|
- Unfortunately I cannot stay here much longer.
- Ne yazık ki burada daha fazla kalamayacağım.
- I therefore thank the Members who have been willing to stay behind a little longer to talk about this matter.
- Bu nedenle, bu konu hakkında konuşmak üzere biraz daha geride kalmaya istekli olan Üyelere teşekkür ediyorum.
- Unfortunately, this is the way they will stay until the West intervenes.
- Ne yazık ki, Batı müdahale edene kadar bu şekilde kalacaklar.
- The moratorium therefore must stay in place.
- Bu nedenle moratoryum yürürlükte kalmalıdır.
- It is extremely difficult for people over 50 to stay in or find work in numerous industries in the private sector.
- Özel sektördeki pek çok sektörde 50 yaş üstü kişilerin iş bulması ya da bu sektörde kalması son derece zordur.
- They all lack the financial and human resources to deal competently with applications to stay.
- Hepsi de kalmak için yapılan başvurularla yetkin bir şekilde ilgilenecek mali ve insan kaynaklarından yoksundur.
- We need incentives for those who decide to stay in work longer.
- Daha uzun süre işte kalmaya karar verenler için teşviklere ihtiyacımız var.
- That is the present situation, and that is the way it should stay.
- Mevcut durum budur ve böyle de kalmalıdır.
- Sadly, SARS is here and it is here to stay.
- Ne yazık ki SARS burada ve burada kalmaya devam edecek.
- It is extremely difficult for people over 50 to stay in or find work in numerous industries in the private sector.
- Özel sektördeki pek çok sektörde 50 yaşın üzerindeki insanların kalması ya da iş bulması son derece zordur.
- He came for two days and stayed for a week.
- İki günlüğüne geldi ve bir hafta kaldı.
- How do you stay in power for 34 years in Africa?
- Afrika'da 34 yıl boyunca nasıl iktidarda kalırsınız?
- This is critical, for it means that researchers and resources are staying outside the Union.
- Bu durum, araştırmacıların ve kaynakların Birlik dışında kalması anlamına geldiği için kritik önem taşımaktadır.
- I am particularly satisfied because we stayed within the financial perspective again.
- Özellikle memnunum çünkü yine mali perspektif içinde kaldık.
- They are only concerned with staying in power for as long as possible.
- Onlar sadece mümkün olduğunca uzun süre iktidarda kalmakla ilgileniyorlar.
- The reality of the market is here to stay.
- Pazarın gerçekliği burada kalmaya devam edecek.
- The existing arrangements, however, will stay in place until that change is actually made.
- Ancak mevcut düzenlemeler, bu değişiklik gerçekten yapılana kadar yürürlükte kalacaktır.
- They do not necessarily stay on the surface of the ground.
- Yerin yüzeyinde kalmaları gerekmiyor.
- I would like to thank those who have stayed to the end!
- Sonuna kadar kalanlara teşekkür etmek istiyorum!
- They can simply stay in Turkey or Russia.
- Bu kişiler Türkiye'de ya da Rusya'da kalabilirler.
- There are untold numbers of them, but the first two, Nazar and Kautsar, must stay.
- Sayısız bakan var ama ilk ikisi, Nazar ve Kautsar kalmalı.
- As long as we stay put, there is an increasing risk of our losing what we already have.
- Yerimizde kaldığımız sürece, sahip olduklarımızı kaybetme riskimiz artacaktır.
- This reform will let them stay in the market, this reform will give them the chance to continue trading.
- Bu reform onların piyasada kalmalarını sağlayacak, bu reform onlara ticarete devam etme şansı verecektir.
- The OSCE mission must be allowed to stay as an aid to that process, just as the Russians are in Kosovo.
- AGİT misyonunun, tıpkı Rusların Kosova'da olduğu gibi, bu sürece yardımcı olarak kalmasına izin verilmelidir.
- Those people who have stayed are intimidated, imprisoned and badly treated.
- Kalmaya devam eden insanlar korkutuluyor, hapsediliyor ve kötü muamele görüyor.
- I would at this point also like to thank those colleagues who stayed on board in difficult moments.
- Bu noktada, zor anlarda yanımızda kalan meslektaşlarıma da teşekkür etmek isterim.
- However, I thank those of you who have stayed.
- Bununla birlikte, kalanlara teşekkür ediyorum.
- The Commission will continue to stay engaged with Pakistan throughout the transition process.
- Komisyon geçiş süreci boyunca Pakistan ile temas halinde kalmaya devam edecektir.
- But let us stay with the first report and codecision.
- Ancak biz ilk rapor ve karara bağlı kalalım.
- We can say that the soldiers should stay where they are.
- Askerlerin bulundukları yerde kalmaları gerektiğini söyleyebiliriz.
- That is a good thing, and may it stay that way, even though, here too, there is still room for improvement.
- Bu iyi bir şey ve bu şekilde kalsın, her ne kadar burada da hala iyileştirilmesi gereken noktalar olsa da.
- Unfortunately, however, after the weekend, very few stayed in Johannesburg until the end.
- Ancak ne yazık ki hafta sonundan sonra çok az kişi Johannesburg'da sonuna kadar kaldı.
- We have also to recognise the fact that some migrants will wish to stay and settle.
- Bazı göçmenlerin kalmak ve yerleşmek isteyeceği gerçeğini de kabul etmeliyiz.
- They said that they were told to stay where they were.
- Onlara oldukları yerde kalmalarının söylendiğini belirttiler.
- Let us stay inside the equal label criteria we already have.
- Halihazırda sahip olduğumuz eşit etiket kriterlerinin içinde kalalım.
- I therefore call upon Parliament not to adopt the amendments and to stay with the Council's common position.
- Bu nedenle Parlamentoyu değişiklikleri kabul etmemeye ve Konseyin ortak tutumunda kalmaya çağırıyorum.
- Do not forget the Serbian people who have stayed behind in Kosovo.
- Kosova'da geride kalan Sırp halkını da unutmayın.
- This reform will let them stay in the market, this reform will give them the chance to continue trading.
- Bu reform onların piyasada kalmasını sağlayacak, bu reform onlara ticarete devam etme şansı verecektir.
- How many Chinese nationals are able to enter the European Union thanks to the visa exemption and stay here illegally?
- Vize muafiyeti sayesinde Avrupa Birliği'ne girebilen ve burada yasadışı olarak kalabilen kaç Çin vatandaşı var?
- Let things stay that way.
- Bırak her şey böyle kalsın.
- Their staying power has really been put to the test.
- Kalma güçleri gerçekten test edildi.
- That is a good thing, and may it stay that way, even though, here too, there is still room for improvement.
- Bu iyi bir şey ve her ne kadar burada da hala iyileştirmeye açık alanlar olsa da bu şekilde kalabilir.
- The second problem is that those who want to become entrepreneurs want to stay manager-owners but do not want to grow.
- İkinci sorun ise girişimci olmak isteyenlerin yönetici-sahip olarak kalmak istemeleri ancak büyümek istememeleridir.
- The Commission notes and endorses the UN Secretary-General's statement that the peace plan will stay on the table.
- Komisyon, BM Genel Sekreteri'nin barış planının masada kalacağı yönündeki açıklamasını not eder ve onaylar.
- The hospitality and geniality of the local population have always stayed with me.
- Yerel halkın misafirperverliği ve güler yüzlülüğü hep aklımda kaldı.
- British Airways stayed in Northern Ireland and stood by its staff through bombs and bullets.
- British Airways Kuzey İrlanda'da kaldı ve bombalar ve kurşunlar arasında personelinin yanında durdu.
- Until that day, the ban on feeding omnivores with meat and bone meal will have to stay in place.
- O güne kadar, omnivorların et ve kemik unu ile beslenmesine ilişkin yasağın yürürlükte kalması gerekecektir.
- We want the current regime to stay in place in some format.
- Mevcut rejimin bir şekilde yürürlükte kalmasını istiyoruz.
- How do you stay in power for 34 years in Africa?
- Afrika'da 34 yıl boyunca nasıl iktidarda kalabiliyorsunuz?
- Seriously, I really think that we should stay together.
- Ciddiyim, gerçekten birlikte kalmamız gerektiğini düşünüyorum.
- It would be better for the cause to stay alive.
- Davanın canlı kalması daha iyi olacaktır.
- Did you tell Gene you're staying at your dad's starting tonight?
- Gene'e bu akşamdan itibaren babanda kalacağını söyledin mi?
- Seriously, I really think that we should stay together.
- Cidden, bir arada kalmamız gerektiğini düşünüyorum.
- Okay, just stay nice and calm like we talked about.
- Tamam, konuştuğumuz gibi nazik ve sakin kal.
- It's hard to always stay on the proper side.
- Her zaman doğru tarafta kalmak zordur.
- Did you tell Gene you're staying at your dad's starting tonight?
- Gene'e bu geceden itibaren babanda kalacağını söyledin mi?
- You just have to find a green space and stay in it for at least five minutes.
- Yeşil bir alan bulup içinde en az beş dakika kalmanız yeterli.
- Did you tell Gene you're staying at your dad's starting tonight?
- Gene'e bu geceden itibaren babanda kalacağını mı söyledin?
- All drivers must stay on approved routes to get government protection.
- Devlet koruması almak için tüm sürücüler onaylanan yollarda kalmak zorundadır.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyunca derin uykuda kalırlar ve ilkbaharda tekrar ortaya çıkarlar.
- All drivers must stay on approved routes to get government protection.
- Devlet koruması alabilmek için tüm sürücülerin onaylı rotalarda kalması gerekiyor.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- Çok tatlı bir çocuk ve umarım böyle kalır.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulcan ünitesi küçük bir soğutma kulesi üzerinde ve bu sezon boyunca tamamen temiz kalıyor.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir süre askerlerle kalmasını emretti.
- By staying you've given me time to raise a large army.
- Burada kalarak bana büyük bir ordu toplamam için zaman verdiniz.
- You may have a problem if a lot of people want to stay.
- Bir sürü insan kalmak isterse sorun yaşayabilirsiniz.
- You know, you're pretty hard to stay mad at.
- Biliyor musun, sana kızgın kalmak oldukça zor.
- All right, since you're staying, come here.
- Pekala, madem kalıyorsun, gel benimle.
- It is a perfect place to stop and stay for a while.
- Duraklamak ve bir süre kalmak için mükemmel bir yer.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyunca derin uykuda kalıyorlar ve baharda tekrar ortaya çıkıyorlar.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulkan ünitesi küçük bir soğutma kulesi üzerinde bulunuyor ve bu, sezon boyunca tamamen temiz kalıyor.
- Overall, I really liked this place and would stay again.
- Genel olarak burayı gerçekten sevdim ve bir daha kalmak isterim.
- Overall, I really liked this place and would stay again.
- Genel olarak, burayı gerçekten sevdim ve tekrar kalacaktım.
- Mobile marketing is no longer a fad; it is here to stay.
- Mobil pazarlama artık gelip geçici bir moda değil; hep bizlerle kalacak.
- The other rule is you must stay inside the red boundary.
- Diğer bir kural da kırmızı sınırların içinde kalmak.
- Deibel is a traditional brewery, and it will stay that way.
- Deibel geleneksel bir bira fabrikasıdır ve öyle kalacaktır.
- By staying you've given me time to raise a large army.
- Burada kalarak bir ordu kurmak için bana zaman vermiş oldun.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir müddet askerlerin arasında kalmasını istedi.
- We'll stay down here and sneak out with the bags.
- Biz burada kalacağız ve çantaları alıp gizlice çıkacağız.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- Çok tatlı bir kız, umarım hep böyle kalır.
- It is a perfect place to stop and stay for a while.
- Bir süre mola vermek ve kalmak için mükemmel bir yerdir.
- It's a chemical that makes women want to nurture their young and stay close.
- Bu, kadınların yavrularını beslemek ve onlara yakın kalmak istemelerini sağlayan bir kimyasaldır.
- We stayed on the island one weekend with our little boy.
- Küçük oğlumuzla bir hafta sonu adada kalmıştık.
- It will not stay for even half a moment with egoistic persons.
- Egoist kişilerin yanında bir an bile kalmaz.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyu derin uykuda kalıyorlar ve ilkbaharda tekrar ortaya çıkıyorlar.
- You just have to find a green space and stay in it for at least five minutes.
- Sadece yeşil bir alan bulmanız ve en az beş dakika orada kalmanız gerekiyor.
- The other rule is you must stay inside the red boundary.
- Diğer kural ise kırmızı sınırın içinde kalmanız gerektiğidir.
- I have stayed at this hotel for years and loved it there.
- Ben yıllardır bu otelde kalıyorum ve burayı seviyorum.
- I hope to return but would not dream of staying elsewhere.
- Geri dönmeyi umuyorum ama başka bir yerde kalmayı hayal bile edemem.
- People who stay with Hawksin's are more intelligent than when they check out.
- Hawksin'de kalan insanlar çıkış yaptıklarından daha zeki oluyorlar.
- All drivers must stay on approved routes to get government protection.
- Tüm sürücüler devlet koruması almak için onaylanmış rotalarda kalmalıdır.
- All right, since you're staying, come here.
- Pekala, madem kalıyorsun, buraya gel.
- Overall, I really liked this place and would stay again.
- Genel olarak, burayı gerçekten çok beğendim ve tekrar kalacaktım.
- If we stay on our true trajectory, we will unquestionably encounter one another.
- Eğer gerçek yörüngemizde kalırsak, hiç kuşkusuz birbirimizle karşılaşacağız.
- All I have to do is stay afloat and attuned.
- Tek yapmam gereken suyun üstünde kalmak ve ayak uydurmak.
- Seriously, I really think that we should stay together.
- Cidden, gerçekten birlikte kalmamız gerektiğini düşünüyorum.
- You may have a problem if a lot of people want to stay.
- Eğer çok sayıda insan kalmak isterse sorun yaşayabilirsin.
- You may have a problem if a lot of people want to stay.
- Çok sayıda insan kalmak isterse sorun yaşayabilirsiniz.
- Remember, people are on Facebook to stay up-to-date on their social lives, not necessarily to check out your products.
- Unutmayın, insanlar Facebook'a ürünlerinizi incelemek için değil, sosyal hayatlarında güncel kalmak için giriyor.
- All right, since you're staying, come here.
- Tamam, madem kalıyorsun, buraya gel.
- The other rule is you must stay inside the red boundary.
- Diğer kural ise kırmızı sınırın içinde kalmanız.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulkan ünitesi, küçük bir soğutma kulesi üzerinde olup dönem boyunca tamamen temiz kalır.
- I just have to be vigilant about the work and stay on top of it.
- Sadece iş konusunda dikkatli olmalıyım ve işin başında kalmalıyım.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir süre ordu mensuplarıyla kalmasını emretti.
- Whatever is taught well to children stays with them throughout their lives.
- Çocuklara iyi öğretilen her şey hayatları boyunca onlarla birlikte kalır.
- By staying you've given me time to raise a large army.
- Kalarak bana büyük bir ordu kurmam için zaman verdin.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- O çok tatlı bir çocuk ve umarım öyle kalır.
- We stayed here one night for a volleyball tournament in the area.
- Bölgedeki bir voleybol turnuvası için burada bir gece kaldık.
- I try my best to not make it my stuff and stay behind the short wall.
- Bunu kendime mal etmemek ve meselenin dışında kalmak için elimden geleni yapıyorum.
- Tom told me he wouldn't stay at any hotel that Mary could afford.
- Tom bana Mary'nin gücünün yetebileceği herhangi bir otelde kalmayacağını söyledi.
- Just stay still.
- Hareketsiz kal.
- Tom is staying with friends, isn't he?
- Tom arkadaşlarında kalıyor, değil mi?
- Can you recommend me a place to stay in London?
- Londra'da, kalmak için bana bir yer tavsiye edebilir misin?
- They stayed away from the place.
- Onlar mekandan uzak kaldılar.
- Tom is staying put.
- Tom yerinde kalıyor.
- Actually, we'll only stay for five minutes or so.
- Aslında sadece beş dakika falan kalacağız.
- I have had to stay in bed for two days.
- İki gündür yatakta kalmak zorundayım.
- I intend to stay in Nagoya for three days.
- Nagoya'da üç gün kalmayı düşünüyorum.
- Tom wanted everybody to stay a little longer.
- Tom herkesin biraz daha kalmasını istedi.
- I know I should've stayed with you.
- Biliyorum, seninle kalmalıydım.
- I have had to stay in bed for two days.
- İki gün yatakta kalmak zorunda kaldım.
- I'll stay with my uncle in Boston.
- Boston'daki amcamla kalacağım.
- If you want to stay at my place when you're in Boston, that's OK.
- Boston'dayken benim evimde kalmak istiyorsan, sorun değil.
- Tom will probably want to stay until Monday.
- Tom muhtemelen pazartesi gününe kadar kalmak isteyecektir.
- I'd like to earn my keep while I'm staying with you.
- Sizinle kaldığım sürece geçimimi sağlamak istiyorum.
- We stayed in Hawaii over Christmas.
- Noel boyunca Hawaii'de kaldık.
- I had to stay in Boston.
- Boston'da kalmak zorunda kaldım.
- I'd feel a lot better if Tom could stay with you.
- Tom seninle kalırsa kendimi çok daha iyi hissederim.
- I stayed longer than I thought I would.
- Düşündüğümden daha uzun kaldım.
- Stay right there.
- Tam orada kal.
- You have to stay quiet.
- Sessiz kalmak zorundasın.
- Are you back to stay?
- Kalmak için mi döndün?
- He begged me to stay.
- Kalmam için yalvardı.
- The lady stayed at home for five days because it was too hot.
- Kadın beş gün boyunca evde kaldı çünkü hava çok sıcaktı.
- I think we don't need to stay here any longer.
- Sanırım burada daha fazla kalmamıza gerek yok.
- Maybe we should stay here with Tom.
- Belki de burada Tom'la kalmalıyız.
- I could order you to stay.
- Kalmanı emredebilirdim.
- I think I want you to stay.
- Sanırım senin kalmanı istiyorum.
- I wonder if she is staying at that hotel.
- Acaba o otelde mi kalıyor?
- Do you plan on staying single forever?
- Bekar kalmayı mı planlıyorsun?
- I'll get her to stay with you.
- Onu seninle kalmaya ikna edeceğim.
- I had to stay behind so I could talk to Tom privately.
- Tom'la özel olarak konuşabilmek için geride kalmalıydım.
- You should stay where you are.
- Olduğun yerde kalmalısın.
- Where do you stay?
- Nerede kalıyorsunuz?
- We'll stay with Tom.
- Tom'la kalacağız.
- Why did you have to stay in Boston for so long?
- Neden bu kadar uzun süre Boston'da kalmak zorundaydın?
- Everybody but Tom knew that he didn't need to stay in Boston.
- Tom dışında herkes onun Boston'da kalmasına gerek olmadığını biliyordu.
- Tom stayed in his room by himself.
- Tom kendi başına odasında kaldı.
- Tom knows what would happen if he doesn't stay.
- Tom kalmazsa ne olacağını biliyor.
- I would rather stay at home than go out for a walk.
- Yürüyüşe çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I should've stayed in school.
- Okulda kalmalıydım.
- I told him to stay indoors.
- Ona içeride kalmasını söyledim.
- I'm staying with my aunt for the time being.
- Şimdilik halamla birlikte kalıyorum.
- Tom stayed up late.
- Tom geç saatlere kadar kaldı.
- We have to stay together.
- Biz birlikte kalmak zorundayız.
- If you want to stay a member of this club, you have to fish or cut bait.
- Bu kulübün bir üyesi olarak kalmak istiyorsan, lafı bırakıp icraata geçeceksin.
- What if I asked you to stay?
- Ya senden kalmanı istesem?
- Why is Tom staying with you?
- Tom neden sizinle kalıyor?
- Nobody stayed in my country.
- Hiç kimse ülkemde kalmadı.
- Our stay in London was too short.
- Londra'da kalışımız çok kısaydı.
- Tom wished he could stay in Boston longer.
- Tom Boston'da daha uzun kalabilmeyi diledi.
- I think I should stay and help you clean up.
- Sanırım kalmalıyım ve temizlik yapmana yardım etmeliyim.
- Must I stay in bed?
- Yatakta kalmam şart mı?
- I wish I had the time to stay and talk with you.
- Keşke seninle kalmak ve konuşmak için zamanım olsa.
- Fadil stayed with his wife.
- Fadıl karısıyla kaldı.
- Why don't we ask Tom to stay for a while?
- Neden Tom'dan bir süre kalmasını istemiyoruz?
- If you want me to stay, just tell me.
- Kalmamı istiyorsan, sadece bana söyle.
- How long is he going to stay in Japan?
- Japonya'da ne kadar kalacak?
- I would rather stay at home than go shopping.
- Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I'll stay in Boston for another three days.
- Ben üç gün daha Boston'da kalacağım.
- Did Tom say he stayed in Boston?
- Tom Boston'da kalacağını söyledi mi?
- Can you stay around for a while?
- Bir süre daha buralarda kalabilir misin?
- Can you stay a few more hours?
- Birkaç saat daha kalabilir misin?
- Tom is staying in Boston with his uncle.
- Tom, amcasıyla Boston'da kalıyor.
- Thanks for staying so late.
- Geç saate kadar kaldığın için teşekkürler.
- He bade me stay behind.
- Bana geride kalmamı söyledi.
- We stayed at home all day.
- Biz bütün gün evde kaldık.
- She begged him to stay.
- Kalması için yalvardı.
- Can you stay for a while?
- Biraz daha kalabilir misin?
- I'm sorry, but I can't stay for long.
- Üzgünüm ama ben uzun süre kalamam.
- I know, I should have stayed with you.
- Biliyorum, seninle kalmalıydım.
- He must stay in the hospital for a week.
- Bir hafta hastanede kalması gerekiyor.
- Tom asked me to stay.
- Tom kalmamı istedi.
- I'm not going to stay here with you.
- Burada seninle kalmayacağım.
- You can't stay in here all day.
- Bütün gün burada kalamazsın.
- Why did you stay with him?
- Neden onunla kaldın?
- How long are you going to stay in Oxford?
- Oxford'da ne kadar kalacaksın?
- The doctor says you're going to have to stay in bed for a few weeks.
- Doktor birkaç hafta yatakta kalmak zorunda kalacağını söylüyor.
- Tom and I need to stay together.
- Tom ve ben birlikte kalmalıyız.
- She stayed in that area for a short while.
- O, kısa bir süre o bölgede kaldı.
- Sometimes I stay for three hours at Tatoeba.
- Bazen Tatoeba'da üç saat kalırım.
- I'm going to stay right here.
- Ben burada kalacağım.
- Tom will stay with us for three days.
- Tom üç gün boyunca bizimle birlikte kalacak.
- I intend to stay at a five-star hotel.
- Beş yıldızlı bir otelde kalmaya niyetliyim.
- I want to stay and watch.
- Kalmak ve izlemek istiyorum.
- Tom had no choice but to stay.
- Tom'un kalmaktan başka çaresi yoktu.
- I'm going to stay with him.
- Onunla kalacağım.
- Whatever you do, stay quiet and stay down.
- Ne yaparsan yap, sessiz kal ve çömel.
- I told you to stay in the room.
- Sana odada kalmanı söyledim.
- How long can Tom stay here?
- Tom burada ne kadar kalabilir?
- Stay a while and listen.
- Biraz kal ve dinle.
- You should stay in town.
- Şehirde kalman gerekir.
- Kentaro is staying with his friend in Kyoto.
- Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.
- How many days will Tom stay in Boston?
- Tom Boston'da kaç gün kalacak?
- I enjoyed my stay in Boston.
- Boston'da kalışımdan zevk aldım.
- I can see why you'd want to stay.
- Neden kalmak istediğini anlayabiliyorum.
- Some students stayed behind.
- Bazı öğrenciler geride kaldı.
- We should've stayed with them.
- Onlarla kalmalıydık.
- We're staying in a different hotel.
- Biz başka bir otelde kalıyoruz.
- I won't stay with you.
- Ben seninle kalmayacağım.
- We may stay in Boston for a few more days.
- Boston'da birkaç gün daha kalabiliriz.
- Tom asked me to stay and help Mary.
- Tom kalmamı ve Mary'ye yardım etmemi istedi.
- I am going to stay with my aunt in Hawaii.
- Hawaii'de teyzemin yanında kalacağım.
- Stay right here, OK?
- Burada kal, tamam mı?
- I'll stay in Boston until October 20th.
- Ekim'in 20'sine kadar Boston'da kalacağım.
- I want you to stay here with Tom.
- Burada Tom'la kalmanı istiyorum.
- I can't possibly stay any longer.
- Daha fazla kalamayacağım.
- We decided to stay with Tom.
- Tom'la kalmaya karar verdik.
- How do you stay so calm?
- Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?
- Are you sure you want to stay here by yourself?
- Burada tek başına kalmak istediğine emin misin?
- Tom should've stayed where he was.
- Tom bulunduğu yerde kalmalıydı.
- Tom stayed in bed for three months.
- Tom üç ay yatakta kaldı.
- Do you want to stay for dinner?
- Akşam yemeği için kalmak ister misin?
- Do not stay away from English, even for a day.
- Bir gün için bile, İngilizce'den uzak kalmayınız.
- I just stayed at home and watched TV.
- Sadece evde kaldım ve televizyon izledim.
- Can you stay with her?
- Onunla kalabilir misin?
- You can stay in the extra bedroom if you want.
- İstiyorsanız ekstra yatak odasında kalabilirsiniz.
- I should've told Tom to stay in Boston.
- Tom’a Boston’da kalmasını söylemeliydim.
- Tom stayed with his father.
- Tom babasıyla kaldı.
- I'm here to stay.
- Kalmak için buradayım.
- Tom stayed in bed all day.
- Tom bütün gün yatakta kaldı.
- I'd rather stay here by myself.
- Burada yalnız başıma kalmayı tercih ederim.
- I'd rather stay than go.
- Gitmektense kalmayı tercih ederim.
- He was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.
- Kaldığı oteldeki hizmetten memnun kalmamıştı.
- Tom ought to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmalı.
- Are you planning on staying?
- Kalmayı düşünüyor musun?
- I don't care whether he leaves or stays.
- İster gitsin ister kalsın umurumda değil.
- I can't stay long today.
- Bugün uzun kalamam.
- I stayed as long as I could.
- Elimden geldiğince uzun süre kaldım.
- Why didn't you stay with them?
- Neden onlarla kalmadın?
- Stay quite still.
- Oldukça durgun kal.
- He stayed there a couple of days.
- Orada birkaç gün kaldı.
- Everyone stayed in Boston except Tom.
- Tom hariç herkes Boston'da kaldı.
- Who's staying?
- Kim kaldı?
- I won't stay with you.
- Seninle kalmayacağım.
- Is she staying at a hotel?
- O bir otelde kalıyor mu?
- Stay here with her.
- Burada onunla kal.
- I'm not intending to stay long.
- Fazla kalmaya niyetim yok.
- He had to stay in hospital for a week.
- O, bir hafta hastanede kalmak zorunda kaldı.
- I can't stay long today.
- Bugün fazla kalamam.
- I can stay in the car while you go into the bank.
- Sen bankaya giderken arabada kalabilirim.
- In Japan it is less expensive to stay in a Business hotel.
- Japonya'da ticari bir otelde kalmak daha az pahalıdır.
- Mary is staying in a homeless shelter.
- Mary bir evsiz barınağında kalıyor.
- I didn't stay until the end of the concert.
- Konserin sonuna kadar kalmadım.
- That is the house that I stay in.
- Bu benim kaldığım ev.
- Why can't you stay with them?
- Neden onlarla kalamazsın?
- I prefer going out to staying at home.
- Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.
- This is the same hotel I stayed in three years ago.
- Burası üç yıl önce de kaldığım otel.
- Tom is staying at the hotel near my house.
- Tom evimin yanındaki otelde kalıyor.
- I wish to stay at a five-star hotel.
- Beş yıldızlı bir otelde kalmak istiyorum.
- I will stay at the hotel for now.
- Ben şimdilik otelde kalacağım.
- Tom hoped Mary would stay in Boston for a while.
- Tom Mary'nin bir süre Boston'da kalacağını umuyordu.
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- Sami is staying with Layla.
- Sami, Layla ile kalıyor.
- I may want to stay a while.
- Bir süre kalmak isteyebilirim.
- I've decided to stay where I am.
- Olduğum yerde kalmaya karar verdim.
- I'm staying.
- Ben kalıyorum.
- Why don't I stay with her?
- Neden onunla kalmıyorum?
- I assume you'll want to stay here with us.
- Sanırım burada bizimle kalmak isteyeceksin.
- Does Tom still want to stay in Boston with us next summer?
- Tom hâlâ gelecek yaz bizimle Boston'da kalmak istiyor mu?
- Tom stayed here once.
- Tom burada bir kez kaldı.
- We would've stayed longer if we had had more time.
- Daha fazla zamanımız olsaydı daha uzun süre kalırdık.
- I might stay in Boston for over a month.
- Bir aydan fazla Boston'da kalabilirim.
- You are free to go or to stay.
- Gitmekte ya da kalmakta özgürsünüz.
- Won't you stay for tea?
- Çaya kalmayacak mısın?
- Tom should've stayed where he was.
- Tom olduğu yerde kalmalıydı.
- You had better stay here a little longer.
- Burada biraz daha kalsan iyi olur.
- I don't think we have to stay here any longer.
- Burada daha fazla kalmamız gerektiğini düşünmüyorum.
- We'll stay as long as possible.
- Mümkün olduğu kadar kalacağız.
- I'm asking you to stay.
- Kalmanı rica ediyorum.
- Tom had not intended to stay so long.
- Tom bu kadar uzun kalmaya niyetli değildi.
- How long did you stay in Canada?
- Kanada'da ne kadar süre kaldın?
- I'd like to stay here a little longer.
- Burada biraz daha kalmak istiyorum.
- Do you want me to stay?
- Kalmamı istiyor musun?
- Tom stayed there a couple of days.
- Tom orada birkaç gün kaldı.
- She visits him quite often, but never stays very long.
- Onu sık sık ziyaret ediyor ama asla çok uzun kalmıyor.
- How late do you stay up every night?
- Her gece kaça kadar uyanık kalıyorsun?
- Tonight, I'll stay at home.
- Bu gece evde kalacağım.
- Tom doesn't like to stay at home.
- Tom evde kalmaktan hoşlanmaz.
- Don't stay up too late.
- Çok geç kalma.
- I really want to stay.
- Gerçekten kalmak istiyorum.
- We're staying.
- Biz kalıyoruz.
- Why didn't Tom tell Mary to stay?
- Tom neden Mary'e kalmasını söylemedi?
- She stayed with the house.
- Evde kaldı.
- It's boring to stay at home.
- Evde kalmak sıkıcı.
- Tom has stayed at my house several times.
- Tom birkaç kez evimde kaldı.
- I'll stay with you until Tom gets here.
- Tom buraya gelene kadar seninle kalacağım.
- Tom stayed in Boston for about three months.
- Tom Boston'da yaklaşık üç ay kaldı.
- I'll stay with the baby if you want to go.
- Gitmek istersen bebekle kalırım.
- It would be better if you stayed in bed.
- Yatakta kalsan daha iyi olurdu.
- Can I stay a little longer?
- Biraz daha uzun kalabilir miyim?
- How long are you going to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalacaksın?
- Stay where you are.
- Olduğun yerde kal.
- How long are you going to stay?
- Ne kadar kalacaksın?
- Tom says he just wants to stay for a few days.
- Tom sadece birkaç gün kalmak istediğini söylüyor.
- I told you to stay in the car.
- Arabada kalmanı söyledim.
- I'm not sure it's wise for me to stay.
- Kalmamın akıllıca olacağından emin değilim.
- I'm staying over at my friend's place.
- Arkadaşımın evinde kalıyorum.
- I intend to stay in Nagoya for three days.
- Nagoya'da üç gün kalmayı planlıyorum.
- You can stay if I want to.
- Eğer istersem kalabilirsin.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
- I stayed in the car while Tom was in the bank.
- Tom bankadayken ben arabada kaldım.
- Tom and Mary stayed in a fancy hotel.
- Tom ve Mary lüks bir otelde kaldı.
- Y'all must stay.
- Hepiniz kalmalısınız.
- Let's let him go or stay as he decides.
- Bırakalım gitsin ya da kalsın, nasıl karar verirse.
- We're going to stay.
- Biz kalacağız.
- I'll be staying.
- Kalıyor olacağım.
- If you don't want to stay alone, I can keep you company.
- Yalnız kalmak istemiyorsanız size eşlik edebilirim.
- Don't stay too late.
- Çok geç kalmayın.
- Are you staying at this hotel, too?
- Sen de bu otelde kalıyor musun?
- Ask Tom if he'll stay in Boston.
- Tom'a Boston'da kalıp kalmayacağını sor.
- I should've stayed longer.
- Daha uzun kalmalıydım.
- We need a place to stay tonight.
- Bu gece kalacak bir yere ihtiyacımız var.
- Tom stayed after class to talk to the teacher.
- Tom dersten sonra öğretmenle konuşmak için kaldı.
- Tom refused to stay at home.
- Tom evde kalmayı reddetti.
- I'm going to stay in the pool a little longer.
- Havuzda biraz daha kalacağım.
- She was dissatisfied with the service at the hotel where she stayed.
- Kaldığı oteldeki hizmetten memnun kalmamıştı.
- He is now staying in Paris.
- O, şimdi Paris'te kalıyor.
- American troops stayed in Nicaragua until 1933.
- Amerikan birlikleri 1933'e kadar Nikaragua'da kaldı.
- My father stayed a few days in Frankfurt.
- Babam Frankfurt'ta birkaç gün kaldı.
- I'm used to staying up late.
- Ben geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Tom doesn't expect to stay too long.
- Tom çok uzun kalmayı düşünmüyor.
- You're more than welcome to stay.
- İstersen kalabilirsin.
- She is staying at a little hotel by the castle.
- Kalenin yanındaki küçük bir otelde kalıyor.
- Tom stayed in Boston for a short while.
- Tom kısa bir süreliğine Boston'da kaldı.
- It's a pity we can't stay.
- Ne yazık ki biz kalamayız.
- We never stay anywhere for very long.
- Asla herhangi bir yerde çok uzun süre kalmayız.
- You may stay.
- Sen kalabilirsin.
- Tom had his reasons for staying in Boston.
- Tom'un Boston'da kalmak için sebepleri vardı.
- He stayed away from school for a week.
- O bir hafta boyunca okuldan uzak kaldı.
- This is the hotel where we stayed that time.
- Burası o zaman kaldığımız otel.
- I ran out of money during my stay in India.
- Hindistan'da kaldığım sırada param bitti.
- Thanks for letting us stay.
- Kalmamıza izin verdiğin için teşekkürler.
- You should stay in school.
- Okulda kalmalısın.
- Why don't you stay for lunch?
- Neden öğle yemeği için kalmıyorsun?
- I have no intention of staying here in Boston.
- Boston'da kalmaya hiç niyetim yok.
- We're staying with you.
- Sizinle kalıyoruz.
- Why can't you stay with Tom?
- Neden Tom'la kalamıyorsun?
- Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
- Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Şikago'ya dönmek zorundaydı.
- How long do you need to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalman gerekiyor?
- This stays between you and me.
- Bu seninle benim aramda kalır.
- Try to stay still.
- Hareketsiz kalmaya çalış.
- Tom told me to stay away from Mary.
- Tom bana Mary'den uzak kalmamı söyledi.
- Are you sure you don't want to stay for dinner?
- Yemeğe kalmak istemediğine emin misin?
- Stay as long as you want.
- İstediğin kadar kal.
- Who did Tom plan on staying with?
- Tom kiminle kalmayı planlıyordu?
- He stayed alone.
- O yalnız kaldı.
- Did Tom say he'd stay in Boston?
- Tom Boston'da kalacağını söyledi mi?
- Would you rather not stay?
- Kalmamayı mı tercih edersin?
- Please stay for dinner.
- Lütfen akşam yemeği için kal.
- I don't think we should stay at this hotel.
- Bence bu otelde kalmamalıyız.
- Do you have a place to stay tonight?
- Bu gece kalacak bir yerin var mı?
- I have to stay for a while.
- Bir süre kalmam gerekiyor.
- We stayed at a cheap hotel.
- Biz ucuz bir otelde kaldık.
- Can you still stay with Tom?
- Yine de Tom'la kalabilir misin?
- You need to stay alert.
- Uyanık kalman gerekiyor.
- Should we stay or should we go?
- Kalmalı mıyız yoksa gitmeli miyiz?
- I'll stay up with you.
- Ben seninle kalacağım.
- Would you like to stay for lunch?
- Öğle yemeği için kalmak ister misiniz?
- Tom stayed on the phone with Mary.
- Tom, Mary ile telefonda kaldı.
- Tom doesn't want me to stay.
- Tom kalmamı istemiyor.
- Kate stayed in Izu for the weekend.
- Kate hafta sonu İzu'da kaldı.
- Tom wanted to stay longer.
- Tom daha uzun kalmak istiyordu.
- Do you plan to stay for a while?
- Bir süre kalmayı mı planlıyorsun?
- Tom is going to have to stay in the hospital for another three weeks.
- Tom üç hafta daha hastanede kalmak zorunda kalacak.
- We stayed at a hotel by the lake.
- Gölün kenarında bir otelde kaldık.
- Could you stay and help me?
- Kalmak ve bana yardım etmek ister misin?
- Tom didn't need to stay.
- Tom'un kalmasına gerek yoktu.
- I don't want to stay in Boston.
- Boston'da kalmak istemiyorum.
- I just want to stay in the car.
- Sadece arabada kalmak istiyorum.
- I wish I could stay here with you today.
- Keşke bugün burada seninle kalabilseydim.
- I want to stay in a hotel near the airport.
- Havaalanına yakın bir otelde kalmak istiyorum.
- Are you really staying at the Hilton?
- Gerçekten Hilton'da mı kalıyorsunuz?
- I would sooner stay than go.
- Gitmektense kalmayı tercih ederim.
- Where does Tom stay in Boston?
- Tom Boston'da nerede kalıyor?
- I prefer to stay indoors.
- İçeride kalmayı tercih ederim.
- You should've stayed in Boston.
- Boston'da kalmalıydın.
- I often stay in bed until noon on Sundays.
- Pazar günleri genellikle öğlene kadar yatakta kalıyorum.
- Tom said he didn't want to stay in Boston any longer.
- Tom, Boston'da daha fazla kalmak istemediğini söyledi.
- How long are you planning to stay here?
- Burada ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- Tom let me know that he planned to stay in Boston until his money ran out.
- Tom bana parası bitene kadar Boston'da kalmayı planladığını söyledi.
- I need to stay here with him.
- Burada onunla kalmalıyım.
- We want her to stay and help.
- Onun kalmasını ve yardım etmesini istiyoruz.
- Do you want to stay for lunch?
- Öğle yemeği için kalmak ister misiniz?
- Stay in your car.
- Arabanda kal.
- I should've stayed in Boston.
- Boston'da kalmalıydım.
- She extended her stay by five days.
- Kalışını beş gün uzattı.
- Please let me stay.
- Lütfen kalmama izin verin.
- That's why I stayed behind.
- Bu yüzden geride kaldım.
- Tom stayed back.
- Tom geride kaldı.
- Give me a reason to stay.
- Bana kalmam için bir neden söyle.
- If it rains, I'll stay at home.
- Yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- Maybe Tom should stay here with Mary.
- Belki de Tom burada Mary ile kalmalı.
- Do you have any idea how long Tom will stay?
- Tom'un ne kadar kalacağı hakkında bir fikrin var mı?
- How long will you stay in Hakone?
- Hakone'de ne kadar kalacaksın?
- Do you think it'll stay that way?
- Bu şekilde kalacağını düşünüyor musun?
- I stayed seated.
- Oturur halde kaldım.
- I want you to stay with her.
- Onunla kalmanı istiyorum.
- How long did you stay in Canada?
- Kanada'da ne kadar kaldınız?
- He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
- I'm glad you're staying.
- Ben kalmana memnun oldum.
- I'm not going to stay if you don't want me to.
- Eğer istemezseniz kalmayacağım.
- Tom had to stay at the YMCA.
- Tom genç erkekler hıristiyan derneğinde kalmak zorundaydı.
- I didn't think Tom would make it through the night, so I stayed by his bedside.
- Tom'un geceyi atlatamayacağını düşündüm, bu yüzden yatağının yanında kaldım.
- We agreed that all the kids would stay together.
- Tüm çocukların birlikte kalması konusunda anlaştık.
- How many days did you stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kaldın?
- I had to stay after class and talk to the teacher.
- Dersten sonra kalmak ve öğretmenle konuşmak zorundaydım.
- Tom told me to stay where I was.
- Tom bana olduğum yerde kalmamı söyledi.
- I'll stay in Athens for nine days.
- Atina'da dokuz gün kalacağım.
- I'd like you to stay and help me clean up.
- Kalmanı ve temizlikte bana yardım etmeni istiyorum.
- I stayed at home and watched TV by myself.
- Evde kaldım ve kendi başıma televizyon izledim.
- You really should've stayed where you were.
- Gerçekten olduğun yerde kalmalıydın.
- I don't care whether he leaves or stays.
- Onun gitmesi ya da kalması umurumda değil.
- How long do we need to stay here?
- Burada ne kadar kalmamız gerekir?
- Tom stayed there for three hours.
- Tom orada üç saat kaldı.
- I plan to stay in the city.
- Şehirde kalmayı planlıyorum.
- I can stay if I want me to.
- Eğer kalmayı istersem kalabilirim.
- Tom said that he planned to stay where he was.
- Tom olduğu yerde kalmayı planladığını söyledi.
- He stayed away from school for a week.
- Bir hafta boyunca okuldan uzak kaldı.
- Tom isn't planning on staying very much longer.
- Tom çok uzun süre kalmayı planlamıyor.
- Tom doesn't plan on staying here much longer.
- Tom burada daha fazla kalmayı planlamıyor.
- I don't feel well today and prefer to stay at home.
- Bugün iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ediyorum.
- We need a place to stay for the night.
- Gece için kalacak bir yere ihtiyacımız var.
- When you go to Boston, where do you stay?
- Boston'a gittiğinde nerede kalırsın?
- Tom stayed late.
- Tom geç saate kadar kaldı.
- Did you stay long at his place?
- Onun evinde uzun süre kaldın mı?
- How long have you stayed in Caracas?
- Caracas'ta ne kadar kaldın?
- We all need to stay together.
- Hepimiz bir arada kalmalıyız.
- Tom is staying with his relatives.
- Tom akrabalarıyla kalıyor.
- He stayed at a nice hotel.
- O güzel bir otelde kaldı.
- Tom could've stayed at my place.
- Tom benim evimde kalabilirdi.
- I didn't mean to stay so long.
- Bu kadar uzun kalmak istememiştim.
- The delay forced us to stay overnight in an expensive hotel.
- Gecikme yüzünden geceyi pahalı bir otelde geçirmek zorunda kaldık.
- Why don't you stay a minute?
- Neden bir dakika kalmıyorsun?
- I can't stay here long, and neither can Tom.
- Burada uzun süre kalamam, Tom da kalamaz.
- Tom agreed to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmayı kabul etti.
- Tom stayed upstairs.
- Tom üst katta kaldı.
- You may stay as long as you want.
- İstediğin kadar kalabilirsin.
- Let me stay with you.
- Seninle kalmama izin ver.
- I'm staying at my aunt's.
- Teyzemde kalıyorum.
- I asked Tom to stay at home.
- Tom'dan evde kalmasını istedim.
- Tom wanted Mary to stay a little bit longer.
- Tom, Mary'nin biraz daha kalmasını istedi.
- I stay at home on Sundays.
- Ben Pazar günleri evde kalırım.
- I should've stayed with him.
- Onunla kalmalıydım.
- Tom asked me to stay a little longer.
- Tom benim biraz daha kalmamı istedi.
- Tom must stay in the hospital for at least a week.
- Tom'un en az bir hafta hastanede kalması gerekiyor.
- Tom will stay for another three days.
- Tom üç gün daha kalacak.
- I have no reason to stay.
- Kalmam için bir sebebim yok.
- I want to stay in Boston a little longer.
- Boston'da biraz daha kalmak istiyorum.
- I'll stay close.
- Yakın kalacağım.
- Must I stay in bed?
- Yatakta kalmak zorunda mıyım?
- Did they have to stay there all day?
- Tüm gün mecburen orada mı kaldılar?
- How long do we have to stay here?
- Burada ne kadar kalmamız gerekiyor?
- I really think someone should stay here with Tom.
- Gerçekten birinin burada Tom ile kalması gerektiğini düşünüyorum.
- Whether you get married or stay a bachelor, you'll regret it either way.
- İster evlen ister bekar kal, her iki durumda da pişman olacaksın.
- We all need to stay together.
- Hepimiz birlikte kalmalıyız.
- Tom said if I wanted to stay, I could.
- Tom kalmak istersem kalabileceğimi söyledi.
- I won't stay there very long.
- Orada uzun süre kalmayacağım.
- I'm going to stay there for a couple of days.
- Orada birkaç gün kalacağım.
- I'm going to stay with my uncle in Boston.
- Boston'da eniştemle kalacağım.
- How long are you staying in Japan?
- Japonya'da ne kadar kalacaksın?
- Where are Tom and Mary staying?
- Tom ve Mary nerede kalıyor?
- Tom told Mary to stay at home until she got well.
- Tom, Mary iyileşene kadar evde kalmasını söyledi.
- Do you want me to stay or don't you?
- Kalmamı istiyor musun yoksa istemiyor musun?
- I hope Tom stays in Boston for at least another three days.
- Umarım Tom en az üç gün daha Boston'da kalır.
- Tom has to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmak zorunda.
- I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
- Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.
- How long do you expect me to stay?
- Ne kadar kalmamı bekliyorsunuz?
- Tom stayed in Boston for a short while.
- Tom kısa bir süre Boston'da kaldı.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı zaten söyledim.
- How long did Tom stay?
- Tom ne kadar kaldı?
- We stayed at home because it was raining.
- Yağmur yağdığı için evde kaldık.
- How much time are you going to stay in France?
- Fransa'da ne kadar zaman kalacaksın?
- I know I should stay.
- Kalmam gerektiğini biliyorum.
- I have stayed in Kyoto for three days.
- Üç gündür Kyoto'da kalmaktayım.
- They stayed like that for a while.
- Bir süre öyle kaldılar.
- Tom stayed in Boston a few days.
- Tom birkaç gün Boston'da kaldı.
- I usually stay up late.
- Genellikle geç saatlere kadar uyanık kalırım.
- I'm now staying at my uncle's.
- Şu an amcamın evinde kalıyorum.
- For the time being, he's staying at a neighboring hotel.
- Şimdilik komşu bir otelde kalıyor.
- Tom stayed at a very expensive hotel.
- Tom çok pahalı bir otelde kaldı.
- I'll stay with you until Tom gets here.
- Tom gelene kadar seninle kalacağım.
- Where did you stay?
- Sen nerede kaldın?
- I've decided I'm going to stay.
- Kalmaya karar verdim.
- Tom didn't stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmadı.
- Tom has decided to stay behind.
- Tom geride kalmaya karar verdi.
- I thought you'd want Tom to stay with you for a while.
- Tom'un bir süre seninle kalmasını isteyeceğini düşünmüştüm.
- How long does Tom expect us to stay?
- Tom ne kadar kalmamızı bekliyor?
- Stay as long as you wish.
- İstediğin kadar kal.
- That's why I don't want to stay any longer.
- Bu yüzden artık kalmak istemiyorum.
- I think Tom would've stayed longer if he could've.
- Bence Tom yapabilseydi daha fazla kalırdı.
- I'll stay in Boston for at least one more day.
- En azından bir gün daha Boston'da kalacağım.
- Would you rather stay here with Tom?
- Burada Tom'la kalmayı tercih eder misin?
- Tom stayed in Boston.
- Tom Boston'da kaldı.
- Try to stay out of sight.
- Gözden uzak kalmaya çalışın.
- The cabin we stayed in didn't have electricity.
- Kaldığımız kulübede elektrik yoktu.
- We're not staying.
- Kalmıyoruz.
- I plan to stay there one week.
- Orada bir hafta kalmayı planlıyorum.
- Tom tried to stay composed.
- Tom sakin kalmaya çalıştı.
- If I could stay longer, I would.
- Daha uzun kalabilirsem kalırım.
- How long do I have to stay here?
- Burada ne kadar kalmam gerekiyor?
- I'm planning to stay at a hotel.
- Bir otelde kalmayı planlıyorum.
- Stay on the path.
- Yol üzerinde kal.
- I didn't stay there long.
- Orada fazla kalmadım.
- Tom doesn't care whether Mary stays or not.
- Tom, Mary'nin kalıp kalmamasını umursamıyor.
- There's no need for you to stay here any longer.
- Burada daha fazla kalmana gerek yok.
- We stayed in a lovely little hotel in Paris.
- Paris'te güzel bir küçük otelde kaldık.
- Tom, I want you to stay with the kids.
- Tom, çocuklarla kalmanı istiyorum.
- Mary can eat and drink anything she wants and still stay skinny.
- Mary istediği her şeyi yiyip içebilir ve yine de zayıf kalabilir.
- I hope you're staying for dinner.
- Umarım yemeğe kalırsın.
- She always stayed by my side.
- Her zaman benim yanımda kalırdı.
- You're staying with them, right?
- Onlarla kalıyorsun, değil mi?
- I can only stay with you for just a few days.
- Seninle sadece birkaç gün kalabilirim.
- I don't want to stay here any longer.
- Burada daha fazla kalmak istemiyorum.
- I don't know whether to leave or stay.
- Gitsem mi kalsam mı bilemiyorum.
- Sometimes I stay for three hours at Tatoeba.
- Bazen Tatoeba'da üç saat kalıyorum.
- I'll stay in Moscow for six days.
- Moskova'da altı gün kalacağım.
- How will you convince Tom to stay?
- Tom'u kalmak için nasıl ikna edeceksin?
- Did Tom stay long?
- Tom uzun süre kaldı mı?
- Tom and Mary are both staying with you, aren't they?
- Tom ve Mary seninle kalıyorlar, değil mi?
- Is that why you've stayed?
- Bu yüzden mi kaldın?
- I'd like to stay longer.
- Daha uzun kalmak istiyorum.
- How long did you stay in the country?
- Ülkede ne kadar kaldınız?
- Stay up as long as you want.
- İstediğin kadar uyanık kal.
- Tom may stay in Australia for another week.
- Tom bir hafta daha Avustralya'da kalabilir.
- What state did you visit and how long did you stay?
- Hangi eyaleti ziyaret ettiniz ve ne kadar kaldınız?
- I plan to stay in Boston for three days.
- Üç gün Boston'da kalmayı planlıyorum.
- We've got to stay alert.
- Uyanık kalmak zorundayız.
- Sami wanted to offer Layla a place to stay.
- Sami, Layla'ya kalacak bir yer teklif etmek istedi.
- If it rains the day after tomorrow, I will stay at home.
- Öbür gün yağmur yağarsa evde kalacağım.
- My dear child, stay down here, otherwise the mean geese will bite you to death.
- Sevgili çocuğum, burada kal, yoksa zalim kazlar seni ölümüne ısırır.
- Tom stayed in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca hastanede kaldı.
- I'm staying with you.
- Ben sizinle kalıyorum.
- The weather stayed cold for three weeks.
- Hava üç hafta soğuk kaldı.
- You can't stay mad at me forever.
- Sonsuza dek bana kızgın kalamazsın.
- I'll stay in Boston for three days.
- Üç gün Boston'da kalacağım.
- When you go to Boston, where do you plan to stay?
- Boston'a gittiğinizde nerede kalmayı planlıyorsunuz?
- Let's stay in close contact.
- Yakın temasta kalalım.
- They stayed in the room with me for the whole night.
- Onlar bütün gece boyunca odada benimle kaldılar.
- Tom isn't the only one who plans to stay.
- Tom kalmayı planlayan tek kişi değil.
- I had to stay in bed all day.
- Ben bütün gün yatakta kalmak zorunda kaldım.
- I want you to stay quiet for a few minutes.
- Birkaç dakika sessiz kalmanı istiyorum.
- I never stay anywhere for more than three days.
- Hiçbir yerde üç günden fazla kalmam.
- Tom knows where Mary is staying.
- Tom Mary'nin nerede kaldığını biliyor.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
- I intend to stay in Boston with Tom.
- Tom'la Boston'da kalmaya niyetliyim.
- He stayed there a little while.
- O orada kısa bir süre kaldı.
- I'll stay until tomorrow.
- Yarına kadar kalacağım.
- Tom is planning to stay in Boston for several weeks.
- Tom birkaç hafta Boston'da kalmayı planlıyor.
- Tom and Mary stayed friends after they broke up.
- Tom ve Mary ayrıldıktan sonra dost kaldılar.
- I thought Tom would stay a little longer.
- Tom'un biraz daha kalacağını düşünmüştüm.
- Stay in your room.
- Odanda kal.
- Tom should stay in Boston for a few weeks.
- Tom birkaç haftalığına Boston'da kalmalı.
- You may stay here as long as you like.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.
- I don't know how much longer I'll be allowed to stay.
- Ne kadar daha kalmama izin verileceğini bilmiyorum.
- This is the temple where he stays.
- Bu, onun kaldığı tapınak.
- How long do you think Tom will stay in Boston?
- Sence Tom Boston'da ne kadar kalacak?
- How old must a child be to be able to stay at home alone?
- Evde yalnız kalabilmesi için bir çocuk kaç yaşında olmalı?
- They stayed at a five-star hotel.
- Onlar beş yıldızlı bir otelde kaldılar.
- How long did you stay abroad?
- Yurtdışında ne kadar kaldınız?
- Tom called to say you can't stay with him next week when you visit Boston.
- Tom arayıp gelecek hafta Boston'a gittiğinizde onunla kalamayacağınızı söyledi.
- Until when are you staying?
- Ne zamana kadar kalacaksın?
- We intended to stay there about two weeks.
- Orada yaklaşık iki hafta kalmayı planlıyorduk.
- Tom is going to stay in Boston a while.
- Tom bir süre Boston'da kalacak.
- That's the house I stayed in.
- Bu benim kaldığım ev.
- Tom stayed in his bedroom all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra yatak odasında kaldı.
- Sami stayed with friends.
- Sami arkadaşlarıyla kaldı.
- He said they should stay out of politics.
- Politikadan uzak kalması gerektiğini söyledi.
- Never stay away from school without good cause.
- İyi bir sebep olmaksızın asla okuldan uzak kalmayın.
- I can stay up as late as I want.
- İstediğim kadar geç saate kadar kalabilirim.
- I wish we could stay in Boston longer.
- Keşke Boston'da daha uzun süre kalabilsek.
- We'll stay as long as we can.
- Kalabildiğimiz sürece kalacağız.
- You decide to stay an extra hour.
- Bir saat daha kalmaya karar veriyorsun.
- You need to stay where you are.
- Olduğun yerde kalman gerekiyor.
- Tom ought to stay in Australia for a while.
- Tom bir süre Avustralya'da kalmalı.
- They advised us to stay put for the time being.
- Şimdilik burada kalmamızı tavsiye ettiler.
- Tom pretty much stays at home.
- Tom oldukça çok evde kalır.
- The hotel at which we stayed was very comfortable.
- Kaldığımız otel çok rahattı.
- I can never stay angry at Tom for very long.
- Tom'a asla çok uzun süre boyunca kızgın kalamam.
- I knew we should've stayed at home.
- Evde kalmamız gerektiğini biliyordum.
- I want you to stay in Boston until October 20th.
- 20 Ekim’e kadar Boston’da kalmanı istiyorum.
- Tom told Mary to stay at home.
- Tom Mary'ye evde kalmasını söyledi.
- You'll have to stay in the garage.
- Garajda kalmanız gerekecek.
- Tom likes to stay at home alone on weekends.
- Tom hafta sonlarında evde yalnız kalmayı seviyor.
- He stayed there not more than four days.
- Orada dört günden fazla kalmadı.
- I always stay with Tom in Boston.
- Boston'da hep Tom'la kalırım.
- He stayed at his aunt's house.
- Teyzesinin evinde kaldı.
- Tom never stays anywhere very long.
- Tom hiçbir yerde uzun süre kalmaz.
- If I had known you needed help, I would've stayed and helped you.
- Eğer yardıma ihtiyacın olduğunu bilseydim, kalırdım ve sana yardım ederdim.
- I always try to stay optimistic.
- Hep iyimser kalmaya çalışırım.
- Are you sure you don't want to stay for a couple of days?
- Birkaç gün daha kalmak istemediğine emin misin?
- If it rains, we will stay at home.
- Eğer yağmur yağarsa, evde kalacağız.
- I'd like to stay here for as long as possible.
- Burada mümkün olduğu kadar uzun süre kalmak istiyorum.
- Tom should've stayed in Boston.
- Tom Boston'da kalmalıydı.
- I'd hoped I could stay in Boston for three more days.
- Boston'da üç gün daha kalabileceğimi umuyordum.
- They stayed at a new hotel in Kobe.
- Kobe'de yeni bir otelde kaldılar.
- Stay here as long as you like.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.
- He told them to stay on the north side of the river.
- Onlara nehrin kuzey tarafında kalmalarını söyledi.
- I want Tom to stay as much as you do.
- Tom'un da senin kadar kalmasını istiyorum.
- How many more months will Tom stay in Boston?
- Tom Boston'da kaç ay daha kalacak?
- Tom ought to stay in Boston for a while.
- Tom bir süre Boston'da kalmalı.
- Please stay in Boston for a few more days.
- Lütfen Boston'da birkaç gün daha kal.
- How long do you expect me to stay?
- Ne kadar süre kalmamı bekliyorsunuz?
- You may stay at my house as long as you like.
- İstediğin sürece evimde kalabilirsin.
- I wanted to stay in Boston until October.
- Ekim ayına kadar Boston'da kalmak istiyordum.
- My weight stays the same no matter what I eat.
- Ne yersem yiyeyim kilom aynı kalıyor.
- How long would you like to stay here?
- Burada ne kadar kalmak istersin?
- Tom would've liked to stay longer, but he had to get back to the office.
- Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise geri dönmek zorundaydı.
- I think I'll stay.
- Kalacağımı düşünüyorum.
- We have the alternative of going or staying.
- Gitme ya da kalma alternatifimiz var.
- I don't think Tom will stay very long.
- Tom'un uzun süre kalacağını sanmıyorum.
- We're not going to stay here long.
- Burada uzun süre kalmayacağız.
- I can't stay much longer.
- Daha fazla kalamam.
- Tom will stay in Boston with us next month.
- Tom önümüzdeki ay bizimle Boston'da kalacak.
- If it rains tomorrow, we'll stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağız.
- Tom is staying with relatives.
- Tom akrabalarıyla kalıyor.
- We are staying at home because it's raining.
- Yağmur yağdığı için evde kalıyoruz.
- Please stay where you are.
- Lütfen olduğun yerde kal.
- Tom wanted to stay in Boston for another three days.
- Tom üç gün daha Boston'da kalmak istedi.
- How long do you have to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalman gerekiyor?
- We stay with Tom whenever we go to Boston.
- Ne zaman Boston'a gitsek Tom'la kalırız.
- Do you plan on staying single forever?
- Sonsuza kadar bekar kalmayı mı planlıyorsun?
- Tom didn't want to stay.
- Tom kalmak istemedi.
- If you stay at a big hotel, you can use their swimming pool.
- Büyük bir otelde kalırsanız, onların yüzme havuzu kullanabilirsiniz.
- I hadn't planned on staying so long.
- Bu kadar uzun süre kalmayı planlamamıştım.
- We couldn't stay together.
- Birlikte kalamazdık.
- I would stay here with you if I could.
- Yapabilseydim burada seninle kalırdım.
- I had no choice but to stay.
- Kalmaktan başka seçeneğim yoktu.
- We want them to stay and help.
- Kalmalarını ve yardım etmelerini istiyoruz.
- We should've stayed in Boston for a few more days.
- Boston'da birkaç gün daha kalmalıydık.
- I think we'll stay put.
- Sanırım yerimizde kalacağız.
- Tom enjoyed his stay in Boston.
- Tom Boston'daki kalışından keyif aldı.
- We are going to stay some weeks, together.
- Birlikte birkaç hafta kalacağız.
- Are you really here to stay?
- Gerçekten kalmak için mi buradasın?
- In the winter I'm in the city, but I stay in the country for the summer.
- Kışın şehirdeyim ama yaz için kırsalda kalırım.
- I'm not going to stay forever.
- Sonsuza dek kalmayacağım.
- He is now staying in Paris.
- Şu anda Paris'te kalıyor.
- We should try to convince Tom to stay with us for a few days.
- Bizimle birkaç gün kalması için Tom'u ikna etmeye çalışmalıyız.
- She stayed at home all day.
- O bütün gün evde kaldı.
- I'll stay with Tom.
- Tom'la kalacağım.
- I wasn't able to stay until the end of the movie.
- Filmin sonuna kadar kalamadım.
- I thought I told you to stay in the car.
- Sanırım arabanın içinde kalmanı söylemiştim.
- She never stays long.
- O hiç uzun süre kalmaz.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı söyledim.
- Do you want to stay here all week?
- Bütün hafta burada mı kalmak istiyorsun?
- I'll stay at Tom's house.
- Tom'un evinde kalacağım.
- I prefer to stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- Make sure this door stays locked.
- Bu kapının kilitli kalmasını sağlayın.
- I stayed at my aunt's house for three days.
- Üç gün teyzemin evinde kaldım.
- I'm only staying an hour.
- Sadece bir saat kalacağım.
- Tom is staying with his grandmother.
- Tom büyükannesiyle kalıyor.
- I'd like to stay at your hotel.
- Ben senin otelinde kalmak istiyorum.
- Try to stay cool, Tom.
- Sakin kalmaya çalış, Tom.
- We may as well stay where we are.
- Olduğumuz yerde kalabiliriz.
- We went to Rome, where we stayed a week.
- Roma'ya gittik, orada bir hafta kaldık.
- When you go to Boston, where do you plan to stay?
- Boston'a gittiğinizde, nerede kalmayı planlıyorsunuz?
- Stay where you are!
- Olduğun yerde kal!
- They stayed at home, because it rained.
- Evde kaldılar, çünkü yağmur yağıyordu.
- I'll stay a few more days.
- Birkaç gün daha kalacağım.
- Why don't we ask Tom to stay for a while?
- Neden Tom'un bir süre kalmasını istemiyoruz?
- He will not stay for more than four days.
- Dört günden fazla kalmayacak.
- If it's fun, I will stay.
- Eğer eğlenceliyse, kalacağım.
- It's going to stay that way.
- Öyle kalacak.
- I should've tried to convince Tom to stay.
- Tom'u kalması için ikna etmeye çalışmalıydım.
- We decided to stay.
- Kalmaya karar verdik.
- I could stay with you.
- Seninle kalabilirim.
- It's your decision whether you go or stay.
- Gitmek ya da kalmak senin kararın.
- He has stayed at the hotel for five days.
- O beş otelde kaldı.
- Because I had a cold, I stayed at home.
- Üşüttüğüm için evde kaldım.
- Tom doesn't want to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmak istemiyor.
- Tom didn't want to stay, but he did.
- Tom kalmak istemedi ama kaldı.
- I wish you could stay.
- Keşke kalabilseydin.
- He stayed here for a short time.
- O burada kısa bir süre boyunca kaldı.
- Tom visits us quite often, but he never stays very long.
- Tom bizi oldukça sık ziyaret eder ama asla çok uzun kalmaz.
- Tom told Mary he wanted her to stay in Boston with him.
- Tom, Mary'ye Boston'da onunla kalmasını istediğini söyledi.
- For a while you will stay here with us.
- Bir süre burada bizimle kalacaksın.
- I'd like to stay in a Western-style hotel.
- Batı tarzı bir otelde kalmak istiyorum.
- Won't you stay for supper?
- Akşam yemeğine kalmayacak mısın?
- Neither Tom nor Mary has to stay.
- Ne Tom ne de Mary kalmak zorunda.
- That's why I don't want to stay any longer.
- Bu yüzden daha fazla kalmak istemiyorum.
- You can't force Tom to stay.
- Tom'u kalmak için zorlayamazsın.
- This secret must stay between us.
- Bu sır ikimizin arasında kalmalı.
- Usually, they did not stay long.
- Genellikle uzun süre kalmadılar.
- How many days do you plan to stay?
- Kaç gün kalmayı planlıyorsunuz?
- Tom needs to stay in bed.
- Tom'un yatakta kalması gerekiyor.
- Since it's raining, it would be better if you stayed at home.
- Madem yağmur yağıyor, evde kalsan daha iyi olur.
- Tom said he couldn't stay long.
- Tom uzun süre kalamayacağını söyledi.
- Tom has decided to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmaya karar verdi.
- We must stay perfectly calm.
- Tamamen sakin kalmalıyız.
- We're going to stay at home today.
- Bugün evde kalacağız.
- Tom told Mary he wanted to stay in Boston for a few more days.
- Tom Mary'ye birkaç gün daha Boston'da kalmak istediğini anlattı.
- We stayed in Boston over Christmas.
- Noel boyunca Boston'da kaldık.
- Tom is going to stay at home tomorrow.
- Tom yarın evde kalacak.
- I want you to stay exactly where you are.
- Tam olarak olduğun yerde kalmanı istiyorum.
- They talked me into staying a little longer.
- Beni biraz daha kalmaya ikna ettiler.
- Tom says he can't stay long.
- Tom uzun süre kalamayacağını söylüyor.
- I'm staying at my boyfriend's place.
- Erkek arkadaşımın evinde kalıyorum.
- Why don't we stay with Tom?
- Neden Tom'la kalmıyoruz?
- I can only stay a few minutes.
- Sadece birkaç dakika kalabilirim.
- I wish Tom could stay longer.
- Keşke Tom daha uzun kalabilseydi.
- Don't stay in the sun too long.
- Güneşte çok uzun süre kalmayın.
- Tom just wants to stay in bed.
- Tom sadece yatakta kalmak istiyor.
- Tom needs to stay here with Mary.
- Tom'un burada Mary ile kalması gerekiyor.
- Just stay as you are.
- Olduğun gibi kal.
- If it rains tomorrow, will you stay at home?
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalır mısın?
- How long can you stay?
- Sen ne kadar kalabilirsin?
- I'd suggest you don't stay longer than absolutely necessary.
- Kesinlikle gerekenden daha fazla kalmamanızı öneririm.
- We're supposed to stay under the radar.
- Bizim radarın altında kalmamız gerekiyordu.
- I told Tom to stay in Boston for a few more weeks.
- Tom'a birkaç hafta daha Boston'da kalmasını söyledim.
- Tom doesn't know where Mary is planning to stay.
- Tom, Mary'nin nerede kalmayı planladığını bilmiyor.
- He stayed at a hotel for a couple of days.
- Birkaç gün otelde kaldı.
- Let Tom stay.
- Tom'un kalmasına izin ver.
- Where will you stay in Boston?
- Boston'da nerede kalacaksın?
- Stay where you are, please.
- Olduğun yerde kal, lütfen.
- He stayed at the hotel for two days.
- O, İki gün otelde kaldı.
- Tom is staying at his parents' place.
- Tom ailesinin evinde kalıyor.
- Stay very still.
- Çok durgun kal.
- Everything stayed the same.
- Her şey aynı kaldı.
- I'd hoped to convince you to stay a little longer.
- Seni biraz daha kalmaya ikna etmeyi umuyordum.
- Tom is going to stay here with us.
- Tom burada bizimle kalacak.
- Tom had to stay in bed.
- Tom yatakta kalmak zorundaydı.
- Should I stay or leave?
- Kalmalı mıyım yoksa gitmeli miyim?
- I want to stay in the game.
- Oyunda kalmak istiyorum.
- It would be better if you stayed in bed.
- Yatakta kalsan daha iyi olur.
- Tom has a fever and should stay in bed.
- Tom'un ateşi var ve yatakta kalmalı.
- I would rather stay at home than go out in the rain.
- Yağmurda dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- Do you think Tom will stay in Boston long?
- Sence Tom Boston'da uzun süre kalır mı?
- Why did you stay with her?
- Neden onunla kaldın?
- I'll be staying at Tom's.
- Tom'un evinde kalıyor olacağım.
- I stay home alone while my parents are at work.
- Ailem işteyken evde yalnız kalırım.
- This is the same hotel that I stayed in three years ago.
- Bu benim üç yıl önce kaldığım otelin aynısı.
- It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.
- Bütün gün şiddetli yağmur yağdı, bu süre boyunca içeride kaldım.
- I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Bir kütüphane gördüğümde keşke zamanım olsaydı da gidip içindeki her şeyi okuyana kadar kalsaydım diye düşünmeden edemiyorum.
- The hotel we stayed at last summer is near the lake.
- Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındı.
- This is the hotel where we stayed last year.
- Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir.
- I'm not staying here another night.
- Burada bir gece daha kalmıyorum.
- I want to stay for several days.
- Birkaç gün kalmak istiyorum.
- Political systems change, but people always stay the same.
- Politik sistemler değişir ama insanlar hep aynı kalır.
- They say that a family that eats together, stays together.
- Birlikte yiyen bir aile bir arada kalır derler.
- How long did you stay at the party last night?
- Dün gece partide ne kadar kaldın?
- Has Tom told you why he doesn't want to stay?
- Tom sana neden kalmak istemediğini söyledi mi?
- If you don't want to be here, you don't have to stay.
- Burada olmak istemiyorsan, kalmak zorunda değilsin.
- I can only stay a minute.
- Sadece bir dakika kalabilirim.
- Stay with her for a moment.
- Bir an için onunla kal.
- If you want me to, I'll stay here with you until Tom gets back.
- Eğer istersen Tom dönünceye kadar burada seninle kalırım.
- Stay with me here.
- Benimle burada kal.
- Tom must stay.
- Tom kalmalı.
- Tom wanted Mary to stay with John.
- Tom, Mary'nin John'la kalmasını istedi.
- They stayed friends after they broke up.
- Ayrıldıktan sonra arkadaş kaldılar.
- Tom stays at home on weekends.
- Tom hafta sonları evde kalıyor.
- Stay down or you might get hit by a stray bullet.
- Yerde kal yoksa serseri bir kurşunla vurulabilirsin.
- Tom wants me to stay for a couple of days.
- Tom birkaç gün kalmamı istiyor.
- I wasn't able to stay in Boston as long as I wanted to.
- Boston'da istediğim kadar uzun kalamadım.
- We can't stay.
- Biz kalamayız.
- I'll stay in Paris for seven days.
- Paris'te yedi gün kalacağım.
- Tom said he had never planned to stay that long.
- Tom asla bu kadar uzun süre kalmayı planlamadığını söyledi.
- How long do we have to stay here?
- Burada ne kadar kalmamız gerek?
- You don't need to stay if you don't want to.
- İstemiyorsan kalmana gerek yok.
- They have stayed friendly.
- Arkadaşça kaldılar.
- If I could stay, I would.
- Kalabilirsem kalırım.
- Tom is staying with his uncle.
- Tom amcasıyla kalıyor.
- Ask Tom to stay a while.
- Tom'a biraz kalmasını söyle.
- I really should've stayed in Boston longer.
- Boston'da daha fazla kalmalıydım.
- Did you stay till the end of the concert?
- Konserin sonuna kadar kaldın mı?
- Tom plans to stay for three weeks.
- Tom üç hafta kalmayı planlıyor.
- Tom stayed at a hotel.
- Tom bir otelde kaldı.
- What happened that made you want to stay?
- Ne oldu da kalmak istedin?
- Tom told Mary that she should stay.
- Tom, Mary'ye kalması gerektiğini söyledi.
- I've got to stay.
- Burada kalmalıyım.
- Can you recommend a place to stay in Boston?
- Boston'da kalmak için bir yer önerebilir misin?
- Wars come and go, but soldiers stay eternal.
- Savaşlar gelir ve gider, ancak askerler baki kalırlar.
- I stayed at Tom's house in Boston.
- Boston'da Tom'un evinde kaldım.
- We aren't going to stay at that hotel again.
- O otelde tekrar kalmayacağız.
- Tom said he wants to stay at home all day.
- Tom bütün gün evde kalmak istediğini söyledi.
- I thought I'd stay a little longer.
- Biraz daha kalırım sanmıştım.
- I will stay in New York for five days.
- New York'ta beş gün kalırım.
- Tom wants us to stay.
- Tom kalmamızı istiyor.
- Tom wants me to stay here in Boston until Monday.
- Tom pazartesiye kadar burada Boston'da kalmamı istiyor.
- Just stay in the kitchen until Tom goes home.
- Tom eve gelinceye kadar sadece mutfakta kal.
- This kind of weather makes me want to stay indoors.
- Böyle havalarda içeride kalmak istiyorum.
- We're planning to stay until tomorrow.
- Yarına kadar kalmayı planlıyoruz.
- I want to stay with you.
- Sizinle kalmak istiyorum.
- Why do you stay at home on Mondays?
- Neden pazartesi günleri evde kalıyorsun?
- Tom chose to stay.
- Tom kalmayı seçti.
- Tom stayed at his uncle's house.
- Tom amcasının evinde kaldı.
- Tom will be staying for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalıyor olacak.
- I need a place to stay.
- Kalacak bir yere ihtiyacım var.
- I told you to stay indoors.
- Sana içeride kalmanı söyledim.
- My father stayed a few days in Frankfurt.
- Babam birkaç gün Frankfurt'ta kaldı.
- This is where Tom stays when he's in Boston.
- Bu, Tom'un Bostonda iken kaldığı yer.
- Tom would rather stay.
- Tom kalmayı tercih ederdi.
- We stayed at the hotel Tom recommended.
- Tom'un önerdiği otelde kaldık.
- How many days do you want to stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kalmak istiyorsun?
- How could Tom and Mary even stay in the same room?
- Tom ve Mary nasıl aynı odada kalabildi?
- We stayed at a hotel in front of the station.
- Biz istasyonun önünde bir otelde kaldık.
- Can you stay with Tom?
- Tom'la kalabilir misin?
- Stay as long as you need.
- İstediğin kadar kal.
- How long are you going to stay in Japan?
- Japonya'da ne kadar kalacaksın?
- How much time are you going to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalacaksın?
- Fadil and Layla stayed together in Cairo for a couple of days.
- Fadıl ve Layla Kahire'de birkaç gün birlikte kaldılar.
- Jim stayed at my house.
- Jim benim evimde kaldı.
- Tom doesn't care whether Mary stays or goes.
- Tom, Mary'nin kalmasını ya da gitmesini umursamıyor.
- You should stay in the hospital for treatment.
- Tedavi için hastanede kalmalısın.
- Tom stayed at home by himself.
- Tom evde tek başına kaldı.
- Why would Tom stay?
- Tom neden kalsın?
- Can you stay a minute?
- Bir dakika kalabilir misin?
- Students are expected to stay away from dubious places.
- Öğrencilerin şüpheli yerlerden uzak kalması bekleniyor.
- Tom stayed in the hotel.
- Tom otelde kalıyordu.
- I plan to stay in Boston for a week.
- Boston'da bir hafta kalmayı planlıyorum.
- We stayed at the Dorchester.
- Dorchester'da kaldık.
- Tom should've stayed a little longer.
- Tom biraz daha kalmalıydı.
- Walking to work every day is one way to stay fit.
- Her gün işe yürüyerek gitmek zinde kalmanın bir yoludur.
- I'd rather stay at home than go to the movies.
- Evde kalmayı sinemaya gitmeye tercih ederim.
- Do you plan to stay for a while?
- Bir süre kalmayı düşünüyor musun?
- Do you really want to stay until Monday?
- Gerçekten pazartesiye kadar kalmak istiyor musun?
- I think Tom would've stayed longer if he could've.
- Sanırım Tom yapabilseydi daha uzun kalırdı.
- Tom is probably planning on staying in Boston until October.
- Tom muhtemelen Ekim ayına kadar Boston'da kalmayı planlıyor.
- Thanks for staying with them.
- Onlarla kaldığın için teşekkürler.
- Many children stay after school for club activities.
- Birçok çocuk, okuldan sonra kulüp etkinlikleri için kalır.
- If only you could have stayed a little bit longer.
- Keşke biraz daha kalabilseydin.
- Do you really want to stay for another three days?
- Gerçekten üç gün daha kalmak ister misin?
- I want you to stay right where you are.
- Şu an olduğun yerde kalmanı istiyorum.
- I'm sorry, but I can't stay for long.
- Üzgünüm ama uzun süre kalamam.
- I probably should just stay in bed today.
- Bugün muhtemelen yatakta kalmam gerekiyor.
- We shouldn't have stayed so long.
- Bu kadar uzun kalmamalıydık.
- Tom stays at home on weekends.
- Tom hafta sonları evde kalır.
- How long do you plan on staying in this country?
- Bu ülkede ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- Tom said he didn't want to stay in Boston any longer.
- Tom artık Boston'da kalmak istemediğini söyledi.
- Tom and Mary aren't staying.
- Tom ve Mary kalmıyorlar.
- I want to stay with her.
- Onunla kalmak istiyorum.
- I would rather stay at home than go to the movies.
- Sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Did you really stay in all night?
- Gerçekten bütün gece evde mi kaldın?
- They stayed friends.
- Onlar arkadaş kaldılar.
- Tom asked Mary to stay for dinner.
- Tom Mary'den akşam yemeği için kalmasını istedi.
- We plan to stay a week.
- Biz bir hafta kalmayı planlıyoruz.
- Let him stay.
- Kalmasına izin ver.
- Stay here with him.
- Burada onunla kal.
- If it is raining tomorrow, we stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalırız.
- Tom wanted to stay in Boston for another three days.
- Tom Boston'da üç gün daha kalmak istedi.
- Tom convinced Mary to stay in school.
- Tom Mary'yi okulda kalması için ikna etti.
- I'd rather stay at home than go to the movies.
- Sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Will your parents let you stay home today?
- Ailen bugün burada kalmana izin verir mi?
- Tom did his best to persuade Mary to stay.
- Tom, Mary'yi kalmaya ikna etmek için elinden geleni yaptı.
- Sami stayed in his motorhome.
- Sami karavanında kaldı.
- Tom is going to stay with you.
- Tom sizinle kalacak.
- Tom didn't stay long.
- Tom uzun süre kalmadı.
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa evde kalacağım.
- Maybe Tom should've stayed with the children.
- Belki de Tom çocuklarla kalmalıydı.
- Tom can't stay in one place very long.
- Tom bir yerde çok uzun süre kalamaz.
- Tom wanted Mary to understand why he couldn't stay.
- Tom neden kalamadığını Mary'nin anlamasını istiyordu.
- I'm going to stay just a little bit longer.
- Biraz daha kalacağım.
- I think one of us ought to stay with Tom.
- Bence birimiz Tom'la kalmalı.
- In the winter I'm in the city, but I stay in the country for the summer.
- Kışın şehirdeyim ama yazları taşrada kalıyorum.
- How long will you stay in Tokyo?
- Tokyo'da ne kadar kalacaksın?
- Ask him to stay a while.
- Ondan biraz kalmasını rica et.
- She did come, but didn't stay long.
- O geldi, ama uzun kalmadı.
- Tom stayed as long as he could.
- Tom kalabildiği kadar kaldı.
- I had no intention of staying that long.
- O kadar uzun kalma niyetim yoktu.
- Takeshi did come, but didn't stay long.
- Takeshi gelmesine geldi ama uzun kalmadı.
- Tom and Mary both need to stay in Boston for another three days.
- Tom ve Mary'nin Boston'da üç gün daha kalmaları gerekiyor.
- You'd better stay at home rather than go out on such a day.
- Böyle bir günde dışarı çıkmaktansa evde kalsan iyi olur.
- I stayed at a cheap hotel.
- Ucuz bir otelde kaldım.
- I hope Tom stays in Boston for at least another three days.
- Tom'un en azından üç gün daha Boston'da kalacağını umuyorum.
- I'll stay if it rains.
- Yağmur yağarsa kalacağım.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde ateşin yakınında kalmayı ve rüzgar sesini dinlemeyi severim.
- I want you to stay in Boston until October 20th.
- Ekim'in 20'sine kadar Boston'da kalmanı istiyorum.
- You must not stay in bed.
- Yatakta kalamazsın.
- I'm staying put.
- Ben kalıyorum.
- Tom's parents only stayed together for the sake of the children.
- Tom'un anne ve babası sadece çocukların iyiliği için birlikte kaldılar.
- Which would you rather do, go to the cinema or stay at home?
- Hangisini tercih edersin, sinemaya gitmeyi mi yoksa evde kalmayı mı?
- Wouldn't you rather stay for another hour?
- Bir saat daha kalmayı tercih eder misin?
- Tom told me you're only planning on staying here for three days.
- Tom bana burada sadece üç gün kalmayı planladığını söyledi.
- I'd like to stay here with you.
- Burada seninle kalmak istiyorum.
- Tom stayed three years.
- Tom üç yıl kaldı.
- I hope that Tom and Mary stay in school.
- Umarım Tom ve Mary okulda kalır.
- Permit me to stay.
- Kalmama izin ver.
- Let me stay.
- Bırak kalayım.
- I can't possibly stay any longer.
- Daha fazla kalamam.
- I'll stay in Moscow for six days.
- Altı gün Moskova'da kalacağım.
- They can stay.
- Kalabilirler.
- We are not going to stay at the hotel again.
- Biz tekrar otelde kalmayacağız.
- Tom agreed to stay.
- Tom kalmayı kabul etti.
- She stayed at a nice hotel.
- O güzel bir otelde kaldı.
- I used to stay with my grandmother for a couple of weeks every summer.
- Ben her yaz birkaç hafta büyükannemle kalırdım.
- You must stay in your seat.
- Koltuğunuzda kalmalısınız.
- We can't stay for lunch.
- Öğle yemeği için kalamayız.
- I'm not staying in a hotel.
- Otelde kalmayacağım.
- Yesterday she stayed at home instead of going out.
- Dün dışarı çıkmak yerine evde kaldı.
- You must stay.
- Siz kalmalısınız.
- I don't want to stay in Boston any longer.
- Daha fazla Boston'da kalmak istemiyorum.
- Stay with her.
- Onunla kal.
- I'm going to die, and I want you to stay here with me.
- Ben öleceğim ve senin burada benimle kalmanı istiyorum.
- Bob stayed at his uncle's house.
- Bob amcasının evinde kaldı.
- Tom stayed for several days.
- Tom birkaç gün kaldı.
- You may go or stay at will.
- İstediğin zaman gidebilirsin ya da kalabilirsin.
- He stayed up all night reading a novel.
- Bütün gece bir roman okuyarak uyanık kaldı.
- Do we want to go or stay?
- Gitmek mi yoksa kalmak mı istiyoruz.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı söyledim bile.
- I wish I could stay longer.
- Keşke daha uzun kalabilsem.
- You can stay at my house.
- Benim evimde kalabilirsin.
- I told Tom to stay in his room.
- Tom'a odasında kalmasını söyledim.
- I plan to stay at home all day Monday.
- Pazartesi bütün gün evde kalmayı planlıyorum.
- Are you going to stay mad at me?
- Bana kızgın kalacak mısın?
- We've got to stay together.
- Beraber kalmalıyız.
- It's a waste of time to stay longer.
- Daha uzun kalmak zaman kaybıdır.
- Tom struggled to stay in control.
- Tom kontrol altında kalmak için mücadele etti.
- I wish Tom could stay longer.
- Keşke Tom daha uzun süre kalabilseydi.
- I don't want to stay here by myself.
- Burada tek başıma kalmak istemiyorum.
- Tom didn't want me to stay.
- Tom kalmamı istemedi.
- How long are you staying in Australia?
- Avustralya’da ne kadar kalacaksınız?
- We stayed with them all through the summer.
- Bütün yaz boyunca onlarla birlikte kaldık.
- I can stay up late since I am on summer holidays.
- Yaz tatilinde olduğum için geç saatlere kadar kalabilirim.
- I'm staying at the Sheraton Hotel.
- Sheraton Otel'de kalıyorum.
- You should stay in bed with your husband.
- Kocanla birlikte yatakta kalmalısın.
- I cross my heart and hope to die that this will stay between us.
- Yemin ederim ki bu aramızda kalacak.
- Can you recommend a place to stay in London?
- Londra'da kalacak bir yer tavsiye edebilir misiniz?
- Are you staying with him?
- Onunla kalıyor musun?
- I'm planning to stay at the hotel.
- Otelde kalmayı planlıyorum.
- Tom didn't stay for long.
- Tom uzun süre kalmadı.
- I'm planning on staying at his place tomorrow.
- Yarın onun evinde kalmayı planlıyorum.
- Do you want me to stay with you?
- Seninle kalmamı ister misin?
- I'm planning on staying in the city.
- Kentte kalmayı planlıyorum.
- During my stay in London, I met him.
- Londra'da kalırken onunla tanıştım.
- I'll stay in Boston for three months.
- Üç ay Boston'da kalacağım.
- Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
- Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
- She stayed here by herself.
- O, burada tek başına kaldı.
- He can stay here for one night, no longer.
- O burada bir gece kalabilir, daha fazla değil.
- They stayed at home because it was very cold.
- Evde kaldılar çünkü hava çok soğuktu.
- You can stay up late if you want.
- İstersen geç saate kadar kalabilirsin.
- Can't you stay a while longer?
- Biraz uzun kalabilir misiniz?
- How long are you staying in Australia?
- Avustralya'da ne kadar kalıyorsun?
- You stay away from her.
- Ondan uzak kal.
- Why don't you stay for a while?
- Neden bir süre kalmıyorsun?
- This secret must stay between us.
- Bu sır aramızda kalmalı.
- Tom persuaded me to stay.
- Tom kalmam için beni ikna etti.
- I should've stayed with them.
- Onlarla kalmalıydım.
- Why do you stay with her?
- Neden onunla kalıyorsun?
- I'll stay with you.
- Sizinle kalacağım.
- Do you want me to stay with Tom?
- Tom'la kalmamı ister misin?
- I'll stay in the background.
- Ben arka planda kalacağım.
- Do you think she still wants me to stay with her?
- Sence hala onunla kalmamı istiyor mu?
- Tom is staying over at a friend's house tonight.
- Tom bu gece bir arkadaşının evinde kalıyor.
- Why does she want to stay in the car with you?
- Neden o seninle arabada kalmak istiyor?
- Tom asked me to stay with him until his father got home.
- Tom babası eve gelene kadar onunla kalmamı istedi.
- How much does it cost to stay at that hotel?
- O otelde kalmak ne kadara mal oluyor?
- Tom said that he prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ettiğini söyledi.
- How long do you plan to stay?
- Ne kadar kalmayı planlıyorsunuz?
- I am going to stay with my aunt in Hawaii.
- Hawaii'de halamla birlikte kalacağım.
- Let him stay.
- Bırak kalsın.
- Tom told us to stay where we were.
- Tom bize olduğumuz yerde kalmamızı söyledi.
- I'd like to stay here with you.
- Burada sizinle kalmak istiyorum.
- I can't possibly stay any longer.
- Daha fazla kalmama imkân yok.
- I'd prefer to stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- Tom stayed in Boston.
- Tom, Boston'da kaldı.
- We stayed behind to help them.
- Onlara yardım etmek için geride kaldık.
- I have to stay with the bus.
- Otobüste kalmalıyım.
- Tom likes to stay at home alone on weekends.
- Tom hafta sonları evde yalnız kalmayı seviyor.
- Tom won't stay long.
- Tom fazla kalmayacak.
- I'd like to know how long you plan to stay here.
- Burada ne kadar kalmayı planladığınızı bilmek istiyorum.
- Why does Tom want to stay?
- Tom neden kalmak istiyor?
- Tom is staying at a hotel not too far from our downtown office.
- Tom şehir merkezindeki ofisimize çok uzak olmayan bir otelde kalıyor.
- I would rather stay at home than go to the movies.
- Evde kalmayı sinemaya gitmeye tercih ederim.
- I'd like to stay as long as possible.
- Mümkün olduğu kadar uzun süre kalmak istiyorum.
- I assume you'll want to stay here with us.
- Burada bizimle kalmak isteyeceğini varsayıyorum.
- People were told to stay indoors because of the violence in the streets.
- İnsanlara sokaklardaki şiddet nedeniyle evde kalmaları söylendi.
- Tom can't stay for long so let's get the meeting started.
- Tom uzun süre kalamaz, o yüzden toplantıyı başlatalım.
- Are you staying in town?
- Şehirde mi kalıyorsun?
- We had better not stay up too late tonight.
- Bu gece çok geç saate kadar kalmasak iyi olur.
- You won't stay, will you?
- Kalmayacaksın, değil mi?
- I'll stay with my uncle in Boston.
- Boston'da amcamın yanında kalacağım.
- Does Tom think he'll stay in Boston long?
- Tom Boston'da uzun kalacağını düşünüyor mu?
- Stay with them for a moment.
- Bir an için onlarla kal.
- Tom stayed at the YMCA.
- Tom YMCA'da kaldı.
- Tom doesn't know who Mary is planning to stay with.
- Tom, Mary'nin kiminle kalmayı planladığını bilmiyor.
- Tom could've and should've stayed longer.
- Tom daha uzun süre kalabilirdi ve kalmalıydı da.
- Let me stay with you.
- Seninle kalayım.
- I can stay with you for as long as you want me to.
- Kalmamı istediğin sürece seninle kalabilirim.
- I enjoyed my stay in Boston.
- Boston'da kalmaktan keyif aldım.
- Tom stayed at my house for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca evimde kaldı.
- Glorify the ocean, but stay on the ground.
- Okyanusu öv ama karada kal.
- She cannot be staying at this hotel, because she has gone back to Canada.
- Bu otelde kalıyor olamaz, çünkü Kanada'ya geri döndü.
- Do you stay at Tom's when you're in Boston?
- Sen Boston'dayken Tom'un evinde kalıyor musun?
- I told her to stay in her room.
- Ona odasında kalmasını söyledim.
- I don't know how long I can stay.
- Ne kadar süre kalabileceğimi bilmiyorum.
- You should stay upstairs.
- Sen üst katta kalmalısın.
- How long will you stay here?
- Burada ne kadar kalacaksın?
- I want you to stay with them.
- Onlarla kalmanı istiyorum.
- Stay with him.
- Onunla kal.
- Tom may not want to stay.
- Tom kalmak istemeyebilir.
- I stayed at a cheap hotel.
- Ben ucuz bir otelde kaldım.
- I wanted Tom to stay.
- Tom'un kalmasını istedim.
- I should have stayed in bed.
- Yatakta kalmam gerekirdi.
- Fadil stayed upstairs.
- Fadıl üst katta kaldı.
- I'd hoped I could stay in Boston for three more days.
- Üç gün daha Boston'da kalabilmeyi ummuştum.
- How long will they stay?
- Onlar ne kadar zaman kalacaklar?
- We went to Rome, where we stayed a week.
- Roma'ya gittik ve orada bir hafta kaldık.
- We stayed an extra three days in Boston.
- Boston'da fazladan üç gün kalmıştık.
- Tom stayed to clean up.
- Tom temizlik için kaldı.
- Stay where you are, please.
- Lütfen olduğun yerde kal.
- That’s the woman they stayed with.
- Birlikte kaldıkları kadın.
- Stay in line.
- Sırada kal.
- Tom said he hadn't intended to stay so long.
- Tom bu kadar uzun kalmaya niyetli olmadığını söyledi.
- Stay where I can see you.
- Seni görebileceğim bir yerde kal.
- We plan to stay a week.
- Bir hafta kalmayı planlıyoruz.
- I know where Tom is staying.
- Tom'un nerede kaldığını biliyorum.
- Can I stay in Boston for three more days?
- Boston'da üç gün daha kalabilir miyim?
- We stayed at a farm house.
- Biz bir çiftlik evinde kaldık.
- Tom said we can stay.
- Tom kalabileceğimizi söyledi.
- I stayed there for a long time.
- Orada uzun süre kaldım.
- There's no reason for me to stay.
- Burada kalmam için hiçbir neden yok.
- We stayed at a nice hotel.
- Biz güzel bir otelde kaldık.
- Tom tried to persuade Mary to stay at home.
- Tom, Mary'yi evde kalması için ikna etmeye çalıştı.
- I'm going to stay with Tom in Boston.
- Tom’la Boston’da kalacağım.
- Who do you stay with?
- Kimle kalıyorsun?
- Sami and Layla stayed in touch for a while.
- Sami ve Layla bir süre iletişim halinde kaldılar.
- What's the name of the hotel you stayed at?
- Kaldığınız otelin adı ne?
- I know I should stay and help.
- Kalmam ve yardım etmem gerektiğini biliyorum.
- Aren't you going to stay here with us?
- Burada bizimle kalmayacak mısın?
- While staying in Paris, I happened to meet him.
- Paris'te kalırken, tesadüfen onunla tanıştım.
- It's safer to stay right here.
- Tam burada kalmak daha güvenlidir.
- That stay at sea gave him new energy.
- Denizde kalışı ona yeni bir enerji verdi.
- I'm now staying at my uncle's.
- Artık amcamda kalıyorum.
- We aren't going to stay at that hotel again.
- Bir daha o otelde kalmayacağız.
- Don't stay too long.
- Çok uzun kalma.
- Tom is staying at his aunt's house.
- Tom teyzesinin evinde kalıyor.
- I really should've stayed where I was.
- Gerçekten olduğum yerde kalmam gerekirdi.
- I'm staying for another three weeks.
- Üç hafta daha kalacağım.
- How many nights do you intend to stay here for?
- Burada kaç gece için kalmak niyetindesin?
- Are you going to stay here all afternoon?
- Tüm öğleden sonra burada mı kalacaksın?
- If it's all right with you, I'd like to stay for a while longer.
- Eğer sizin için de uygunsa, bir süre daha kalmak istiyorum.
- Tom stayed with Mary and John when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary ve John'la birlikte kaldı.
- I stayed in bed all morning.
- Bütün sabah yatakta kaldım.
- We plan to stay in Paris for two weeks.
- Paris'te iki hafta kalmayı planlıyoruz.
- Tom is staying with his mother.
- Tom annesiyle kalıyor.
- Why do you have to stay in London in this heat?
- Bu sıcakta neden Londra'da kalmak zorundasın?
- For how long will you stay?
- Ne kadar kalacaksın?
- I've asked Tom to stay.
- Tom'dan kalmasını istedim.
- Since it was late at night and I was very tired, I stayed at an inn.
- Gece geç saat olduğu ve çok yorgun olduğum için bir handa kaldım.
- I want you to stay tonight.
- Bu gece kalmanı istiyorum.
- Are you going or staying?
- Gidiyor musun, kalıyor musun?
- Are you going or staying?
- Gidiyor musun yoksa kalıyor musun?
- Tom never stays long.
- Tom asla uzun kalmaz.
- What country did you visit and how long did you stay?
- Gittiğiniz ülke hangisiydi ve orada ne kadar kaldınız?
- Tom didn't stay for as long as he said he'd stay.
- Tom kalacağını söylediği kadar uzun kalmadı.
- I'll stay with Tom until you get back.
- Sen dönene kadar Tom'la kalacağım.
- Why did Tom want to stay?
- Tom neden kalmak istedi?
- She is now staying at her uncle's house.
- Şu anda amcasının evinde kalıyor.
- Tom wants you to stay here with us.
- Tom senin burada bizimle kalmanı istiyor.
- Let them stay.
- Bırakın kalsınlar.
- I'd suggest not staying up too late.
- Çok geç saatlere kadar kalmamanızı öneririm.
- I wish Tom could stay here all week.
- Keşke Tom burada bütün hafta kalabilse.
- How long will you stay in Japan?
- Japonya'da ne kadar kalacaksın?
- I don't plan to stay very long.
- Çok uzun süre kalmayı planlamıyorum.
- I want to stay in Boston.
- Boston'da kalmak istiyorum.
- Kentaro is staying with his friend in Kyoto.
- Kentaro, Kyoto'da bir arkadaşının yanında kalıyor.
- The Efes Hotel, at which I stayed last month, was comfortable.
- Geçen ay kaldığım Efes Oteli konforluydu.
- I think it would be better if Tom stayed here with us.
- Bence Tom burada bizimle kalsa daha iyi olur.
- I asked Tom to help me find a place to stay.
- Tom'dan kalacak bir yer bulmama yardım etmesini istedim.
- Tom is staying in a homeless shelter.
- Tom evsizler barınağında kalıyor.
- Tom tried to stay away from Mary.
- Tom Mary'den uzak kalmaya çalıştı.
- I feel that it is better to stay single than to get married.
- Evlenmektense bekâr kalmanın daha iyi olduğunu hissediyorum.
- They will insist on her staying there longer.
- Orada daha uzun kalması için ısrar edecekler.
- Tom told me to stay where I was.
- Tom olduğum yerde kalmamı söyledi.
- I think I'll stay a while longer.
- Sanırım biraz daha kalacağım.
- We didn't stay in Boston.
- Biz Boston'da kalmadık.
- Let's stay in close contact.
- Yakın temas içinde kalalım.
- I can't stay long.
- Uzun süre kalamam.
- I'd rather stay at home today.
- Bugün evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay at home than go out in this hot weather.
- Bu sıcak havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Tom decided that he shouldn't stay any longer.
- Tom daha fazla kalmaması gerektiğine karar verdi.
- Tom planned to stay in the army.
- Tom orduda kalmayı planladı.
- You should've stayed in Boston longer.
- Boston'da daha uzun kalmalıydın.
- Mary prefers to stay.
- Mary kalmayı tercih ediyor.
- It's safer to stay right here.
- Burada kalmak daha güvenli.
- I'd suggest you don't stay longer than absolutely necessary.
- Kesinlikle gerektiğinden daha uzun süre kalmamanı öneririm.
- He stayed in London over a month.
- Bir ay boyunca Londra'da kaldı.
- Children love playing with squirt guns in the summer to stay cool.
- Çocuklar yaz aylarında serin kalmak için su tabancalarıyla oynamayı severler.
- I've got to stay here with my horse.
- Burada atımın yanında kalmalıyım.
- Tom pretty much stays at home.
- Tom oldukça fazla evde kalır.
- We stayed in Boston last year for three months.
- Geçen yıl Boston'da üç ay kaldık.
- We went to Boston, where we stayed a week.
- Boston'a gittik ve orada bir hafta kaldık.
- I'll get a friend to stay with me.
- Benimle beraber kalacak bir arkadaş bulacağım.
- Stay with them.
- Onlarla kal.
- Tom could've stayed in Boston.
- Tom Boston'da kalabilirdi.
- I'll stay for three more days.
- Üç gün daha kalacağım.
- Stay at your house until six o'clock.
- Saat altıya kadar evinde kal.
- Mother stays at home every day.
- Annem her gün evde kalıyor.
- Tom stays in Boston on weekends.
- Tom hafta sonları Boston'da kalır.
- You could stay.
- Kalabilirsin.
- I'd better stay with Tom for a while.
- Bir süre Tom'la kalsam iyi olur.
- I'd feel a lot better if Tom could stay with you.
- Tom sizinle kalabilse çok daha iyi hissederim.
- Tom thought Mary might like to stay for a few days.
- Tom Mary'nin birkaç gün kalmayı isteyebileceğini düşündü.
- Will you stay at home?
- Evde mi kalacaksın?
- Tom was beginning to wish he had stayed in the navy.
- Tom donanmada kalmış olmayı dilemeye başladı.
- Do you have somewhere to stay?
- Kalmak için bir yerin var mı?
- We have to stay together.
- Birlikte kalmalıyız.
- Where did you stay when you were in Boston?
- Boston'dayken nerede kaldın?
- I'm staying for another three weeks.
- Üç hafta daha kalıyorum.
- Tom wanted Mary to stay at home.
- Tom, Mary'nin evde kalmasını istedi.
- He suggested to us that we should stay.
- Bize kalmamızı önerdi.
- I'm not staying.
- Kalmıyorum.
- Ask him to stay a while.
- Biraz daha kalmasını iste.
- You can stay only if you are quiet.
- Sessiz olmak koşuluyla kalabilirsin.
- Let's not stay in Boston.
- Boston'da kalmayalım.
- Tom will stay for three days.
- Tom üç gün kalacak.
- Tom says that he and Mary didn't stay in Boston very long.
- Tom, Mary ile Boston'da çok uzun süre kalmadıklarını söylüyor.
- I don't know if I'm staying yet.
- Henüz kalıp kalmayacağımı bilmiyorum.
- I'm staying with friends.
- Arkadaşlarımla kalıyorum.
- We would've stayed longer if we had had more time.
- Daha fazla zamanımız olsaydı daha uzun kalırdık.
- If it's all right with you, I'd like to stay for a while longer.
- Sizin için bir sakıncası yoksa, biraz daha uzun kalmak istiyorum.
- Let me stay.
- Kalmama izin ver.
- I'd rather stay than go.
- Kalmayı gitmeye tercih ederim.
- Layla decided to stay.
- Leyla kalmaya karar verdi.
- Tom is staying at a nearby hotel.
- Tom yakındaki bir otelde kalıyor.
- How many days do you plan to stay?
- Kaç gün kalmayı planlıyorsun?
- Are you staying with him?
- Onunla mı kalıyorsun?
- Are you sure you don't want to stay for a couple of days?
- Birkaç gün kalmak istemediğinden emin misin?
- I'm not sure it's wise for me to stay.
- Benim kalmamın mantıklı olduğundan emin değilim.
- Tom would like to stay longer.
- Tom daha uzun kalmak istiyor.
- He went to London, where he stayed for a week.
- Londra'ya gitti ve orada bir hafta kaldı.
- Tom stayed in Boston for the summer.
- Tom yaz boyunca Boston'da kaldı.
- It's too bad you can't stay a little longer.
- Biraz daha kalamaman çok kötü.
- I hope you stay in prison until you die.
- Umarım ölene kadar hapiste kalırsın.
- Are you going to stay here with us?
- Burada bizimle kalacak mısın?
- Do you plan to stay in Boston for a while?
- Bir süre için Boston'da kalmayı mı planlıyorsun?
- I want to stay for 3 or 4 days.
- Üç ya da dört gün kalmak istiyorum.
- Tom tried to get Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını sağlamaya çalıştı.
- Tom is going to stay in Boston until Monday.
- Tom Pazartesi gününe kadar Boston'da kalacak.
- Tom said he had no reason to stay.
- Tom'un kalmak için hiçbir nedeni yoktu.
- I'd rather stay at home tonight.
- Bu gece evde kalmayı tercih ederim.
- Tom stayed at one of the hotels on Park Street.
- Tom, Park Caddesi'ndeki otellerden birinde kaldı.
- Where did you stay when you were in Australia?
- Avustralya’dayken nerede kaldın?
- We still don't know how long he's going to stay.
- Ne kadar kalacağını hâlâ bilmiyoruz.
- I stayed at home all day instead of going to work.
- İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.
- Stay with us here.
- Bizimle burada kal.
- Let us stay.
- Kalmamıza izin ver.
- Tom can stay at our place.
- Tom bizim evde kalabilir.
- Does Tom still want to stay in Boston with us next summer?
- Tom hâlâ önümüzdeki yaz Boston'da bizimle kalmak istiyor mu?
- They stayed at home, because it rained.
- Yağmur yağdığı için evde kaldılar.
- I'll stay in Rome for three days.
- Roma'da üç gün kalacağım.
- I told Tom to stay.
- Tom'a kalmasını söyledim.
- Tom visits us quite often, but he never stays very long.
- Tom bizi sık sık ziyaret eder, ama asla çok uzun kalmaz.
- We stayed in a lovely little hotel in Paris.
- Paris'te küçük şirin bir otelde kaldık.
- Tom didn't care to stay.
- Tom kalmayı umursamadı.
- Do you really want to stay here for a week?
- Gerçekten burada bir hafta kalmak istiyor musun?
- It's a pity we can't stay.
- Ne yazık ki kalamayacağız.
- Tom tried to persuade Mary to stay in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da kalması için ikna etmeye çalıştı.
- I had to stay.
- Kalmak zorundaydım.
- Tom stayed in Boston and continued living with his parents.
- Tom Boston'da kaldı ve ailesiyle yaşamaya devam etti.
- You are free to go or stay.
- Gitmekte ya da kalmakta özgürsün.
- I think I'll stay for a few more days.
- Sanırım birkaç gün daha kalacağım.
- I think Tom shouldn't stay at home tomorrow.
- Tom'un yarın evde kalmaması gerektiğini düşünüyorum.
- We agreed that all the kids would stay together.
- Biz bütün çocukların birlikte kalacakları konusunda anlaştık.
- Tom isn't staying with you, is he?
- Tom seninle kalmıyor, değil mi?
- Tom stayed at an old and cheap hotel.
- Tom eski ve ucuz bir otelde kaldı.
- Would you mind my staying here for some time?
- Burada bir süre kalmamın sizin için bir sakıncası var mı?
- Did you stay here all night?
- Bütün gece burada mı kaldın?
- I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.
- We stayed at an inexpensive hotel.
- Biz ucuz bir otelde kaldık.
- You've got to convince Tom to stay.
- Tom'u kalması için ikna etmek zorundasın.
- I'll stay if it rains.
- Eğer yağmur yağarsa kalacağım.
- I can't possibly stay any longer.
- Daha fazla kalmam mümkün değil.
- Tom wanted Mary to stay, but she left.
- Tom, Mary'nin kalmasını istedi ama o gitti.
- It is sad to stay at home.
- Evde kalmak üzücü.
- If you want to stay at my place when you're in Boston, that's OK.
- Boston'a gittiğinde bende kalmak istersen, sorun değil.
- Do the doctors think Tom will have to stay in the hospital for a long time?
- Doktorlar Tom'un uzun süre hastanede kalması gerekeceğini mi düşünüyor?
- Do you stay with Tom when you're in Boston?
- Boston'dayken Tom'la kalıyor musun?
- You never stay long.
- Hiç uzun kalmıyorsun.
- Would you prefer to stay?
- Kalmayı tercih eder misiniz?
- We plan to stay in Paris for two weeks.
- Biz iki hafta Paris'te kalmayı planlıyoruz.
- Tom has to stay here with Mary.
- Tom burada Mary ile kalmak zorunda.
- I'd like stay longer, but I have to leave.
- Daha uzun kalmak isterdim ama gitmek zorundayım.
- Did you stay till the end of the concert?
- Konserin sonuna kadar kaldınız mı?
- I'll stay at home tomorrow.
- Yarın evde kalacağım.
- Tom can't stay mad at me forever.
- Tom bana sonsuza kadar kızgın kalamaz.
- I'm going to stay with you.
- Seninle kalacağım.
- Tom is likely to want to stay until Monday.
- Tom muhtemelen pazartesiye kadar kalmak isteyecektir.
- I wanted to stay there two days longer.
- Orada iki gün daha kalmak isterdim.
- You should stay in town.
- Kasabada kalmalısın.
- We stayed in touch.
- Biz temasta kaldık.
- Tom had to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmak zorundaydı.
- Tom has always managed to stay one step ahead of us.
- Tom her zaman bir adım önümüzde kalmayı başardı.
- I had to stay at home.
- Evde kalmak zorundaydım.
- The hotel where I'm staying doesn't have a parking lot.
- Kaldığım otelin bir park yeri yok.
- I'm not going to stay forever.
- Sonsuza kadar kalmayacağım.
- Sorry, but I can't stay long.
- Üzgünüm ama fazla kalamayacağım.
- You may stay here as long as you want.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.
- Is there anyone you can stay with?
- Kalabileceğin biri var mı?
- I'm going to stay at your countryhouse for a couple of days, and I think you don't mind.
- Birkaç gün senin köy evinde kalacağım, sanırım senin için bir sakıncası yok.
- Why don't you stay here for a couple of days with us?
- Neden birkaç gün için burada bizimle kalmıyorsun?
- Don't you want to stay a little longer?
- Biraz daha kalmak istemez misin?
- Tom didn't stay there long.
- Tom orada fazla kalmadı.
- He can't stay long.
- O uzun süre kalamaz.
- Akira will stay in New York while his money lasts.
- Akira parası yettiği sürece New York'ta kalacak.
- Let her stay.
- Onun kalmasına izin ver.
- Please stay quiet.
- Lütfen sessiz kal.
- Everything flows and nothing stays still.
- Her şey akıyor ve hiçbir şey sabit kalmıyor.
- Tom and Mary both stayed until the end of the party.
- Tom ve Mary partinin sonuna kadar kaldılar.
- Instead of going ashore, we stayed on the ship.
- Kıyıya çıkmak yerine gemide kaldık.
- Tom stayed to back me up.
- Tom bana destek olmak için kaldı.
- Layla stayed in the marriage until 2005.
- Leyla 2005 yılına kadar evli kaldı.
- Tom stayed at home alone.
- Tom evde yalnız kaldı.
- We stayed roommates for four years.
- Dört yıldır oda arkadaşı olarak kaldık.
- If you stay at a big hotel, you can use their swimming pool.
- Eğer büyük bir otelde kalırsanız, yüzme havuzunu kullanabilirsiniz.
- Tom stayed put.
- Tom yerinde kaldı.
- Tom wanted to stay.
- Tom kalmak istedi.
- Make sure Tom stays in bed.
- Tom'un yatakta kalmasını sağla.
- You can stay.
- Kalabilirsin.
- I wanted to stay longer.
- Daha uzun kalmak istedim.
- If Tom had stayed in his hometown, he never would've met Mary.
- Tom memleketinde kalsaydı, Mary ile asla tanışmazdı.
- We're going to stay until the end.
- Sonuna kadar kalacağız.
- I'll stay in Paris for seven days.
- Yedi gün Paris'te kalacağım.
- Tom is staying for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalıyor.
- Do you stay with Tom when you're in Boston?
- Boston'dayken Tom'la mı kalıyorsun?
- If it were only me, I'd stay and help.
- Sadece ben olsam kalırım ve yardım ederim.
- Tom didn't know whether he should stay a bit longer or leave right away.
- Tom biraz daha kalması mı yoksa hemen gitmesi mi gerektiğini bilmiyordu.
- We hope you enjoyed your stay.
- Umarız konaklamanızdan memnun kalmışsınızdır.
- You've got to convince Tom to stay.
- Tom'u kalmaya ikna etmelisin.
- Tom stayed there for several days.
- Tom orada birkaç gün kaldı.
- He stayed in bed because he wasn't feeling well.
- Yatakta kaldı çünkü kendini iyi hissetmiyordu.
- Why not just stay?
- Neden kalmıyoruz?
- Tom invited me to stay at his place in Boston for spring break.
- Tom bahar tatilinde Boston'daki evinde kalmam için beni davet etti.
- Do you think you'll stay in Boston long?
- Boston'da uzun süre kalacağını düşünüyor musun?
- I stayed at Tom's house in Boston.
- Tom'un Boston'daki evinde kaldım.
- Try and stay alert.
- Tetikte kalmaya çalış.
- Tom stayed in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta hastanede kaldı.
- We might stay in Boston for another three days.
- Üç gün daha Boston'da kalabiliriz.
- I told you to stay in your room.
- Odanda kalmanı söyledim.
- Won't you stay just a little longer?
- Biraz daha kalmayacak mısın?
- Thanks for letting me stay at your place.
- Senin evinde kalmama izin verdiğin için teşekkürler.
- I intend to stay in Boston.
- Ben Boston'da kalmayı istiyorum.
- Tom is now staying at his uncle's house.
- Tom artık amcasının evinde kalıyor.
- You really staying eight weeks in Hamburg?
- Gerçekten Hamburg'ta sekiz hafta kalıyor musun?
- Do you mind if I stay?
- Kalmamın sakıncası var mı?
- I can't possibly stay.
- Kalmam imkânsız.
- Why don't you stay for lunch?
- Neden öğle yemeğine kalmıyorsun?
- What's your favorite way to stay cool in the summer?
- Yazın serin kalmanın en sevdiğiniz yolu nedir?
- Are you sure you don't want me to stay?
- Kalmamı istemediğine emin misin?
- I'll get her to stay with you.
- Seninle kalması için onu alacağım.
- I know I should stay a little bit longer.
- Biraz daha kalmam gerektiğini biliyorum.
- Would you like to stay for lunch?
- Öğle yemeğine kalmak ister misin?
- Stay behind me.
- Arkamda kal.
- Does Tom think he'll stay in Boston long?
- Tom, Boston'da uzun süre kalacağını düşünüyor mu?
- Are you really here to stay?
- Gerçekten burada kalacak mısın?
- I usually stay indoors on Sunday.
- Pazar günü genellikle evde kalırım.
- I'd rather stay anonymous.
- İsimsiz kalmayı tercih ederim.
- Why don't I stay with Tom?
- Neden Tom'la kalmıyorum?
- Tom couldn't understand why Mary wanted to stay at home.
- Tom, Mary'nin neden evde kalmak istediğini anlayamadı.
- Stay in the car.
- Arabada kal.
- Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
- Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Chicago'ya dönmesi gerekiyordu.
- I plan to stay until Monday no matter what Tom says.
- Tom ne derse desin pazartesiye kadar kalmayı planlıyorum.
- Tom and Mary aren't planning to stay together.
- Tom ve Mary birlikte kalmayı planlamıyorlar.
- Stay right there, Tom.
- Orada kal, Tom.
- Do you need a place to stay tonight?
- Bu gece kalacak bir yere ihtiyacın var mı?
- You can stay at my place.
- Benim evimde kalabilirsin.
- Do you want to stay for lunch?
- Öğle yemeğine kalmak ister misin?
- Do you have a place to stay?
- Kalacak bir yer var mı?
- You don't have to stay.
- Kalmak zorunda değilsin.
- Because of the storm, we had no choice but to stay at home.
- Fırtına yüzünden evde kalmaktan başka seçeneğimiz yoktu.
- I told Tom to stay where he was.
- Tom'a olduğu yerde kalmasını söyledim.
- How old must a child be to be able to stay at home alone?
- Bir çocuğun evde yalnız kalabilmesi için kaç yaşında olması gerekir?
- We stayed at home because it was raining.
- Evde kaldık çünkü yağmur yağıyordu.
- I can't stay any longer.
- Ben artık kalamam.
- Tom stayed in Boston for about three months.
- Tom yaklaşık üç ay boyunca Boston'da kaldı.
- I'll be staying at the Hilton Hotel.
- Hilton Otel'inde kalıyor olacağım.
- When are you staying in Japan till?
- Ne zamana kadar Japonya'da kalıyorsun?
- It's going to cost you a lot more to stay at that hotel during high season than during low season.
- Yoğun sezonda o otelde kalmak size sezon dışında kalmaktan çok daha pahalıya mal olacaktır.
- I stayed in Boston for three years.
- Boston'da üç yıl kaldım.
- Can you stay with him?
- Onunla kalabilir misin?
- I think I'll stay at home.
- Sanırım evde kalacağım.
- Tom said he would only stay for a few hours.
- Tom sadece birkaç saat kalacağını söyledi.
- Let's see if Tom is staying at this hotel.
- Bakalım Tom bu otelde mi kalıyor?
- Sami stayed in his office all day.
- Sami bütün gün ofisinde kaldı.
- Tom stays in his room most of the time.
- Tom çoğu zaman odasında kalıyor.
- Did you stay at Tom's place for a long time?
- Tom'un evinde uzun süre kaldın mı?
- Are you planning to stay here for a long time?
- Burada uzun süre kalmayı mı planlıyorsun?
- We flew to Paris, where we stayed a week.
- Paris'e uçtuk ve orada bir hafta kaldık.
- Tom has decided to stay.
- Tom kalmaya karar verdi.
- I wish I'd stayed in touch with Tom.
- Keşke Tom'la irtibat halinde kalsaydım.
- Tom doesn't know who Mary is planning on staying with.
- Tom, Mary'nin kiminle kalmayı planladığını bilmiyor.
- You could've stayed at my place.
- Benim evimde kalabilirdin.
- Tom stayed in bed because he wasn't feeling very well.
- Tom kendisini çok iyi hissetmiyor olduğu için yatakta kaldı.
- Why should Tom stay in Boston?
- Tom neden Boston'da kalsın ki?
- I'm not sure whether to stay home or go out.
- Evde mi kalsam yoksa dışarı mı çıksam emin değilim.
- Let them stay.
- Kalmalarına izin ver.
- How long do you plan to stay here?
- Burada ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- Tom is staying in a homeless shelter.
- Tom bir evsizler barınağında kalıyor.
- Sami wants to stay in Egypt.
- Sami Mısır'da kalmak istiyor.
- Tom planned on staying at home alone.
- Tom evde yalnız kalmayı planladı.
- I need you to stay and take care of Tom.
- Ben kalmanı ve Tom'a bakmanı istiyorum.
- Tom planned to stay in the army.
- Tom orduda kalmayı planlıyordu.
- I think Tom wants to stay.
- Bence Tom kalmak istiyor.
- Why not just stay?
- Neden sadece kalmıyorsun?
- We may stay in Boston for a few more days.
- Birkaç gün daha Boston'da kalabiliriz.
- I don't know where Tom is staying.
- Tom'un nerede kaldığını bilmiyorum.
- Tom stayed at home with Mary.
- Tom evde Mary ile kaldı.
- I'm going to stay with my uncle in Boston.
- Boston'da amcamın yanında kalacağım.
- We are searching for a place to stay.
- Kalacak bir yer arıyoruz.
- Tom says he just wants to stay for a few days.
- Tom sadece birkaç gün boyunca kalmak istediğini söylüyor.
- Let's not stay any longer than we have to.
- Kalmamız gerekenden daha fazla kalmayalım.
- I've asked him to stay.
- Onun kalmasını istedim.
- Tom stayed at home all day yesterday.
- Tom dün bütün gün evde kaldı.
- Tom is staying at a hotel.
- Tom otelde kalıyor.
- I stayed there for three hours.
- Orada üç saat kaldım.
- Tom hasn't told me where he's planning on staying in Boston.
- Tom bana Boston'da nerede kalmayı planladığını söylemedi.
- We're planning to stay until tomorrow.
- Yarına kadar kalmayı düşünüyoruz.
- Where are you staying?
- Nerede kalıyorsun?
- I wanted to stay as long as I could.
- Kalabildiğim kadar kalmak istedim.
- She is now staying at her uncle's house.
- Şimdi amcasının evinde kalıyor.
- The doctor told Tom to stay in bed and get as much rest as he could.
- Doktor Tom'a yatakta kalmasını ve olabildiğince dinlenmesini söyledi.
- Maybe I'll just stay here with Tom.
- Belki de burada Tom'la kalırım.
- I'm going to stay with my uncle in Boston.
- Boston'daki amcamın yanında kalacağım.
- I'm staying in Boston.
- Boston'da kalıyorum.
- Tom said he didn't plan on staying here much longer.
- Tom burada daha fazla kalmayı planlamadığını söyledi.
- I want to stay.
- Kalmak istiyorum.
- Tom is staying.
- Tom kalıyor.
- How long will he stay in Rome?
- Roma'da ne kadar kalacak?
- As long as he stays, I will be happy.
- O kaldığı sürece mutlu olacağım.
- How long does she wish to stay in Brittany?
- O, Brittany'de ne kadar kalmak istiyor?
- We decided to stay with him.
- Onunla kalmaya karar verdik.
- Tom had no choice but to stay.
- Tom'un kalmaktan başka seçeneği yoktu.
- I stayed close to Tom.
- Ben Tom'un yakınında kaldım.
- I want you to stay.
- Kalmanızı istiyorum.
- I'm not used to staying up late at night.
- Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkın değilim.
- Do you plan to stay in Boston for a while?
- Bir süre Boston'da kalmayı düşünüyor musun?
- I hope that Tom and Mary stay in school.
- Umarım Tom ve Mary okulda kalırlar.
- Do you stay with Tom when you're in Boston?
- Boston'dayken Tom'la mı kalıyorsunuz?
- Where do you stay when you're in Boston?
- Boston'da iken nerede kalıyorsunuz?
- How long do you want to stay here?
- Burada ne kadar kalmak istiyorsun?
- I can stay with you for as long as you want me to.
- İstediğin kadar seninle kalabilirim.
- We are going to stay some weeks, together.
- Birkaç hafta birlikte kalacağız.
- How late did you stay at the party last night?
- Dün gece partide ne kadar kaldın?
- Tom won't stay.
- Tom kalmayacak.
- Tom asked Mary to stay a few more days.
- Tom Mary'den birkaç gün daha kalmasını istedi.
- Why do you stay with him?
- Neden onunla kalıyorsun?
- You have to stay in bed.
- Sen yatakta kalmak zorundasın.
- He stayed in London over a month.
- Londra'da bir aydan fazla kaldı.
- During our stay in Nice, I plan to go swimming in the sea.
- Nice'teki kalışımız sırasında, denize yüzmeye gitmeyi planlıyorum.
- I'd like to stay here for three more days.
- Burada üç gün daha kalmak istiyorum.
- Detective Dan Anderson stayed on the trail like a bloodhound.
- Dedektif Dan Anderson bir tazı gibi iz üzerinde kaldı.
- Tom shouldn't have stayed here by himself.
- Tom burada tek başına kalmamalıydı.
- Who do you stay with?
- Sen kiminle kalıyorsun?
- Tom will stay with you.
- Tom seninle kalacak.
- I think that you should come and stay at my place.
- Bence gelip benim evimde kalmalısın.
- Tom won't stay here very long.
- Tom burada çok uzun kalmayacak.
- This is the same hotel I stayed in three years ago.
- Bu benim üç yıl önce kaldığım otelin aynısı.
- I won't stay.
- Kalmayacağım.
- Do you want them to stay?
- Kalmalarını istiyor musun?
- Tom needed to stay in Boston.
- Tom'un Boston'da kalması gerekiyordu.
- I couldn't stay with Tom.
- Tom'la kalamadım.
- I want you to stay a little longer.
- Biraz daha kalmanı istiyorum.
- Tom could stay at our house for a couple of weeks if he needs to.
- Tom eğer isterse birkaç hafta bizim evde kalabilir.
- We never stay in one place long.
- Asla bir yerde uzun süre kalmayız.
- I guess I'll stay a while.
- Sanırım bir süre kalacağım.
- We'll stay quiet.
- Sessiz kalacağız.
- You had better not stay up too late.
- Çok geç saatlere kadar kalmasan iyi olur.
- Tom would've liked to stay longer.
- Tom daha uzun kalmak isterdi.
- How long are you staying here?
- Burada ne kadar kalacaksın?
- She plans to stay at the Oriental Hotel.
- Oriental Otel'de kalmayı planlıyor.
- We have to stay quiet.
- Sessiz kalmak zorundayız.
- Tom would like to stay longer.
- Tom daha uzun kalmak ister.
- Let us stay.
- Biz kalalım.
- Promise me you will stay with Aunt Mary.
- Mary teyzenle kalacağına dair bana söz ver.
- I told you to stay in your room.
- Sana odanda kalmanı söyledim.
- I know I should've stayed with you.
- Seninle kalmam gerektiğini biliyorum.
- I think I can't stay.
- Sanırım kalamam.
- Tom had only planned to stay in Boston for just a day or two.
- Tom Boston'da sadece bir ya da iki gün kalmayı planlamıştı.
- Do you want to stay here all night?
- Bütün gece burada mı kalmak istiyorsun?
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, ben sadece evde kalacağım.
- Tom has invited me to come and stay with him in Boston.
- Tom beni Boston'a gelip onunla kalmam için davet etti.
- We stayed at home all day.
- Bütün gün evde kaldık.
- What if I asked you to stay?
- Kalmanı istersem ne olacak?
- I'll stay at home tomorrow.
- Ben yarın evde kalacağım.
- I shouldn't have stayed up all night.
- Gece geç saatlere kadar uyanık kalmamalıydım.
- Is it OK if I stay a little longer?
- Biraz daha kalsam sorun olur mu?
- Tom is staying at this hotel, too.
- Tom da bu otelde kalıyor.
- Tom stayed in the house with Mary.
- Tom evde Mary ile kaldı.
- If it stays outside the freezer, the juice is going to get warm.
- Eğer dondurucunun dışında kalırsa meyve suyu ısınır.
- I think we should stay and fight.
- Kalmamız ve dövüşmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- I can stay with Tom for a couple of weeks.
- Birkaç hafta Tom'la kalabilirim.
- Tom checked into a small hotel and stayed for a couple of days.
- Tom küçük bir otele yerleşti ve birkaç gün kaldı.
- How long do you think Tom will stay in Boston?
- Tom'un ne kadar süre Boston'da kalacağını düşünüyorsun?
- I am staying with a friend.
- Bir arkadaşımla kalıyorum.
- Why did you have to stay in Boston for so long?
- Neden Boston'da bu kadar uzun süre kalmak zorunda kaldınız?
- We stayed at home last night.
- Dün gece evde kaldık.
- I'll have to stay behind.
- Geride kalmak zorundayım.
- Stay in here, please.
- Burada kal lütfen.
- I should've stayed where I was.
- Olduğum yerde kalmalıydım.
- Kate stayed in Izu for the weekend.
- Kate hafta sonu için Izu'da kaldı.
- Whenever he comes up to Tokyo, he stays at our house.
- O Tokyo'ya geldiğinde bizim evde kalır.
- Why does she want to stay in the car with you?
- Neden seninle arabada kalmak istiyor?
- Tom tried to persuade Mary to stay.
- Tom, Mary'i kalması için ikna etmeye çalıştı.
- You're staying with her, right?
- Onunla kalıyorsun, değil mi?
- If Tom leaves, I'll stay.
- Eğer Tom giderse, kalırım.
- I'll stay right where I am.
- Ben olduğum yerde kalacağım.
- I stayed in the car.
- Ben arabada kaldım.
- Is it all right if I stay a little longer?
- Biraz daha kalsam sorun olur mu?
- I'll stay until Tom leaves.
- Tom gidene kadar kalacağım.
- I stayed in Boston for a few years.
- Birkaç yıl Boston'da kaldım.
- Tom might possibly have stayed in Australia.
- Tom muhtemelen Avustralya'da kalmış olabilir.
- I wish I could've stayed in Boston longer.
- Keşke Boston'da daha çok kalabilseydim.
- Tom stayed longer than he needed.
- Tom gereğinden fazla kaldı.
- What's the name of the hotel you stayed at?
- Kaldığın otelin adı nedir?
- I'd much rather stay with you.
- Seninle kalmayı tercih ederim.
- I asked Tom to help me find a place to stay.
- Bana kalacak bir yer bulması için Tom'a rica ettim.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- I will stay at the hotel for now.
- Şimdilik otelde kalacağım.
- I'll stay and watch Tom.
- Tom'u izlemek için kalacağım.
- I'm going to stay.
- Kalacağım.
- Will you stay in Boston all week?
- Tüm hafta boyunca Boston'da kalacak mısın?
- Tom had to stay in Boston for another week.
- Tom bir hafta daha Boston'da kalmak zorunda kaldı.
- She stayed at the hotel for several days.
- Birkaç gün otelde kaldı.
- I'll stay in Boston for three more days.
- Üç gün daha Boston'da kalacağım.
- We stayed at the most expensive hotel in town.
- Şehirdeki en pahalı otelde kaldık.
- I would stay here with you if I could.
- Elimden gelse burada seninle kalırdım.
- I knew we should've stayed at home.
- Biliyorum, evde kalmalıydık.
- Why can't Tom stay longer?
- Tom neden daha fazla kalamıyor?
- You can stay here as long as you want.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.
- We have to stay together now.
- Artık birlikte kalmalıyız.
- Tom will stay at home tomorrow.
- Tom yarın evde kalacak.
- Tom had to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmak zorunda kaldı.
- I'm going to stay with my uncle in Boston.
- Boston'da dayımla kalacağım.
- Tom needs to stay where he is.
- Tom'un olduğu yerde kalması gerekiyor.
- Our stay has been very pleasant.
- Bizim kalışımız çok hoş oldu.
- I told you to stay out of trouble.
- Sana beladan uzak kalmanı söyledim.
- I would rather stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- How long did you stay in Australia?
- Avustralya'da ne kadar kaldınız?
- Tom had to stay at home all week.
- Tom bütün hafta evde kalmak zorunda kaldı.
- Even the birds are staying in the shade here!
- Burada kuşlar bile gölgede kalıyorlar!
- Where's Tom staying?
- Tom nerede kalıyor?
- How long will you stay in Mongolia?
- Moğolistan'da ne kadar kalacaksın?
- I didn't plan on staying.
- Ben kalmayı planlamadım.
- Tom and Mary are here to stay.
- Tom ve Mary kalmak için buradalar.
- Tom should stay in Boston for a few weeks.
- Tom birkaç hafta Boston'da kalmalı.
- I hadn't planned on staying so long.
- Bu kadar uzun kalmayı planlamamıştım.
- The doctor insisted that he stay in bed.
- Doktor yatakta kalması için ısrar etti.
- How long will Tom stay with us?
- Tom bizimle ne kadar kalacak?
- Stay here with Tom.
- Burada Tom'la kal.
- Do you have to stay?
- Kalmak zorunda mısın?
- Tom said he prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ettiğini söyledi.
- I give you permission to stay.
- Sana kalman için izin veriyorum.
- Tom says he won't stay.
- Tom kalmayacağını söylüyor.
- He stayed at a hotel.
- O bir otelde kaldı.
- You can't force Tom to stay.
- Tom'u kalmaya zorlayamazsınız.
- Tom hopes Mary will stay for a few more days.
- Tom Mary'nin birkaç gün daha kalacağını umuyor.
- She will stay for 5 days.
- Beş gün kalacaktır.
- Drinking coffee may help you stay alert.
- Kahve içmek uyanık kalmana yardım edebilir.
- I thought I told you to stay in your room.
- Sana odanda kalmanı söylediğimi sanıyordum.
- We're staying in different hotels.
- Biz farklı otellerde kalıyoruz.
- I wish we could stay in Boston longer.
- Keşke Boston'da daha uzun kalabilsek.
- I've asked him to stay.
- Ondan kalmasını istedim.
- I won't stay in Boston for more than three days.
- Boston'da üç günden fazla kalmayacağım.
- They stayed one more day together.
- Onlar bir gün daha birlikte kaldılar.
- Let Tom stay.
- Bırak Tom kalsın.
- A stay in hospital is not very nice.
- Hastanede kalmak çok hoş değil.
- I'm staying with my aunt for the time being.
- Şimdilik teyzemle kalıyorum.
- Tom could stay at our house if he wants to.
- Tom eğer isterse bizim evde kalabilir.
- Tom was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.
- Tom kaldığı oteldeki servisten memnun kalmadı.
- I stayed at my uncle's while I was in Boston.
- Boston'dayken amcamda kaldım.
- Thanks for staying with him.
- Onunla kaldığın için teşekkürler.
- Are you planning on staying in Boston for a long time?
- Boston'da uzun süre kalmayı planlıyor musun?
- We should've stayed in Boston for a few more days.
- Birkaç gün daha Boston'da kalmalıydık.
- Tell Tom that I'm not planning to stay long.
- Tom'a uzun süre kalmayı düşünmediğimi söyle.
- Many children stay after school for club activities.
- Birçok çocuk okuldan sonra kulüp aktiviteleri için kalıyor.
- I want to stay here a few days.
- Burada birkaç gün kalmak istiyorum.
- Who did Tom think would want to stay for another three hours?
- Tom kimin üç saat daha kalmak isteyeceğini düşünüyordu?
- Just how long do you expect Tom to stay?
- Tom'un ne kadar kalmasını bekliyorsun?
- We can't stay.
- Burada kalamayız.
- I told her to stay indoors.
- Ona içeride kalmasını söyledim.
- Is Tom still staying with you?
- Tom hâlâ sizinle mi kalıyor?
- In severe weather, it's best to stay indoors.
- Şiddetli havalarda, evde kalmak en iyisidir.
- New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.
- Babamın iş nedeniyle kaldığı New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehirdir.
- We'll stay here as long as we can.
- Burada elimizden geldiği kadar uzun kalacağız.
- I'll stay in Boston until October 20th.
- 20 Ekim'e kadar Boston'da kalacağım.
- I just hope I get to stay with Tom for a while.
- Umarım bir süre Tom'la kalabilirim.
- I think Tom should stay here with us.
- Tom'un burada bizimle kalması gerektiğini düşünüyorum.
- How long do you think you can stay at Tom's house?
- Tom'un evinde ne kadar kalabileceğini düşünüyorsun?
- That is the woman they stay with.
- Birlikte kaldıkları kadın bu.
- Tom thought it would be best if Mary stayed with John.
- Tom, Mary'nin John'la kalmasının en iyisi olacağını düşündü.
- I need to stay where I am.
- Olduğum yerde kalmalıyım.
- Times may change, but human nature stay the same.
- Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.
- The boy stayed quiet.
- Oğlan sessiz kaldı.
- We stay with Tom whenever we go to Boston.
- Boston'a her gittiğimizde Tom'la kalırız.
- As long as he stays, I will be happy.
- O kaldığı sürece ben mutlu olacağım.
- I could stay here all day.
- Burada bütün gün kalabilirim.
- John stayed in bed all day instead of going to work.
- John, işe gitmek yerine bütün gün yatakta kaldı.
- I think you should come stay at my place.
- Sanırım benim mekanımda kalmaya gelmelisin.
- Everyone knew that Tom didn't want to stay in Boston.
- Herkes Tom'un Boston'da kalmak istemediğini biliyordu.
- She stayed there for several days.
- Orada birkaç gün kaldı.
- He's trying to stay normal.
- Normal kalmaya çalışıyor.
- I ordered the children to stay quiet, but they kept on making noise.
- Çocuklara sessiz kalmalarını emrettim, ama onlar gürültü yapmaya devam ettiler.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde, ateşin yanında kalmayı ve esen rüzgarı dinlemeyi severim.
- I told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledim.
- We're supposed to stay under the radar.
- Radarın altında kalmamız gerekiyordu.
- Would you like to know why Tom didn't stay?
- Tom'un neden kalmadığını bilmek ister misiniz?
- I wanted to stay in bed all day.
- Bütün gün yatakta kalmayı istedim.
- They stayed at a luxury hotel.
- Lüks bir otelde kaldılar.
- Tom will stay for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalacak.
- I stayed at my aunt's house for three days.
- Üç gün boyunca teyzemin evinde kaldım.
- The hotel that I stay in is dirty.
- Kaldığım otel kirli.
- I need a place to stay for a couple of days.
- Birkaç günlüğüne kalacak bir yere ihtiyacım var.
- He told them to stay on the north side of the river.
- O onlara nehrin kuzey tarafında kalmalarını söyledi.
- Tom stayed in Boston until October.
- Tom Ekim'e kadar Boston'da kaldı.
- I stayed behind to help him.
- Ona yardım etmek için geride kaldım.
- I stayed at Tom's while I was in Boston.
- Boston'dayken Tom'da kalmıştım.
- I didn't want Tom to stay at my place.
- Tom'un benim evimde kalmasını istemedim.
- You stay right there.
- Sen tam orada kal.
- I didn't need to stay.
- Benim kalmama gerek yoktu.
- I intend to stay right here.
- Burada kalmaya niyetliyim.
- You should've stayed in the hospital.
- Hastanede kalmalıydınız.
- Could we stay at your place for a few nights?
- Birkaç gece sende kalabilir miyiz?
- Why can't you stay with her?
- Neden onunla kalamazsın?
- What's important is that she stayed at my side.
- Önemli olan onun benim tarafımda kalması.
- I stayed over at a friend's yesterday.
- Dün bir arkadaşımda kaldım.
- Tom said he'd rather stay.
- Tom kalmayı tercih edeceğini söyledi.
- Tom has to stay in Boston this weekend.
- Bu hafta sonu Tom'un Boston'da kalması gerek.
- I'm used to staying up late.
- Geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Tom is staying at his grandmother's.
- Tom büyükannesinin yanında kalıyor.
- I thought that you already had a place to stay.
- Zaten kalacak bir yeriniz var sanıyordum.
- I had no choice but to stay.
- Kalmaktan başka çarem yoktu.
- I hadn't intended to stay so long.
- Uzun süre kalmayı istememiştim.
- I might stay in Boston for over a month.
- Boston'da bir aydan fazla kalabilirim.
- I think that Tom should stay.
- Bence Tom kalmalı.
- He's trying to stay normal.
- O normal kalmaya çalışıyor.
- Why don't you stay a while?
- Neden bir süre kalmıyorsun?
- You had to stay.
- Kalmak zorundaydın.
- I didn't plan on staying here so long.
- Burada bu kadar uzun kalmayı planlamamıştım.
- They were told to stay on the ship.
- Onlara gemide kalmaları söylendi.
- I'll get Tom to stay with you.
- Tom'un seninle kalmasını sağlayacağım.
- They want to stay.
- Kalmak istiyorlar.
- Tom will stay, but Mary won't.
- Tom kalacak ama Mary kalmayacak.
- I wanted to stay there two days longer.
- Orada iki gün daha kalmak istedim.
- Should I stay in bed?
- Yatakta kalmalı mıyım?
- Where did you stay last night?
- Dün gece nerede kaldın?
- How long do you think we can stay here?
- Burada ne kadar kalabileceğimizi düşünüyorsun?
- I prefer to stay indoors.
- Ben içeride kalmayı tercih ederim.
- Tom convinced me to stay.
- Tom beni kalmaya ikna etti.
- We'll stay as long as possible.
- Mümkün olduğunca uzun kalacağız.
- I wanted to stay longer.
- Daha uzun kalmak isterdim.
- I won't stay here alone.
- Burada yalnız kalmam.
- Tom will stay in Boston until Monday.
- Tom pazartesine kadar Boston'da kalacak.
- I'm staying at home tonight.
- Bu gece evde kalacağım.
- Fadil stayed and worked in Cairo.
- Fadıl kaldı ve Kahire'de çalıştı.
- I couldn't stay even if I wanted to.
- İstesem bile kalamadım.
- How long would you like to stay?
- Ne kadar kalmak istersin?
- Tom is probably planning on staying in Boston until October.
- Tom muhtemelen, Ekim ayına kadar Boston'da kalmayı planlıyor.
- I am used to staying up late at night.
- Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Tom says he can stay here for three weeks.
- Tom burada üç hafta kalabileceğini söyledi.
- Tom'll stay.
- Tom kalacak.
- I'd like it if you stayed longer.
- Biraz daha uzun kalırsan sevinirim.
- I stayed with Tom when I was in Boston.
- Boston'dayken Tom ile birlikte kaldım.
- I'll get Tom to stay with you.
- Tom'un seninle kalmasını sağlarım.
- Political systems change, but people always stay the same.
- Siyasi sistemler değişir, ama insanlar hep aynı kalır.
- The hotel where we stayed was very comfortable.
- Kaldığımız otel çok rahattı.
- We can't stay here long.
- Burada uzun süre kalamayız.
- I'd advise not staying at that hotel.
- O otelde kalmamanızı tavsiye ederim.
- Stay right there, Tom.
- Tam orada kal Tom.
- Jackson stayed for a while.
- Jackson bir süre kaldı.
- I'm staying at Tom's house.
- Tom'un evinde kalıyorum.
- Let me stay here with you.
- Burada seninle birlikte kalayım.
- We asked him to let us stay.
- Kalmamıza izin vermesini istedik.
- I want you to stay on the beach.
- Plajda kalmanı istiyorum.
- Don't you want to stay here with us?
- Burada bizimle kalmak istemiyor musun?
- You could've stayed in Boston.
- Boston'da kalabilirdin.
- Tom forced himself to stay alert.
- Tom uyanık kalmak için kendini zorladı.
- I think I'm here to stay.
- Sanırım kalmak için buradayım.
- You can stay in the extra bedroom if you want.
- İstersen ekstra yatak odasında kalabilirsin.
- It doesn't cost much to stay at that hotel.
- Bu otelde kalmak çok pahalı değil.
- Tom is staying at his grandmother's.
- Tom büyükannesinde kalıyor.
- Tom hardly ever stays home on Saturdays.
- Tom cumartesi günleri evde neredeyse hiç kalmaz.
- Where are you planning to stay?
- Nerede kalmayı planlıyorsun?
- I'm staying at my friend's house in Washington City.
- Washington'da bir arkadaşımın evinde kalıyorum.
- I want to stay at the Hilton Hotel.
- Hilton Hotel'de kalmak istiyorum.
- Tom intends to stay in Australia until October 20th.
- Tom, 20 Ekim’e kadar Avustralya’da kalmayı amaçlıyor.
- Tom is staying at a motel while his house is being painted.
- Tom evi boyanırken bir motelde kalıyor.
- She stayed at home as she didn't have a car.
- O, arabası olmadığı için evde kaldı.
- Tom told me he wouldn't stay at any hotel that Mary could afford.
- Tom bana Mary'nin karşılayabileceği hiçbir otelde kalmayacağını söyledi.
- He was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.
- Kaldığı otelin hizmetinden memnun kalmadı.
- Tom and Mary will stay for dinner.
- Tom ve Mary yemek için kalacaklar.
- The weather stayed bad.
- Hava kötü kaldı.
- Tom stayed up late into the night working on his speech.
- Tom konuşması üzerinde çalışarak gece yarısına kadar uyanık kaldı.
- Are you staying at this hotel, too?
- Sen de mi bu otelde kalıyorsun?
- He stayed in bed because he wasn't feeling well.
- Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
- I don't want to stay in bed any longer.
- Artık yatakta kalmak istemiyorum.
- Tom stayed at one of the hotels on Park Street.
- Tom, Park Caddesi üzerinde otellerden birinde kaldı.
- I'll stay until Tom leaves.
- Tom çıkana kadar kalacağım.
- I can't stay here long, and Tom can't either.
- Ben burada uzun süre kalamam, Tom da kalamaz.
- Who's staying?
- Kim kalıyor?
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- Taro stayed in Tokyo for three days.
- Taro Tokyo'da üç gün kaldı.
- Do you think Tom will stay in Boston long?
- Sence Tom Boston'da uzun süre kalacak mı?
- At least, stay till morning.
- En azından sabaha kadar kal.
- She stayed at a cheap hotel.
- O ucuz bir otelde kaldı.
- Tom is going to stay.
- Tom kalacak.
- To come out on top, you have to stay two steps ahead of your opponent at all times.
- Zirveye çıkmak için her zaman rakibin iki adım önünde kalmak zorundasın.
- I'll stay as long as you want me to.
- Kalmamı istediğiniz sürece kalacağım.
- Tom begged Mary to stay longer.
- Tom, Mary'ye daha uzun kalması için yalvardı.
- I'm staying at home.
- Evde kalacağım.
- They would like to stay at home.
- Onlar evde kalmak istiyorlar.
- Tom asked Mary to stay, but she didn't want to.
- Tom, Mary'den kalmasını istedi ama o kalmak istemedi.
- I stay at home on Sundays.
- Pazar günleri evde kalırım.
- The doctor advised that she stay at home.
- Doktor onun evde kalmasını tavsiye etti.
- We can't stay here any longer.
- Burada daha fazla kalamayız.
- I had a good time while I stayed in the country.
- Kırsalda kalırken iyi zaman geçirdim.
- Are you staying with them?
- Onlarla kalıyor musun?
- They stayed in the room with me for the whole night.
- Bütün gece benimle odada kaldılar.
- We stayed in touch.
- İrtibatta kaldık.
- How long are you staying?
- Ne kadar kalacaksın?
- Thank you for staying.
- Kaldığın için sağ ol.
- Should I go or would you like me to stay?
- Gideyim mi yoksa kalmamı mı istersiniz?
- Tom stayed strong.
- Tom güçlü kaldı.
- In severe weather, it's best to stay indoors.
- Şiddetli havalarda, içeride kalmak en iyisidir.
- Tom, I want to stay with you.
- Tom, seninle kalmak istiyorum.
- They advised us to stay put for the time being.
- Şimdilik bize kalmamızı tavsiye ettiler.
- Nobody's forcing you to stay.
- Hiç kimse seni kalman için zorlamıyor.
- We decided to stay with them.
- Onlarla kalmaya karar verdik.
- I stayed with an American family.
- Amerikalı bir ailenin yanında kaldım.
- Tom decided he shouldn't stay any longer.
- Tom daha fazla kalmaması gerektiğine karar verdi.
- You're welcome to stay with us as long as you want.
- Bizimle istediğin kadar kalabilirsin.
- Tom told me that he wanted to stay single.
- Tom bana bekar kalmak istediğini söyledi.
- Tom wants Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istiyor.
- Some people stay trim even without going to a gym.
- Bazı insanlar spor salonuna gitmeden de formda kalabiliyor.
- I want to stay in Australia for a while.
- Bir süre Avustralya'da kalmak istiyorum.
- Tom seemed to want Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istiyor gibiydi.
- I just stayed quiet.
- Sadece sessiz kaldım.
- I had to stay in bed for two days.
- İki gün yatakta kalmak zorunda kaldım.
- Tom ought to stay in bed.
- Tom yatakta kalmalı.
- Tom said he didn't care whether Mary stayed or not.
- Tom, Mary'nin kalıp kalmamasını umursamadığını söyledi.
- I should've stayed with her.
- Onunla kalmalıydım.
- Tom and Mary stayed friends after they broke up.
- Tom ve Mary ayrıldıktan sonra da arkadaş kaldılar.
- Tom isn't likely to stay long.
- Tom muhtemelen uzun süre kalmayacak.
- I think I can't stay.
- Kalamayacağımı düşünüyorum.
- Tom stayed at home all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra evde kaldı.
- I have to stay here with Tom.
- Burada Tom'la kalmak zorundayım.
- I'm asking you to stay.
- Senden kalmanı istiyorum.
- I'm staying at the Hilton Hotel.
- Hilton Otel'inde kalıyorum.
- Tom said he had no reason to stay.
- Tom kalmak için bir sebebi olmadığını söyledi.
- Sami stayed in his office all day.
- Sami bütün gün bürosunda kaldı.
- Tom stayed in his room all day.
- Tom bütün gün odasında kaldı.
- Tom didn't want to stay in Boston any longer.
- Tom Boston'da daha fazla kalmak istemiyordu.
- I'm so glad you're staying.
- Kaldığına çok sevindim.
- We'll stay behind.
- Geride kalacağız.
- Whenever Tom comes to Boston, he stays at our house.
- Tom ne zaman Boston'a gelse, bizim evimizde kalır.
- Tom advised Mary to stay at home.
- Tom, Mary'e evde kalmasını önerdi.
- Tom stayed at a cheap hotel when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde ucuz bir otelde kalmıştı.
- Stay with Tom.
- Tom'la kal.
- If you want to stay, you can stay.
- Kalmak istersen kalabilirsin.
- I can't stay for dinner.
- Yemeğe kalamam.
- Sorry, I can't stay long.
- Üzgünüm, fazla kalamayacağım.
- They must stay.
- Onlar kalmalı.
- We have the alternative of going or staying.
- Gitmek ya da kalmak gibi bir seçeneğimiz var.
- Stay right where you are.
- Olduğun yerde kal.
- You told the dog to stay, didn't you?
- Köpeğine kalmasını söyledin, değil mi?
- Tom told us to stay where we were.
- Tom olduğumuz yerde kalmamızı söyledi.
- Do you stay at Tom's when you're in Boston?
- Boston'dayken Tom'da kalır mısın?
- I'll stay for three months in Paris.
- Paris'te üç ay kalacağım.
- If it rains the day after tomorrow, I will stay at home.
- Eğer yarından sonraki gün yağmur yağarsa, evde kalırım.
- Where does Tom stay?
- Tom nerede kalır?
- If you stay, I'll stay.
- Sen kalırsan, ben de kalırım.
- Until when will you stay in Japan?
- Ne zamana kadar Japonya'da kalacaksın?
- Tom had not intended to stay so long.
- Tom bu kadar uzun süre kalmayı planlamamıştı.
- Tom is here to stay, isn't he?
- Tom kalmak için burada, değil mi?
- I wanted to stay as long as I could.
- Elimden geldiğince uzun bir süre kalmak istedim.
- I didn't stay for long.
- Ben uzun süre kalmadım.
- She did come, but didn't stay long.
- Geldi ama fazla kalmadı.
- Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
- Tom, Mary'den kalmasını istedi ama onun işe dönmesi gerekiyordu.
- I wanted to stay busy, so I wouldn't think about what had happened.
- Ben meşgul kalmak istedim, bu yüzden ne olduğunu düşünmedim.
- Stay put for now.
- Şimdilik burada kal.
- Tom stayed at home because it was raining.
- Tom, yağmur yağdığı için evde kaldı.
- I'll stay in Beijing for four days.
- Pekin'de dört gün kalacağım.
- I need to stay in bed.
- Yatakta kalmalıyım.
- You should tell Tom that Mary is planning to stay.
- Tom'a Mary'nin kalmayı planladığını söylemelisin.
- Tom told me to stay.
- Tom kalmamı söyledi.
- Only Tom stayed.
- Sadece Tom kaldı.
- I stay up late every night.
- Her gece geç saatlere kadar uyanık kalıyorum.
- Tom didn't need to stay if he didn't want to.
- Tom istemiyorsa kalmak zorunda değildi.
- Can I stay a little longer?
- Biraz daha kalabilir miyim?
- Tom thought it would be best if Mary stayed with John.
- Eğer Mary John'la kalırsa Tom bunun en iyi olacağını düşündü.
- Wouldn't you rather stay here with us?
- Burada bizimle kalmayı tercih etmez misin?
- How did you like the hotel you stayed at?
- Nasıl, kaldığınız oteli beğendiniz mi?
- I'll stay in Berlin for ten days.
- Berlin'de on gün kalacağım.
- Let's hope it stays that way.
- Bunun o şekilde kalacağını umalım.
- How long do you expect Tom to stay here?
- Tom'un burada ne kadar kalmasını bekliyorsun?
- I'd like to stay, but I have to go see Tom.
- Kalmak isterdim ama Tom'u görmeye gitmeliyim.
- Tom may stay for another night.
- Tom bir gece daha kalabilir.
- How long do you want to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalmak istiyorsun?
- Can you think of anything that I could say to convince Tom to stay?
- Tom'u kalmaya ikna etmek için söyleyebileceğim bir şey aklına geliyor mu?
- Everybody stayed.
- Herkes kaldı.
- Tom would want us to stay.
- Tom kalmamızı isterdi.
- Do you wish to stay?
- Kalmak mı istiyorsun?
- You don't have to stay if you don't want to.
- İstemiyorsan kalmak zorunda değilsin.
- Tom stayed in the car.
- Tom arabada kaldı.
- Tom thought Mary might like to stay for a few days.
- Tom, Mary'nin birkaç gün kalmak isteyebileceğini düşündü.
- As long as you're here, I'll stay.
- Sen burada olduğun sürece, ben kalacağım.
- I'm staying with my aunt for the time being.
- Şimdilik teyzemle birlikte kalıyorum.
- I stayed in the car.
- Arabada kaldım.
- Do you want Tom to stay?
- Tom'un kalmasını istiyor musun?
- She advised him that he should stay at home.
- Ona evde kalmasını tavsiye etti.
- How long did you stay?
- Ne kadar süre kaldın?
- I stayed at an inexpensive hotel when I was in Boston.
- Boston'dayken ucuz bir otelde kaldım.
- You should've stayed with them.
- Onlarla kalmalıydın.
- Tom should've stayed a little longer.
- Tom biraz daha uzun kalmalıydı.
- Tom is staying at the same hotel where I'm staying.
- Tom benim kaldığım otelde kalıyor.
- I'm going to stay for another day or two.
- Bir iki gün daha kalacağım.
- How long will your friend Jane stay in Milan?
- Arkadaşın Jane, Milano'da ne kadar süre kalacak?
- I think I'll stay.
- Sanırım kalacağım.
- I hope my hands stay clean.
- Umarım ellerim temiz kalır.
- Tom tried to stay quiet.
- Tom sessiz kalmaya çalıştı.
- Will you stay at home tonight?
- Bu gece evde mi kalacaksın?
- We are not going to stay at the hotel again.
- Bir daha otelde kalmayacağız.
- Can you recommend me a place to stay in London?
- Bana Londra'da kalabileceğim bir yer önerebilir misin?
- I'm staying at the Hilton Hotel.
- Hilton Oteli'nde kalıyorum.
- I told Tom to stay at home.
- Tom'a evde kalmasını söyledim.
- Tom should stay where he is.
- Tom olduğu yerde kalmalı.
- Everything stays the same.
- Her şey aynı kalacak.
- I shouldn't have stayed away so long.
- Bu kadar uzun süre uzak kalmamalıydım.
- Tom was not satisfied with the service at the hotel where he was staying.
- Tom kaldığını oteldeki hizmetten memnun değildi.
- Tom and Mary aren't staying.
- Tom ve Mary kalmıyor.
- She is here to stay.
- O kalmak için burada.
- We were told to stay on the ship.
- Bize gemide kalmamız söylendi.
- Tom stayed in Boston for two years.
- Tom iki yıl Boston'da kaldı.
- How about staying at my place this evening?
- Bu akşam bende kalmaya ne dersin?
- I hope you don't have to stay in Boston all month.
- Umarım bütün ay Boston'da kalmak zorunda kalmazsın.
- Would you like to know why Tom didn't stay?
- Tom'un neden kalmadığını bilmek ister misin?
- Tom stayed at the YMCA.
- Tom YMCA'de kaldı.
- Can you stay?
- Kalabilir misin?
- Stay as long as you like.
- İstediğin kadar kal.
- I won't stay there very long.
- Orada çok uzun kalmayacağım.
- I feel that it is better to stay single than to get married.
- Bekar kalmanın evlenmekten daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- Try to stay out of trouble.
- Beladan uzak kalmaya çalışın.
- You can't stay mad at me forever.
- Bana sonsuza kadar kızgın kalamazsın.
- Tom stayed at a cheap hotel.
- Tom ucuz bir otelde kaldı.
- The company scrambled to stay afloat.
- Şirket ayakta kalabilmek için çabaladı.
- She asked me to stay till her mother came home.
- Benden, annesi eve dönene kadar kalmamı istedi.
- I stayed at home instead of going out.
- Dışarı çıkmak yerine evde kaldım.
- I really should've stayed in Boston longer.
- Aslında Boston'da daha uzun kalmam gerekirdi.
- You can stay only if you're quiet.
- Sessiz olmak koşuluyla kalabilirsin.
- The bed at the hotel where I stayed was too soft.
- Kaldığım oteldeki yatak çok yumuşaktı.
- I stayed home for a week.
- Evde bir hafta kaldım.
- If it rains, we'll stay at home.
- Eğer yağmur yağarsa, evde kalacağız.
- Why didn't Tom just stay in Boston?
- Neden Tom sadece Boston'da kalmadı?
- Tom always stays in bed until noon on Sundays.
- Tom her zaman pazar günleri öğlene kadar yatakta kalır.
- How much longer are you planning on staying in Boston?
- Boston'da daha ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- I stayed at his place yesterday.
- Dün onun evinde kaldım.
- I am used to staying up late at night.
- Geceleri geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Tom couldn't decide whether to go or stay.
- Tom gitse mi kalsa mı karar veremedi.
- Tom's parents only stayed together for the sake of the children.
- Tom'un ebeveynleri sadece çocukların hatırı için birlikte kaldı.
- You should've stayed with him.
- Onunla kalmalıydın.
- We're planning to stay in Boston for a few days.
- Birkaç günlüğüne Boston'da kalmayı planlıyoruz.
- Where will you stay?
- Nerede kalacaksın?
- Sorry, but I can't stay long.
- Üzgünüm ama uzun süre kalamam.
- Tom stayed at home because it was raining.
- Tom evde kaldı çünkü yağmur yağıyordu.
- I would rather stay at home than go out on such a cold day.
- Böyle soğuk bir günde dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I didn't want to stay as long as Tom did.
- Tom kadar uzun kalmak istemedim.
- Tom had to stay at home.
- Tom evde kalmak zorundaydı.
- Are you staying, Tom?
- Kalıyor musun, Tom?
- Tom will stay in the Boston area.
- Tom Boston bölgesinde kalacak.
- She plans to stay at the Oriental Hotel.
- Oriental Hotel'da kalmayı planlıyor.
- Let's stay for another hour.
- Bir saat daha kalalım.
- Why don't you stay here with us?
- Neden burada bizimle kalmıyorsun?
- I can't stay any longer.
- Daha fazla kalamam.
- No matter what happens, I'll stay with you.
- Ne olursa olsun, seninle kalacağım.
- I think Tom expected Mary to ask him to stay.
- Bence Tom, Mary'nin ondan kalmasını istemesini bekliyordu.
- Tom stayed at home.
- Tom evde kaldı.
- Tom stayed at the Hilton Hotel for three days.
- Tom üç gün boyunca Hilton Otel'de kaldı.
- I need to stay in Boston.
- Boston'da kalmam gerekiyor.
- She stayed in that area for a short while.
- O bölgede kısa bir süre kaldı.
- Stay right here and relax.
- Burada kal ve rahatla.
- I stayed in Boston for three years.
- Ben üç yıl Boston'da kaldım.
- Nothing stays the same.
- Hiçbir şey aynı kalmaz.
- I don't care which hotel we stay at.
- Hangi otelde kaldığımız umurumda değil.
- Why can't you stay with him?
- Neden onunla kalamıyorsun?
- I am wondering if you would like to go and see Kabuki with me while staying in Japan.
- Japonya'da kalırken benimle Kabuki'yi görmek ister misin diye merak ediyorum.
- We stayed at the hotel Tom recommended.
- Tom'un tavsiye ettiği otelde kaldık.
- I'm staying in Australia.
- Ben Avustralya'da kalıyorum.
- Who did Tom plan on staying with?
- Tom kiminle kalmayı planladı?
- Tom told me to stay at home.
- Tom bana evde kalmamı söyledi.
- We were told to stay on the ship.
- Bize de gemide kalmamız söylendi.
- Stay with Tom for a moment.
- Bir dakika Tom'la kal.
- She stayed here by herself.
- Burada tek başına kaldı.
- Are you staying at the hotel I suggested?
- Önerdiğim otelde mi kalıyorsun?
- Tom, can you stay still for five minutes?
- Tom beş dakika boyunca hareketsiz kalabilir misin?
- Where do you stay in Boston?
- Boston'da nerede kalıyorsun?
- We're staying there for three months.
- Orada üç ay kalacağız.
- Do you need to stay in Boston, too?
- Senin de Boston'da kalman gerekiyor mu?
- Tom isn't planning to stay.
- Tom kalmayı planlamıyor.
- Do you want Tom to stay?
- Tom'un kalmasını istiyor musunuz?
- I'm going to stay at home tonight.
- Bu gece evde kalacağım.
- They want to stay.
- Onlar kalmak istiyor.
- I ran out of money during my stay in India.
- Hindistan'da kaldığım süre boyunca param tükendi.
- Tom asked Mary to stay, but she didn't want to.
- Tom Mary'den kalmasını istedi ama Mary kalmak istemedi.
- I don't know my address yet, I'm going to stay with my friend for a while.
- Adresimi henüz bilmiyorum, bir süre arkadaşımda kalacağım.
- Tom plans on staying in his mountain cabin all summer.
- Tom, bütün yaz dağ kulübesinde kalmayı planlıyor.
- I liked staying in Boston.
- Boston'da kalmaktan hoşlandım.
- You'll be staying with Tom and me.
- Sen Tom ve benimle kalıyor olacaksın.
- Tom should've stayed longer.
- Tom daha uzun kalmalıydı.
- She pleaded with him to stay.
- Kalması için yalvardı.
- I stayed with Tom.
- Ben Tom'la kaldım.
- We're staying in different hotels.
- Farklı otellerde kalıyoruz.
- I'm sorry you can't stay.
- Kalamayacağın için üzgünüm.
- Can't you stay a little longer?
- Biraz daha kalamaz mısın?
- Why did you stay?
- Neden kaldın?
- Should I stay?
- Kalmalı mıyım?
- I told them to stay indoors.
- Onlara içeride kalmalarını söyledim.
- Mary is here to stay.
- Mary kalmak için burada.
- He stays a long time every time he comes.
- O, her gelişinde uzun süre kalır.
- It would be better for you to stay in bed today.
- Bugün yatakta kalsan daha iyi olurdu.
- We'll stay with them.
- Onlarla kalacağız.
- Why did you stay at home yesterday?
- Dün neden evde kaldın?
- She gave me a large room while I stayed at her house.
- Onun evinde kalırken bana büyük bir oda verdi.
- Tom didn't seem to want Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istemiyor gibiydi.
- Tom is staying, isn't he?
- Tom kalıyor, değil mi?
- Would you prefer to stay?
- Kalmayı mı tercih ederdin?
- Stay with Tom now.
- Şimdi Tom'la kal.
- We stayed in Boston last year for three months.
- Geçen sene üç ay Boston'da kaldık.
- Did he stay very long?
- O çok uzun kaldı mı?
- Tom will be angry since we didn't stay in our rooms like he told us to.
- Tom bize söylediği gibi odalarımızda kalmadığımız için kızacak.
- Should Tom have stayed?
- Tom kalmalı mıydı?
- Stay in this room.
- Bu odada kal.
- We stayed at the Dorchester.
- Biz Dorchester'de kaldık.
- Everybody stayed together.
- Herkes bir arada kaldı.
- He has stayed at the hotel for five days.
- Beş gün boyunca otelde kaldı.
- Why does Tom stay?
- Neden Tom kalıyor?
- Let's stay friends forever.
- Sonsuza kadar arkadaş olarak kalalım.
- I'd love to stay.
- Kalmak isterdim.
- Stay a while and listen.
- Bir süre kal ve dinle.
- I didn't intend to stay so long.
- Bu kadar uzun kalmaya niyetim yoktu.
- You should stay in the hospital for treatment.
- Tedavi için hastanede kalman gerek.
- Tom says I can't stay home alone.
- Tom evde yalnız kalamayacağımı söyledi.
- We stayed at a hotel in front of the station.
- İstasyonun önünde bir otelde kaldık.
- Instead of going to school, he stayed at home.
- Okula gitmek yerine evde kaldı.
- He stayed late and worked overtime.
- Geç saatlere kadar kaldı ve fazla mesai yaptı.
- I looked for a place to stay.
- Kalacak bir yer aradım.
- Will you let me stay with you?
- Seninle kalmama izin verecek misin?
- It doesn't matter if you stay or not.
- Kalıp kalmaman önemli değil.
- How long are you staying in Australia?
- Avustralya'da ne kadar kalıyorsunuz?
- I can't stay.
- Ben kalamam.
- I know you probably don't want to stay much longer, but it would be great if you could.
- Muhtemelen daha fazla kalmak istemediğini biliyorum ama kalabilsen harika olurdu.
- Sami offered Layla a place to stay.
- Sami, Layla'ya kalması için bir yer teklif etti.
- I want to stay longer.
- Daha uzun kalmak isterim.
- Where do you stay when you come to Boston?
- Boston'a geldiğinde nerede kalıyorsun?
- How long did you stay at the party?
- Partide ne kadar kaldın?
- Tom extended his stay by three days.
- Tom kalışını üç gün uzattı.
- I had stayed in Boston before I returned to Japan.
- Japonya'ya dönmeden önce Boston'da kalmıştım.
- Tom stayed in the shallow end of the pool.
- Tom havuzun sığ kısmında kaldı.
- How late did you stay at the party last night?
- Dün gece saat kaça kadar partide kaldın?
- They had to stay at home all day.
- Bütün gün evde kalmak zorundaydılar.
- I'm not intending to stay long.
- Uzun süre kalmaya niyetim yok.
- Tom was not satisfied with the service at the hotel where he was staying.
- Tom kaldığı oteldeki hizmetten memnun değildi.
- We'll stay with her.
- Onunla kalacağız.
- He stayed at my place for three weeks.
- Üç hafta benim evimde kaldı.
- I'll get them to stay with you.
- Seninle kalmalarını sağlayacağım.
- Tom stayed at a hotel not far from our house for a few days.
- Tom birkaç günlüğüne evimizden çok uzak olmayan bir otelde kaldı.
- He stayed in London for a time.
- Bir süre Londra'da kaldı.
- Stay a while.
- Bir süre kal.
- I didn't want to stay.
- Kalmayı istemedim.
- Tom stayed at home all weekend.
- Tom bütün hafta sonu evde kaldı.
- I decided to stay on the plane.
- Uçakta kalmaya karar verdi.
- Thanks for staying with Tom.
- Tom'la kaldığın için teşekkürler.
- I don't want to stay in bed any longer.
- Daha fazla yatakta kalmak istemiyorum.
- You can stay tonight with me.
- Bu gece benimle kalabilirsin.
- I'll stay with Tom until you return.
- Sen dönünceye kadar Tom'la kalacağım.
- How did you like the hotel you stayed at?
- Kaldığınız oteli nasıl buldunuz?
- We should've stayed at home.
- Evde kalmalıydık.
- Jim had stayed at my house.
- Jim benim evimde kalmıştı.
- This is the same hotel that I stayed in three years ago.
- Bu üç yıl önce kaldığım otelle aynı.
- I should've stayed at home.
- Evde kalmalıydım.
- I didn't stay there very long.
- Orada çok uzun kalmadım.
- In my opinion, staying up late is bad for your health.
- Benim düşünceme göre, geç saatlere kadar uyanık kalmak sağlığına zararlı.
- As I didn't feel well I stayed at home all day.
- İyi hissetmediğim için bütün gün evde kaldım.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı zaten söyledim.
- I'd like you to stay.
- Kalmanı isterim.
- Tom stayed to clean up.
- Tom temizlik yapmak için kaldı.
- I want you to stay here with Tom until I get back.
- Ben dönene kadar burada Tom'la kalmanı istiyorum.
- He can't stay long.
- Uzun süre kalamaz.
- Why don't I stay with them?
- Neden onlarla kalmıyorum?
- You may stay here with me.
- Burada benimle kalabilirsin.
- I am staying with my uncle.
- Amcamla birlikte kalıyorum.
- If it rains tomorrow, I'll stay at home.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, evde kalırım.
- It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.
- Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.
- I'd rather stay home with you.
- Evde seninle kalmayı tercih ederim.
- Tom is staying at a homeless shelter.
- Tom evsizler barınağında kalıyor.
- How long do you have to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar süre kalmak zorundasın?
- Tom promised to stay in his room.
- Tom odada kalmaya söz verdi.
- She took advantage of our hospitality and stayed a whole month without paying us anything.
- Misafirperverliğimizden faydalandı ve bize hiçbir şey ödemeden bir ay kaldı.
- Do you want me to stay or don't you?
- Kalmamı istiyor musun, istemiyor musun?
- Tom is going to need a place to stay.
- Tom'un kalacak bir yere ihtiyacı olacak.
- I saved on travelling expenses by staying at a cheap hotel.
- Ucuz bir otelde kalarak seyahat masraflarından tasarruf ettim.
- He must stay in the hospital for a week.
- Bir haftalığına hastanede kalmalı.
- Sami stayed beside his daughter in that hospital room.
- Sami o hastane odasında kızının yanında kaldı.
- You should stay in Boston for a couple weeks.
- Birkaç hafta Boston'da kalmalısın.
- I have no intention of staying.
- Benim kalmaya niyetim yok.
- I plan to stay in Boston for three more days.
- Boston'da üç gün daha kalmayı planlıyorum.
- Tom says he plans on staying in Boston as long as he can.
- Tom Boston'da kalabildiği kadar kalmayı planladığını söylüyor.
- In which house are you staying?
- Hangi evde kalıyorsun?
- I decided to stay a couple extra days in Boston.
- Birkaç ekstra gün Bostonda kalmaya karar verdim.
- You'll have to stay in the garage.
- Garajda kalmak zorunda kalacaksın.
- That's why we have to stay.
- Bu yüzden kalmak zorundayız.
- He asked her to stay, but she didn't want to.
- Kalmasını istedi ama o istemedi.
- Tom plans to stay at the Hilton Hotel.
- Tom Hilton Otel'de kalmayı planlıyor.
- I don't know how much longer I'll be allowed to stay.
- Daha ne kadar kalmama izin verileceğini bilmiyorum.
- Do you like to stay alone?
- Yalnız kalmayı seviyor musun?
- Tom wished he could've stayed longer.
- Tom keşke daha fazla kalabilseydim dedi.
- If Tom wants to stay, I have no objection.
- Tom kalmak isterse hiçbir itirazım yok.
- If it rains tomorrow, I'll stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- Tom said he didn't intend to stay.
- Tom, kalmaya niyetli olmadığını söyledi.
- We're staying at another hotel.
- Başka bir otelde kalıyoruz.
- I stayed indoors because it rained.
- Yağmur yağdığı için evde kaldım.
- Where will you stay?
- Siz nerede kalacaksınız?
- Stay right here.
- Burada kal.
- The hotel we stayed at last summer is near the lake.
- Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındır.
- Tom stayed at home because he's sick.
- Tom hasta olduğu için evde kaldı.
- I beg you to stay.
- Kalmanızı rica ediyorum.
- I plan to stay in Boston for three more days.
- Üç gün daha Boston'da kalmayı planlıyorum.
- Tom wanted to leave, but Mary wanted to stay a little longer.
- Tom gitmek istedi ama Mary biraz daha kalmak istedi.
- Tom would've stayed if he could've.
- Tom kalabilseydi kalırdı.
- If I were you, I would stay quiet.
- Yerinizde olsam sessiz kalırdım.
- I'll stay with the baby if you want to go.
- Eğer gitmek istersen ben bebekle kalırım.
- How long did you stay at Tom's place?
- Tom'un evinde ne kadar kaldın?
Show More (1935)
|