|
- Imagine that it happens to your daughter, your son, your father, your mother, your brother, your sister.
- Bunun kızınızın, oğlunuzun, babanızın, annenizin, erkek kardeşinizin, kız kardeşinizin başına geldiğini hayal edin.
- Feel free to bring your sister in on this; we'd like her input, too.
- Kız kardeşinizi de bu işe dahil etmekten çekinmeyin; onun da fikrini almak isteriz.
- And Alex's kid sister walked away without a scratch.
- Alex'in kız kardeşi ise burnu bile kanamadan yürüdü gitti.
- And Alex's kid sister walked away without a scratch.
- Ve Alex'in küçük kız kardeşi bir çizik dahi almadan kurtuldu.
- Julia, there's no evidence of anyone being with your sister.
- Julia, kız kardeşinin yanında kimsenin olduğuna dair bir kanıt yok.
- And Alex's kid sister walked away without a scratch.
- Ve Alex'in kız kardeşi tek bir çizik bile almadan oradan uzaklaştı.
- He had to share his room with his sister.
- Odasını kız kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.
- He unknowingly slept with his sister.
- Farkında olmadan kız kardeşiyle yatmış.
- I forgot Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin adını unuttum.
- She never saw her sister again.
- Kız kardeşini bir daha hiç görmedi.
- His sister resides in Scotland.
- Kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.
- Sami was married to Farid's sister, Layla.
- Sami, Farid'in kız kardeşi Layla ile evliydi.
- The sister of my mother is my aunt.
- Annemin kız kardeşi benim teyzemdir.
- How pretty your sister is!
- Kız kardeşin ne kadar güzel!
- Ann doesn't have a sister.
- Ann'in kız kardeşi yok.
- Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- I discussed baby names with my pregnant sister.
- Hamile kız kardeşimle bebek isimlerini tartıştık.
- Where's your sister?
- Kız kardeşin nerede?
- My little sister has been suffering with a toothache since last night.
- Küçük kız kardeşim dün geceden beri bir diş ağrısı çekiyor.
- That's my younger sister's photograph.
- Bu küçük kız kardeşimin fotoğrafı.
- She poked her sister in the eye with a stick.
- Kız kardeşinin gözüne sopa soktu.
- She and her twin sister were very close to each other.
- O ve ikiz kız kardeşi birbirlerine çok yakındılar.
- I want the same dictionary that your sister has.
- Kız kardeşinin sahip olduğu sözlükten istiyorum.
- This morning Tom said that his sister is still in bed.
- Bu sabah Tom kız kardeşinin hala yatakta olduğunu söyledi.
- Tom doesn't have a sister.
- Tom'un bir kız kardeşi yok.
- My sister's son Jimmy is my favorite nephew.
- Kız kardeşimin oğlu Jimmy benim en sevdiğim yeğenimdir.
- Tom has a sister about your age.
- Tom'un yaklaşık olarak senin yaşında bir kız kardeşi var.
- Tom has an older sister named Mary.
- Tom'un Mary adında büyük bir kız kardeşi var.
- She's my sister's friend.
- Kız kardeşimin arkadaşıdır.
- She is a pianist and her sister is a singer.
- O bir piyanisttir ve kız kardeşi ise şarkıcıdır.
- Tom likes teasing his sister.
- Tom kız kardeşine sataşmayı sever.
- I have an older brother and a younger sister.
- Benim de bir ağabeyim ve bir kız kardeşim var.
- I'm headed for my sister's wedding.
- Kız kardeşimin düğününe gidiyorum.
- He did that for his sister.
- Bunu kız kardeşi için yaptı.
- He did it for his sister.
- Kız kardeşi için yaptı.
- I also have a sister.
- Bir de kız kardeşim var.
- Tom has an older sister, Mary, and two younger sisters, but I don't remember their names.
- Tom'un Mary adında bir ablası ve iki küçük kız kardeşi var ama onların isimlerini hatırlamıyorum.
- What is your sister's dog called?
- Kız kardeşinin köpeğinin adı ne?
- She gave blood in order to save her sister.
- Kız kardeşini kurtarmak için kan verdi.
- When he is in trouble, he always turns to his sister for help.
- Başı derde girdiğinde, yardım için her zaman kız kardeşine gidiyor.
- Tom has a sister who is a lawyer.
- Tom'un avukat olan bir kız kardeşi var.
- Do you think Tom would consider dating my younger sister?
- Sence Tom küçük kız kardeşimle çıkmayı düşünür mü?
- Tom has a sister named Mary.
- Tom'un Mary adında bir kız kardeşi var.
- I'd like to see your sister.
- Kız kardeşini görmek istiyorum.
- I have two brothers and one sister.
- İki erkek kardeşim ve bir kız kardeşim var.
- Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyarete geliyor ve bazen onunla bir gün geçiriyorlardı.
- He gave his blood to help his sister.
- Onun kız kardeşi için kanını verdi.
- Is she your sister?
- O senin kız kardeşin mi?
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin adı Patricia.
- She introduced me to her sister.
- Beni kız kardeşiyle tanıştırdı.
- She is no less beautiful than her sister.
- Kız kardeşinden daha az güzel değil.
- Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine göz kulak olmasını söyledi.
- I have a younger sister.
- Benim küçük bir kız kardeşim var.
- How would you feel if that happened to your sister?
- Bu senin kız kardeşine olsa nasıl hissedersin?
- My piggy bank was broken by my naughty sister.
- Benim kumbaram benim yaramaz kız kardeşim tarafından kırıldı.
- His mother and sister had breast cancer.
- Annesi ve kız kardeşi göğüs kanseriydi.
- I mistook her for Ann's sister.
- Onu Ann'in kız kardeşiyle karıştırdım.
- Tom is engaged to Mary's younger sister.
- Tom, Mary'nin küçük kız kardeşiyle nişanlı.
- I really love her younger sister a lot.
- Ben de küçük kız kardeşini çok seviyorum.
- Tom didn't want to make the same mistake as his sister.
- Tom da kız kardeşiyle aynı hatayı yapmak istemedi.
- Beth is slimmer than her sister now.
- Beth şimdi kız kardeşinden daha zayıftır.
- I don't have any sister.
- Benim kız kardeşim yok.
- I took one, and gave the other apples to my little sister.
- Birini ben aldım, diğer elmaları ise küçük kız kardeşime verdim.
- I called Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşini aradım.
- She is becoming more and more like her sister.
- Gittikçe kız kardeşine daha çok benziyor.
- I'm friends with Tom's sister.
- Ben Tom'un kız kardeşiyle arkadaşım.
- My youngest sister sings very well.
- Benim küçük kız kardeşim çok iyi şarkı söyler.
- Walt sacrifies himself for Thao and his sister.
- Walt kendini Thao ve kız kardeşi için feda ediyor.
- Mary is prettier than her sister.
- Mary kız kardeşinden daha güzel.
- She's giving blood to save her sister.
- Kız kardeşini kurtarmak için kan veriyor.
- I don't think Mary is as pretty as her sister.
- Mary'nin, kız kardeşi kadar güzel olduğunu sanmıyorum.
- My younger sister is famous.
- Küçük kız kardeşim ünlüdür.
- Is it true that you bit your sister?
- Kız kardeşini ısırdığın doğru mu?
- My little sister looks like my mum.
- Benim küçük kız kardeşim anneme benziyor.
- Ben loves your sister.
- Ben senin kız kardeşini sever.
- John answered for his sister.
- John, kız kardeşi adına cevap verdi.
- She hadn't seen her sister since around 4 P.M.
- Saat 4'ten beri kız kardeşini görmemişti.
- Ben loves his sister.
- Ben kız kardeşini seviyor.
- That is Pierrot's sister.
- Bu, Pierrot'un kız kardeşi.
- If you didn't eat the cake I made, then your sister did.
- Yaptığım pastayı sen yemediysen, o zaman kız kardeşin yedi.
- I mistook Ann for her sister.
- Ann'i kız kardeşi sandım.
- Tom's mother and sister had breast cancer.
- Tom'un annesi ve kız kardeşi göğüs kanseriydi.
- He had to spend the night at his sister's.
- Geceyi kız kardeşinde geçirmek zorunda kaldı.
- Her sister lives in Scotland.
- Kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.
- He engaged in incest with his younger sister.
- Küçük kız kardeşiyle ensest ilişkiye girdi.
- I know her sister well.
- Onun kız kardeşini iyi biliyorum.
- She is like a sister to me.
- O benim kız kardeşim gibi.
- Today is my sister's birthday.
- Bugün kız kardeşimin doğum günü.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
- Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- This morning Tom said his sister was still sick in bed.
- Bu sabah Tom kız kardeşinin hala hasta olduğunu söyledi.
- Mary is your younger sister, isn't she?
- Mary senin küçük kız kardeşin, değil mi?
- It was not you who ate the cake I made, it was your sister.
- Yaptığım pastayı yiyen sen değildin, kız kardeşindi.
- I took my little sister by the hand when we crossed the street.
- Karşıdan karşıya geçerken küçük kız kardeşimin elinden tuttum.
- She and her sister are coming to visit tomorrow.
- O ve kız kardeşi yarın bizi ziyarete geliyorlar.
- Tom has a brother and a sister.
- Tom'un bir erkek ve bir kız kardeşi var.
- I knew that it was my sister's voice.
- Kız kardeşimin sesi olduğunu biliyordum.
- The pretty girl in the bikini is Tom's sister.
- Bikinili güzel kız Tom'un kız kardeşi.
- I'm Tom's sister.
- Ben Tom'un kız kardeşiyim.
- Tom cut his sister a piece of cake.
- Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
- Mary is calling her sister names.
- Mary, kız kardeşine lakap takıyor.
- Tom's brother is my sister's boyfriend.
- Tom'un kardeşi kız kardeşimin erkek arkadaşı.
- Tom is married to Mary's sister.
- Tom, Mary'nin kız kardeşiyle evli.
- Ask Tom what his sister's name is.
- Tom'a kız kardeşinin adını sor.
- Don't you have a sister?
- Bir kız kardeşin yok mu?
- Mary hasn't talked to me since her sister's accident.
- Mary, kız kardeşinin kazasından beri benimle konuşmadı.
- Tom has a sister.
- Tom'un bir kız kardeşi var.
- Your sister is beautiful as ever.
- Kız kardeşin her zamanki gibi güzel.
- How's your sister today?
- Kız kardeşin bugün nasıl?
- They caught him playing a trick on his sister.
- Kız kardeşine oyun oynarken yakaladılar.
- You have a beautiful sister.
- Çok güzel bir kız kardeşin var.
- My little sister doesn't like the taste of cottage cheese.
- Küçük kız kardeşim süzme peynirin tadını sevmez.
- I've got two brothers and a sister.
- İki erkek kardeşim ve bir kız kardeşim var.
- You never told me you had a sister.
- Bana bir kız kardeşin olduğunu hiç söylememiştin.
- I know his sister well.
- Kız kardeşini iyi tanırım.
- Does your sister work there?
- Kız kardeşin orada mı çalışıyor?
- Go and help your sister.
- Git ve kız kardeşine yardım et.
- It seems that my little sister got her wallet stolen at school.
- Görünüşe göre küçük kız kardeşim okulda cüzdanını çaldırmış.
- I realize that this may sound crazy, but I think I've fallen in love with your younger sister.
- Bunun çılgınca gelebileceğinin farkındayım, ama sanırım küçük kız kardeşine aşık oldum.
- Tom was mad at me because I wouldn't go out with his sister.
- Tom kız kardeşiyle çıkmadığım için bana kızgındı.
- Stop pulling your sister's hair.
- Kız kardeşinin saçını çekmeyi bırak.
- Mary and her sister have different personalities.
- Mary ve kız kardeşinin farklı kişilikleri var.
- Tom went to visit his sister, Mary.
- Tom kız kardeşi Mary'yi ziyarete gitti.
- His sister does not go to America.
- Kız kardeşi Amerika'ya gitmiyor.
- Mary was like a sister to me.
- Mary benim için bir kız kardeş gibidir.
- I wish I had married your sister instead of you.
- Keşke senin yerine kız kardeşinle evlenseydim.
- He got a cold from his sister.
- O, kız kardeşinden soğuk algınlığı kaptı.
- Mary and her sister have a similar hairstyle.
- Mary ve kız kardeşinin saç stilleri birbirine benziyor.
- Wan is prettier than her younger sister.
- Wan küçük kız kardeşinden daha güzel.
- I'm not your little sister.
- Ben senin küçük kız kardeşin değilim.
- The name of João's sister is Joana.
- Joao'nun kız kardeşinin adı Joana'dır.
- His sister is very beautiful.
- Kız kardeşi çok güzel.
- You don't get up as early as your sister.
- Sen kız kardeşin kadar erken kalkmazsın.
- When did your sister leave Tokyo for London?
- Kız kardeşin Tokyo'dan Londra'ya ne zaman hareket etti?
- His eating a pizza annoyed his sister.
- Pizza yemesi kız kardeşini kızdırdı.
- I should've married your sister instead of you.
- Senin yerine kız kardeşinle evlenmeliydim.
- The name of João's sister is Joana.
- Joao'nun kız kardeşinin adı Joana.
- Beth is slimmer than her sister now.
- Beth şimdi kız kardeşinden daha zayıf.
- Sami had a 16-year-old sister.
- Sami'nin 16 yaşında bir kız kardeşi vardı.
- Fadil's twin sister, Dania, has never known a life without him.
- Fadıl'ın ikiz kız kardeşi Dania, onsuz bir hayatı hiç bilmiyordu.
- Tom was attacked by Mary's sister.
- Tom, Mary'nin kız kardeşi tarafından saldırıya uğradı.
- She poured her sister a glass of water.
- Kız kardeşine bir bardak su koydu.
- Does your sister have children?
- Kız kardeşinin çocuğu var mı?
- Her sister can't speak to you today.
- Kız kardeşi bugün seninle konuşamaz.
- I'll stay at my sister's place.
- Kız kardeşimin evinde kalacağım.
- This morning Tom said that his sister is still ill in bed.
- Bu sabah Tom kız kardeşinin hala hasta olduğunu söyledi.
- She hit her sister.
- Kız kardeşine vurdu.
- His sister and her husband live in Canada.
- Onun kız kardeşi ve onun kocası Kanada'da yaşıyor.
- My little sister asked me to teach her how to ski.
- Küçük kız kardeşim ona nasıl kayak yapacağını öğretmemi istedi.
- A nephew is a son of one's brother or sister.
- Yeğen, bir kişinin erkek ya da kız kardeşinin oğludur.
- She's Tom's younger sister.
- Tom'un küçük kız kardeşi.
- Fadil's twin sister, Dania, has never known a life without him.
- Fadıl'ın ikiz kız kardeşi Dania, onsuz bir hayatı hiç bilmedi.
- It would be better with your younger sister.
- Küçük kız kardeşinle daha iyi olur.
- Tom doesn't know either Mary or her sister.
- Tom ne Mary'yi ne de kız kardeşini tanıyor.
- How's your little sister?
- Küçük kız kardeşin nasıl?
- She is taller than your sister.
- Kız kardeşinden daha uzun.
- Sami apparentlty had a sister in Egypt.
- Görünüşe göre Sami'nin Mısır'da bir kız kardeşi vardı.
- His younger sister is married.
- Küçük kız kardeşi evli.
- Did your sister have a nervous breakdown?
- Kız kardeşin sinir krizi mi geçirdi?
- I love you, dear sister.
- Sevgili kız kardeşim, seni seviyorum.
- Take care of your sister, Tom.
- Kız kardeşine iyi bak Tom.
- Tom married Mary's sister and Mary married Tom's brother.
- Tom, Mary'nin kız kardeşi ile evlendi ve Mary, Tom'un erkek kardeşiyle evlendi.
- Artemis is Apollo's sister.
- Artemis, Apollo'nun kız kardeşidir.
- I borrowed this comic book from his sister.
- Bu çizgi roman kitabını onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- My little sister is crying like a child.
- Küçük kız kardeşim çocuk gibi ağlıyor.
- You didn't eat the cake I made; your sister did.
- Yaptığım pastayı sen yemedin, kız kardeşin yedi.
- How would you feel if that happened to your sister?
- Bu kız kardeşinin başına gelseydi ne hissederdin?
- Ann doesn't have a sister.
- Ann'in bir kız kardeşi yok.
- Her mother and her sister were sick.
- Onun annesi ve kız kardeşi hastaydı.
- She shares a room with her sister.
- Kız kardeşiyle aynı odayı paylaşıyor.
- Tom will take his sister to the party.
- Tom kız kardeşini partiye götürecek.
- That is my sister's camera.
- Bu kız kardeşimin fotoğraf makinesi.
- That's my sister's camera.
- O benim kız kardeşimin kamerası.
- I confused her with her sister.
- Onu kız kardeşiyle karıştırdım.
- Mary's sister is coming tomorrow.
- Mary'nin kız kardeşi yarın geliyor.
- He had his younger sister help him paint the wall of his room.
- Küçük kız kardeşinden odasının duvarını boyamasına yardım etmesini istedi.
- When is your sister's flight?
- Kız kardeşinin uçuşu ne zaman?
- Mary isn't as beautiful as her younger sister.
- Mary küçük kız kardeşi kadar güzel değil.
- She gave blood in order to save her sister.
- O, kız kardeşini kurtarmak için kan verdi.
- Do you have a sister, Lucia?
- Bir kız kardeşin var mı, Lucia?
- I didn't know that I was supposed to dance with your sister.
- Kız kardeşinle dans etmem gerektiğini bilmiyordum.
- This is Pierrot's sister.
- Bu Pierrot'un kız kardeşi.
- Don't you have a sister?
- Senin kız kardeşin yok mu?
- I think I know your sister.
- Sanırım kız kardeşini tanıyorum.
- My best friend is like a sister to me.
- En iyi arkadaşım benim için bir kız kardeş gibidir.
- You never mentioned how beautiful your sister is.
- Kız kardeşinin ne kadar güzel olduğundan hiç bahsetmedin.
- A loyal brother helps his sister.
- Sadık bir erkek kardeş, kız kardeşine yardımcı olur.
- I mistook her for Ann's sister.
- Onu Ann'in kız kardeşi sandım.
- Don't you think I know my own sister?
- Kendi kız kardeşimi tanımıyor muyum sanıyorsun?
- I really love his sister.
- Onun kız kardeşini gerçekten seviyorum.
- I really love her younger sister a lot.
- Onun küçük kız kardeşini gerçekten çok seviyorum.
- We cannot distinguish her from her younger sister.
- Biz onu küçük kız kardeşinden ayırt edemeyoruz.
- Mary is Tom's twin sister.
- Mary Tom'un ikiz kız kardeşidir.
- Tom didn't want to make the same mistake as his sister.
- Tom kız kardeşi gibi aynı hatayı yapmak istemiyordu.
- I don't remember Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin adını hatırlamıyorum.
- Tom's mother and sister had breast cancer.
- Tom'un annesinin ve kız kardeşinin göğüs kanseri vardı.
- His sister can't talk to you today.
- Kız kardeşi bugün seninle konuşamaz.
- Mary doesn't let her sister borrow her clothes.
- Mary kız kardeşinin kıyafetlerini ödünç almasına izin vermiyor.
- Tom has a little sister.
- Tom'un küçük bir kız kardeşi var.
- It would be better with your younger sister.
- Bu, küçük kız kardeşinizle daha iyi olurdu.
- I like her younger sister very much.
- Küçük kız kardeşini çok seviyorum.
- Joan is as charming as her sister.
- Joan, kız kardeşi kadar çekici.
- His sister looks young.
- Onun kız kardeşi genç görünüyor.
- Tom is my sister's boy.
- Tom kız kardeşimin oğludur.
- When did your younger sister start learning English?
- Küçük kız kardeşin ne zaman İngilizce öğrenmeye başladı?
- Your sister's sleeping.
- Kız kardeşin uyuyor.
- My family consists of my father, mother, and sister.
- Ailem babam, annem ve kız kardeşimden oluşuyor.
- Your sister is beautiful as ever.
- Kız kardeşin her zamanki gibi çok güzel.
- For your sister, she's the shy type.
- Kız kardeşin için, o utangaç bir tip.
- She's Tom's sister.
- O, Tom'un kız kardeşidir.
- Mary is as pretty as her sister.
- Mary kız kardeşi kadar güzel.
- His mother and sister were sick.
- Onun annesi ve kız kardeşi hastaydı.
- He got a cold from his sister.
- Kız kardeşinden soğuk algınlığı kapmış.
- His sister and I will be good friends.
- Kız kardeşi ve ben iyi arkadaş olacağız.
- That guy is having an affair with your sister!
- O adam senin kız kardeşin ile bir ilişki yaşıyor!
- He got his sister to help him paint his room.
- Odasını boyaması için kız kardeşinden yardım aldı.
- Tom married Mary's sister and Mary married Tom's brother.
- Tom, Mary'nin kız kardeşiyle, Mary de Tom'un erkek kardeşiyle evlendi.
- My younger sister got married in her teens.
- Küçük kız kardeşim onlu yaşlarında evlendi.
- Mary and her sister have different personalities.
- Mary ve kız kardeşinin farklı kişilikleri vardır.
- Tom is your sister's ex-husband, isn't he?
- Tom kız kardeşinizin eski kocası, değil mi?
- Bring your sister next time.
- Gelecek sefer kız kardeşini de getir.
- I mistook Ann for her sister.
- Ann'i kız kardeşiyle karıştırdım.
- Your sister enjoys watching sumo wrestling on TV.
- Kız kardeşin, TV'de sumo güreşi izlemeyi seviyor.
- I love her like a sister.
- Onu bir kız kardeş gibi seviyorum.
- Her sister looks young.
- Onun kız kardeşi genç görünüyor.
- Your sister is the most diligent of all my friends.
- Kız kardeşin tüm arkadaşlarım arasında en çalışkan olanı.
- He did that for his sister.
- Onu kız kardeşi için yaptı.
- I borrowed this comic from his sister.
- Bu çizgi romanı kız kardeşinden ödünç aldım.
- She is just as charming as her sister.
- O da en az kız kardeşi kadar çekici.
- I feel very sorry for your sister.
- Kız kardeşiniz için çok üzgünüm.
- My niece is my sister's daughter.
- Yeğenim kız kardeşimin kızı.
- Both he and his sister are invited to the party.
- O da kız kardeşi de partiye davetlidir.
- Ask your sister to follow your rules.
- Kız kardeşinden senin kurallarına uymasını iste.
- She made it for her sister.
- Onu kız kardeşi için yaptı.
- Mary is Tom's youngest sister.
- Mary Tom'un en küçük kız kardeşi.
- Bring your sister next time.
- Bir dahaki sefere kız kardeşini de getir.
- Take care of your sister, Tom.
- Kız kardeşine iyi bak, Tom.
- You cannot hit your sister.
- Kız kardeşine vuramazsın.
- Why are you annoying your sister?
- Neden kız kardeşini rahatsız ediyorsun?
- My sister's husband is my brother-in-law.
- Kız kardeşimin kocası kayınbiraderimdir.
- Ann has no sister.
- Ann'in kız kardeşi yok.
- Mary is Tom's younger sister.
- Mary, Tom'un küçük kız kardeşi.
- I took one, and gave the other apples to my little sister.
- Birini aldım ve diğer elmaları küçük kız kardeşime verdim.
- I wish that I had a sister.
- Keşke bir kız kardeşim olsaydı.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom küçük kız kardeşi Mary ile aynı odayı paylaştı.
- My wife quit her job after her sister died.
- Karım, kız kardeşi öldükten sonra işinden ayrıldı.
- My younger sister got married in her teens.
- Küçük kız kardeşim gençken evlendi.
- Fadil wanted to help his twin sister, Dania.
- Fadıl kiz kız kardeşi Dania'ya yardım etmek istedi.
- Tom is trying to get custody of his sister's children.
- Tom kız kardeşinin çocuklarının velayetini almaya çalışıyor.
- Tom has a brother and a sister.
- Tom'un bir erkek, bir de kız kardeşi var.
- Tom wrote a letter to his sister.
- Tom kız kardeşine bir mektup yazdı.
- Today is my little sister's birthday.
- Bugün kız kardeşimin doğum günü.
- My younger sister plays piano every day.
- Küçük kız kardeşim her gün piyano çalıyor.
- Yesterday, Tom's sister went to Boston.
- Dün, Tom'un kız kardeşi Boston'a gitti.
- My sister's car is pink.
- Kız kardeşimin arabası pembe renklidir.
- My sister's car is pink.
- Kız kardeşimin arabası pembe.
- Where is your sister?
- Kız kardeşin nerede?
- She is just as charming as her sister.
- En az kız kardeşi kadar büyüleyicidir.
- Have you talked to your sister recently?
- Kız kardeşinle son zamanlarda konuştun mu?
- If you didn't eat the cake I made, then your sister did.
- Eğer yaptığım keki sen yemediysen, kız kardeşin yemiştir.
- My younger sister plays piano every day.
- Benim küçük kız kardeşim her gün piyano çalar.
- Tom wrote a letter to his sister.
- Tom onun kız kardeşine bir mektup yazdı.
- Follow your sister's example.
- Kız kardeşini örnek al.
- I borrowed this comic book from his sister.
- Bu çizgi romanı kız kardeşinden ödünç aldım.
- Have you talked to your sister recently?
- Son zamanlarda kız kardeşinle konuştun mu?
- His mother and sister had breast cancer.
- Annesi ve kız kardeşi meme kanserine yakalanmıştı.
- She's Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşi.
- Her sister lives in Scotland.
- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.
- You could be a little nicer to your sister.
- Kız kardeşine karşı biraz daha nazik olabilirsin.
- She hit her sister.
- O, kız kardeşine çarptı.
- Tom liked teasing his sister.
- Tom kız kardeşine sataşmayı severdi.
- Tom also has a sister named Mary.
- Tom'un Mary adında bir de kız kardeşi var.
- My mother's sister is my aunt.
- Annemin kız kardeşi benim teyzem.
- Her sister is a hard worker.
- Kız kardeşi çok çalışkan.
- I have one older brother and one younger sister.
- Benim bir ağabeyim ve bir kız kardeşim var.
- He is engaged to my younger sister.
- O, küçük kız kardeşimle nişanlıdır.
- Tom's sister is the prettiest girl in town.
- Tom'un kız kardeşi kasabadaki en güzel kız.
- My sister's hair reaches to her shoulders.
- Kız kardeşimin saçı omuzlarına ulaşıyor.
- Sami killed his sister and niece.
- Sami kız kardeşini ve yeğenini öldürdü.
- Compared with her sister, she isn't very punctual.
- Kız kardeşiyle karşılaştırıldığında, çok dakik değil.
- I met his sister last week.
- Geçen hafta kız kardeşiyle tanıştım.
- Mary is Tom's youngest sister.
- Mary, Tom'un en küçük kız kardeşi.
- Tom's sister looks a lot like Mary.
- Tom'un kız kardeşi Mary'ye çok benziyor.
- I thought about going to my sister's.
- Kız kardeşime gitmeyi düşündüm.
- She was killed by her own sister.
- O kendi kız kardeşi tarafından öldürüldü.
- Tom went to visit his sister, Mary.
- Tom kız kardeşi Mary'yi ziyaret etmeye gitti.
- His sister and I will certainly become good friends.
- Kız kardeşi ve ben kesinlikle iyi arkadaş olacağız.
- I went to see his sister last week.
- Geçen hafta kız kardeşini görmeye gittim.
- She did that for her sister.
- Bunu kız kardeşi için yaptı.
- His sister and I will be good friends.
- Onun kız kardeşi ile ben iyi arkadaşlar olacağız.
- He doesn't have a sister.
- Kız kardeşi yok.
- I forgot Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin ismini unuttum.
- Tom is my sister's ex-husband.
- Tom kız kardeşimin eski kocası.
- He gave blood in order to save his sister.
- Kız kardeşini kurtarmak için kan verdi.
- It's been three years since my younger sister got married.
- Küçük kız kardeşim evleneli üç yıl oldu.
- He deprived my little sister of all her toys.
- Küçük kız kardeşimi bütün oyuncaklarından mahrum bıraktı.
- I'd like to meet Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşiyle tanışmak istiyorum.
- My little sister goes to nursery school.
- Küçük kız kardeşim anaokuluna gidiyor.
- I like her sister very much.
- Onun kız kardeşini çok severim.
- Mary is Tom's younger sister.
- Mary Tom'un küçük kız kardeşi.
- I grabbed my little sister's hand, and the two of us started to run.
- Küçük kız kardeşimin elini tuttum ve ikimiz koşmaya başladık.
- Do you like your sister?
- Kız kardeşini seviyor musun?
- I came across your sister on the street.
- Sokakta kız kardeşine rastladım.
- Tom invited Mary and her sister to his party.
- Tom Mary ve kız kardeşini partisine davet etti.
- Tom wasn't invited to his sister's wedding.
- Tom kız kardeşinin düğününe davet edilmedi.
- Your sister called.
- Kız kardeşin aradı.
- Is your sister here?
- Kız kardeşin burada mı?
- I know Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşini tanıyorum.
- Did you leave at the same time as my younger sister?
- Küçük kız kardeşimle aynı zamanda mı oradan ayrıldın?
- He took his sister along.
- Kız kardeşini yanına aldı.
- I have two brothers and one sister.
- İki erkek ve bir kız kardeşim var.
- Mary is Tom's younger sister.
- Mary Tom'un küçük kız kardeşidir.
- I mistook her for her sister.
- Onu kız kardeşiyle karıştırdım.
- Tom's sister paved the way for him to become a lawyer.
- Tom'un kız kardeşi onun avukat olmasının yolunu açtı.
- His sister is very beautiful.
- Onun kız kardeşi çok güzel.
- Tom's sister teaches Maria Russian.
- Tom'un kız kardeşi Maria'ya Rusça öğretiyor.
- That is my little sister's camera.
- Bu benim küçük kız kardeşimin kamerası.
- Tom's sister is taller than mine.
- Tom'un kız kardeşi benimkinden daha uzun.
- Marie's sister is a Berliner.
- Marie'nin kız kardeşi bir Berlinli.
- I didn't know you had a sister.
- Bir kız kardeşin olduğunu bilmiyordum.
- I love her sister very much.
- Onun kız kardeşini çok seviyorum.
- He's sitting beside his sister.
- Kız kardeşinin yanında oturuyor.
- Have you ever visited your sister?
- Hiç kız kardeşini ziyaret ettin mi?
- What has estranged him from his sister?
- Onu kız kardeşinden uzaklaştıran ne?
- My piggy bank was broken by my naughty sister.
- Kumbaram yaramaz kız kardeşim tarafından kırıldı.
- I miss my little sister.
- Küçük kız kardeşimi özledim.
- She took over her sister's identity.
- Kız kardeşinin kimliğini devraldı.
- I'm glad to hear that your sister is out of danger after her operation.
- Kız kardeşinin ameliyatından sonra tehlikede olmadığını duymaktan memnuniyet duyuyorum.
- I have only one sister.
- Yalnızca bir kız kardeşim var.
- She blamed her little sister for everything.
- Her şey için küçük kız kardeşini suçladı.
- Tom introduced me to his sister.
- Tom beni kız kardeşiyle tanıştırdı.
- I wonder what happened to his sister.
- Kız kardeşine ne olduğunu merak ediyorum.
- My little sister can read books well now.
- Küçük kız kardeşim artık iyi kitap okuyabiliyor.
- Tom is as smart as his sister.
- Tom da kız kardeşi kadar akıllı.
- I want to have a sister.
- Bir kız kardeşim olsun istiyorum.
- He called his sister, Mary.
- Kız kardeşi Mary'yi aradı.
- Tom is engaged to Mary's younger sister.
- Tom Mary'nin küçük kız kardeşi ile nişanlıdır.
- Tom reported his sister missing.
- Tom kız kardeşinin kayıp olduğunu bildirdi.
- Mary isn't as active as her sister.
- Mary kız kardeşi kadar aktif değil.
- Mary is more intelligent than her sister.
- Mary kız kardeşinden daha zeki.
- Tom likes Mary's younger sister more than he likes Mary.
- Tom Mary'nin küçük kız kardeşini Mary'yi sevdiğinden daha çok seviyor.
- The girl who gave me beautiful flowers was your sister.
- Bana güzel çiçekler veren kız kardeşindi.
- Your mum is better than your sister.
- Annen kız kardeşinden daha iyi.
- He introduced his sister to me.
- Kız kardeşini benimle tanıştırdı.
- Tom was mad at me because I wouldn't go out with his sister.
- Kız kardeşiyle çıkmadığım için Tom bana kızgındı.
- Have you ever visited your sister?
- Kız kardeşini hiç ziyaret ettin mi?
- Dan asked his sister to prepare him a cup of coffee.
- Dan kız kardeşinden kendisine bir fincan kahve hazırlamasını istedi.
- Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine göz kulak olmasını söyledi.
- I have a sister who plays tennis.
- Tenis oynayan bir kız kardeşim var.
- Mary is less active than her sister.
- Mary kız kardeşinden daha az aktif.
- I have two brothers and a sister.
- İki erkek ve bir kız kardeşim var.
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin ismi Patricia.
- Tom has a sister who likes to play tennis.
- Tom'un tenis oynamayı seven bir kız kardeşi var.
- Her sister looks young.
- Kız kardeşi genç gösteriyor.
- His younger sister is a well-known TV star.
- Küçük kız kardeşi ünlü bir TV yıldızı.
- Rosa, her mother, and her sister are in São Paulo.
- Rosa, annesi ve kız kardeşi São Paulo'dalar.
- My father and sister are carpenters.
- Babam ve kız kardeşi marangozdur.
- Look after your little sister.
- Küçük kız kardeşine bak.
- Tom and his sister are both students at this university.
- Tom ve kız kardeşi bu üniversitede öğrenci.
- She introduced her sister to him more than two years ago.
- İki yıldan daha uzun bir süre önce kız kardeşini onunla tanıştırdı.
- Your sister didn't go on a trip, did she?
- Kız kardeşiniz seyahate çıkmadı, değil mi?
- She likes strawberries and her sister likes apples.
- O çilek seviyor, kız kardeşi ise elma.
- Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
- Kız kardeşinin aksine, ailesinin onu yetiştirdiği dini inancı muhafaza etti.
- My mother is a sister of theirs.
- Annem onların kız kardeşlerinden biri.
- She hadn't seen her sister since around 4 P.M.
- O yaklaşık 16.00'dan beri kız kardeşini görmedi.
- Tom is my sister's boy.
- Tom kız kardeşimin oğlu.
- A loyal brother helps his sister.
- Sadık bir erkek kardeş kız kardeşine yardımcı olur.
- She has been looking after her sick sister for ten years.
- 10 yıldır hasta kız kardeşiyle ilgileniyor.
- Fadil wanted to take care of his twin sister, Dania.
- Fadıl ikiz kız kardeşi Dania'ya bakmak istedi.
- Tom has an older sister, Mary, and two younger sisters, but I can't remember their names.
- Tom'un Mary adında bir ablası ve iki küçük kız kardeşi var ama isimlerini hatırlayamıyorum.
- My younger sister is very good at singing.
- Küçük kız kardeşim şarkı söylemede çok iyidir.
- He warned his sister about that man.
- Kız kardeşini o adam hakkında uyardı.
- My mother is a sister of their mother.
- Benim annem onların annesinin kız kardeşi.
- Does your sister teach there?
- Kız kardeşin orada ders veriyor mu?
- When I came home, my little sister was playing the guitar.
- Eve geldiğimde küçük kız kardeşim gitar çalıyordu.
- That's Tom's sister.
- Bu Tom'un kız kardeşi.
- I'm friends with Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşiyle arkadaşım.
- Tom has an older sister, Mary, and two younger sisters, but I don't remember their names.
- Tom'un Mary adlı bir ablası ve iki küçük kız kardeşi var ama ben onların isimlerini hatırlamıyorum.
- What's your sister's name?
- Kız kardeşinin adı ne?
- I'm trying my best to provide for you and your sister.
- Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- Does your sister teach there?
- Kız kardeşin orada öğretmenlik yapıyor mu?
- I borrowed those comics from his sister.
- O çizgi romanları kız kardeşinden ödünç aldım.
- My sister's hair reaches her shoulders.
- Kız kardeşimin saçları omuzlarına ulaşıyor.
- Tom made his sister cry.
- Tom kız kardeşini ağlattı.
- She calls her younger sister Mina-chan.
- Küçük kız kardeşine Mina-chan diyor.
- She usually helps her sister to do her homework.
- Genellikle kız kardeşinin ödevlerine yardım eder.
- You might have mistaken Jane for her sister.
- Jane'i kız kardeşiyle karıştırmış olabilirsin.
- Susan, Juan's sister, is very intelligent.
- Juan'ın kız kardeşi Susan çok akıllı.
- He gave his blood to help his sister.
- Kız kardeşine yardım etmek için kanını verdi.
- Kate is as charming as her sister.
- Kate de kız kardeşi kadar çekici.
- My sister's guitar is new.
- Kız kardeşimin gitarı yeni.
- His sister does not go to the United States.
- Kız kardeşi Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmedi.
- I know your sister.
- Kız kardeşini tanıyorum.
- That's my sister's camera.
- Bu kız kardeşimin kamerası.
- She made at least a hundred phone calls to her sister that day.
- O gün kız kardeşiyle en az yüz telefon görüşmesi yaptı.
- Tom also has a sister named Mary.
- Tom'un da Mary adında bir kız kardeşi var.
- This is my other sister.
- Bu benim diğer kız kardeşim.
- George's sister made some sandwiches for me.
- George'un kız kardeşi benim için sandviç yaptı.
- I didn't recognize Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşini tanımadım.
- Brother or sister, both are siblings.
- Erkek kardeş ya da kız kardeş, her ikisi de kardeştir.
- She's younger than your sister.
- Kız kardeşinden daha genç.
- My older sister takes a shower every morning.
- Büyük kız kardeşim her sabah duş alır.
- Mary is my only sister.
- Mary benim tek kız kardeşimdir.
- Tom used to torment his younger sister.
- Tom küçük kız kardeşine eziyet ederdi.
- They're brother and sister.
- Onlar erkek ve kız kardeştir.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom genç kız kardeşi Mary ile bir odayı paylaştı.
- She talks to her sister on the phone for hours at a time.
- Kız kardeşiyle saatlerce telefonda konuşuyor.
- Compared with her sister, she isn't very punctual.
- Kız kardeşi ile karşılaştırıldığında o çok dakik değil.
- She introduced her sister to him.
- Kız kardeşini onunla tanıştırdı.
- I'd like to see your sister.
- Senin kız kardeşini görmek isterim.
- Tom locked his sister in the closet.
- Tom kız kardeşini dolaba kilitledi.
- Tom was sent to his room, because he made his sister cry.
- Tom odasına gönderildi, çünkü kız kardeşini ağlattı.
- She blamed her little sister for everything.
- O her şey için küçük kız kardeşini suçladı.
- Mary eats less than her sister does.
- Mary kız kardeşinden daha az yemek yer.
- I don't think Tom knows either Mary or her sister.
- Tom'un Mary'yi ya da kız kardeşini tanıdığını sanmıyorum.
- I didn't recognize Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşini tanıyamadım.
- The author dedicated the book to his sister.
- Yazar kitabı kız kardeşine ithaf etti.
- She has a secret crush on her sister's boyfriend.
- Kız kardeşinin erkek arkadaşına karşı gizli bir aşkı var.
- My brother and sister get up about seven-thirty every morning.
- Erkek kardeşim ve kız kardeşim her sabah yaklaşık yedi otuzda kalkar.
- Tom got very angry at his sister and tore up her favorite doll.
- Tom kız kardeşine çok kızdı ve onun en sevdiği bebeğini parçaladı.
- That little girl is my sister's friend.
- Şu küçük kız, benim kız kardeşimin arkadaşıdır.
- That is my sister's camera.
- O, benim kız kardeşimin kamerası.
- I'm trying to get in touch with her sister.
- Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.
- Why are you always beating up your sister?
- Neden sürekli kız kardeşini dövüyorsun?
- Tom did that for his sister.
- Tom bunu kız kardeşi için yaptı.
- His sister looks young.
- Kız kardeşi genç gösteriyor.
- My little sister looks like my mum.
- Küçük kız kardeşim anneme benziyor.
- Rosa, her mother, and her sister are in São Paulo.
- Rosa, annesi ve kız kardeşi Sao Paulo'dadırlar.
- And your sister!
- Ve senin kız kardeşin!
- Tom's sister is a devout Christian.
- Tom'un kız kardeşi dindar bir Hristiyan.
- After a week, we received a letter from Tom's sister.
- Bir hafta sonra, Tom'un kız kardeşinden bir mektup aldık.
- Ann sang a lullaby for her little sister.
- Ann küçük kız kardeşine bir ninni söyledi.
- What's your sister doing now?
- Kız kardeşin şimdi ne yapıyor?
- I have a sister.
- Benim bir kız kardeşim var.
- I don't have one sister, I've got two.
- Benim bir tane kız kardeşim yok, iki tane var.
- She had her blouse ironed by her sister.
- Bluzunu kız kardeşine ütületti.
- She found her sister sprawled unconscious on the sidewalk.
- Kız kardeşini kaldırımda baygın halde buldu.
- She poured her sister a glass of water.
- O, kız kardeşine bir bardak su doldurdu.
- Does your sister have children?
- Senin kız kardeşinin çocukları var mı?
- How is your sister?
- Kız kardeşin nasıl?
- It is said that Caligula made love to his own sister.
- Caligula'nın kendi kız kardeşiyle seviştiği söylenir.
- Stop hitting your sister.
- Kız kardeşine vurmayı bırak.
- My youngest sister has piano lessons twice weekly.
- En küçük kız kardeşim haftada iki kez piyano dersi alıyor.
- My sister's hair reaches her shoulders.
- Kız kardeşimin saçları omuzlarına kadar uzanıyor.
- The sister of my father is my aunt.
- Babamın kız kardeşi benim teyzem.
- Jane is as beautiful a girl as her sister.
- Jane de kız kardeşi kadar güzel bir kız.
- Tom's in love with Mary's younger sister.
- Tom, Mary'nin küçük kız kardeşine aşık.
- Would you mind if I went out with your sister?
- Kız kardeşinle çıkmamın bir sakıncası var mı?
- I grabbed my little sister's hand and started running.
- Küçük kız kardeşimin elini tuttum ve koşmaya başladım.
- And your sister?
- Ya kız kardeşin?
- She calls her sister Mina-chan.
- O, kız kardeşine Mina-chan diyor.
- It is said that Caligula made love to his own sister.
- Caligula'nın kendi kız kardeşiyle seviştiği söyleniyor.
- My father's sister's husband is my uncle.
- Babamın kız kardeşinin kocası benim amcam.
- Ann has no sister.
- Ann'in hiç kız kardeşi yok.
- Marie's sister is a Berliner.
- Marie'nin kız kardeşi Berlinlidir.
- You might have mistaken Jane for her sister.
- Jane'i kız kardeşi ile karıştırmış olabilirsin.
- It can be better with your younger sister.
- Bu, küçük kız kardeşinizle daha iyi olabilir.
- That is Pierrot's sister.
- Bu Pierrot'un kız kardeşi.
- I mistook you for your sister when I first saw you.
- Sizi ilk gördüğümde kız kardeşinizle karıştırmıştım.
- The sister of your father or mother is your aunt.
- Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- It seems that his sister is a good cook.
- Görünüşe göre kız kardeşi iyi bir aşçı.
- Will you give my best regards to your sister?
- Kız kardeşinize hürmetlerimi iletir misiniz?
- He cut his sister a piece of bread.
- Kız kardeşine bir parça ekmek kesti.
- She bought a dictionary for her sister.
- Kız kardeşi için bir sözlük aldı.
- Mary is very angry with her sister.
- Mary kız kardeşine çok kızgın.
- Why are you always beating up your sister?
- Neden kız kardeşini her zaman dövüyorsun?
- You may have mistaken Jane for her sister.
- Jane'i kız kardeşiyle karıştırmış olabilirsin.
- His sister does not go to the United States.
- Kız kardeşi Birleşik Devletler'e gitmiyor.
- She is going to wait for her sister here.
- Kız kardeşini burada bekleyecek.
- His sister became a doctor.
- Kız kardeşi doktor oldu.
- Aren't you and your sister close?
- Sen ve kız kardeşin yakın değil misiniz?
- I knew that it was my sister's voice.
- Onun kız kardeşimin sesi olduğunu biliyordum.
- She has been looking after her sick sister for ten years.
- On yıldır hasta kız kardeşine bakıyor.
- You may have mistaken Jane for her sister.
- Jane'i kız kardeşiyle karıştırmış olabilirsiniz.
- Those are my sister's books.
- Onlar, kız kardeşimin kitapları.
- Your sister can not speak English.
- Kız kardeşin İngilizce konuşamıyor.
- I asked Tom not to wear his sister's clothes.
- Tom'dan kız kardeşinin kıyafetlerini giymemesini istedim.
- Tom was sent to his room, because he made his sister cry.
- Kız kardeşini ağlattığı için Tom odasına gönderildi.
- She is often mistaken for her sister.
- Sık sık kız kardeşi ile karıştırılır.
- My youngest sister is a teacher, my oldest one, a medical doctor.
- Benim en küçük kız kardeşim bir öğretmendir, en büyük kardeşim ise bir tıp doktorudur.
- Your sister is a good pianist, isn't she?
- Kız kardeşin iyi bir piyanist, değil mi?
- My little sister asked me to teach her how to ski.
- Küçük kız kardeşim ona kayak yapmayı öğretmemi istedi.
- Mary is very gentle with her baby sister.
- Mary küçük kız kardeşine karşı çok naziktir.
- It seems that his sister is a good cook.
- Onun kız kardeşi iyi bir aşçı gibi görünüyor.
- My little sister has been suffering with a toothache since last night.
- Küçük kız kardeşim dün geceden beri diş ağrısı çekiyor.
- She's not his sister, but his mother.
- O onun kız kardeşi değil, annesi.
- The pretty girl in the bikini is Tom's sister.
- Bikinili güzel kız Tom'un kız kardeşidir.
- His sister is a real beauty.
- Onun kız kardeşi, gerçek bir güzelliktir.
- Tom is sitting between his brother and his sister.
- Tom, erkek kardeşi ve kız kardeşinin arasında oturuyor.
- Tom dated Mary's sister before he dated her.
- Tom, Mary ile çıkmadan önce Mary'nin kız kardeşi ile çıkıyordu.
- I just turned 20 and my younger sister will turn 13 next month.
- Ben 20 yaşıma yeni girdim ve küçük kız kardeşim de gelecek ay 13 yaşına girecek.
- Dan contacted Linda's sister.
- Dan, Linda'nın kız kardeşiyle iletişime geçti.
- How did your sister die?
- Kız kardeşin nasıl öldü?
- The author dedicated the book to his sister.
- Yazar kitabını kız kardeşine ithaf etmiş.
- It can be better with your younger sister.
- Küçük kız kardeşinle daha iyi olabilir.
- She is less beautiful than her sister is.
- Kız kardeşinden daha az güzel.
- Tom has a younger sister named Mary.
- Tom'un Mary adında küçük bir kız kardeşi var.
- My family consists of my father, mother, and sister.
- Ailem annem, babam ve kız kardeşimden oluşur.
- Mary is very gentle with her baby sister.
- Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.
- I know her sister well.
- Onun kız kardeşini iyi tanıyorum.
- Linda is Dan's twin sister.
- Linda, Dan'ın ikiz kız kardeşidir.
- This is Tom's sister.
- Bu Tom'un kız kardeşi.
- Mary and her sister took turns at looking after their sick mother.
- Mary ve kız kardeşi, hasta annelerine sırayla baktılar.
- Is that really Tom's sister?
- Bu gerçekten Tom'un kız kardeşi mi?
- She is not as punctual as her little sister.
- O, küçük kız kardeşi kadar dakik değil.
- A loyal brother helps his sister.
- Sadık bir kardeş kız kardeşine yardım eder.
- You're cuter than your sister.
- Kız kardeşinden daha tatlısın.
- Dan contacted Linda's sister.
- Dan, Linda'nın kız kardeşiyle temas kurdu.
- I have a twin sister.
- Bir ikiz kız kardeşim var.
- My sister's husband is my brother-in-law.
- Kız kardeşimin kocası benim kayınbiraderim.
- He did it for his sister.
- Onu kız kardeşi için yaptı.
- Tom asked me if I had a sister.
- Tom bana bir kız kardeşim olup olmadığını sordu.
- He grabbed the chocolate away from his sister.
- O kız kardeşinden çikolatasını kaptı.
- She calls her younger sister Mina-chan.
- O, küçük kız kardeşi Mina-chan'ı çağırır.
- Tom has a 13-year-old sister.
- Tom'un 13 yaşında bir kız kardeşi var.
- When my dad left the room, my little sister gave me the finger!
- Babam odadan ayrıldığında küçük kız kardeşim bana el hareketi çekti.
- Why isn't your sister good?
- Kız kardeşin neden iyi değil?
- She seems short beside her sister.
- Kız kardeşinin yanında kısa görünüyor.
- He, as well as his sister, are invited to the party.
- O ve kız kardeşi partiye davetliler.
- He introduced his sister to me.
- O, bana kız kardeşini tanıttı.
- She sometimes has her sister write her term papers.
- Bazen dönem ödevlerini kız kardeşine yazdırır.
- Is that your sister?
- Kız kardeşin mi?
- I want to see your sister.
- Kız kardeşini görmek istiyorum.
- Fadil was determined to restore his sister's honor.
- Fadıl kız kardeşinin onurunu kurtarmaya kararlıydı.
- Do you have a sister?
- Bir kız kardeşin var mı?
- She's as pretty as her sister.
- O, kız kardeşi kadar hoştur.
- You're like a sister to me.
- Benim için bir kız kardeş gibisin.
- I'd like to meet Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşi ile tanışmanı istiyorum.
- Is she your sister?
- Kız kardeşin mi?
- I wish I had a sister.
- Keşke benim de bir kız kardeşim olsaydı.
- Mary hasn't talked to me since her sister's accident.
- Mary kız kardeşinin kazasından beri benimle konuşmadı.
- Their oldest sister still hasn't gotten married.
- En büyük kız kardeşleri hala evlenmedi.
- How's your sister?
- Kız kardeşin nasıl?
- Tom loved his sister.
- Tom kız kardeşini seviyordu.
- Stop pulling your sister's hair.
- Kız kardeşinin saçını çekmeyi durdur.
- Yes, I'm Tom's sister, but I'm not like him!
- Evet, Tom'un kız kardeşiyim ama onun gibi değilim!
- She is a pianist and her sister is a singer.
- O bir piyanist ve kız kardeşi de bir şarkıcı.
- What has become of your sister?
- Kız kardeşine ne oldu.
- Mary is John's sister.
- Mary, John'un kız kardeşi.
- Are you and your sister close?
- Sen ve kız kardeşin yakın mısınız?
- She's younger than your sister.
- O senin kız kardeşinden daha genç.
- Susan, Juan's sister, is very intelligent.
- Juan'ın kız kardeşi Susan çok zekidir.
- He made his sister a nice pen tray.
- O, kız kardeşine hoş bir kalemlik yaptı.
- Tom has a sister in Boston.
- Tom'un Boston'da bir kız kardeşi var.
- Tom also has a sister named Mary.
- Tom'un Mary adında bir kız kardeşi de var.
- She's like a sister to me.
- O benim kız kardeşim gibi.
- This dictionary is my sister's.
- Bu sözlük kız kardeşimin.
- I have one sister.
- Bir kız kardeşim var.
- My youngest sister is a teacher, my oldest one, a medical doctor.
- En küçük kız kardeşim öğretmen, en büyük kız kardeşim ise tıp doktoru.
- Tom will write to his sister.
- Tom kız kardeşine yazacak.
- Your sister didn't go on a trip, did she?
- Kız kardeşin bir geziye gitmedi, değil mi?
- She usually helps her sister to do her homework.
- Ev ödevini yapması için genellikle kız kardeşine yardım eder.
- I wonder what has become of his sister.
- Kız kardeşine ne olduğunu merak ediyorum.
- George's sister made me some sandwiches.
- George'un kız kardeşi bana birkaç sandviç yaptı.
- She was furious with her sister.
- Kız kardeşine çok öfkeliydi.
- Mary is more intelligent than her sister.
- Mary kız kardeşinden daha zekidir.
- She's Tom's sister.
- O Tom'un kız kardeşi.
- I like her younger sister very much.
- Onun küçük kız kardeşini çok severim.
- Tom has a younger sister.
- Tom'un küçük bir kız kardeşi var.
- Tom invited Mary and her sister to his party.
- Tom, Mary ve kız kardeşini partisine davet etti.
- Is she your sister?
- O, kız kardeşin mi?
- I'm Tom's younger sister.
- Ben Tom'un küçük kız kardeşiyim.
- Fadil had a 16-year-old sister.
- Fadıl'ın 16 yaşında bir kız kardeşi vardı.
- Mary used to torment her younger sister.
- Mary küçük kız kardeşine eziyet ederdi.
- You made your sister cry!
- Kız kardeşini ağlattın!
- She's giving blood to save her sister.
- O, kız kardeşini kurtarmak için kan veriyor.
- You never told me you had a sister.
- Bir kız kardeşin olduğunu bana hiç söylemedin.
- George's sister made me a few sandwiches.
- George'un kız kardeşi bana birkaç sandviç yaptı.
- I didn't know Mary was your sister.
- Mary'nin kız kardeşin olduğunu bilmiyordum.
- Those are my sister's books.
- Onlar, benim kız kardeşimin kitaplarıdır.
- This is my younger sister.
- Bu benim küçük kız kardeşim.
- What's your sister's dog's name?
- Kız kardeşinin köpeğinin adı ne?
- My youngest sister sings very well.
- En küçük kız kardeşim çok iyi şarkı söyler.
- Jack hid the dish he had broken, but his little sister told on him.
- Jack kırdığı tabağı sakladı fakat küçük kız kardeşi onu gammazladı.
- These are my sister's magazines.
- Bunlar kız kardeşimin dergileri.
- Mary looks almost identical to her sister.
- Mary kız kardeşine neredeyse tıpatıp benziyor.
- His sister became a doctor.
- Onun kız kardeşi bir doktor oldu.
- For your sister, she's the shy type.
- Kız kardeşine gelince, o utangaç bir tip.
- Have you got a brother or a sister?
- Erkek ya da kız kardeşin var mı?
- Is your sister married?
- Kız kardeşin evli mi?
- Mike and his sister can speak French, but they can't speak Japanese.
- Mike ve kız kardeşi, Fransızca konuşabiliyor ama Japonca konuşamıyorlar.
- She talks to her sister on the phone for hours at a time.
- O, telefonda bir seferde saatlerce kız kardeşiyle konuşur.
- Kate is as charming as her sister.
- Kate kız kardeşi kadar büyüleyici.
- I don't have one sister, but two.
- Benim bir değil, iki kız kardeşim var.
- Her sister Joanna was bright and slender as a lily.
- Kız kardeşi Joanna bir zambak gibi parlak ve inceydi.
- I know who Tom's sister is.
- Tom'un kız kardeşinin kim olduğunu biliyorum.
- Your sister is the most diligent of all my friends.
- Kız kardeşin tüm arkadaşlarımın en çalışkanıdır.
- Do you have a sister?
- Kız kardeşin var mı?
- The brother wrote a letter to the sister.
- Erkek kardeş kız kardeşe bir mektup yazdı.
- Tom has a younger sister named Mary.
- Tom'un Mary adında bir kız kardeşi var.
- Mary was like a sister to me.
- Mary benim için bir kız kardeş gibiydi.
- Tom and Mary are brother and sister.
- Tom ve Mary erkek ve kız kardeşler.
- Tom reported his sister missing.
- Tom, kız kardeşinin kayıp olduğunu bildirdi.
- My little sister couldn't be this pretty.
- Benim küçük kız kardeşim bu kadar güzel olamazdı.
- Fadil was determined to restore his sister's honor.
- Fadıl, kız kardeşinin onurunu yeniden inşa etmeye kararlıydı.
- Tom also had a sister.
- Tom'un da bir kız kardeşi vardı.
- My little sister took my hand when we crossed the street.
- Küçük kız kardeşim caddeyi geçerken elimi tuttu.
- My sister's hair reaches to her shoulders.
- Kız kardeşimin saçları omuzlarına kadar uzanıyor.
- My father and sister are carpenters.
- Babam ve kız kardeşim marangoz.
- Mary and her sister have a similar hairstyle.
- Mary ve kız kardeşinin benzer saç sitili var.
- He introduced her sister to me.
- Kız kardeşini benimle tanıştırdı.
- My little sister wants to kill me.
- Küçük kız kardeşim beni öldürmek istiyor.
- Say hello to your sister for me.
- Kız kardeşine benden selam söyle.
- Marie's sister has been living in Berlin since 2010.
- Marie'nin kız kardeşi 2010'dan beri Berlin'de yaşıyor.
- I really love his sister.
- Kız kardeşini gerçekten seviyorum.
- He has to support his mother and his sister.
- Annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda.
- He cut his sister a piece of bread.
- O, kız kardeşine bir parça ekmek kesti.
- Mary and her sister took turns at looking after their sick mother.
- Mary ve kız kardeşi, hasta annelerine nöbetleşe baktılar.
- Eating a pizza, he annoyed his sister.
- O pizza yediği için kız kardeşine kızdı.
- She had her blouse ironed by her sister.
- Kız kardeşine bluzünü ütületti.
- I know her sister.
- Onun kız kardeşini tanıyorum.
- I've got two brothers and a sister.
- İki erkek ve bir kız kardeşim var.
- My little sister sometimes wished she was a boy.
- Küçük kız kardeşim bazen erkek olmayı dilerdi.
- Sami was married to Farid's sister, Layla.
- Sami, Ferit'in kız kardeşi Leyla ile evlendi.
- This is Pierrot's sister.
- Bu, Pierrot'nun kız kardeşidir.
- Tom's sister's name is Mary.
- Tom'un kız kardeşinin adı Mary.
- I borrowed those comics from his sister.
- Bu çizgi romanları onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- I wonder what happened to his sister.
- Onun kız kardeşine ne olduğunu merak ediyorum.
- Tom likes teasing his sister.
- Tom kız kardeşini kızdırmaktan hoşlanır.
- Walt sacrifies himself for Thao and his sister.
- Walt kendini Thao ve kız kardeşi için feda eder.
- She's Tom's younger sister.
- O, Tom'un küçük kız kardeşidir.
- Tom introduced his sister to me.
- Tom bana kız kardeşini tanıttı.
- Instead of her, her sister went with them.
- Onun yerine kız kardeşi onlarla gitti.
- Her toy was broken by her little sister.
- Oyuncağı küçük kız kardeşi tarafından kırıldı.
- Her sister can't speak to you today.
- Onun kız kardeşi bugün seninle konuşamaz.
- I want to make friends with your sister.
- Kız kardeşinle arkadaş olmak istiyorum.
- That is my little sister's camera.
- O benim küçük kız kardeşimin kamerası.
- A woman's sister can be her closest friend.
- Bir kadının kız kardeşi onun en yakın dostu olabilir.
- I wish I had a sister.
- Bir kız kardeşim olmasını isterdim.
- She calls her sister Mina-chan.
- Kız kardeşine Mina-chan diyor.
- My little sister has been suffering from a toothache since last night.
- Küçük kız kardeşim dün geceden beri diş ağrısı çekiyor.
- I have a sister.
- Bir kız kardeşim var.
- Is that your sister?
- O senin kız kardeşin mi?
- Ally loves playing with her twin sister Anne.
- Ally ikiz kız kardeşi Anne ile oynamayı seviyor.
- I'm not Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşi değilim.
- Mary's sister looks just like her.
- Mary'nin kız kardeşi tıpkı ona benziyor.
- Tom introduced his sister to me.
- Tom kız kardeşini benimle tanıştırdı.
- She has a secret crush on her sister's boyfriend.
- Onun kız kardeşinin erkek arkadaşına gizli bir aşkı var.
- There are my sister's magazines.
- Orada kız kardeşimin dergileri var.
- Do you have a twin sister?
- İkiz bir kız kardeşin var mı?
- She did that for her sister.
- Onu kız kardeşi için yaptı.
- Mary's sister looks a lot like her.
- Mary'nin kız kardeşi ona çok benziyor.
- What's Tom's sister's name?
- Tom'un kız kardeşinin adı ne?
- She shared everything with her sister.
- O, kız kardeşiyle her şeyi paylaştı.
- I'm trying to contact his sister.
- Kız kardeşine ulaşmaya çalışıyorum.
- I know her sister.
- Kız kardeşini tanıyorum.
- She is taller than her sister.
- Kız kardeşinden daha uzun.
- Have you ever visited your sister?
- Hiç kız kardeşinizi ziyaret ettiniz mi?
- I borrowed those comics from her sister.
- O çizgi romanları kız kardeşinden ödünç aldım.
- His younger sister is a famous TV star.
- Küçük kız kardeşi ünlü bir TV yıldızı.
- Tom also has a sister named Mary.
- Tom'un Mary adında bir kız kardeşi var.
- What is your sister doing now?
- Kız kardeşin şimdi ne yapıyor?
- How old is your sister?
- Kız kardeşin kaç yaşında?
- I feel very sorry for your sister.
- Kız kardeşin için çok üzülüyorum.
- This dictionary is my sister's.
- Bu sözlük benim kız kardeşimindir.
- It must have been his sister's doing.
- Kız kardeşinin işi olmalı.
- I have only one sister.
- Sadece bir kız kardeşim var.
- That guy is having an affair with your sister!
- Bu adamın kız kardeşinle ilişkisi var!
- How old is your little sister?
- Küçük kız kardeşin kaç yaşında?
- My little sister took my hand when we crossed the street.
- Karşıdan karşıya geçerken küçük kız kardeşim elimi tuttu.
- His younger sister is a famous TV star.
- Onun küçük kız kardeşi ünlü bir televizyon yıldızı.
- I have a sister named Mary.
- Mary adında bir kız kardeşim var.
- He has a sister and she goes to school, too.
- Onun bir kız kardeşi var ve o da okula gidiyor.
- He is engaged to my younger sister.
- Küçük kız kardeşimle nişanlı.
- Is your sister swimming in the river?
- Kız kardeşin nehirde yüzüyor mu?
- Have you got a little sister?
- Küçük bir kız kardeşin var mı?
- His mother and sister were sick.
- Annesi ve kız kardeşi hastaydı.
- He's giving blood to save his sister.
- Kız kardeşini kurtarmak için kan veriyor.
- It was not you who ate the cake I made, it was your sister.
- Yaptığım pastayı sen yemedin, kız kardeşin yedi.
- He took his sister along.
- O, kız kardeşini yanında götürdü.
- My best friend's sister's boyfriend's cousin knows someone who went to school with Obama.
- En iyi arkadaşımın kız kardeşinin erkek arkadaşının kuzeni Obama'yla aynı okula giden birini tanıyor.
- She's as pretty as her sister.
- Kız kardeşi kadar güzel.
- Tom is your sister's ex-husband, isn't he?
- Tom senin kız kardeşinin eski kocası, değil mi?
- His sister and her husband live in Canada.
- Kız kardeşi ve kocası Kanada'da yaşıyor.
- When your sister was your age, she was already married.
- Kız kardeşin senin yaşındayken çoktan evliydi.
- His sister can't talk to you today.
- Onun kız kardeşi seninle bugün konuşamaz.
- Tom has a sister about your age.
- Tom'un senin yaşlarında bir kız kardeşi var.
- Tom's sister teaches Maria Russian.
- Tom'un kız kardeşi Maria'ya Rusça öğretmektedir.
- Mary's sister knew all about Tom's secrets.
- Mary'nin kız kardeşi Tom'un tüm sırlarını biliyordu.
- I met his sister last week.
- Geçen hafta onun kız kardeşiyle buluştum.
- I know her sister well.
- Kız kardeşini iyi tanırım.
- Tom's sister's name is Mary.
- Tom'un kız kardeşinin adı Mary'dir.
- You're much cuter than your sister.
- Kız kardeşinden çok daha sevimlisin.
- Tom has a sister who can speak French.
- Tom'un Fransızca konuşabilen bir kız kardeşi var.
- Mary doesn't let her sister borrow her clothes.
- Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- He made it for his sister.
- Kız kardeşi için yaptı.
- His sister and I will certainly become good friends.
- Onun kız kardeşi ve ben kesinlikle iyi arkadaş olacağız.
- She was playing with her sister at that time.
- O sırada kız kardeşiyle oynuyordu.
- Their oldest sister still hasn't gotten married.
- Onların en büyük kız kardeşi henüz evli değil.
- I only have one sister.
- Sadece bir kız kardeşim var.
- Mary isn't as pretty as her sister.
- Mary kız kardeşi kadar güzel değil.
- My mother is a sister of theirs.
- Annem onların kız kardeşidir.
- Mary's sister is shy and awkward.
- Mary'nin kız kardeşi utangaç ve beceriksiz.
- Ana doesn't have a sister.
- Ana'nın kız kardeşi yok.
- Mary is John's sister.
- Mary, John'un kız kardeşidir.
- His younger sister is a well-known TV star.
- Onun küçük kız kardeşi tanınmış bir televizyon yıldızıdır.
- The boy has taken the toy away from his little sister.
- Çocuk, oyuncağı küçük kız kardeşinden aldı.
- Mary's sister is shy and awkward.
- Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.
- You have a beautiful sister.
- Güzel bir kız kardeşin var.
- Your sister is attractive.
- Kız kardeşiniz çekici.
- She made it for her sister.
- Kız kardeşi için yaptı.
- Your sister didn't hurt herself, did she?
- Kız kardeşin kendini incitmedi, değil mi?
- Tom is as smart as his sister.
- Tom kız kardeşi kadar zeki.
- Aunt Mary is my mother's sister and Aunt Alice is my father's sister.
- Mary Teyze annemin, Alice Teyze de babamın kız kardeşi.
- There were the two of them - the brother and the sister.
- İkisi vardı; erkek kardeş ve kız kardeş.
- Mary made her sister a new dress.
- Mary kız kardeşine yeni bir elbise yaptı.
- Is your sister older than you?
- Kız kardeşin senden büyük mü?
- I have an older brother and a younger sister.
- Bir ağabeyim ve küçük bir kız kardeşim var.
- How old is his sister?
- Kız kardeşi kaç yaşında?
- What's your sister's name?
- Senin kız kardeşinin adı ne?
- She and her sister are coming to visit tomorrow.
- O ve kız kardeşi yarın ziyarete geliyorlar.
- How old is your little sister?
- Kız kardeşin kaç yaşında?
- That's my younger sister's photograph.
- O, benim küçük kız kardeşimin fotoğrafıdır.
- I really love your eldest sister.
- En büyük kız kardeşini gerçekten seviyorum.
- He never saw his sister again.
- Kız kardeşini bir daha hiç görmedi.
- I confused her with her sister.
- Ben onu, kız kardeşiyle karıştırdım.
- She doesn't study as hard as her sister.
- Kız kardeşi kadar çok çalışmaz.
- She shared everything with her sister.
- Her şeyini kız kardeşiyle paylaştı.
- Sami loves his sister so much.
- Sami kız kardeşini çok seviyor.
- I love her sister very much.
- Kız kardeşini çok seviyorum.
- Tom's sister Mary is now in Boston.
- Tom'un kız kardeşi Mary şu an Boston'da.
- My little sister can read books well now.
- Küçük kız kardeşim şimdi kitapları iyi okuyabiliyor.
- I have another sister.
- Bir kız kardeşim daha var.
- I know his sister well.
- Onun kız kardeşini iyi tanırım.
- You're much cuter than your sister.
- Sen kız kardeşinden çok daha tatlısın.
- I miss my little sister.
- Küçük kız kardeşimi özlüyorum.
- I have a sister in Boston.
- Boston'da bir kız kardeşim var.
- She is not as punctual as her little sister.
- Küçük kız kardeşi kadar dakik değil.
- She and her sister agreed on everything.
- O ve kız kardeşi her konuda hemfikirdi.
- I don't have a sister.
- Benim kız kardeşim yok.
- Mary isn't as beautiful as her sister, but she's still quite attractive.
- Mary kız kardeşi kadar güzel değil ama yine de oldukça çekici.
- When my dad left the room, my little sister gave me the finger!
- Babam odadan çıktığında, küçük kız kardeşim beni parmakladı!
- Tom liked teasing his sister.
- Tom, kız kardeşine takılmaktan hoşlanır.
- I went to see his sister last week.
- Geçen hafta onun kız kardeşini görmeye gittim.
- Tom's sister Mary is now in Boston.
- Tom'un kız kardeşi Mary şimdi Boston'da.
- Tom would do anything for his sister, Mary.
- Tom kız kardeşi Mary için her şeyi yapar.
- I don't know Tom, but I know his sister.
- Tom'u tanımıyorum ama kız kardeşini tanıyorum.
- Ben loves your sister.
- Ben kız kardeşini seviyor.
- She threw her sister out of her apartment.
- Kız kardeşini evinden attı.
- The sister of my father is my aunt.
- Babamın kız kardeşi benim halamdır.
- She had to take care of her sister.
- O, kız kardeşine bakmak zorundaydı.
- Is this your sister's?
- Bu kız kardeşinin mi?
- I know her sister well.
- Kız kardeşini iyi tanıyorum.
- I'm your sister.
- Ben senin kız kardeşinim.
- He grabbed the chocolate away from his sister.
- Kız kardeşinin elinden çikolatayı aldı.
- Do you know Tom's sister?
- Tom'un kız kardeşini tanıyor musun?
- She had to take care of her sister.
- Kız kardeşine bakmak zorundaydı.
- Do you have a sister, Lucia?
- Kız kardeşin var mı, Lucia?
- She had a very volatile relationship with her sister.
- Kız kardeşiyle çok değişken bir ilişkisi vardı.
- Mary is like a sister to me.
- Mary benim için bir kız kardeş gibidir.
- She is taller than your sister.
- O senin kız kardeşinden daha uzun.
- Tom said Mary didn't look like her sister.
- Tom, Mary'nin kız kardeşine benzemediğini söyledi.
- When your sister was your age, she was already married.
- Kız kardeşin senin yaşındayken çoktan evlenmişti.
- Do you have a younger sister?
- Kız kardeşiniz var mı?
- I don't think Tom knows either Mary or her sister.
- Tom'un ne Mary'yi ne de kız kardeşini tanıdığını sanmıyorum.
- I like her sister very much.
- Kız kardeşini çok severim.
- I borrowed those comics from her sister.
- Ben o çizgi romanları onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- The sister of your father or mother is your aunt.
- Babanızın ya da annenizin kız kardeşi sizin teyzenizdir.
- There are my sister's magazines.
- Bunlar kız kardeşimin dergileri.
- Tom brought along his younger sister.
- Tom küçük kız kardeşini getirdi.
- The brother wrote a letter to the sister.
- Erkek kardeş, kız kardeşe bir mektup yazdı.
- You didn't eat the cake I made; your sister did.
- Yaptığım keki yemedin; kız kardeşin yedi.
- I have one older brother and one younger sister.
- Bir ağabeyim ve küçük bir kız kardeşim var.
- She had to share a bedroom with her sister.
- Kız kardeşiyle aynı yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.
- I'm trying to get in touch with her sister.
- Kız kardeşine ulaşmaya çalışıyorum.
- Tom was married to Mary's sister.
- Tom, Mary'nin kız kardeşiyle evliydi.
- Your sister is attractive.
- Kız kardeşin çekici biri.
- Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- She is not my mother but rather my oldest sister.
- O benim annem değil, en büyük kız kardeşim.
- His little sister is very cute, isn't she?
- Küçük kız kardeşi çok tatlı, değil mi?
- She is not my mother but my oldest sister.
- O benim annem değil, en büyük kız kardeşimdir.
- The boy has taken the toy away from his little sister.
- Çocuk küçük kız kardeşinin elinden oyuncağını aldı.
- Ben loves his sister.
- Ben kız kardeşini sever.
- His eating a pizza annoyed his sister.
- Pizza yemesi kız kardeşini rahatsız etti.
- Tom got very angry at his sister and tore up her favorite doll.
- Tom kız kardeşine çok sinirlendi ve onun en sevdiği bebeği yırttı.
- She's my sister's friend.
- O kız kardeşimin arkadaşıdır.
- Joan is as charming as her sister.
- Joan da kız kardeşi kadar çekici.
- She sometimes has her sister write her term papers.
- O bazen kız kardeşine dönem ödevlerini yazdırır.
- Tom would do anything for his sister, Mary.
- Tom kız kardeşi Mary için her şeyi yapardı.
- Tom wasn't invited to his sister's wedding.
- Tom kız kardeşinin düğününe davet edilmemişti.
- I'm trying to contact his sister.
- Onun kız kardeşi ile irtibat kurmaya çalışıyorum.
- The sister of my mother is my aunt.
- Annemin kız kardeşi benim teyzem.
- Tom cut his sister a piece of cake.
- Tom kız kardeşine bir parça pasta kesti.
- Tom likes Mary's younger sister more than he likes Mary.
- Tom, Mary'nin küçük kız kardeşini Mary'den daha çok seviyor.
- Tom has a thirteen-year-old sister.
- Tom'un on üç yaşında bir kız kardeşi var.
- My mother's sister's husband is my uncle.
- Annemin kız kardeşinin kocası benim amcam.
- She is less beautiful than her sister is.
- O kız kardeşinden daha az güzel.
- My family has my father, my mother, and my little sister.
- Benim ailem, babam, annem ve küçük kız kardeşimden oluşmaktadır.
- She loves the doll like her own sister.
- Oyuncağı kendi kız kardeşi gibi sever.
- Sami made a shocking confession to his sister, Layla.
- Sami kız kardeşi Layla'ya şok edici bir itirafta bulundu.
- Maria goes with her sister to the movies.
- Maria kız kardeşiyle sinemaya gidiyor.
- I wish I had a sister.
- Keşke bir kız kardeşim olsaydı.
- Go inside and help your sister.
- İçeri gir ve kız kardeşine yardım et.
- My little sister is crying like a child.
- Küçük kız kardeşim bir çocuk gibi ağlıyor.
- Tom's sister is a devout Christian.
- Tom'un kız kardeşi dindar bir Hıristiyan.
- Her sister looks young.
- Kız kardeşi genç duruyor.
- Tom brought along his younger sister.
- Tom küçük kız kardeşini beraberinde getirdi.
- Mary is calling her sister names.
- Mary kız kardeşine isimler takıyor.
- She introduced her sister to me.
- O kız kardeşini benimle tanıştırdı.
- You will have a new sister.
- Yeni bir kız kardeşin olacak.
- I accidentally found my sister's dildos.
- Yanlışlıkla kız kardeşimin dildolarını buldum.
- I don't have one sister, I've got two.
- Benim bir kız kardeşim yok, iki tane var.
- She was playing with her sister at that time.
- O sırada kız kardeşi ile oynuyordu.
- Does your sister live there?
- Kız kardeşin orada mı yaşıyor?
- I'm going to my sister's.
- Kız kardeşime gidiyorum.
- She wears the same kind of clothes as her sister wears.
- Kız kardeşinin giydiği kıyafetlerin aynısını giyiyor.
- Alice wasn't listening to her sister.
- Alice kız kardeşini dinlemiyordu.
- Tom's sister is the prettiest girl in town.
- Tom'un kız kardeşi şehirdeki en güzel kız.
- Tom loved his sister.
- Tom kız kardeşini sevdi.
- We cannot distinguish her from her younger sister.
- Onu küçük kız kardeşinden ayırt edemiyoruz.
- Rushia, do you have a sister?
- Rushia, kız kardeşin var mı?
- And your sister!
- Ve kız kardeşin!
- You should study like your sister does.
- Kız kardeşinin çalıştığı gibi çalışmalısın.
- Tom's brother is my sister's boyfriend.
- Tom'un erkek kardeşi kız kardeşimin erkek arkadaşıdır.
- Sami met Layla through his sister.
- Sami, Layla ile kız kardeşi aracılığıyla tanıştı.
- Teresa's sister is more beautiful than me!
- Teresa'nın kız kardeşi benden daha güzel!
- I have another sister.
- Benim başka bir kız kardeşim var.
- Don't let him hit his sister.
- Kız kardeşine vurmasına izin verme.
- My younger sister went to Kobe yesterday.
- Küçük kız kardeşim dün Kobe'ye gitti.
- Today is my sister's birthday.
- Bugün benim kız kardeşimin doğum günü.
- After a week, we received a letter from Tom's sister.
- Bir hafta sonra Tom'un kız kardeşinden bir mektup aldık.
- Mary is Tom's sister.
- Mary Tom'un kız kardeşi.
- Mary is my only sister.
- Mary benim tek kız kardeşim.
- I'm Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşiyim.
- He was married to her sister.
- Kız kardeşiyle evliydi.
- The girl who gave me beautiful flowers was your sister.
- Bana güzel çiçekleri veren senin kız kardeşindi.
- How's your sister today?
- Senin kız kardeşin bugün nasıl?
- Give my regards to your sister.
- Kız kardeşine selamlarımı ilet.
- Sami apparentlty had a sister in Egypt.
- Sami'nin Mısır'da bir kız kardeşi varmış.
- She is often mistaken for her sister.
- Sık sık kız kardeşiyle karıştırılır.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom küçük kız kardeşi Mary ile bir oda paylaştı.
- She's not as beautiful as her sister.
- O, kız kardeşi kadar güzel değil.
- She called her sister.
- Kız kardeşini aradı.
- He's sitting beside his sister.
- O, kız kardeşinin yanında oturuyor.
- I took care of my sick sister.
- Hasta kız kardeşime baktım.
- Your sister cannot swim well, can she?
- Kız kardeşiniz iyi yüzemiyor, değil mi?
- Mike really thought your sister was something else.
- Mike, gerçekten kız kardeşinin olağanüstü olduğunu düşündü.
- He made it for his sister.
- Onu kız kardeşi için yaptı.
- He has a sister and she goes to school, too.
- Bir kız kardeşi var ve o da okula gidiyor.
- Sami killed his sister and niece.
- Sami kız kardeşini ve kız yeğenini öldürdü.
- He took his sister to the airport.
- Kız kardeşini havaalanına götürdü.
- When did you go to Kyoto with your sister?
- Kız kardeşinle Kyoto'ya ne zaman gittin?
- I can't tell her apart from her sister.
- Onu kız kardeşinden ayıramıyorum.
- I think your sister will like this book.
- Bence kız kardeşin bu kitabı sevecek.
- Do you sometimes give your sister money?
- Arada kız kardeşine para veriyor musun?
- You don't get up as early as your sister, do you?
- Kız kardeşin kadar erken kalkmıyorsun, değil mi?
- You're just like your sister.
- Tıpkı kız kardeşin gibisin.
- My family has my father, my mother, and my little sister.
- Ailem babam, annem ve küçük kız kardeşimden oluşuyor.
- Eating a pizza, he annoyed his sister.
- Pizza yiyerek kız kardeşini kızdırdı.
- Our sister will be with us soon.
- Kız kardeşimiz, yakında bizimle birlikte olacak.
- I mistook you for your sister when I first saw you.
- Seni ilk gördüğümde kız kardeşinle karıştırdım.
- Her sister lives in Scotland.
- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşar.
- These are my sister's magazines.
- Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- Don't let him hit his sister.
- Onun, kız kardeşine vurmasına izin vermeyin.
- I'm glad to hear that your sister is out of danger after her operation.
- Kız kardeşinin ameliyattan sonra tehlikeyi atlattığını duyduğuma sevindim.
- He's giving blood to save his sister.
- O, kız kardeşini kurtarmak için kan veriyor.
- Jack hid the dish he had broken, but his little sister told on him.
- Jack, kırdığı tabağı sakladı ama küçük kız kardeşi onu ele verdi.
- Today is my little sister's birthday.
- Bugün küçük kız kardeşimin doğum günü.
- Sami went to go get his sister from the school.
- Sami kız kardeşini okuldan almaya gitti.
- He made his sister a nice pen tray.
- Kız kardeşine güzel bir kalem tepsisi yaptı.
- Wait for your sister.
- Kız kardeşini bekle.
- I grabbed my little sister's hand, and the two of us started running.
- Küçük kız kardeşimin elini tuttum ve ikimiz koşmaya başladık.
- He had his younger sister help him paint the wall of his room.
- O küçük kız kardeşine odasının duvarını boyamasına yardım ettirdi.
- I don't have a sister.
- Kız kardeşim yok.
- He, as well as his sister, are invited to the party.
- Hem o hem de kız kardeşi partiye davetliler.
- Her mother and her sister were sick.
- Annesi ve kız kardeşi hastaydı.
- The cake I made was not eaten by you, it was eaten by your sister.
- Yaptığım pastayı sen yemedin, kız kardeşin yedi.
- His sister is a hard worker.
- Kız kardeşi çok çalışkan.
- A nephew is the son of a sister.
- Yeğen, kız kardeşin oğludur.
- Do you have a younger sister?
- Senden genç bir kız kardeşin var mı?
- She's not as beautiful as her sister.
- Kız kardeşi kadar güzel değil.
- She's his sister.
- Onun kız kardeşi.
- What grade is your sister in?
- Kız kardeşin hangi sınıfta?
- She made at least a hundred phone calls to her sister that day.
- Kız kardeşiyle o gün en az yüz tane telefon görüşmesi yaptı.
- She loves the doll like her own sister.
- Bebeği kendi kız kardeşi gibi seviyor.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
- Mary kız kardeşinin kıyafetlerini ödünç almasına izin vermez.
- The visitor left a message with his sister.
- Ziyaretçi, kız kardeşi ile bir mesaj bıraktı.
- Tom and his sister are both students at this university.
- Hem Tom hem de kız kardeşi bu üniversitede öğrenciler.
- That is Pierrot's sister.
- O, Pierrot'nun kız kardeşi.
- Brother or sister, both are siblings.
- Kardeş ya da kız kardeş, ikisi de kardeştir.
- Have you heard from your sister lately?
- Son zamanlarda kız kardeşinden haber aldın mı?
- Does your sister study there?
- Kız kardeşin orada mı okuyor?
- I should have married your sister.
- Kız kardeşinle evlenmeliydim.
- Your sister cannot swim well, can she?
- Kız kardeşin iyi yüzemiyor, değil mi?
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin adı Patricia'dır.
- Ann sang a lullaby for her little sister.
- Ann küçük kız kardeşi için ninni söyledi.
- Next week I will go to Vancouver and visit my younger sister.
- Gelecek hafta Vancouver'a gideceğim ve küçük kız kardeşimi ziyaret edeceğim.
- She looked after her sister, who was in bed with a bad cold.
- Fena bir soğuk algınlığı nedeniyle yatakta olan kız kardeşine bakıyordu.
- A niece is the daughter of a sister.
- Yeğen, kız kardeşin kızıdır.
- Your sister looks as noble as if she were a princess.
- Kız kardeşin sanki bir prenses kadar asil görünüyor.
- She is different from her sister in every way.
- O her bakımdan kız kardeşinden farklıdır.
- Can you distinguish her from her sister?
- Onu kız kardeşinden ayırt edebiliyor musun?
- Tom's sister is a nun.
- Tom'un kız kardeşi bir rahibe.
- Mary didn't want to make the same mistake as her sister.
- Mary kız kardeşi gibi aynı hatayı yapmak istemiyordu.
- He doesn't have a sister.
- Onun bir kız kardeşi yok.
- His sister is a real beauty.
- Kız kardeşi gerçekten çok güzel.
- Wan is prettier than her younger sister.
- Wan küçük kız kardeşinden daha güzeldir.
Show More (893)
|