packing on Saturday?
- Cumartesi günü toparlanmama yardım eder misin?
- I should go pack.
- Toparlanmaya gitmeliyim.
- Tom's packing.
- Tom toparlanıyor.
- I'm all packed.
- Toparlandım.
- I'm going to go pack.
- Toparlanmaya gideceğim.
- I've already packed.
- Ben çoktan toparlandım.
- I should get packed.
- Toparlanmalıyım.
- Did you pack your bathing suit?
- Mayonu toparladın mı?
Show More (16)
|
7 |
pack |
hazırlamak |
v. |
|
- I packed her suitcase for her.
- Bavulunu onun için hazırladım.
- Tom packed a lunch for Mary to take to school.
- Tom, Mary'nin okula götürmesi için bir öğle yemeği hazırladı.
- Pack your bags.
- Çantalarınızı hazırlayın.
- I packed Tom's suitcase for him.
- Tom'un bavulunu onun için hazırladım.
- Let's not pack our bags just yet.
- Çantalarımızı henüz hazırlamayalım.
- Tom packed his bag.
- Tom çantasını hazırladı.
- I'll pack my bag.
- Çantamı hazırlayayım.
- I packed his suitcase for him.
- Bavulunu onun için hazırladım.
- Tom packed his bag for his upcoming trip.
- Tom yaklaşan seyahati için çantasını hazırladı.
- Pack your bags.
- Çantalarını hazırla.
- Tom's mother forgot to pack his lunch.
- Tom'un annesi öğle yemeğini hazırlamayı unuttu.
- Tom packed a bag and left.
- Tom bir çanta hazırladı ve gitti.
- Would you like me to pack you a lunch?
- Size bir öğle yemeği hazırlamamı ister misiniz?
- I've packed my suitcases already.
- Valizlerimi zaten hazırladım.
- Who packed your bag?
- Çantanı kim hazırladı?
- Have you packed your bag?
- Çantanı hazırladın mı?
- Pack and get dressed before your parents hear us.
- Ebeveynleriniz bizi duymadan önce hazırlanın ve giyinin.
- I haven't even packed yet.
- Daha valizimi bile hazırlamadım.
Show More (15)
|
8 |
pack |
bavul hazırlamak |
v. |
|
- I packed their suitcases for them.
- Onlar için bavullarını hazırladım.
- We packed their suitcases for them.
- Onlar için bavullarını hazırladık.
- Have you finished packing your bags for your trip to China?
- Çin seyahatin için bavullarını hazırladın mı?
- My suitcase is packed.
- Bavulum hazır.
- Tom is upstairs packing.
- Tom alt katta bavul hazırlıyor.
- Tom packed a large suitcase.
- Tom büyük bir bavul hazırladı.
- Are your bags packed?
- Bavulların hazır mı?
Show More (4)
|
9 |
pack |
valizlerini toplamak |
v. |
|
- Layla packed her bags and moved to Cairo.
- Leyla valizlerini topladı ve Kahire'ye taşındı.
- Tom helped Mary pack her suitcase.
- Tom, Mary'nin valizini toplamasına yardım etti.
- Let's pack our suitcases and get ready to go.
- Valizlerimizi toplayalım ve gitmeye hazırlanalım.
- Will you help me pack my suitcase?
- Valizimi toplamama yardım eder misin?
- It took me ages to pack up my suitcases.
- Valizlerimi toplamak uzun zamanımı aldı.
- Layla packed her bags.
- Leyla valizlerini topladı.
Show More (3)
|
10 |
pack |
valiz hazırlamak |
v. |
|
- I must start packing.
- Valizimi hazırlamaya başlamalıyım.
- Tom hastily packed his suitcase.
- Tom aceleyle valizini hazırladı.
- She was able to be ready early this morning, because she finished packing last night.
- O dün gece valizini hazırlamayı bitirdiğinden dolayı bu sabah erken hazırlanabildi.
- Tom waited patiently for Mary to finish packing her suitcase.
- Tom Mary'nin valizini hazırlamasını bitirmesi için sabırla bekledi.
- Could you help Tom pack his suitcase?
- Tom'un valizini hazırlamasına yardım eder misin?
- Tom hasn't packed his suitcase yet.
- Tom henüz valizini hazırlamadı.
Show More (3)
|
11 |
pack |
valiz toplamak |
v. |
|
- I guess I'd better start packing.
- Sanırım valizimi toplamaya başlasam iyi olur.
- Tom is packing up.
- Tom valizini topluyor.
- Why are you packing?
- Neden valizlerini topluyorsun?
- I've already packed.
- Zaten valizlerimi topladım?
- Tom is packing, isn't he?
- Tom valiz topluyor, değil mi?
Show More (2)
|
12 |
pack |
sırt çantası |
n. |
|
- Is your pack waterproof?
- Sırt çantan su geçiriyor mu?
- I put my books in my pack.
- Kitaplarımı sırt çantama koydum.
- I left my pack in a coin locker at the train station.
- Sırt çantamı tren istasyonunda bozuk para dolabına bıraktım.
- Is your pack waterproof?
- Sırt çantan sugeçirmez mi?
Show More (1)
|
13 |
pack |
doldurmak |
v. |
|
- Tom's mother packed the picnic basket with sandwiches.
- Tom'un annesi piknik sepetini sandviçlerle doldurdu.
- Tom packed all of his things into his car and left for Boston.
- Tom, tüm eşyalarını arabasına doldurup Boston'a doğru yola çıktı.
- Tom packed some essentials into his knapsack.
- Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.
- About eighty thousand spectators packed into the stadium last night.
- Dün gece yaklaşık seksen bin seyirci stadyumu doldurdu.
Show More (1)
|
14 |
pack |
yük |
n. |
|
- He fastened the horse's pack with a rope.
- Atın yükünü bir iple bağladı.
- The donkeys were carrying heavy packs.
- Eşekler ağır yükler taşıyordu.
- He fastened the horse's pack with a rope.
- O, atın yükünü iple bağladı.
Show More (0)
|
15 |
pack |
kütle |
n. |
|
- Remember that, when sailing there, there can be pack ice 20 metres high!
- Unutmayın ki, orada yelken açarken 20 metre yüksekliğinde buz kütleleri olabilir!
- Remember that, when sailing there, there can be pack ice 20 metres high!
- Unutmayın ki orada yelken açarken 20 metre yüksekliğinde buz kütleleri olabilir!
Show More (-1)
|
16 |
pack |
tıka basa doldurmak |
v. |
|
- I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.
- Tıka basa dolu olan o trende havasızlıktan öleceğimi düşündüm.
- I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.
- Tıka basa dolu olan trende boğulacağımı sandım.
Show More (-1)
|
17 |
pack |
bavul toplamak |
v. |
|
- Tom is in his room packing right now.
- Tom şimdi odasında bavul topluyor.
- I'm packed and ready to go.
- Bavulumu topladım ve gitmeye hazırım.
Show More (-1)
|
18 |
pack |
bırakmak |
v. |
|
- Tom is seriously considering packing his job in.
- Tom işini bırakmayı ciddi ciddi düşünüyor.
Show More (-2)
|
19 |
pack |
bavuluna koymak |
v. |
|
- Tom packed his things up.
- Tom eşyalarını bavula koydu.
Show More (-2)
|
20 |
pack |
(yük hayvanını) yüklemek |
v. |
|
- Tom packed all of his things into his car and left for Boston.
- Tom her şeyini arabasına yükledi ve Boston'a gitti.
Show More (-2)
|