1 |
sister |
kız kardeş |
n. |
|
- Imagine that it happens to your daughter, your son, your father, your mother, your brother, your sister.
- Bunun kızınızın, oğlunuzun, babanızın, annenizin, erkek kardeşinizin, kız kardeşinizin başına geldiğini hayal edin.
- Feel free to bring your sister in on this; we'd like her input, too.
- Kız kardeşinizi de bu işe dahil etmekten çekinmeyin; onun da fikrini almak isteriz.
- And Alex's kid sister walked away without a scratch.
- Alex'in kız kardeşi ise burnu bile kanamadan yürüdü gitti.
- And Alex's kid sister walked away without a scratch.
- Ve Alex'in küçük kız kardeşi bir çizik dahi almadan kurtuldu.
- Julia, there's no evidence of anyone being with your sister.
- Julia, kız kardeşinin yanında kimsenin olduğuna dair bir kanıt yok.
- And Alex's kid sister walked away without a scratch.
- Ve Alex'in kız kardeşi tek bir çizik bile almadan oradan uzaklaştı.
- He had to share his room with his sister.
- Odasını kız kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.
- He unknowingly slept with his sister.
- Farkında olmadan kız kardeşiyle yatmış.
- I forgot Tom's sister's name.
- Tom'un kız kardeşinin adını unuttum.
- She never saw her sister again.
- Kız kardeşini bir daha hiç görmedi.
- His sister resides in Scotland.
- Kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.
- Sami was married to Farid's sister, Layla.
- Sami, Farid'in kız kardeşi Layla ile evliydi.
- The sister of my mother is my aunt.
- Annemin kız kardeşi benim teyzemdir.
- How pretty your sister is!
- Kız kardeşin ne kadar güzel!
- Ann doesn't have a sister.
- Ann'in kız kardeşi yok.
- Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- I discussed baby names with my pregnant sister.
- Hamile kız kardeşimle bebek isimlerini tartıştık.
- Where's your sister?
- Kız kardeşin nerede?
- My little sister has been suffering with a toothache since last night.
- Küçük kız kardeşim dün geceden beri bir diş ağrısı çekiyor.
- That's my younger sister's photograph.
- Bu küçük kız kardeşimin fotoğrafı.
- She poked her sister in the eye with a stick.
- Kız kardeşinin gözüne sopa soktu.
- She and her twin sister were very close to each other.
- O ve ikiz kız kardeşi birbirlerine çok yakındılar.
- I want the same dictionary that your sister has.
- Kız kardeşinin sahip olduğu sözlükten istiyorum.
- This morning Tom said that his sister is still in bed.
- Bu sabah Tom kız kardeşinin hala yatakta olduğunu söyledi.
- Tom doesn't have a sister.
- Tom'un bir kız kardeşi yok.
- My sister's son Jimmy is my favorite nephew.
- Kız kardeşimin oğlu Jimmy benim en sevdiğim yeğenimdir.
- Tom has a sister about your age.
- Tom'un yaklaşık olarak senin yaşında bir kız kardeşi var.
- Tom has an older sister named Mary.
- Tom'un Mary adında büyük bir kız kardeşi var.
- She's my sister's friend.
- Kız kardeşimin arkadaşıdır.
- She is a pianist and her sister is a singer.
- O bir piyanisttir ve kız kardeşi ise şarkıcıdır.
- Tom likes teasing his sister.
- Tom kız kardeşine sataşmayı sever.
- I have an older brother and a younger sister.
- Benim de bir ağabeyim ve bir kız kardeşim var.
- I'm headed for my sister's wedding.
- Kız kardeşimin düğününe gidiyorum.
- He did that for his sister.
- Bunu kız kardeşi için yaptı.
- He did it for his sister.
- Kız kardeşi için yaptı.
- I also have a sister.
- Bir de kız kardeşim var.
- Tom has an older sister, Mary, and two younger sisters, but I don't remember their names.
- Tom'un Mary adında bir ablası ve iki küçük kız kardeşi var ama onların isimlerini hatırlamıyorum.
- What is your sister's dog called?
- Kız kardeşinin köpeğinin adı ne?
- She gave blood in order to save her sister.
- Kız kardeşini kurtarmak için kan verdi.
- When he is in trouble, he always turns to his sister for help.
- Başı derde girdiğinde, yardım için her zaman kız kardeşine gidiyor.
- Tom has a sister who is a lawyer.
- Tom'un avukat olan bir kız kardeşi var.
- Do you think Tom would consider dating my younger sister?
- Sence Tom küçük kız kardeşimle çıkmayı düşünür mü?
- Tom has a sister named Mary.
- Tom'un Mary adında bir kız kardeşi var.
- I'd like to see your sister.
- Kız kardeşini görmek istiyorum.
- I have two brothers and one sister.
- İki erkek kardeşim ve bir kız kardeşim var.
- Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyarete geliyor ve bazen onunla bir gün geçiriyorlardı.
- He gave his blood to help his sister.
- Onun kız kardeşi için kanını verdi.
- Is she your sister?
- O senin kız kardeşin mi?
- My sister's name is Patricia.
- Kız kardeşimin adı Patricia.
- She introduced me to her sister.
- Beni kız kardeşiyle tanıştırdı.
- She is no less beautiful than her sister.
- Kız kardeşinden daha az güzel değil.
- Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine göz kulak olmasını söyledi.
- I have a younger sister.
- Benim küçük bir kız kardeşim var.
- How would you feel if that happened to your sister?
- Bu senin kız kardeşine olsa nasıl hissedersin?
- My piggy bank was broken by my naughty sister.
- Benim kumbaram benim yaramaz kız kardeşim tarafından kırıldı.
- His mother and sister had breast cancer.
- Annesi ve kız kardeşi göğüs kanseriydi.
- I mistook her for Ann's sister.
- Onu Ann'in kız kardeşiyle karıştırdım.
- Tom is engaged to Mary's younger sister.
- Tom, Mary'nin küçük kız kardeşiyle nişanlı.
- I really love her younger sister a lot.
- Ben de küçük kız kardeşini çok seviyorum.
- Tom didn't want to make the same mistake as his sister.
- Tom da kız kardeşiyle aynı hatayı yapmak istemedi.
- Beth is slimmer than her sister now.
- Beth şimdi kız kardeşinden daha zayıftır.
- I don't have any sister.
- Benim kız kardeşim yok.
- I took one, and gave the other apples to my little sister.
- Birini ben aldım, diğer elmaları ise küçük kız kardeşime verdim.
- I called Tom's sister.
- Tom'un kız kardeşini aradım.
- She is becoming more and more like her sister.
- Gittikçe kız kardeşine daha çok benziyor.
Show More (62)
|
2 |
sister |
kardeş |
n. |
|
- Our hearts bleed when we see a sister nation such as Argentina.
- Arjantin gibi bir kardeş ülkeyi gördüğümüzde yüreğimiz kan ağlıyor.
- We must act rapidly, to show our solidarity with our Cuban brothers and sisters.
- Kübalı kardeşlerimizle dayanışma içinde olduğumuzu göstermek için hızlı hareket etmeliyiz.
- All your kid brothers and sisters married and got children.
- Küçük kardeşlerinizin hepsi evlendi ve çocuk sahibi oldu.
- All your kid brothers and sisters married and got children.
- Senden küçük tüm kardeşlerin evlendi, çocukları da oldu.
- Look, I'm doing this for the cause, sister.
- Bak, bunu bir amaç için yapıyorum kardeşim.
- Look, I'm doing this for the cause, sister.
- Bak, bunu amaç için yapıyorum, kardeşim.
- All your kid brothers and sisters married and got children.
- Bütün küçük kardeşlerin evlendi ve çocukları oldu.
- Mary is not my sister.
- Mary benim kardeşim değil.
- Are Mary and Alice really sisters?
- Mary ve Alice gerçekten kardeş mi?
- His sisters are both beautiful.
- Kardeşlerinin ikisi de güzel.
- We're like sisters.
- Kardeş gibiyiz.
- Stop pulling your sister's hair.
- Kardeşinin saçını çekmeyi bırak.
- That little girl is my sister's friend.
- Şu küçük kız, kardeşimin arkadaşı.
- We were like sisters.
- Kardeş gibiydik.
- Mary and Alice were like sisters.
- Mary ve Alice kardeş gibiydiler.
Show More (12)
|
3 |
sister |
abla |
n. |
|
- He has three older sisters.
- Üç ablası var.
- She is Tom’s older sister.
- O, Tom'un ablası.
- I'm extremely fond of your older sister.
- Ablanı çok severim.
- But my older sister is good at swimming.
- Ama ablam yüzmede iyidir.
- My older sister takes a shower every morning.
- Ablam her sabah duş alır.
- I have two sisters and both are married.
- İki ablam var ve ikisi de evli.
- My older sister often drinks tea with milk.
- Ablam sık sık sütlü çay içer.
- She doesn't study as hard as her sister.
- Ablası kadar çok çalışmıyor.
- I want to meet your older sister.
- Ablanla tanışmak istiyorum.
- I'd like to meet your older sister.
- Senin ablan ile tanışmak istiyorum.
- Say hello to your sister for me.
- Ablana benden selam söyle.
- My older sister got engaged.
- Benim ablam nişanlandı.
Show More (9)
|
4 |
sister |
kızkardeş |
n. |
|
- He took me to a place with green fields, and I saw my sister.
- Beni yemyeşil tarlaların olduğu bir yere götürdü, ve orada kızkardeşimi gördüm.
- Tom's sister is taller than mine.
- Tom'un kızkardeşi benimkinden daha uzun boylu.
- She put on her sister's jeans and looked in the mirror.
- Kızkardeşinin kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.
- Mary's sister knew all about Tom's secrets.
- Mary'nin kızkardeşi, Tom'un bütün sırlarını biliyordu.
- Is this your sister's?
- Bu, kızkardeşinin mi?
Show More (2)
|
5 |
sister |
rahibe |
n. |
|
- The monks and sisters who live in the religious community of Bethlehem cannot be considered hostages.
- Beytüllahim dini cemaatinde yaşayan rahip ve rahibeler rehine olarak kabul edilemez.
- The monks and sisters who live in the religious community of Bethlehem cannot be considered hostages.
- Beytüllahim'deki dini cemaatte yaşayan rahip ve rahibeler rehine olarak kabul edilemez.
- Get over the bridge, and don't stop running until you find Sister Bernadette.
- Köprüyü geçin ve Rahibe Bernadette'i bulana kadar koşmaya devam edin.
Show More (0)
|