stay - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
stay kalmak v.
  • Mr. Connor will stay as the manager of this department.
  • Bay Connor bu bölümün müdürü olarak kalacak.
  • My mom will stay at my house for a month.
  • Annem bir ay boyunca benim evimde kalacak.
  • I therefore call upon Parliament not to adopt the amendments and to stay with the Council's common position.
  • Bu nedenle Parlamentoyu değişiklikleri kabul etmemeye ve Konseyin ortak tutumunda kalmaya çağırıyorum.
Show More (1932)
stay durmak v.
  • You can stay in the car,' said the mechanic.
  • "Arabanın içinde durabilirsin" dedi tamirci.
  • For its sake one must stay awake all day.
  • Onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerek.
  • Pumpkin season's over, and I stay way the hell away from birch beer.
  • Balkabağı mevsimi bitti ve ben huş ağacı birasından kesinlikle uzak duruyorum.
Show More (25)
stay oturmak v.
  • Stay!' James said to his dog Mia when he was washing her.
  • "Otur!" dedi James köpeği Mia'yı yıkarken.
  • I usually stay up late.
  • Genelde geç saatlere kadar otururum.
  • It is very fine today so I would rather go out than stay at home.
  • Bugün hava çok güzel, bu yüzden evde oturmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
Show More (9)
stay kalma süresi n.
  • Fifty-seven percent of Erasmus students had considerable difficulties financing their stay abroad.
  • Erasmus öğrencilerinin yüzde 57'si yurtdışında kaldıkları süreyi finanse etmekte önemli zorluklar yaşadı.
  • In my view, the period of storage should not exceed the duration of the stay.
  • Benim görüşüme göre saklama süresi kalış süresini aşmamalıdır.
  • I'd like to extend my stay through Sunday.
  • Kaldığım süreyi Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
Show More (4)
stay konaklama n.
  • You are most welcome to this House, Sir David, and we would like to wish you a pleasant and fruitful stay.
  • Bu eve hoş geldiniz Sir David, size keyifli ve verimli bir konaklama dileriz.
  • We wish the Yemeni Delegation fruitful meetings and an excellent stay in Strasbourg.
  • Yemen Delegasyonuna verimli toplantılar ve Strazburg'da mükemmel bir konaklama diliyoruz.
  • We wish her a very enjoyable stay.
  • Kendisine çok keyifli bir konaklama diliyoruz.
Show More (2)
stay beklemek v.
  • How long do we have to stay here?
  • Burada ne kadar beklememiz gerek?
  • I'll stay here till you get back.
  • Sen geri dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
  • Tom stayed on the sideline.
  • Tom kenarda bekledi.
Show More (2)
stay bırakmamak v.
  • I try my best to not make it my stuff and stay behind the short wall.
  • Bunu benim sorunum haline getirmemek ve olayları kendi haline bırakmak için elimden geleni yapıyorum.
  • She stayed with the house.
  • Evi bırakmadı.
Show More (-1)
stay ziyaret n.
  • I had a short stay in Paris for business.
  • İş için Paris'te kısa bir ziyaretim oldu.
Show More (-2)
stay erteleme n.
  • He was granted a stay of execution by the judge.
  • Yargıç tarafından infazın ertelenmesine karar verildi.
Show More (-2)
stay destek n.
  • I bought magnetic collar stays for my shirt.
  • Gömleğim için manyetik yaka desteği aldım.
Show More (-2)
stay vento n.
  • Stays of the galleon endured well against the storm.
  • Kalyonun ventoları fırtınaya karşı iyi dayandı.
Show More (-2)
stay durdurma n.
  • A stay of execution was ordered at the eleventh hour.
  • On birinci saatte infazın durdurulması emredildi.
Show More (-2)
stay tutmak v.
  • Let's try to stay focused.
  • Dikkatimizi toplu tutmaya çalışalım.
Show More (-2)