|
- Mr. Connor will stay as the manager of this department.
- Bay Connor bu bölümün müdürü olarak kalacak.
- My mom will stay at my house for a month.
- Annem bir ay boyunca benim evimde kalacak.
- I therefore call upon Parliament not to adopt the amendments and to stay with the Council's common position.
- Bu nedenle Parlamentoyu değişiklikleri kabul etmemeye ve Konseyin ortak tutumunda kalmaya çağırıyorum.
- Let us stay inside the equal label criteria we already have.
- Halihazırda sahip olduğumuz eşit etiket kriterlerinin içinde kalalım.
- Do not forget the Serbian people who have stayed behind in Kosovo.
- Kosova'da geride kalan Sırp halkını da unutmayın.
- This reform will let them stay in the market, this reform will give them the chance to continue trading.
- Bu reform onların piyasada kalmasını sağlayacak, bu reform onlara ticarete devam etme şansı verecektir.
- How many Chinese nationals are able to enter the European Union thanks to the visa exemption and stay here illegally?
- Vize muafiyeti sayesinde Avrupa Birliği'ne girebilen ve burada yasadışı olarak kalabilen kaç Çin vatandaşı var?
- We can say that the soldiers should stay where they are.
- Askerlerin bulundukları yerde kalmaları gerektiğini söyleyebiliriz.
- We have also to recognise the fact that some migrants will wish to stay and settle.
- Bazı göçmenlerin kalmak ve yerleşmek isteyeceği gerçeğini de kabul etmeliyiz.
- They said that they were told to stay where they were.
- Onlara oldukları yerde kalmalarının söylendiğini belirttiler.
- Let things stay that way.
- Bırak her şey böyle kalsın.
- The second problem is that those who want to become entrepreneurs want to stay manager-owners but do not want to grow.
- İkinci sorun ise girişimci olmak isteyenlerin yönetici-sahip olarak kalmak istemeleri ancak büyümek istememeleridir.
- Their staying power has really been put to the test.
- Kalma güçleri gerçekten test edildi.
- That is a good thing, and may it stay that way, even though, here too, there is still room for improvement.
- Bu iyi bir şey ve her ne kadar burada da hala iyileştirmeye açık alanlar olsa da bu şekilde kalabilir.
- The Commission notes and endorses the UN Secretary-General's statement that the peace plan will stay on the table.
- Komisyon, BM Genel Sekreteri'nin barış planının masada kalacağı yönündeki açıklamasını not eder ve onaylar.
- The hospitality and geniality of the local population have always stayed with me.
- Yerel halkın misafirperverliği ve güler yüzlülüğü hep aklımda kaldı.
- The existing arrangements, however, will stay in place until that change is actually made.
- Ancak mevcut düzenlemeler, bu değişiklik gerçekten yapılana kadar yürürlükte kalacaktır.
- They do not necessarily stay on the surface of the ground.
- Yerin yüzeyinde kalmaları gerekmiyor.
- They can simply stay in Turkey or Russia.
- Bu kişiler Türkiye'de ya da Rusya'da kalabilirler.
- I would like to thank those who have stayed to the end!
- Sonuna kadar kalanlara teşekkür etmek istiyorum!
- There are untold numbers of them, but the first two, Nazar and Kautsar, must stay.
- Sayısız bakan var ama ilk ikisi, Nazar ve Kautsar kalmalı.
- As long as we stay put, there is an increasing risk of our losing what we already have.
- Yerimizde kaldığımız sürece, sahip olduklarımızı kaybetme riskimiz artacaktır.
- This reform will let them stay in the market, this reform will give them the chance to continue trading.
- Bu reform onların piyasada kalmalarını sağlayacak, bu reform onlara ticarete devam etme şansı verecektir.
- The OSCE mission must be allowed to stay as an aid to that process, just as the Russians are in Kosovo.
- AGİT misyonunun, tıpkı Rusların Kosova'da olduğu gibi, bu sürece yardımcı olarak kalmasına izin verilmelidir.
- Those people who have stayed are intimidated, imprisoned and badly treated.
- Kalmaya devam eden insanlar korkutuluyor, hapsediliyor ve kötü muamele görüyor.
- I would at this point also like to thank those colleagues who stayed on board in difficult moments.
- Bu noktada, zor anlarda yanımızda kalan meslektaşlarıma da teşekkür etmek isterim.
- However, I thank those of you who have stayed.
- Bununla birlikte, kalanlara teşekkür ediyorum.
- The Commission will continue to stay engaged with Pakistan throughout the transition process.
- Komisyon geçiş süreci boyunca Pakistan ile temas halinde kalmaya devam edecektir.
- But let us stay with the first report and codecision.
- Ancak biz ilk rapor ve karara bağlı kalalım.
- That is a good thing, and may it stay that way, even though, here too, there is still room for improvement.
- Bu iyi bir şey ve bu şekilde kalsın, her ne kadar burada da hala iyileştirilmesi gereken noktalar olsa da.
- Unfortunately, however, after the weekend, very few stayed in Johannesburg until the end.
- Ancak ne yazık ki hafta sonundan sonra çok az kişi Johannesburg'da sonuna kadar kaldı.
- Unfortunately, this is the way they will stay until the West intervenes.
- Ne yazık ki, Batı müdahale edene kadar bu şekilde kalacaklar.
- The moratorium therefore must stay in place.
- Bu nedenle moratoryum yürürlükte kalmalıdır.
- Unfortunately I cannot stay here much longer.
- Ne yazık ki burada daha fazla kalamayacağım.
- I therefore thank the Members who have been willing to stay behind a little longer to talk about this matter.
- Bu nedenle, bu konu hakkında konuşmak üzere biraz daha geride kalmaya istekli olan Üyelere teşekkür ediyorum.
- It is extremely difficult for people over 50 to stay in or find work in numerous industries in the private sector.
- Özel sektördeki pek çok sektörde 50 yaş üstü kişilerin iş bulması ya da bu sektörde kalması son derece zordur.
- That is the present situation, and that is the way it should stay.
- Mevcut durum budur ve böyle de kalmalıdır.
- They all lack the financial and human resources to deal competently with applications to stay.
- Hepsi de kalmak için yapılan başvurularla yetkin bir şekilde ilgilenecek mali ve insan kaynaklarından yoksundur.
- We need incentives for those who decide to stay in work longer.
- Daha uzun süre işte kalmaya karar verenler için teşviklere ihtiyacımız var.
- It is extremely difficult for people over 50 to stay in or find work in numerous industries in the private sector.
- Özel sektördeki pek çok sektörde 50 yaşın üzerindeki insanların kalması ya da iş bulması son derece zordur.
- He came for two days and stayed for a week.
- İki günlüğüne geldi ve bir hafta kaldı.
- Sadly, SARS is here and it is here to stay.
- Ne yazık ki SARS burada ve burada kalmaya devam edecek.
- How do you stay in power for 34 years in Africa?
- Afrika'da 34 yıl boyunca nasıl iktidarda kalırsınız?
- This is critical, for it means that researchers and resources are staying outside the Union.
- Bu durum, araştırmacıların ve kaynakların Birlik dışında kalması anlamına geldiği için kritik önem taşımaktadır.
- I am particularly satisfied because we stayed within the financial perspective again.
- Özellikle memnunum çünkü yine mali perspektif içinde kaldık.
- They are only concerned with staying in power for as long as possible.
- Onlar sadece mümkün olduğunca uzun süre iktidarda kalmakla ilgileniyorlar.
- The reality of the market is here to stay.
- Pazarın gerçekliği burada kalmaya devam edecek.
- British Airways stayed in Northern Ireland and stood by its staff through bombs and bullets.
- British Airways Kuzey İrlanda'da kaldı ve bombalar ve kurşunlar arasında personelinin yanında durdu.
- Until that day, the ban on feeding omnivores with meat and bone meal will have to stay in place.
- O güne kadar, omnivorların et ve kemik unu ile beslenmesine ilişkin yasağın yürürlükte kalması gerekecektir.
- We want the current regime to stay in place in some format.
- Mevcut rejimin bir şekilde yürürlükte kalmasını istiyoruz.
- How do you stay in power for 34 years in Africa?
- Afrika'da 34 yıl boyunca nasıl iktidarda kalabiliyorsunuz?
- It will not stay for even half a moment with egoistic persons.
- Egoist kişilerin yanında bir an bile kalmaz.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyu derin uykuda kalıyorlar ve ilkbaharda tekrar ortaya çıkıyorlar.
- You just have to find a green space and stay in it for at least five minutes.
- Sadece yeşil bir alan bulmanız ve en az beş dakika orada kalmanız gerekiyor.
- The other rule is you must stay inside the red boundary.
- Diğer kural ise kırmızı sınırın içinde kalmanız gerektiğidir.
- I have stayed at this hotel for years and loved it there.
- Ben yıllardır bu otelde kalıyorum ve burayı seviyorum.
- I hope to return but would not dream of staying elsewhere.
- Geri dönmeyi umuyorum ama başka bir yerde kalmayı hayal bile edemem.
- All right, since you're staying, come here.
- Pekala, madem kalıyorsun, buraya gel.
- Overall, I really liked this place and would stay again.
- Genel olarak, burayı gerçekten çok beğendim ve tekrar kalacaktım.
- The other rule is you must stay inside the red boundary.
- Diğer bir kural da kırmızı sınırların içinde kalmak.
- Deibel is a traditional brewery, and it will stay that way.
- Deibel geleneksel bir bira fabrikasıdır ve öyle kalacaktır.
- All drivers must stay on approved routes to get government protection.
- Tüm sürücüler devlet koruması almak için onaylanmış rotalarda kalmalıdır.
- Seriously, I really think that we should stay together.
- Cidden, gerçekten birlikte kalmamız gerektiğini düşünüyorum.
- You may have a problem if a lot of people want to stay.
- Çok sayıda insan kalmak isterse sorun yaşayabilirsiniz.
- If we stay on our true trajectory, we will unquestionably encounter one another.
- Eğer gerçek yörüngemizde kalırsak, hiç kuşkusuz birbirimizle karşılaşacağız.
- All I have to do is stay afloat and attuned.
- Tek yapmam gereken suyun üstünde kalmak ve ayak uydurmak.
- People who stay with Hawksin's are more intelligent than when they check out.
- Hawksin'de kalan insanlar çıkış yaptıklarından daha zeki oluyorlar.
- You may have a problem if a lot of people want to stay.
- Eğer çok sayıda insan kalmak isterse sorun yaşayabilirsin.
- Remember, people are on Facebook to stay up-to-date on their social lives, not necessarily to check out your products.
- Unutmayın, insanlar Facebook'a ürünlerinizi incelemek için değil, sosyal hayatlarında güncel kalmak için giriyor.
- All right, since you're staying, come here.
- Tamam, madem kalıyorsun, buraya gel.
- The other rule is you must stay inside the red boundary.
- Diğer kural ise kırmızı sınırın içinde kalmanız.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulkan ünitesi, küçük bir soğutma kulesi üzerinde olup dönem boyunca tamamen temiz kalır.
- I just have to be vigilant about the work and stay on top of it.
- Sadece iş konusunda dikkatli olmalıyım ve işin başında kalmalıyım.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir süre ordu mensuplarıyla kalmasını emretti.
- Whatever is taught well to children stays with them throughout their lives.
- Çocuklara iyi öğretilen her şey hayatları boyunca onlarla birlikte kalır.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir süre askerlerle kalmasını emretti.
- All right, since you're staying, come here.
- Pekala, madem kalıyorsun, gel benimle.
- You may have a problem if a lot of people want to stay.
- Bir sürü insan kalmak isterse sorun yaşayabilirsiniz.
- It is a perfect place to stop and stay for a while.
- Duraklamak ve bir süre kalmak için mükemmel bir yer.
- You know, you're pretty hard to stay mad at.
- Biliyor musun, sana kızgın kalmak oldukça zor.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyunca derin uykuda kalıyorlar ve baharda tekrar ortaya çıkıyorlar.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulkan ünitesi küçük bir soğutma kulesi üzerinde bulunuyor ve bu, sezon boyunca tamamen temiz kalıyor.
- Overall, I really liked this place and would stay again.
- Genel olarak burayı gerçekten sevdim ve bir daha kalmak isterim.
- Overall, I really liked this place and would stay again.
- Genel olarak, burayı gerçekten sevdim ve tekrar kalacaktım.
- Mobile marketing is no longer a fad; it is here to stay.
- Mobil pazarlama artık gelip geçici bir moda değil; hep bizlerle kalacak.
- By staying you've given me time to raise a large army.
- Burada kalarak bir ordu kurmak için bana zaman vermiş oldun.
- We'll stay down here and sneak out with the bags.
- Biz burada kalacağız ve çantaları alıp gizlice çıkacağız.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir müddet askerlerin arasında kalmasını istedi.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- Çok tatlı bir kız, umarım hep böyle kalır.
- It is a perfect place to stop and stay for a while.
- Bir süre mola vermek ve kalmak için mükemmel bir yerdir.
- It's a chemical that makes women want to nurture their young and stay close.
- Bu, kadınların yavrularını beslemek ve onlara yakın kalmak istemelerini sağlayan bir kimyasaldır.
- We stayed on the island one weekend with our little boy.
- Küçük oğlumuzla bir hafta sonu adada kalmıştık.
- Seriously, I really think that we should stay together.
- Ciddiyim, gerçekten birlikte kalmamız gerektiğini düşünüyorum.
- It would be better for the cause to stay alive.
- Davanın canlı kalması daha iyi olacaktır.
- Did you tell Gene you're staying at your dad's starting tonight?
- Gene'e bu akşamdan itibaren babanda kalacağını söyledin mi?
- Seriously, I really think that we should stay together.
- Cidden, bir arada kalmamız gerektiğini düşünüyorum.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- Çok tatlı bir çocuk ve umarım böyle kalır.
- By staying you've given me time to raise a large army.
- Burada kalarak bana büyük bir ordu toplamam için zaman verdiniz.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulcan ünitesi küçük bir soğutma kulesi üzerinde ve bu sezon boyunca tamamen temiz kalıyor.
- Okay, just stay nice and calm like we talked about.
- Tamam, konuştuğumuz gibi nazik ve sakin kal.
- It's hard to always stay on the proper side.
- Her zaman doğru tarafta kalmak zordur.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyunca derin uykuda kalırlar ve ilkbaharda tekrar ortaya çıkarlar.
- All drivers must stay on approved routes to get government protection.
- Devlet koruması alabilmek için tüm sürücülerin onaylı rotalarda kalması gerekiyor.
- All drivers must stay on approved routes to get government protection.
- Devlet koruması almak için tüm sürücüler onaylanan yollarda kalmak zorundadır.
- Did you tell Gene you're staying at your dad's starting tonight?
- Gene'e bu geceden itibaren babanda kalacağını söyledin mi?
- You just have to find a green space and stay in it for at least five minutes.
- Yeşil bir alan bulup içinde en az beş dakika kalmanız yeterli.
- Did you tell Gene you're staying at your dad's starting tonight?
- Gene'e bu geceden itibaren babanda kalacağını mı söyledin?
- By staying you've given me time to raise a large army.
- Kalarak bana büyük bir ordu kurmam için zaman verdin.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- O çok tatlı bir çocuk ve umarım öyle kalır.
- We stayed here one night for a volleyball tournament in the area.
- Bölgedeki bir voleybol turnuvası için burada bir gece kaldık.
- I try my best to not make it my stuff and stay behind the short wall.
- Bunu kendime mal etmemek ve meselenin dışında kalmak için elimden geleni yapıyorum.
- Why is Tom staying with you?
- Tom neden seninle kalıyor?
- Tom had to stay in the hospital for three months.
- Tom üç ay hastanede kalmak zorunda kaldı.
- Stay in your room until your father gets back!
- Baban gelene kadar odanda kal!
- You're staying with Tom, right?
- Tom'la birlikte kalıyorsun, değil mi?
- I want you to stay right here.
- Burada kalmanı istiyorum.
- Tom let me know that he planned to stay in Boston until his money ran out.
- Tom, parası bitene kadar Boston'da kalmayı planladığını bana bildirdi.
- Tom said I could stay.
- Tom kalabileceğimi söyledi.
- Tom stayed in Boston for a couple of days.
- Tom, birkaç gün Boston'da kaldı.
- I intend to stay right here.
- Ben tam burada kalmak niyetindeyim.
- I would rather stay at home than go alone.
- Yalnız gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Tom begged me to stay.
- Tom kalmam için yalvardı.
- Tom isn't planning on staying very much longer.
- Tom daha fazla kalmayı planlamıyor.
- If Tom wants to stay, I have no objection.
- Tom kalmak istiyorsa, itirazım yok.
- Do you still want to stay in Boston with us next summer?
- Hala gelecek yaz bizimle Boston'da kalmak istiyor musun?
- How long are you going to stay here?
- Burada ne kadar kalacaksın?
- Did you really stay home all night?
- Gerçekten bütün gece evde mi kaldın?
- The doctor wants you to stay one week more in bed.
- Doktor bir hafta daha yatakta kalmanı istiyor.
- She stayed at home all day instead of going out.
- O, dışarı çıkma yerine bütün gün evde kaldı.
- Try and stay dry.
- Kuru kalmaya çalışın.
- But it is better to stay at home.
- Ama evde kalmak daha iyi.
- I stayed at Tom's while I was in Boston.
- Boston'dayken Tom'un yanında kaldım.
- I can't stay for dinner.
- Akşam yemeği için kalamam.
- I'm going to stay at your countryhouse for a couple of days, and I think you don't mind.
- Birkaç günlüğüne sizin kır evinizde kalacağım ve sanırım sizin için sakıncası yok.
- I told him to stay in his room.
- Ona odasında kalmasını söyledim.
- Tom says he doesn't plan to stay here much longer.
- Tom, burada daha fazla kalmayı planlamadığını söylüyor.
- I hadn't intended to stay this long.
- Bu kadar uzun kalmaya niyetim yoktu.
- Tom is going to stay at a friend's house for a few days.
- Tom birkaç gün bir arkadaşının evinde kalacak.
- How much longer are you planning on staying in Boston?
- Daha ne kadar Boston'da kalmayı planlıyorsun?
- Tom plans to just stay at home.
- Tom evde kalmayı planlıyor.
- Fadil stayed in Cairo for about four months.
- Fadıl yaklaşık dört ay boyunca Kahire'de kaldı.
- We can't stay in here very long.
- Burada uzun süre kalamayız.
- She stayed at home yesterday as it was so cold.
- Dün hava çok soğuk olduğu için evde kaldı.
- I should have stayed in bed.
- Yatakta kalmalıydım.
- You stay in Japan.
- Japonya'da kalıyorsun.
- I give you permission to stay.
- Kalman için sana izin veriyorum.
- Do you think Tom will stay long?
- Sence Tom uzun süre kalır mı?
- Yanni insisted that Skura stay.
- Yanni, Skura'nın kalması için ısrar etti.
- I stayed as long as I could.
- Kalabildiğim kadar kaldım.
- Tom didn't stay in Boston for very long.
- Tom Boston'da çok uzun kalmadı.
- Permit me to stay.
- İzin verin kalayım.
- Tom did his best to persuade Mary to stay.
- Tom Mary'yi kalmaya ikna etmek için elinden geleni yaptı.
- I told you to stay in the room.
- Odada kalmanı söyledim.
- Stay for supper.
- Akşam yemeğine kal.
- We want Tom to stay for a couple of more days.
- Tom'un birkaç gün daha kalmasını istiyoruz.
- You can stay if only you are quiet.
- Ancak sessiz olursan kalabilirsin.
- Tom probably thought I could stay until Monday.
- Tom muhtemelen pazartesiye kadar kalabileceğimi düşünmüştür.
- A stay in hospital is not very nice.
- Hastanede kalmak pek hoş değildir.
- I'd rather stay here in Boston.
- Burada, Boston'da kalmayı tercih ederim.
- I'll stay until the end.
- Sonuna kadar kalacağım.
- I wanted to stay busy, so I wouldn't think about what had happened.
- Ben meşgul kalmak istedim, bu yüzden ne olduğunu düşünmedim.
- I knew we should've stayed in Boston.
- Boston'da kalmamız gerektiğini biliyordum.
- I'd like to stay with you.
- Seninle kalmak istiyorum.
- Tom is staying here with us for three weeks.
- Tom üç hafta bizimle kalacak.
- Do you think you'll stay long?
- Uzun süre kalacağını düşünüyor musun?
- How long do we have to stay here?
- Burada daha ne kadar kalmamız gerekiyor?
- Do you have someplace to stay?
- Kalacak bir yerin var mı?
- We stayed at my aunt's during the vacation.
- Tatil boyunca teyzemlerde kaldık.
- Neither Tom nor Mary has to stay in Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'da kalmak zorunda.
- Tom told Mary to stay where she was.
- Tom Mary'ye bulunduğu yerde kalmasını söyledi.
- Tom is going to try to convince you to stay for a few more days.
- Tom seni birkaç gün daha kalman için ikna etmeye çalışacak.
- During hay fever season, Tom usually tries to stay indoors.
- Saman nezlesi mevsimi sırasında, Tom genellikle evde kalmaya çalışır.
- Tom is going to stay with you.
- Tom seninle kalacak.
- Who does Tom plan on staying with?
- Tom kiminle kalmayı planlıyor?
- Tom is going to stay at a friend's house for a few days.
- Tom birkaç günlüğüne bir arkadaşının evinde kalacak.
- He went to stay with his cousin.
- Kuzeniyle kalmaya gitti.
- How often do you stay at a hotel?
- Ne sıklıkla otelde kalıyorsun?
- Are you asking me to stay?
- Kalmamı mı istiyorsun?
- I'll stay right where I am.
- Tam olduğum yerde kalacağım.
- Tom prefers to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih ediyor.
- Tom wants us to stay.
- Tom bizim kalmamızı istiyor.
- How long did you stay in Germany?
- Almanya'da ne kadar kaldın?
- I have a collection of towels I've stolen from many different hotels I've stayed at.
- Kaldığım birçok farklı otelden çaldığım havlulardan oluşan bir koleksiyonum var.
- Do I have to stay in the hospital?
- Hastanede kalmak zorunda mıyım?
- Tom let me stay for a night.
- Tom bir gece kalmama izin verdi.
- Tom doesn't know where Mary is planning on staying.
- Tom, Mary'nin nerede kalmayı planladığını bilmiyor.
- I stay at home every afternoon and my cat, too.
- Ben her öğleden sonra evde kalıyorum ve benim kedim de öyle.
- I am staying at the hotel for the time being.
- Şimdilik otelde kalıyorum.
- Tom has to stay in bed.
- Tom yatakta kalmalı.
- Do you know where Tom's staying?
- Tom'un nerede kaldığını biliyor musunuz?
- I'm glad you stayed in Boston for an extra three days.
- Boston'da fazladan üç gün daha kalmana sevindim.
- I don't think we should stay.
- Bence kalmamalıyız.
- Tom stayed where he was.
- Tom olduğu yerde kaldı.
- She wants to stay single forever.
- Sonsuza kadar bekar kalmak istiyor.
- I think I want to stay.
- Sanırım kalmak istiyorum.
- She is a student from Canada, staying with my uncle.
- Kanada'dan bir öğrenci, amcamın yanında kalıyor.
- I need a place to stay for a couple of days.
- Birkaç gün kalacak bir yere ihtiyacım var.
- We need to stay together.
- Birlikte kalmalıyız.
- I have to stay at a hotel near the airport tonight.
- Bu gece havaalanına yakın bir otelde kalmak zorundayım.
- Do you know how late it stays open?
- Kaça kadar açık kaldığını biliyor musun?
- I can't stay here alone.
- Burada yalnız kalamam.
- Tom is going to stay in Boston until Monday.
- Tom pazartesiye kadar Boston'da kalacak.
- Tom started to put his coat on, but then decided to stay a bit longer.
- Tom ceketini giymeye başladı, ama sonra biraz daha kalmaya karar verdi.
- Tom just told me that he doesn't plan to stay in Boston.
- Tom bana sadece Boston'da kalmayı planlamadığını söyledi.
- I'm staying at a hotel for the time being.
- Şimdilik bir otelde kalıyorum.
- Are you going to stay mad at me?
- Bana kızgın mı kalacaksın?
- My uncle is staying with us this week.
- Bu hafta amcam bizimle birlikte kalıyor.
- I'd like stay longer, but I have to leave.
- Daha uzun süre kalmak istiyorum ama gitmek zorundayım.
- We won't stay long.
- Fazla kalmayacağız.
- Maybe we can stay a little bit longer.
- Belki biraz daha kalabiliriz.
- You could've stayed quiet, but you didn't.
- Sessiz kalabilirdin ama kalmadın.
- We'll just stay where we are.
- Olduğumuz yerde kalacağız.
- My children have to stay indoors after dark.
- Benim çocuklarım hava karardıktan sonra içeride kalmak zorundalar.
- She stayed at a nice hotel.
- O güzel bir otelde kalmış.
- Tom doesn't have to stay in the hospital.
- Tom hastanede kalmak zorunda değil.
- Do you know where Tom's staying?
- Tom'un nerede kaldığını biliyor musun?
- I stayed with a friend of mine.
- Bir arkadaşımla birlikte kaldım.
- Tom will stay here with us tonight.
- Tom bu gece burada bizimle kalacak.
- We decided to stay for a few more days.
- Biz birkaç gün daha kalmaya karar verdik.
- How long do I have to stay in the hospital?
- Ne kadar süre hastanede kalmak zorundayım?
- Tom stayed in the car while Mary ran into the supermarket for a loaf of bread.
- Mary bir somun ekmek almak için süpermarkete koşarken Tom arabada kaldı.
- They stayed in Rome till September.
- Eylül ayına kadar Roma'da kaldılar.
- I was told to stay on the ship.
- Gemide kalmam söylendi.
- Are you going to stay with us?
- Bizimle mi kalacaksın?
- How long can I stay here?
- Burada ne kadar kalabilirim?
- Don't stay away too long.
- Çok uzun süre uzak kalma.
- Tell Tom that I'm not planning to stay long.
- Tom'a uzun süre kalmayı planlamadığımı söyle.
- I hadn't intended to stay so long.
- Bu kadar uzun kalmayı düşünmemiştim.
- I told Tom I'd stay out of trouble.
- Tom'a beladan uzak kalacağımı söyledim.
- The trouble is that we have nowhere to stay tonight.
- Sorun şu ki, bu gece kalacak yerimiz yok.
- Did you stay long at his place?
- Onun evinde uzun kaldınız mı?
- I am forced to stay at home.
- Evde kalmak zorundayım.
- They stayed at home because it was very cold.
- Çok soğuk olduğu için evde kaldılar.
- Tom has promised to stay here with you.
- Tom burada seninle kalacağına söz verdi.
- They stayed at a very expensive hotel.
- Onlar çok pahalı bir otelde kaldı.
- I stayed with Tom.
- Tom'la birlikte kaldım.
- He is staying with his aunt.
- Halasıyla kalıyor.
- The company scrambled to stay afloat.
- Şirket ayakta kalmak için çabaladı.
- I don't plan to stay for very long.
- Çok uzun süre kalmayı planlamıyorum.
- Tom will try to convince you to stay for a few more days.
- Tom sizi birkaç gün daha kalmaya ikna etmeye çalışacaktır.
- I won't stay any longer.
- Daha fazla kalmayacağım.
- Could you stay a minute?
- Bir dakika kalabilir misin?
- He is staying with his relatives.
- Akrabalarının yanında kalıyor.
- We have to stay together now.
- Biz şimdi birlikte kalmak zorundayız.
- Tom stayed in the shallow end of the pool.
- Tom havuzun sığ tarafında kaldı.
- I wish I could stay longer, but I have to leave.
- Keşke daha uzun süre kalabilsem ama gitmek zorundayım.
- The doctor told you to stay in bed until your fever goes down, didn't he?
- Doktor ateşiniz düşene kadar yatakta kalmanızı söyledi, değil mi?
- Christine stayed in the shade all day, because she didn't want to get a sunburn.
- Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu.
- Do Tom and I need to stay in Boston, too?
- Tom ve benim de Boston'da kalmamız gerekiyor mu?
- Stay with Tom now.
- Artık Tom'la kal.
- I met her during my stay in Mexico.
- Onunla Meksika'da kaldığım sırada tanıştım.
- The doctor insisted that he stay in bed.
- Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.
- I want you to stay where you are.
- Olduğunuz yerde kalmanızı istiyorum.
- We're here to stay.
- Kalmak için buradayız.
- We had thought to stay there a couple of weeks.
- Biz birkaç hafta burada kalmayı düşünmüştük.
- I won't stay any longer.
- Artık kalmayacağım.
- I'll stay in Beijing for four days.
- Dört gün pekinde kalacağım.
- I would rather stay at home than go to the movies tonight.
- Bu gece sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Can you stay for a bit?
- Biraz daha kalabilir misin?
- We can stay quiet.
- Sessiz kalabiliriz.
- We stayed at the Hilton Hotel.
- Biz Hilton Otel'inde kaldık.
- I'll get him to stay with you.
- Onu seninle kalmaya ikna edeceğim.
- Tom stays in motels when he travels.
- Tom seyahatlerinde motellerde kalır.
- He will not stay for more than four days.
- O dört günden daha fazla kalmayacak.
- Why don't I stay with you?
- Neden seninle kalmıyorum?
- Just stay objective.
- Sadece objektif kal.
- He stayed in London for a time.
- O, bir süre Londra'da kaldı.
- Where do you think we should stay?
- Sence nerede kalmalıyız?
- I couldn't stay with Tom.
- Tom'la kalamazdım.
- Tom stayed in Australia for a time.
- Tom bir süre Avustralya'da kaldı.
- I want to stay in the game.
- Oyunun içinde kalmak istiyorum.
- I'd rather stay here by myself.
- Burada yalnız kalmayı tercih ederim.
- Do you want her to stay?
- Onun kalmasını istiyor musunuz?
- Tom wanted Mary to stay in Boston with him.
- Tom, Mary'nin onunla Boston'da kalmasını istedi.
- I stayed with an American family.
- Amerikalı bir aile ile birlikte kaldım.
- I would rather stay at home than go fishing.
- Balığa gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I think I'll stay in Boston for a few more days.
- Sanırım birkaç gün daha Boston'da kalacağım.
- Do you want me to stay?
- Kalmamı istiyor musunuz?
- Babies don't stay babies forever.
- Bebekler sonsuza kadar bebek kalmazlar.
- Is there someplace else you could stay?
- Kalabileceğin başka bir yer var mı?
- Tom needs to stay at our place for a few days.
- Tom'un birkaç gün bizde kalması gerekiyor.
- Let me know where you're staying.
- Nerede kaldığını bana bildir.
- Just how long are you planning to stay?
- Ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- The longer he stays in Japan, the better his Japanese gets.
- O, Japonya'da ne kadar uzun kalırsa Japoncası o kadar iyi olur.
- I stayed at my uncle's during the summer.
- Ben yaz boyunca amcamın evinde kaldım.
- Tom stayed behind to help Mary.
- Tom Mary'ye yardım etmek için geride kaldı.
- Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
- Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.
- If it is raining tomorrow, we stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa evde kalırız.
- Are you planning to stay?
- Kalmayı düşünüyor musun?
- I plan to stay as long as you stay.
- Sen kaldığın sürece kalmayı planlıyorum.
- Would you like me to stay?
- Kalmamı ister misin?
- I tried to stay on friendly terms with her, but it was impossible.
- Onunla dost kalmaya çalıştım ama bu imkansızdı.
- Tom had to stay in the hospital.
- Tom hastanede kalmak zorunda kaldı.
- Can you recommend to me a place to stay in London?
- Bana Londra'da kalabileceğim bir yer önerebilir misiniz?
- Stay outside the field.
- Alanın dışında kal.
- Tom isn't staying.
- Tom kalmıyor.
- Tom said he really wanted to be here, but he had to stay in Boston.
- Tom burada olmayı çok istediğini ama Boston'da kalmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom hasn't told me where he's planning on staying in Boston.
- Tom, Boston'da nerede kalmayı planladığını bana söylemedi.
- The teacher made him stay after school.
- Öğretmen okuldan sonra onun kalmasını sağladı.
- He said it didn't matter whether we stayed or left.
- Kalmamız ya da gitmemizin önemli olmadığını söyledi.
- Tom said Mary didn't have a place to stay.
- Tom, Mary'nin kalacak yeri olmadığını söyledi.
- Tom said he would only stay for a few hours.
- Tom yalnızca birkaç saat kalacağını söyledi.
- I stayed in Japan only a few months.
- Japonya'da sadece birkaç ay kaldım.
- We couldn't stay together.
- Biz birlikte kalamadık.
- I should've stayed.
- Kalmalıydım.
- I want you to stay on the beach.
- Sahilde kalmanı istiyorum.
- We can stay up as late as we want.
- İstediğimiz kadar geç saate kadar kalabiliriz.
- Where do you think we should stay?
- Nerede kalmamız gerektiğini düşünüyorsun?
- I'd rather stay at home than go fishing.
- Balık tutmaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Tom stayed over.
- Tom orada kaldı.
- He let me stay for a night.
- O, benim bir gece kalmama izin verdi.
- Tom ought to stay in bed.
- Tom'un yatakta kalması gerekiyor.
- Do not stay away from English, even for a day.
- Bir gün bile İngilizce'den uzak kalmayın.
- I have to stay at a hotel near the airport tonight.
- Bu gece havaalanına yakın bir otelde kalmam gerekiyor.
- Tom plans to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmayı planlıyor.
- I think you should come stay at my place.
- Bence gelip benim evimde kalmalısın.
- I will stay in New York for five days.
- Ben beş gün New York'ta kalacağım.
- Tom is going to stay here for three weeks.
- Tom burada üç hafta kalacak.
- Tom is staying at his uncle's.
- Tom amcasının evinde kalıyor.
- What country did you visit and how long did you stay?
- Hangi ülkeyi ziyaret ettiniz ve ne kadar kaldınız?
- Please stay for dinner.
- Lütfen yemeğe kal.
- If I had to study, I would stay at home every day.
- Çalışmak zorunda olsaydım, her gün evde kalırdım.
- Tom is staying with one of his friends in Boston.
- Tom Boston'da bir arkadaşının yanında kalıyor.
- Did you stay home alone?
- Evde yalnız mı kaldın?
- He stayed in Nagano throughout the summer.
- Yaz boyunca Nagano'da kaldı.
- I'm afraid to stay alone.
- Yalnız kalmaktan korkuyorum.
- I'll stay right here till you get back.
- Sen geri dönene kadar burada kalacağım.
- I want to know who's staying with us.
- Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
- You'd better stay in bed for a few days.
- Birkaç gün yatakta kalsan iyi olur.
- Don't you want to stay a little longer?
- Biraz daha kalmak istemiyor musun?
- I'll stay as long as you want me to.
- Ne kadar istersen o kadar kalacağım.
- Fadil is staying over at a friend's.
- Fadıl bir arkadaşında kalıyor.
- Tom can stay as long as he likes.
- Tom istediği sürece kalabilir.
- Please enjoy your stay at this hotel.
- Lütfen bu otelde kalmanın tadını çıkarın.
- He often stays away from home on the weekend.
- Hafta sonu sık sık evden uzakta kalır.
- I wanted to stay in Boston.
- Boston'da kalmak istedim.
- Can you stay till Monday?
- Pazartesiye kadar kalabilir misin?
- Tom could think of no reason why he shouldn't stay.
- Tom kalmaması için hiçbir neden düşünemiyordu.
- Tom has had to stay here longer than he wanted to.
- Tom burada istediğinden daha uzun kalmak zorunda kaldı.
- Why would you want me to stay?
- Neden kalmamı istiyorsun?
- I'd like to extend my stay through Sunday.
- Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
- Can I stay at your place tonight?
- Bu gece sizin evde kalabilir miyim?
- Tom wants you to stay here with us.
- Tom burada bizimle kalmanı istiyor.
- Tom stayed at home all day Monday.
- Tom pazartesi bütün gün evde kaldı.
- Aren't you planning to stay?
- Kalmayı planlamıyor musun?
- I want to stay longer.
- Daha uzun kalmak istiyorum.
- I'm the one who told Tom to stay at home.
- Tom'a evde kalmasını söyleyen bendim.
- He is going to stay with his uncle for the weekend.
- Hafta sonu amcasının yanında kalacak.
- I think one of us ought to stay with Tom.
- Sanırım bizden biri Tom'la kalmalı.
- Tom decided to stay at Mary's.
- Tom, Mary'de kalmaya karar verdi.
- Tom wanted to stay longer.
- Tom daha uzun kalmak istedi.
- You're staying with Tom, right?
- Tom'la kalıyorsun, değil mi?
- I want to stay for a few days.
- Birkaç gün kalmak istiyorum.
- Do you want them to stay?
- Onların kalmasını istiyor musunuz?
- We are going to stay some weeks, together.
- Birkaç hafta kalacağız, birlikte.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bir hafta evde kalmamı söyledi.
- You have to stay hydrated.
- Susuz kalmamalısın.
- I'm not staying in a hotel.
- Bir otelde kalmıyorum.
- The doctor says you're going to have to stay in bed for a few weeks.
- Doktor birkaç hafta yatakta kalman gerekeceğini söyledi.
- Can I stay?
- Kalabilir miyim?
- Thanks for staying with him.
- Onunla kaldığınız için teşekkürler.
- Tom doesn't have to stay.
- Tom'un kalmasına gerek yok.
- If it rains, we will stay at home.
- Yağmur yağarsa evde kalırız.
- We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
- Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
- I don't want to stay.
- Kalmak istemiyorum.
- I need you to stay right there.
- Orada kalmanı istiyorum.
- I won't stay here for long.
- Burada uzun süre kalmayacağım.
- During hay fever season, Tom usually tries to stay indoors.
- Saman nezlesi mevsiminde Tom genellikle içeride kalmaya çalışır.
- It looks like winter is here to stay.
- Görünüşe göre kış burada kalacak.
- I prefer going out to staying at home.
- Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim.
- Stay with Tom until I return.
- Ben dönene kadar Tom'la kal.
- Tom wants to stay single.
- Tom bekar kalmak istiyor.
- Do you have a problem with me staying?
- Benim kalmamla ilgili bir sorunun var mı?
- How long did you stay at her place?
- Onun evinde ne kadar kaldın?
- Fadil stayed on the run for two years.
- Fadıl iki yıl boyunca kaçak kaldı.
- He's staying at his aunt's.
- Teyzesinde kalıyor.
- Tom isn't likely to stay very long.
- Tom muhtemelen çok uzun süre kalmayacak.
- Do you have any idea how long Tom wants to stay with us?
- Tom'un bizimle ne kadar kalmak istediği hakkında bir fikrin var mı?
- Should Tom have stayed?
- Tom kalmalı mıydı?
- My wife stayed at home.
- Karım evde kaldı.
- Let's not stay here long.
- Burada fazla kalmayalım.
- Tom can't stay in one place very long.
- Tom bir yerde uzun süre kalamaz.
- I told you to stay back.
- Sana geride kalmanı söyledim.
- I don't know how much longer I can stay.
- Daha ne kadar kalabilirim bilmiyorum.
- I've decided to stay for another night.
- Bir gece daha kalmaya karar verdim.
- Tom stayed here three days last month.
- Tom geçen ay burada üç gün kaldı.
- How long did you stay?
- Ne kadar kaldın?
- I've decided to stay in Boston for a few more days.
- Birkaç gün daha Boston'da kalmaya karar verdim.
- Tom asked me to stay a little longer.
- Tom benden biraz daha kalmamı istedi.
- Can I stay with you?
- Seninle kalabilir miyim?
- I told Tom he should stay at home.
- Tom'a evde kalması gerektiğini söyledim.
- Tom usually stays at five-star hotels.
- Tom genellikle beş yıldızlı otellerde kalır.
- If you want me to, I'll stay here with you until Tom gets back.
- Eğer istersen, Tom dönene kadar burada seninle kalırım.
- Are you going to stay here or are you going to go?
- Burada mı kalacaksın yoksa gidecek misin?
- The hotel I'm staying at is near the station.
- Kaldığım otel istasyona yakın.
- How long do you plan to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- Tom will have to stay in the hospital for a few weeks.
- Tom'un birkaç hafta hastanede kalması gerekecek.
- Why does Tom want me to stay?
- Tom neden kalmamı istiyor?
- You stay where you are, Tom.
- Sen olduğun yerde kal, Tom.
- I will stay until the end.
- Sonuna kadar kalacağım.
- I wish to stay at a five-star hotel.
- Beş yıldızlı bir otelde kalmayı diliyorum.
- Tom wanted Mary to stay longer.
- Tom Mary'nin daha uzun kalmasını istedi.
- We stayed at a small hotel just outside of town.
- Şehrin tam dışında küçük bir otelde kaldık.
- If it rains tomorrow, we'll stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalırız.
- I couldn't have stayed even if I'd wanted to.
- İstesem bile kalamazdım.
- If Tom had stayed in his hometown, he never would've met Mary.
- Eğer Tom memleketinde kalsaydı, Mary ile hiç tanışamayacaktı.
- He must stay.
- O, kalmalı.
- Where did you stay?
- Nerede kaldın?
- We will stay in your house for at least two hours.
- Evinizde en az iki saat kalacağız.
- I've asked them to stay.
- Onlardan kalmalarını istedim.
- Stay in the garden, then!
- Bahçede kal o zaman!
- Tom stayed at a nice hotel.
- Tom güzel bir otelde kaldı.
- Just stay objective.
- Tarafsız kal.
- Tom has stayed at this hotel a few times.
- Tom bu otelde birkaç kez kalmıştı.
- I've got no reason to stay.
- Kalmak için bir nedenim yok.
- I told Tom to stay with it.
- Tom'a sakin kalmasını söyledim.
- I stayed at my uncle's during the summer.
- Yaz boyunca amcamda kaldım.
- You can stay here as long as you like.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.
- We never stay anywhere for very long.
- Hiçbir yerde uzun süre kalmayız.
- I told Tom that I wouldn't stay in Boston for more than three weeks.
- Tom'a Boston'da üç haftadan fazla kalmayacağımı söyledim.
- I want you to stay right where you are.
- Olduğun yerde kalmanı istiyorum.
- Does Tom think he'll stay long?
- Tom uzun süre kalacağını mı sanıyor?
- How long did Tom stay in Boston?
- Tom Boston'da ne kadar kaldı?
- I'm not sure how long we can stay.
- Ne kadar kalabileceğimizden emin değilim.
- I'll stay until the day after tomorrow.
- Yarından sonraki güne kadar kalacağım.
- I always stay at home on Sundays.
- Pazar günleri hep evde kalırım.
- It's so nice to stay at home.
- Evde kalmak çok güzel.
- Tom stayed single his whole life.
- Tom bütün hayatı boyunca bekar kaldı.
- He stayed in New York for three weeks.
- O, üç hafta New York'ta kaldı.
- If he had stayed at home that day, he would not have met with disaster.
- O gün evde kalsaydı, felaketle karşılaşmazdı.
- Tom stayed with the Jacksons that night.
- Tom o gece Jacksonlarla kaldı.
- If she goes to the theater, I'll stay at home.
- Tiyatroya giderse evde kalırım.
- I want to stay in America for a few years.
- Birkaç yıl Amerika'da kalmak istiyorum.
- Tom can't stay mad at me forever.
- Tom sonsuza dek bana kızgın kalamaz.
- Who did Tom think would want to stay for another three hours?
- Tom'un üç saat daha kalmak isteyeceğini kim düşündü?
- Tom is used to staying up late.
- Tom geç saatlere kadar kalmaya alışkın.
- I would rather stay at home than go fishing.
- Balık tutmaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Where will you stay?
- Siz nerede kalacaksınız?
- Can I stay in the car?
- Arabada kalabilir miyim?
- I expected you to stay two months.
- İki ay kalmanı bekliyordum.
- You have to stay.
- Kalmak zorundasın.
- I'll stay with him.
- Onunla kalacağım.
- She stayed at a hotel.
- Bir otelde kaldı.
- How long does she wish to stay in Brittany?
- Brittany'de ne kadar kalmak istiyor?
- You should've stayed away.
- Uzakta kalmalıydın.
- I wish Tom would stay.
- Keşke Tom kalsaydı.
- Tom had to stay at the YMCA.
- Tom YMCA'da kalmak zorundaydı.
- Tom said he wasn't planning to stay.
- Tom kalmayı planlamadığını söyledi.
- Why didn't you stay in Germany?
- Neden Almanya'da kalmadın?
- Would you stay right there?
- Tam orada kalır mısın?
- I think Tom should've stayed in Boston.
- Bence Tom Boston'da kalmalıydı.
- You can stay only if you are quiet.
- Sadece sessiz olursan kalabilirsin.
- Stay in your lane.
- Şeridinde kal.
- How long are you planning to stay here?
- Burada ne kadar kalmayı planlıyorsunuz?
- He wanted to stay in this city.
- Bu şehirde kalmak istedi.
- Is it true you're staying at Tom's apartment?
- Tom'un dairesinde kaldığın doğru mu?
- If it rains tomorrow, will you stay at home?
- Yarın yağmur yağarsa evde mi kalacaksın?
- I wanted Tom to stay longer, but he had to leave.
- Tom'un daha fazla kalmasını istedim ama gitmek zorunda kaldı.
- How long do you plan on staying here?
- Burada ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- I told Tom that I wouldn't stay in Boston for more than three weeks.
- Tom'a üç haftadan fazla bir süre Boston'da kalmayacağımı söyledim.
- I can stay if you want.
- Eğer istersen kalabilirim.
- Beginners for eternity, stay on the sidelines.
- Sonsuzluk için başlayanlar, kenarda kalırlar.
- I really see no reason to stay.
- Kalmak için gerçekten bir neden görmüyorum.
- I didn't know whether to stay here or go to London.
- Burada mı kalsam yoksa Londra'ya mı gitsem bilemedim.
- Tom should stay in bed.
- Tom yatakta kalmalı.
- I want us to stay in an expensive hotel.
- Pahalı bir otelde kalmamızı istiyorum.
- I'd like to stay here for a few more days.
- Burada birkaç gün daha kalmak istiyorum.
- I couldn't stay even if I wanted to.
- İstesem bile kalamazdım.
- Whatever happens, we need to stay together.
- Ne olursa olsun, birlikte kalmamız gerekir.
- I'm going to stay with Tom.
- Tom'la kalacağım.
- Tom said he had never planned to stay that long.
- Tom bu kadar uzun kalmayı hiç planlamadığını söyledi.
- You'll stay put.
- Burada kalacaksın.
- I'll get them to stay with you.
- Seninle kalmaları için onları alacağım.
- You can go or stay, as you wish.
- Gidebilirsiniz ya da kalabilirsiniz, nasıl isterseniz.
- We decided to stay with her.
- Onunla kalmaya karar verdik.
- This stays between us, OK?
- Bu aramızda kalacak, tamam mı?
- I want everyone to stay where you are.
- Herkesin olduğu yerde kalmasını istiyorum.
- I'm planning on staying in the city.
- Şehirde kalmayı planlıyorum.
- Why did you stay with Tom?
- Niçin Tom'la kaldın?
- This is where Tom stays when he's in Boston.
- Tom Boston'dayken burada kalıyor.
- I wish I could stay longer.
- Keşke daha uzun kalabilseydim.
- This is the same hotel that I stayed in three years ago.
- Burası üç yıl önce de kaldığım otel.
- He never stays long.
- Hiç uzun kalmaz.
- Just how long do you expect Tom to stay?
- Tom'un ne kadar kalmasını bekliyorsun?
- Tom would want us to stay.
- Tom kalmamızı istiyor.
- We can't stay.
- Burada kalamayız.
- I stayed at a hotel not too far from Tom's.
- Tom'un evinden çok uzakta olmayan bir otelde kaldım.
- He stayed at the same job for his whole life.
- Bütün hayatı boyunca aynı işte kaldı.
- I'm going to stay with Tom in Boston.
- Tom'la Boston'da kalacağım.
- Tom said he wouldn't stay here with me.
- Tom burada benimle kalmayacağını söyledi.
- I'd like you to stay and help me clean up.
- Kalmanı ve temizlik yapmama yardım etmeni istiyorum.
- They won't stay.
- Kalmayacaklardır.
- Tom wasn't sure they'd let him stay on the team.
- Tom onların onun takımda kalmasına izin vereceklerinden emin değildi.
- Tom thought it would be safer to stay indoors.
- Tom evde kalmanın daha güvenli olacağını düşündü.
- Tom plans to stay in Boston for three weeks.
- Tom Boston'da üç hafta kalmayı planlıyor.
- I'm staying in Australia.
- Avustralya’da kalıyorum.
- We want him to stay and help.
- Onun kalmasını ve yardım etmesini istiyoruz.
- Tom would want us to stay.
- Tom kalmamızı isterdi.
- Dan promised Linda to stay away from alcohol.
- Dan, Linda'ya alkolden uzak kalacağına dair söz verdi.
- Don't you want Tom to stay?
- Tom'un kalmasını istemiyor musun?
- Stay here with them.
- Burada onlarla kal.
- Stay in school.
- Okulda kal.
- Let's hope it stays that way.
- Umalım da öyle kalsın.
- The temperature has stayed hot this week.
- Sıcaklık bu hafta sıcak kaldı.
- I'm going to ask you to stay around for a while.
- Bir süre burada kalmanızı rica edeceğim.
- Why can't you stay?
- Neden kalamıyorsunuz?
- I stayed at my uncle's while I was in Boston.
- Boston'dayken amcamın yanında kaldım.
- How long do we have to stay here?
- Burada ne kadar kalmak zorundayız?
- Tom didn't stay there for long.
- Tom orada uzun süre kalmadı.
- Can't you stay a while longer?
- Biraz daha kalamaz mısın?
- We're not going to stay here long.
- Biz burada uzun süre kalmayacağız.
- At least, stay till morning.
- Bari sabaha kadar kalaydın.
- I think that Tom should stay.
- Tom'un kalması gerektiğini düşünüyorum.
- You should stay back.
- Geride kalmalısın.
- We never stay anywhere for more than three weeks.
- Hiçbir yerde asla üç haftadan daha uzun süre kalmayız.
- I didn't stay there very long.
- Ben orada çok uzun kalmadım.
- I wish you could stay longer.
- Keşke daha uzun kalabilseydin.
- I can't stay here long, and neither can Tom.
- Burada uzun süre kalamam ve Tom da kalamaz.
- I hope we stay in touch.
- Umarım irtibatta kalırız.
- How long will you stay here?
- Burada ne kadar süre kalacaksın?
- I'll stay right behind you.
- Tam arkanda kalacağım.
- You must stay hidden.
- Saklı kalmalısın.
- Tom wasn't able to stay in Boston as long as he wanted to.
- Tom Boston'da istediği kadar kalamadı.
- Tom isn't going to stay here very long.
- Tom burada çok uzun süre kalmayacak.
- He is staying with his aunt.
- O, teyzesi ile kalıyor.
- How much longer are you planning to stay here?
- Burada ne kadar süre kalmayı planlıyorsun?
- I can stay with you as long as you want me to.
- Benden istediğin kadar yanında kalabilirim.
- Just stay right there.
- Orada kal.
- My weight stays the same no matter how much I eat.
- Ne kadar yersem yiyeyim kilom aynı kalıyor.
- Tom is staying with relatives.
- Tom akrabalarla kalıyor.
- Tom doesn't plan to stay here much longer.
- Tom burada daha fazla kalmayı planlamıyor.
- Tom pleaded with Mary to stay.
- Tom Mary'ye kalması için yalvardı.
- He suggested to us that we should stay.
- Bize kalmamız gerektiğini önerdi.
- She stayed at home by herself.
- Kendi başına evde kaldı.
- Let's stay here in the basement.
- Burada bodrumda kalalım.
- Tom and I need to stay together.
- Tom ve benim birlikte kalmamız gerekir.
- Thanks for letting us stay.
- Kalmamıza izin verdiğiniz için teşekkürler.
- I'm staying in Boston now.
- Artık Boston'da kalıyorum.
- They're going to stay a while with them, aren't they?
- Bir süre onlarla kalacaklar, değil mi?
- Let's hope things stay the same.
- Umalım da her şey aynı kalsın.
- It's hard to stay objective.
- Tarafsız kalmak zor.
- Whatever happens, we need to stay together.
- Ne olursa olsun, birlikte kalmalıyız.
- I want to stay here with you.
- Burada seninle kalmak istiyorum.
- The group stayed at Fort Clatsop for four months.
- Grup dört ay boyunca Fort Clatsop'ta kaldı.
- You can stay for dinner.
- Akşam yemeği için kalabilirsin.
- I'm staying in Australia now.
- şimdi Avustralya’da kalıyorum.
- We stayed at our uncle's.
- Biz amcamızın evinde kaldık.
- Tom doesn't have to stay if he doesn't want to.
- Eğer istemiyorsa Tom kalmak zorunda değil.
- Should I stay or should I go?
- Kalmalı mıyım yoksa gitmeli miyim?
- I stayed with my uncle.
- Amcamla birlikte kaldım.
- I wish I could figure out how to convince Tom to stay.
- Keşke Tom'u kalması için nasıl ikna edebileceğimi çözebilsem.
- Tom stayed up all night.
- Tom bütün gece uyanık kaldı.
- Let's stay together.
- Birlikte kalalım.
- Tom told me to stay in my room.
- Tom odamda kalmamı söyledi.
- I stayed at home all day Monday.
- Pazartesi günü bütün gün evde kaldım.
- She stayed at home yesterday as it was so cold.
- Çok soğuk olduğu için dün evde kaldı.
- In which room would you like to stay?
- Hangi odada kalmak istersiniz?
- Does Tom still need a place to stay?
- Tom'un hâlâ kalacak bir yere ihtiyacı var mı?
- Is that why you've stayed?
- Kalma nedenin bu mu?
- Tom will be staying at the Hilton Hotel next Monday.
- Tom önümüzdeki Pazartesi günü Hilton Oteli'nde kalıyor olacak.
- I can stay in the guest room.
- Misafir odasında kalabilirim.
- Why are you staying?
- Neden kalıyorsun?
- I want you to stay quiet for a few minutes.
- Birkaç dakika için sessiz kalmanı istiyorum.
- Stay right behind me.
- Arkamda kal.
- Tom wanted Mary to stay longer.
- Tom, Mary'nin daha uzun kalmasını istedi.
- Does that mean you'll have to stay?
- Kalman gerekeceği anlamına mı geliyor bu?
- Tom never stays anywhere very long.
- Tom hiçbir yerde asla çok uzun süre kalmaz.
- Are we going to stay on the island?
- Adada mı kalacağız?
- I wish you could stay longer.
- Keşke daha uzun kalabilsen.
- Tom decided to stay.
- Tom kalmaya karar verdi.
- Are you going to stay here in Rio?
- Burada Rio'da mı kalacaksın?
- If it rains tomorrow, I'll just stay at home.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- I plan to stay in Boston for three days.
- Boston'da üç gün kalmayı planlıyorum.
- Do you want to stay here all day?
- Bütün gün burada mı kalmak istiyorsun?
- Are you sure you don't mind if I stay?
- Kalmamın senin için sakıncası olmadığına emin misin?
- Tom is likely to want to stay until Monday.
- Tom muhtemelen pazartesi gününe kadar kalmak isteyecektir.
- Needless to say, because of the accident, he will stay away from school for a while.
- Kaza nedeniyle bir süre okuldan uzak kalacağını söylemeye gerek yok.
- I'm not going to stay.
- Ben kalmayacağım.
- I plan to stay in Boston for another three days.
- Boston'da üç gün daha kalmayı planlıyorum.
- Don't stay out too late.
- Çok geç kalma.
- I can stay if you want.
- İstersen kalabilirim.
- Tom didn't want to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmak istemedi.
- Just stay in your room like I told you to.
- Sana söylediğim gibi sadece odanda kal.
- Tom stayed with the Jacksons that night.
- Tom o gece Jackson'larla kaldı.
- He went to stay with his cousin.
- O, kuzeni ile birlikte kalmak için gitti.
- John stayed at home, as he was told.
- John ona söylendiği gibi evde kaldı.
- I'm going to have to stay.
- Kalmak zorunda olacağım.
- Would you mind if I stayed a little longer?
- Biraz daha kalmamın sakıncası var mı?
- If you want me to stay, then tell me.
- Kalmamı istiyorsan, söyle.
- Don't you want to stay any longer?
- Daha fazla kalmak istemiyor musun?
- Tom couldn't understand why Mary wanted to stay at home.
- Tom Mary'nin neden evde kalmak istediğini anlayamadı.
- How long do you intend to stay in Germany?
- Almanya'da ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- You should stay in bed.
- Yatakta kalmalısın.
- The door stays open.
- Kapı açık kalacak.
- If it rains tomorrow, I will stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa evde kalırım.
- I stayed with Tom when I was in Boston.
- Boston'dayken Tom'la kalmıştım.
- I asked Tom to stay.
- Tom'a kalmasını söyledim.
- If it rains tomorrow, I will stay at home all day.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.
- I don't think I can stay.
- Kalabileceğimi sanmıyorum.
- We would've gone home early, but Tom asked us to stay a little longer.
- Eve erken dönecektik ama Tom biraz daha kalmamızı istedi.
- Won't you stay for a while?
- Bir süre kalmayacak mısın?
- Tom stayed up the whole night.
- Tom bütün gece uyanık kaldı.
- I'll let you stay one night.
- Bir gece kalmana izin vereceğim.
- I can't stay here long, and neither can you.
- Burada uzun süre kalamam, sen de kalamazsın.
- We should've stayed with her.
- Onunla kalmalıydık.
- Tom said Mary didn't have a place to stay.
- Tom, Mary'nin kalacak bir yeri olmadığını söyledi.
- Due to the rain, staying at home would be a better option.
- Yağmurdan dolayı, evde kalmak daha iyi bir seçenek olacaktır.
- I wonder why Tom insisted that we stay at a hotel on the beach.
- Tom'un neden sahilde bir otelde kalmamızda ısrar ettiğini merak ediyorum.
- Stay here all night if you want.
- İstersen burada bütün gece kal.
- Why don't I stay with him?
- Neden onunla kalmıyorum?
- Tom tried to persuade Mary to stay at home.
- Tom evde kalması için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
- They told me to stay in the car.
- Bana arabada kalmamı söylediler.
- Tom tried to convince Mary to stay in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da kalmaya ikna etmeye çalıştı.
- I want to stay home with my family.
- Evde ailemle birlikte kalmak istiyorum.
- Sometimes I wonder if I shouldn't have stayed in Boston.
- Bazen Boston'da kalmamalı mıydım diye düşünüyorum.
- People were told to stay indoors because of the violence in the streets.
- Sokaklardaki şiddet nedeniyle insanlara evlerinde kalmaları söylendi.
- The Efes Hotel, at which I stayed last month, was comfortable.
- Geçen ay kaldığım Efes Oteli rahattı.
- I wanted to stay in Boston with my family.
- Boston'da ailemle kalmak istedim.
- I'm staying at that hotel.
- Ben o otelde kalıyorum.
- You are free to go or to stay.
- Gitmekte ya da kalmakta özgürsün.
- Tom did his best to find a reason to stay.
- Tom kalmak için bir neden bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom stayed on the sideline.
- Tom yan çizgide kaldı.
- Let me stay for a night.
- Bir gece kalmama izin ver.
- Try to stay connected.
- Bağlantıda kalmaya çalış.
- I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Bir kütüphane görüp de oraya gidip içindeki her şeyi okuyana kadar kalacak zamanım olmasını dilemeden asla edemem.
- Stay and watch.
- Kal ve izle.
- I promise you I'll stay with you until your father arrives.
- Baban gelene kadar seninle kalacağıma söz veriyorum.
- I can only stay with you for just a few days.
- Ben sadece birkaç gün sizinle kalabilirim.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- They won't stay.
- Onlar kalmayacaklar.
- I'm going to stay at a friend's house.
- Bir arkadaşta kalacağım.
- I often stay in bed until noon on Sundays.
- Pazar günleri öğlene kadar genellikle yatakta kalırım.
- I'm planning to stay at the Hillside Hotel.
- Hillside Otel'de kalmayı planlıyorum.
- I want Tom to stay.
- Tom'un kalmasını istiyorum.
- Do you think he still wants me to stay with him?
- Sence o hala benim onunla kalmamı istiyor mu?
- You should stay in the hospital for treatment.
- Tedavi için hastanede kalmalısınız.
- The trouble is that we have nowhere to stay tonight.
- Sorun bu gece kalacak bir yerimizin olmamasıdır.
- You were told to stay on the ship.
- Sana gemide kalman söylendi.
- Everybody but Tom knew that he didn't need to stay in Boston.
- Tom'dan herkes, Onun Boston'da kalmasına gerek olmadığını biliyordu.
- Tom hasn't told me where he's planning on staying.
- Tom bana nerede kalmayı planladığını söylemedi.
- Tom wanted Mary to stay.
- Tom Mary'nin kalmasını istedi.
- Where does Tom stay?
- Tom nerede kalıyor?
- I wish I could've stayed in Boston longer.
- Boston'da daha uzun kalabilmeyi isterdim.
- I had no reason to stay.
- Kalmam için hiçbir sebep yoktu.
- I cross my heart and hope to die that this will stay between us.
- Allah canımı alsın ki bu ikimizin arasında kalacak.
- It's unclear how long Tom wants us to stay.
- Tom'un ne kadar kalmamızı istediği belli değil.
- Can you stay for supper?
- Akşam yemeğine kalabilir misin?
- Are you going to stay there for long?
- Orada uzun süre kalacak mısın?
- I had to stay in bed for a while.
- Ben bir süre yatakta kalmak zorunda kaldım.
- I used to stay with my grandmother for a couple of weeks every summer.
- Her yaz birkaç hafta büyükannemde kalırdım.
- Why did you decide to stay?
- Neden kalmaya karar verdin?
- I'm going to stay in bed all day.
- Bütün gün yatakta kalacağım.
- I never stay more than three weeks.
- Asla üç haftadan daha fazla kalmam.
- Tom plans to stay in Boston until October.
- Tom ekim ayına kadar Boston'da kalmayı planlıyor.
- I'm so glad you're staying.
- Kalmana çok sevindim.
- I want to stay here a couple more days.
- Burada birkaç gün daha kalmak istiyorum.
- Jim had stayed at my house.
- Jim evimde kalmıştı.
- Why didn't Tom just stay in Boston?
- Tom neden Boston'da kalmadı?
- We can't stay here much longer.
- Burada daha fazla kalamayız.
- Tom told the dog to stay.
- Tom köpeğe kalmasını söyledi.
- Will you stay, Tom?
- Kalacak mısın, Tom?
- Tom and Mary are staying.
- Tom ve Mary kalıyor.
- I went home and Bill stayed at the office.
- Ben eve gittim ve Bill ofiste kaldı.
- I hope Tom stays in Boston.
- Tom'un Boston'da kalacağını umuyorum.
- Tom still just wants to stay at home all day.
- Tom hâlâ bütün gün evde kalmak istiyor.
- I stayed in Boston for a while.
- Bir süre Boston'da kaldım.
- Tom stayed up late to finish writing the report.
- Tom rapor yazmayı bitirmek için geç vakte kadar uyanık kaldı.
- He stayed at home all day.
- O bütün gün evde kaldı.
- Why do you have to stay in London in this heat?
- Niçin bu sıcakta Londra'da kalmak zorundasın?
- Everyone stayed in Boston except Tom.
- Tom dışında herkes Boston'da kaldı.
- If he had stayed at home that day, he would not have met with disaster.
- Eğer o gün evde kalsaydı, felaketle karşılaşmayacaktı.
- Tom is staying at a motel while his house is being painted.
- Evinin boyanırken Tom bir motelde kalıyor.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- Does Tom need a place to stay?
- Tom'un kalacak bir yere ihtiyacı var mı?
- We're planning to stay in Boston for a few days.
- Boston'da birkaç gün kalmayı planlıyoruz.
- We should stay together.
- Biz birlikte kalmalıyız.
- Do you prefer going out or staying at home on weekends?
- Hafta sonları dışarı çıkmayı mı yoksa evde kalmayı mı tercih edersin?
- I want you to stay.
- Kalmanı istiyorum.
- Did you stay home last night?
- Dün gece evde mi kaldın?
- How long are you staying in Australia?
- Avustralya'da ne kadar kalacaksın?
- Are you sure you want to stay here by yourself?
- Burada tek başına kalmak istediğinizden emin misiniz?
- I just stayed quiet.
- Ben sadece sessiz kaldım.
- I knew I should've stayed in Boston.
- Boston'da kalmam gerektiğini biliyordum.
- How long are you planning on staying?
- Ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- How do you stay so calm?
- Nasıl bu kadar sakin kalıyorsun?
- I don't think we should stay here much longer.
- Burada daha fazla kalmamız gerektiğini sanmıyorum.
- He and I stayed at the hotel.
- O ve ben otelde kaldık.
- You stay here with Tom.
- Burada Tom'la kal.
- Today I'm staying at home.
- Bugün evde kalacağım.
- You two should stay together.
- Siz ikiniz birlikte kalmalısınız.
- Just stay in your room like I told you to.
- Sana söylediğim gibi odanda kal.
- I've asked them to stay.
- Onların kalmasını istedim.
- I hope you'll enjoy your stay.
- Umarım burada kalmaktan keyif alırsınız.
- I want to stay for 3 or 4 days.
- 3-4 gün kalmak istiyorum.
- I wanted to stay in Boston a couple of extra days.
- Ekstra birkaç gün Boston'da kalmak istiyordum.
- Could we stay at your place for a few nights?
- Biz birkaç gece evinizde kalabilir miyiz?
- I just wanted to stay with Tom.
- Ben Tom'la kalmak istemiştim.
- Tom begged us to stay.
- Tom kalmamız için yalvardı.
- Should I stay or leave?
- Kalayım mı, gideyim mi?
- Do you want to stay here?
- Burada mı kalmak istiyorsun?
- That's why we have to stay.
- Kalmak zorunda olmamızın nedeni bu.
- Tom soon realized it was useless to try to convince Mary to stay.
- Tom çok geçmeden Mary'yi kalmaya ikna etmeye çalışmanın faydasız olduğunu anladı.
- Next time I visit San Francisco, I'd like to stay at that hotel.
- San Fransisko'yu bir dahaki ziyaretimde o otelde kalmak istiyorum.
- How long will Tom stay in Boston?
- Tom Boston'da ne kadar kalacak?
- Tom doesn't want Mary to stay any longer.
- Tom, Mary'nin daha fazla kalmasını istemiyor.
- Tom was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.
- Tom kaldığı oteldeki hizmetten memnun kalmamıştı.
- She stayed at home all day long yesterday.
- O dün bütün gün boyunca evde kaldı.
- The doctor ordered me to stay in bed.
- Doktor, yatakta kalmamı emretti.
- Tom will be staying with you in your room.
- Tom sizinle odanızda kalıyor olacak.
- Tom is staying with his relatives in Boston for the next three weeks.
- Tom önümüzdeki üç hafta boyunca Boston'daki akrabalarının yanında kalacak.
- You have to stay in your seat.
- Sen koltuğunda kalmak zorundasın.
- Mother stays at home every day.
- Anne her gün evde kalır.
- What happens in my head stays in my head.
- Kafamın içinde olan kafamda kalır.
- Feel free to stay.
- Kalmaktan çekinme.
- I want to stay here as long as I can.
- Burada elimden geldiği kadar uzun kalmak istiyorum.
- But you don't have to stay to the end.
- Ama sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.
- I stayed with Tom while I was in Boston.
- Boston'dayken Tom'da kaldım.
- Don't stay underwater.
- Suyun altında kalmayın.
- Tom has to stay.
- Tom kalmak zorunda.
- I thought you already had a place to stay.
- Kalacak bir yerin olduğunu sanıyordum.
- I'd rather stay at home.
- Evde kalmayı tercih ederim.
- Will Tom stay or will he leave?
- Tom kalacak mı yoksa gidecek mi?
- Is there anyone you can stay with?
- Yanında kalabileceğin biri var mı?
- Everybody told me to stay away from Tom.
- Herkes bana Tom'dan uzak kalmamı söyledi.
- You can stay in my room.
- Benim odamda kalabilirsin.
- I'm staying with them.
- Onlarla kalıyorum.
- I will stay here for a short period.
- Burada kısa bir süre için kalacağım.
- How long did you stay?
- Ne kadar kaldınız?
- Tom needs a place to stay.
- Tom'un kalacak bir yere ihtiyacı var.
- I had to stay behind to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için geride kalmalıydım.
- I wasn't able to stay in Boston as long as I'd planned to.
- Boston'da planladığım kadar uzun kalamadım.
- Tom could stay at our house for a couple of weeks if he needs to.
- Tom gerekirse birkaç hafta bizim evde kalabilir.
- Why don't you take off your coat and stay a while?
- Neden ceketini çıkarıp biraz kalmıyorsun?
- Frankly speaking, I actually wanted to stay at home, instead of going out.
- Açıkçası, dışarı çıkmak yerine evde kalmak istedim.
- I stayed in Chicago over two months.
- Şikago'da iki aydan fazla kaldım.
- How long do you think you can stay here?
- Burada ne kadar kalabileceğini düşünüyorsun?
- Tom is staying in Boston with his uncle.
- Tom Boston'da amcasının yanında kalıyor.
- The boy chose to stay with his mother.
- Oğlan annesiyle kalmayı seçti.
- Emily stays at home alone when her parents are in the factory.
- Anne ve babası fabrikadayken Emily evde tek başına kalır.
- Do you want to stay any longer?
- Daha fazla kalmak istiyor musun?
- This compelled me to stay another week.
- Bu beni bir hafta daha kalmaya zorladı.
- I plan to stay as long as you stay.
- Kaldığın sürece kalmayı planlıyorum.
- Tom likes to stay at home alone.
- Tom evde yalnız kalmayı seviyor.
- Tom is going to be staying for a while.
- Tom bir süre için kalıyor olacak.
- Tom will be staying with us for a while.
- Tom bir süre için bizimle birlikte kalıyor olacak.
- The doctor said that Tom didn't have to stay in the hospital.
- Doktor Tom'un hastanede kalmasına gerek olmadığını söyledi.
- Tom should've stayed and helped us clean up.
- Tom kalmalıydı ve temizlik yapmamıza yardım etmeliydi.
- Tom couldn't persuade Mary to stay.
- Tom, Mary'yi kalmaya ikna edemezdi.
- Tom is going to stay for three days.
- Tom üç gün kalacak.
- I am staying at a hotel in New York.
- New York'ta bir otelde kalıyorum.
- I want to stay with them.
- Onlarla kalmak istiyorum.
- Are you staying with Tom?
- Tom'la mı kalıyorsun?
- Stay right here and relax.
- Burada kal ve dinlen.
- I'll stay longer next time.
- Gelecek sefer daha uzun kalacağım.
- He stayed in this hotel for two days.
- O, iki gün bu otelde kaldı.
- Do you think he still wants me to stay with him?
- Sence hâlâ onunla kalmamı istiyor mu?
- I didn't know whether to stay here or go to London.
- Burada mı kalacağımı yoksa Londra'ya mı gideceğimi bilmiyordum.
- He stayed at a cheap hotel.
- Ucuz bir otelde kaldı.
- Tom wanted to stay a little longer.
- Tom biraz daha uzun kalmak istedi.
- How much time are you going to stay in France?
- Fransa'da ne kadar kalacaksınız?
- Today I'm staying at home.
- Bugün evde kalıyorum.
- Usually, they did not stay long.
- Onlar genellikle uzun kalmadı.
- The doctor wants you to stay one week more in bed.
- Doktor bir hafta daha yatakta kalmanızı istiyor.
- Tom didn't stay there very long.
- Tom orada çok uzun kalmadı.
- If it stays outside the freezer, the juice is going to get warm.
- Dondurucunun dışında kalırsa, meyve suyu ısınır.
- Tell Tom he should stay out of sight.
- Tom'a gözlerden uzak kalması gerektiğini söyle.
- Tom said he didn't care whether we stayed or not.
- Tom kalıp kalmamamızın umurunda olmadığını söyledi.
- Tom knows what would happen if he doesn't stay.
- Tom burada kalmazsa ne olacağını biliyor.
- Tom wants me to stay away from Mary.
- Tom Mary'den uzak kalmamı istiyor.
- If she goes to the theater, I'll stay at home.
- Eğer o tiyatroya giderse, ben evde kalacağım.
- Do you think she still wants me to stay with her?
- Sence hâlâ onunla kalmamı istiyor mudur?
- Tom is staying at a hotel not too far from our downtown office.
- Tom bizim şehir ofisinden çok uzakta olmayan bir otelde kalıyor.
- I know you probably don't want to stay much longer, but it would be great if you could.
- Muhtemelen daha fazla kalmak istemediğini biliyorum, ama kalabilirsen harika olur.
- I told them to stay in his room.
- Onlara odasında kalmalarını söyledim.
- Tom just can't understand why I'd want to stay.
- Tom neden kalmak istediğimi anlayamıyor.
- Since you have a sore throat and a fever, you should probably stay in bed.
- Boğaz ağrın ve ateşin olduğu için yatakta kalsan iyi olur.
- I want you to stay with Tom.
- Tom'la kalmanı istiyorum.
- Thanks for staying late.
- Geç saatlere kaldığın için teşekkürler.
- Would you like me to stay a little bit longer?
- Biraz daha kalmamı ister misin?
- I have to stay for a while.
- Bir süre kalmak zorundayım.
- Can you stay long?
- Uzun süre kalabilir misin?
- Why can't Tom stay longer?
- Tom neden daha uzun kalamıyor?
- Tom is going to have to stay in the hospital for another three weeks.
- Tom'un üç hafta daha hastanede kalması gerekecek.
- Tom is staying in Boston.
- Tom Boston'da kalıyor.
- Tom is staying with his grandmother.
- Tom büyükannesi ile kalıyor.
- Can't you and Tom stay a little longer?
- Sen ve Tom biraz daha kalamaz mısınız?
- Tom stayed at my house for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca benim evimde kaldı.
- Tom would stay if he could.
- Tom kalabilseydi kalırdı.
- We should never have stayed.
- Hiç kalmamalıydık.
- I've decided to stay for a few more days.
- Birkaç gün daha kalmaya karar verdim.
- I'm not going to stay.
- Kalmayacağım.
- That's the house I stayed in.
- O benim kaldığım ev.
- Stay there a little longer.
- Biraz daha kal.
- I'd like to stay here with her.
- Burada onunla kalmak istiyorum.
- If Tom came to Boston, where would he stay?
- Tom Boston'a gelse nerede kalırdı?
- I can stay with you.
- Seninle kalabilirim.
- I'm going to stay here with Tom.
- Burada Tom'la kalacağım.
- I think Tom wants to stay.
- Sanırım Tom kalmak istiyor.
- During his stay in London, he is going to visit his cousin.
- Londra'da kaldığı sırada kuzenini ziyaret edecek.
- I'm staying at that hotel.
- O otelde kalıyorum.
- Stay hydrated!
- Susuz kalma!
- John went back to work after a two-week hospital stay.
- John iki hafta hastanede kaldıktan sonra işine geri döndü.
- How long do you plan to stay?
- Ne kadar süre kalmayı planlıyorsun?
- That’s the woman they stayed with.
- Bu, onların beraber kaldıkları kadın.
- I've got to stay a little longer.
- Biraz daha kalmalıyım.
- I should stay in bed.
- Ben yatakta kalmalıyım.
- Why do you stay with them?
- Neden onlarla kalıyorsun?
- She didn't stay because she had to go to the dentist.
- Dişçiye gitmesi gerektiği için kalmadı.
- I stayed with the Jacksons whenever my parents were out of town.
- Annemle babam ne zaman şehir dışına çıksa Jackson'larla kalırdım.
- You can stay as long as you like.
- İstediğin kadar kalabilirsin.
- He stayed at a hotel.
- Bir otelde kaldı.
- Tom wanted Mary to stay in school.
- Tom, Mary'nin okulda kalmasını istedi.
- Tom is staying at his aunt's.
- Tom teyzesinin evinde kalıyor.
- I stay with you.
- Seninle kalıyorum.
- Tom stayed as long as he could.
- Tom elinden geldiği kadar kaldı.
- Why can't you stay?
- Neden kalamıyorsun?
- I will stay in Urfa for at least another day.
- En azından bir gün daha Urfa'da kalacağım.
- How late are you going to stay?
- Kaça kadar kalacaksın?
- I hope it stays that way.
- Ben o şekilde kalır diye umuyorum.
- Tom should've stayed in Boston longer.
- Tom daha uzun bir süre Boston'da kalmalıydı.
- I wonder why Tom didn't stay in Boston for another week.
- Tom'un neden bir hafta daha Boston'da kalmadığını merak ediyorum.
- You can go or stay, as you wish.
- Dilediğiniz gibi gidebilir ya da kalabilirsiniz.
- I always say goodbye, and I stay.
- Ben hep elveda derim ve kalırım.
- Hopefully, everyone will stay and help me clean up after the party.
- Umarım herkes kalır ve partiden sonra temizlikte bana yardım eder.
- They'll do anything to stay in power.
- İktidarda kalmak için her şeyi yapacaklar.
- Why should I stay in Boston?
- Neden Boston'da kalmalıyım?
- Tom let me stay for a night.
- Tom bir gece kalmam için bana izin veriyor.
- Tom could've gone anywhere in the world, but he chose to stay at home.
- Tom dünyanın herhangi bir yerine gidebilirdi ama o evde kalmayı seçti.
- Can you stay around for a while?
- Bir süre etrafta kalabilir misin?
- I stayed in the same place.
- Ben aynı yerde kaldım.
- Tom needs to stay in bed.
- Tom yatakta kalmalı.
- Just stay put for a minute while I look for him.
- Ben onu ararken sadece bir dakika yerinde kal.
- I agreed to stay.
- Kalmayı kabul ettim.
- I'm staying at a hotel near the beach.
- Sahile yakın bir otelde kalıyorum.
- You had better not stay up late.
- Geç saatlere kadar uyanık kalmasan iyi olur.
- If I could stay longer, I would.
- Daha uzun kalabilseydim, kalırdım.
- I hope the weather stays this way.
- Ben havanın bu şekilde kalacağını umuyorum.
- Are you still planning on staying?
- Hâlâ kalmayı mı düşünüyorsun?
- You should stay where you are.
- Olduğun yerde kalman gerekir.
- I stayed up late.
- Geç saatlere kadar kaldım.
- I have no reason to stay.
- Kalmak için bir nedenim yok.
- Are you going to stay in bed all day?
- Bütün gün yatakta mı kalacaksın?
- I'll stay with you.
- Seninle kalacağım.
- I'm going to stay at your house until Sunday morning.
- Pazar sabahına kadar evinde kalacağım.
- Stay here for a little while with me.
- Bir süre burada benimle kal.
- Tom can't stay.
- Tom kalamaz.
- They're staying.
- Onlar kalıyor.
- You must not stay in bed.
- Yatakta kalmamalısın.
- She told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledi.
- Tom will try to convince you to stay for a few more days.
- Tom birkaç gün daha kalman için seni ikna etmeye çalışacak.
- I'd love to stay.
- Kalmak istiyorum.
- When are you staying in Japan till?
- Japonya'da ne zamana kadar kalacaksın?
- She stayed at home as she didn't have a car.
- Arabası olmadığı için evde kalmıştı.
- Let's stay until the end of the game.
- Maçın sonuna kadar kalalım.
- Tom didn't need to stay, but he did.
- Tom'un kalmasına gerek yoktu ama kaldı.
- Tom stayed in his room.
- Tom odasında kaldı.
- We still don't know how long he's going to stay.
- Biz onun ne kadar kalacağını hâlâ bilmiyoruz.
- Tom has stayed at this hotel a few times.
- Tom birkaç kez bu otelde kaldı.
- I've got no reason to stay.
- Kalmak için hiçbir nedenim yok.
- Tom is going to stay for another three days.
- Tom üç gün daha kalacak.
- Seriously, stay in touch.
- Cidden, irtibatta kalalım.
- Because of the storm, we had no choice but to stay at home.
- Fırtınadan dolayı, evde kalmaktan başka seçeneğimiz yoktu.
- Tom won't stay here very long.
- Tom burada çok uzun süre kalmayacak.
- What happens in my head stays in my head.
- Kafamın içinde olanlar, kafamın içinde kalır.
- Do you have any idea how long Tom stayed in Boston?
- Tom'un Boston'da ne kadar kaldığı hakkında bir fikrin var mı?
- Tom doesn't like to stay at home.
- Tom evde kalmayı sevmiyor.
- You need to stay where you are.
- Olduğunuz yerde kalmalısınız.
- I'd stay in Boston if I were you.
- Yerinizde olsam Boston'da kalırdım.
- The hotel we stayed at was very nice.
- Kaldığımız otel çok güzeldi.
- The person in question is now staying in the Unites States.
- Söz konusu kişi şu anda Birleşik Devletler'de kalıyor.
- I don't know how long I can stay.
- Ne kadar kalabileceğimi bilmiyorum.
- Would you like to stay longer?
- Biraz daha kalmak ister misin?
- What happens in Vegas, stays in Vegas.
- Vegas'ta olan Vegas'ta kalır.
- Tom decided to stay at Mary's.
- Tom Mary'nin evinde kalmaya karar verdi.
- I'd like you to stay.
- Kalmanı istiyorum.
- Stay with us tonight and find a hotel tomorrow.
- Bu gece bizde kal, yarın bir otel bulursun.
- Tom stayed in the tent by himself.
- Tom çadırda tek başına kaldı.
- I'll stay right here till you get back.
- Sen dönene kadar burada kalacağım.
- He begged me to stay.
- O, kalmam için yalvardı.
- He never stays long.
- O asla uzun süre kalmaz.
- Let's stay until the end.
- Sonuna kadar kalalım.
- Stay with them in this room.
- Bu odada onlarla kal.
- I have no intention of staying.
- Kalmak gibi bir niyetim yok.
- She insisted that he should stay where he was.
- Olduğu yerde kalması için ısrar etti.
- I had no reason to stay.
- Kalmak için bir nedenim yoktu.
- Do I have to stay in the hospital?
- Hastanede kalmama gerek var mı?
- I won't stay as long as Tom will.
- Tom kadar uzun kalmayacağım.
- I really think someone should stay here with Tom.
- Gerçekten birinin Tom'la kalması gerektiğini düşünüyorum.
- Are you still planning on staying?
- Hâlâ kalmayı düşünüyor musun?
- Tom might prefer to stay at home.
- Tom evde kalmayı tercih edebilir.
- I'll stay right here.
- Ben burada kalacağım.
- Stay with Tom until I return.
- Ben dönene kadar Tom'la birlikte kal.
- Where did you stay last night?
- Dün gece nerede kaldınız?
- He had to stay in bed.
- O yatakta kalmak zorunda kaldı.
- I want to stay and help Tom do that.
- Kalmak ve Tom'un bunu yapmasına yardım etmek istiyorum.
- I'm going to stay there for about a week.
- Orada yaklaşık bir hafta kalacağım.
- Tom probably thought I could stay until Monday.
- Tom muhtemelen pazartesiye kadar kalabileceğimi düşünüyordu.
- Where did you stay when you were in Australia?
- Avustralya'dayken nerede kaldın?
- Tom forced himself to stay alert.
- Tom alarmda kalmak için kendini zorladı.
- Tom stayed in Boston last year.
- Tom geçen sene Boston'da kaldı.
- It's better for you to stay away from Tom.
- Tom'dan uzak kalman daha iyi.
- Give me one good reason to stay.
- Kalmam için bana iyi bir sebep söyle.
- He can stay here for one night, no longer.
- Burada bir gece kalabilir, daha fazla değil.
- You will stay at home.
- Sen evde kalacaksın.
- Stay with him in this room.
- Bu odada onunla kal.
- I don't know how long I can stay here.
- Burada ne kadar kalabileceğimi bilmiyorum.
- We asked Tom to let us stay.
- Tom'dan kalmamıza izin vermesini istedik.
- Please stay in the car.
- Lütfen arabada kal.
- Tom convinced Mary to stay in school.
- Tom, Mary'yi okulda kalmaya ikna etti.
- I can't stay here by myself.
- Burada tek başıma kalamam.
- I'll stay away from you.
- Senden uzak kalacağım.
- I was told to stay on the ship.
- Bana gemide kalmam söylendi.
- We've got to stay together.
- Biz birlikte kalmak zorundayız.
- I'd like to stay if you don't mind.
- Sakıncası yoksa kalmak istiyorum.
- We need to stay together.
- Bir arada kalmamız gerek.
- Tom decided to stay three more days.
- Tom üç gün daha kalmaya karar verdi.
- I'd rather stay.
- Kalmayı tercih ederim.
- Don't make me stay.
- Beni kalmaya zorlama.
- Tom is staying at the hotel near my house.
- Tom evimin yakınındaki otelde kalıyor.
- Which hotel will you stay in when you're in Boston?
- Boston'da iken hangi otelde kalacaksın?
- Friends don't always stay friends forever.
- Arkadaşlar her zaman sonsuza kadar arkadaş kalmazlar.
- You can stay up late if you want.
- Eğer istersen geç saatlere kadar kalabilirsin.
- You should have stayed in the car.
- Arabada kalmalıydın.
- Do you want to stay?
- Kalmak ister misiniz?
- You should stay at home today.
- Bugün evde kalmalısın.
- Tom stayed at the Hilton Hotel for three days.
- Tom üç gün Hilton Oteli'nde kaldı.
- They should stay.
- Kalmalılar.
- I'd love to stay, but I have somewhere else I need to be.
- Kalmak isterdim ama gitmem gereken başka bir yer var.
- I'd like to know how long you plan to stay here.
- Burada ne kadar kalmayı planladığını bilmek istiyorum.
- Tom needs to stay in Boston.
- Tom'un Boston'da kalması gerekiyor.
- If you want to stay, you can stay.
- Kalmak istiyorsan kalabilirsin.
- Tom could've stayed quiet.
- Tom sessiz kalabilirdi.
- They told me to stay in the car.
- Onlar bana arabada kalmamı söyledi.
- I knew Tom wasn't going to stay.
- Tom'un kalmayacağını biliyordum.
- We should've stayed with him.
- Onunla kalmalıydık.
- I hope we stay in touch.
- Temas halinde kalacağımızı umuyorum.
- Did you enjoy staying in Hokkaido?
- Hokkaido'da kalmak hoşunuza gitti mi?
- I didn't plan on staying here so long.
- Burada çok uzun kalmayı planlamadım.
- Tom expects Mary to stay in Boston until Monday.
- Tom, Mary'nin pazartesiye kadar Boston'da kalmasını bekliyor.
- Stay as long as you want.
- İstediğin sürece kal.
- How many days did you stay in Australia?
- Avustralya'da kaç gün kaldınız?
- Would you stay right there?
- Orada kalır mıydın?
- Tom said he'd rather stay.
- Tom kalmayı tercih ettiğini söyledi.
- Tom told me to stay away from there.
- Tom oradan uzak kalmamı söyledi.
- She was dissatisfied with the service at the hotel where she stayed.
- Kaldığı oteldeki hizmetten tatmin olmamıştı.
- You can stay only if you're quiet.
- Sadece sessiz olursan kalabilirsin.
- Tom has decided to stay a few days.
- Tom birkaç gün kalmaya karar verdi.
- Tom could think of no reason why he should stay.
- Tom kalması için hiçbir neden düşünemiyordu.
- Nobody stays in my country.
- Kimse benim ülkemde kalmıyor.
- He's staying with his uncle.
- O, amcası ile kalıyor.
- We stayed overnight in Hakone.
- Bir geceliğine Hakone'de kaldık.
- We stayed in Boston for a few weeks.
- Boston'da birkaç hafta kaldık.
- I'm not in the habit of staying up late.
- Gece geç saatlere kadar kalma alışkanlığım yok.
- He went to London, where he stayed for a week.
- O, Londra'ya gitti, orada bir hafta kaldı.
- Tom plans on staying in his mountain cabin all summer.
- Tom bütün yaz dağ kulübesinde kalmayı planlıyor.
- Tom stayed longer than he'd planned.
- Tom planladığından daha uzun kaldı.
- I'm staying with Tom.
- Tom'la kalıyorum.
- I knew you'd stay.
- Kalacağını biliyordum.
- The doctor told Tom to stay in bed and get as much rest as he could.
- Doktor Tom'a yatakta kalmasını ve mümkün olduğu kadar çok dinlenmesini söyledi.
- I like to stay busy.
- Meşgul kalmaktan hoşlanırım.
- My children have to stay indoors after dark.
- Çocuklarım hava karardıktan sonra içeride kalmak zorunda.
- Tom stayed at home by himself.
- Tom evde kendi başına kaldı.
- Tom can stay if he wants to.
- Tom isterse kalabilir.
- You have to stay in bed.
- Yatakta kalmalısın.
- I should've stayed longer.
- Daha fazla kalmalıydım.
- If only you could have stayed a little bit longer.
- Biraz daha kalsaydın keşke ya.
- I don't know whether to go away or to stay where I am.
- Gitsem mi kalsam mı bilmiyorum.
- Sami and Layla stayed in touch for a while.
- Sami ve Leyla bir süre boyunca temas halinde kaldılar.
- Don't stay in Boston.
- Boston'da kalma.
- I can never stay angry at Tom for very long.
- Tom'a asla uzun süre kızgın kalamam.
- Tom will probably want to stay until Monday.
- Tom muhtemelen pazartesiye kadar kalmak isteyecektir.
- They should stay.
- Onlar kalmalı.
- How long did you stay abroad?
- Yurt dışında ne kadar süre kaldın?
- Why did you stay?
- Niçin kaldın?
- This is the same hotel that I stayed in three years ago.
- Burası üç yıl önce kaldığım otel.
- She stayed at a hotel.
- O bir otelde kaldı.
- They only stayed together for the sake of their children.
- Onlar sadece kendi çocuklarının hatırı için birlikte kaldılar.
- For how long will you stay?
- Ne kadar kalacaksınız?
- How long do I have to stay?
- Ne kadar süre kalmak zorundayım?
- I can't possibly stay.
- Kalmamın imkanı yok.
- I won't stay and be captured.
- Kalmayacağım ve yakalanmayacağım.
- We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
- Kalacak bir yer bulamazsak kamp yapmak zorunda kalırız.
- Tom told Mary to stay at home until she got well.
- Tom Mary'ye iyileşinceye kadar evde kalmasını söyledi.
- I can't stay here long, and Tom can't either.
- Burada uzun süre kalamam ve Tom da öyle.
- Tom and Mary stayed behind.
- Tom ve Mary geride kaldı.
- I'm going to stay with them.
- Onlarla kalacağım.
- Tom and Mary stayed in a fancy hotel.
- Tom ve Mary şık bir otelde kaldılar.
- You might not want to stay up so late tonight.
- Bu gece geç saate kadar kalmak istemeyebilirsin.
- See that Tom stays in bed.
- Tom'un yatakta kaldığını gör.
- Do you want us to stay?
- Kalmamızı istiyor musunuz?
- I might stay.
- Kalabilirim.
- It being very cold, they stayed at home.
- Çok soğuk olduğu için evde kaldılar.
- You should stay here with us.
- Burada bizimle kalmalısın.
- Yanni insisted that Skura stay.
- Yanni, Skura'nın kalması konusunda ısrar etti.
- My dear child, stay down here, otherwise the mean geese will bite you to death.
- Sevgili çocuğum, burada kal, yoksa kötü kazlar seni ısırıp öldürecek.
- I stayed with the Jacksons whenever my parents were out of town.
- Ailem şehir dışındayken Jackson'larda kalırdım.
- Are you going to stay here in the hotel?
- Burada otelde mi kalacaksın?
- He brushed up his English during his stay in London.
- Londra'da kaldığı süre boyunca İngilizcesini ilerletti.
- How long are you planning to stay?
- Ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- Tom didn't have to stay, but he did.
- Tom kalmak zorunda değildi ama kaldı.
- Sami can stay home alone.
- Sami evde yalnız kalabilir.
- I'll stay with Tom until you return.
- Sen dönene kadar Tom'la kalacağım.
- We stayed at a hotel surrounded by trees.
- Biz ağaçlarla çevrili bir otelde kaldık.
- How about staying at my place this evening?
- Bu akşam evimde kalmaya ne dersin?
- She advised him where he should stay.
- Ona nerede kalması gerektiğini tavsiye etti.
- Stay in bed.
- Yatakta kal.
- He stays a long time every time he comes.
- Her gelişinde uzun süre kalıyor.
- Tom warned me to stay away from Mary.
- Tom Mary'den uzak kalmam için beni uyardı.
- I wish to stay alone for a couple of hours.
- Birkaç saat yalnız kalmak istiyorum.
- How long will you stay in Kyoto?
- Kyoto'da ne kadar kalacaksın?
- Is it wrong to want to stay?
- Kalmak istemek yanlış mı?
- We never stay in Boston for more than a couple of weeks.
- Boston'da asla birkaç haftadan fazla kalmayız.
- Tom and Mary both stayed until the end of the party.
- Tom ve Mary ikisi de partinin sonuna kadar kaldılar.
- Why didn't you stay with her?
- Neden onunla kalmadın?
- He's staying at a hotel.
- O bir otelde kalıyor.
- I had to stay.
- Ben kalmak zorundaydım.
- I wish you were staying.
- Keşke kalıyor olsan.
- We had to stay in Boston for another three days.
- Boston'da üç gün daha kalmak zorunda kaldık.
- If Tom leaves, I'll stay.
- Tom giderse, ben kalırım.
- You're staying with him, right?
- Onunla kalıyorsun, değil mi?
- How many more days do you plan to stay here?
- Burada kaç gün daha kalmayı planlıyorsun?
- We should never have stayed.
- Asla kalmamalıydık.
- Tom wanted Mary to stay with him forever.
- Tom, Mary'nin sonsuza kadar onunla kalmasını istedi.
- I don't plan to stay very long.
- Çok uzun kalmayı planlamıyorum.
- Only one student stayed after class to talk to the teacher.
- Öğretmenle konuşmak için dersten sonra sadece bir öğrenci kaldı.
- Tom seems to want Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istiyor gibi görünüyor.
- If you can't make bail, you'll have to stay in jail.
- Kefaleti ödeyemezsen, hapiste kalmak zorunda kalacaksın.
- I should stay where I am.
- Olduğum yerde kalmalıyım.
- He stayed at a nice hotel.
- Güzel bir otelde kaldı.
- Normally, I stay at home on Sundays.
- Normalde pazar günleri evde kalırım.
- Do you plan to stay long?
- Uzun süre kalmayı düşünüyor musun?
- I stayed in Boston for a while.
- Bir süre Boston'da kalmıştım.
- Kate stays in Izu on weekends.
- Kate hafta sonları Izu'da kalır.
- Stay with her in this room.
- Bu odada onunla kal.
- Tom and Mary both stayed late after class.
- Tom ve Mary dersten sonra geç saate kadar kaldılar.
- Stay there a while.
- Orada bir süre kal.
- I'm going to stay for another day or two.
- Bir veya iki gün daha kalacağım.
- I'm staying in Italy.
- İtalya'da kalıyorum.
- I've decided to stay.
- Kalmaya karar verdim.
- How long are you going to stay in Oxford?
- Oxford'da ne kadar süre kalacaksın?
- They stayed at the hotel for a week.
- Bir hafta otelde kaldılar.
- I wish I could stay with you.
- Keşke seninle kalabilseydim.
- Pigeons stay with the same partner for life.
- Güvercinler ömür boyu aynı eşle kalırlar.
- I think he'll stay.
- Sanırım o kalacak.
- I know it's time to go, but I want to stay longer.
- Gitme zamanının geldiğini biliyorum ama daha uzun kalmak istiyorum.
- Tom might recommend that we stay here for a week or two.
- Tom burada bir ya da iki hafta kalmamızı önerebilir.
- I need to stay here with you.
- Burada seninle kalmalıyım.
- Should I go or would you like me to stay?
- Gitmeli miyim yoksa kalmamı ister misin?
- Tom stayed in Boston for three years.
- Tom üç yıl Boston'da kaldı.
- Do you have any idea how long Tom stayed in Boston?
- Tom'un Boston'da ne kadar kaldığı hakkında herhangi bir bilgin var mı?
- Where does Tom plan to stay?
- Tom nerede kalmayı planlıyor?
- I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
- Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ederim.
- Yoga can help you fight stress and stay fit and healthy.
- Yoga stresle mücadeleye ve formda ve sağlıklı kalmaya yardımcı olabilir.
- You don't have to stay in the hospital.
- Hastanede kalmanıza gerek yok.
- I'm planning on staying at Tom's tomorrow night.
- Yarın gece Tom'da kalmayı planlıyorum.
- I don't feel well today and prefer to stay at home.
- Bugün kendimi iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ederim.
- Stay for lunch.
- Öğle yemeğine kal.
- I couldn't stay there with them.
- Orada onlarla kalamazdım.
- I asked Tom to stay.
- Tom'dan kalmasını rica ettim.
- She wants to stay single forever.
- O sonsuza kadar bekar kalmak istiyor.
- Tom said he didn't plan to stay here much longer.
- Tom burada daha fazla kalmayı planlamadığını söyledi.
- He will stay in Tokyo for several weeks.
- Tokyo'da birkaç hafta kalacak.
- Everybody thinks Tom stayed in Boston.
- Herkes Tom'un Boston'da kaldığını düşünüyor.
- Whenever he comes up to Tokyo, he stays at our house.
- Ne zaman Tokyo'ya gelse, bizim evde kalır.
- Kate stays in Izu on weekends.
- Kate hafta sonları Izu'da kalıyor.
- Tell Tom to stay put for now.
- Tom'a şimdilik olduğu yerde kalmasını söyle.
- I had to stay in bed for a while.
- Bir süre yatakta kalmak zorunda kaldım.
- I would rather go out than stay at home.
- Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
- I stayed quiet.
- Sessiz kaldım.
- Has Tom told you why he doesn't want to stay?
- Tom neden kalmak istemediğini sana söyledi mi?
- She asked me to stay till her mother came home.
- Annesi eve gelene kadar kalmamı istedi.
- Tom is staying with friends, isn't he?
- Tom arkadaşlarla kalıyor, değil mi?
- Where are you planning to stay?
- Nerede kalmayı planlıyorsunuz?
- He always stays in bed as late as he can.
- O, her zaman mümkün olduğunca geç saatlere kadar yatakta kalır.
- You should stay.
- Kalmalıydın.
- She didn't want him to stay any longer.
- Daha fazla kalmasını istemedi.
- Do you really want to stay?
- Gerçekten kalmak istiyor musun?
- Tom and I stayed quiet.
- Tom ve ben sessiz kaldık.
- I don't want to stay in Boston any longer.
- Boston'da daha fazla kalmak istemiyorum.
- Tom isn't the only one who plans to stay.
- Kalmayı planlayan tek kişi Tom değil.
- She wanted him to stay longer.
- Daha uzun kalmasını istedi.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı söyledim.
- The weather stayed cold for three weeks.
- Hava üç hafta boyunca soğuk kaldı.
- Are your friends staying at a hotel?
- Arkadaşlarınız bir otelde mi kalıyor?
- He quit school and started staying in his room.
- O okulu bıraktı ve odasında kalmaya başladı.
- Tom doesn't stay anywhere very long.
- Tom hiçbir yerde uzun süre kalmıyor.
- She begged him to stay.
- Ona kalması için yalvardı.
- I did tell you to stay in the car.
- Sana arabada kalmanı söylemiştim.
- May I stay here with you?
- Burada seninle kalabilir miyim?
- Tom would've liked to stay longer, but he had to get back to the office.
- Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise dönmesi gerekiyordu.
- I want you to stay a little longer.
- Biraz daha uzun kalmanı istiyorum.
- I'm planning on staying at his place tomorrow.
- Yarın onun yerinde kalmayı planlıyorum.
- I don't have a place to stay tonight.
- Bu gece kalacak bir yerim yok.
- Don't stay too late.
- Çok geç kalma.
- Would you rather stay here with Tom?
- Burada Tom'la kalmayı mı tercih edersin?
- Tom thought it would be safer to stay indoors.
- Tom içeride kalmanın daha güvenli olacağını düşündü.
- Tom seemed to want Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istiyor gibi görünüyordu.
- I think Tom expected Mary to ask him to stay.
- Sanırım Tom Mary'nin onun kalmasını istemesini bekledi.
- I'm going to ask you to stay around for a while.
- Bir süre için buralarda kalmanı isteyeceğim.
- Tom has stayed at my house several times.
- Tom benim evimde birkaç kez kaldı.
- We asked them to let us stay.
- Kalmamıza izin vermelerini istedik.
- I advise you to stay away from Tom.
- Sana Tom'dan uzak kalmanı tavsiye ediyorum.
- He's staying with his uncle.
- Amcasıyla kalıyor.
- Tom should've stayed.
- Tom kalmalıydı.
- Why did you stay with them?
- Neden onlarla kaldın?
- Are you going to stay here in the hotel?
- Burada otelde kalacak mısın?
- We stayed in Boston for about a week.
- Boston'da bir hafta kadar kaldık.
- I hope I can stay in touch with Tom.
- Umarım Tom'la irtibatta kalabilirim.
- Tom stayed for three months.
- Tom üç ay kaldı.
- Tom always stays in bed until noon on Sundays.
- Tom her zaman pazar günleri öğleye kadar yatakta kalır.
- Are you staying with her?
- Onunla kalıyor musun?
- Can you recommend a place for me to stay in London?
- Londra'da kalabileceğim bir yer önerebilir misiniz?
- I don't like the idea of you staying here alone.
- Burada yalnız kalman fikri hoşuma gitmiyor.
- Promise me you will stay with Aunt Mary.
- Mary teyzenle kalacağına söz ver.
- Are you planning on staying?
- Kalmayı planlıyor musun?
- For the time being, he's staying at a neighboring hotel.
- Şu an için, o bir komşu otelde kalıyor.
- Tom wants me to stay away from you.
- Tom senden uzak kalmamı istiyor.
- Let's stay until the end of the game.
- Oyunun sonuna kadar kalalım.
- Tom stayed cool.
- Tom sakin kaldı.
- We came to the town, where we stayed for a week.
- Şehre geldik, orada bir hafta kaldık.
- Let's all stay in touch.
- Hepimiz irtibatta kalalım.
- Tom tried to convince Mary to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalması için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
- Maybe I should stay here with Tom.
- Belki de burada Tom'la kalmalıyım.
- I told Tom to stay away from us.
- Tom'a bizden uzak kalmasını söyledim.
- You don't have to stay in the hospital.
- Hastanede kalmak zorunda değilsin.
- Stay right here.
- Tam burada kal.
- You promised you'd stay.
- Kalacağına söz vermiştin.
- How often do you stay at a hotel?
- Ne sıklıkla bir otelde kalırsın?
- Tom said I could stay with you.
- Tom seninle kalabileceğimi söyledi.
- I would rather stay at home than go out for a walk.
- Yürüyüşe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- We stayed at a hotel surrounded by trees.
- Ağaçlarla çevrili bir otelde kaldık.
- Tom intends to stay in Boston for three days.
- Tom Boston'da üç gün kalmaya niyetli.
- Tom stayed three years.
- Tom üç sene kaldı.
- I'd like to stay a little bit longer.
- Biraz daha kalmak isterim.
- I'll probably stay at home this weekend.
- Muhtemelen bu hafta sonu evde kalacağım.
- You can't force Tom to stay.
- Tom'u kalmaya zorlayamazsınız.
- Tom hopes Mary will stay for a few more days.
- Tom Mary'nin birkaç gün daha kalacağını umuyor.
- She will stay for 5 days.
- Beş gün kalacaktır.
- Drinking coffee may help you stay alert.
- Kahve içmek uyanık kalmana yardım edebilir.
- I thought I told you to stay in your room.
- Sana odanda kalmanı söylediğimi sanıyordum.
- We're staying in different hotels.
- Biz farklı otellerde kalıyoruz.
- I wish we could stay in Boston longer.
- Keşke Boston'da daha uzun kalabilsek.
- I've asked him to stay.
- Ondan kalmasını istedim.
- I won't stay in Boston for more than three days.
- Boston'da üç günden fazla kalmayacağım.
- They stayed one more day together.
- Onlar bir gün daha birlikte kaldılar.
- Let Tom stay.
- Bırak Tom kalsın.
- A stay in hospital is not very nice.
- Hastanede kalmak çok hoş değil.
- I'm staying with my aunt for the time being.
- Şimdilik teyzemle kalıyorum.
- Tom could stay at our house if he wants to.
- Tom eğer isterse bizim evde kalabilir.
- Tom was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.
- Tom kaldığı oteldeki servisten memnun kalmadı.
- I stayed at my uncle's while I was in Boston.
- Boston'dayken amcamda kaldım.
- Thanks for staying with him.
- Onunla kaldığın için teşekkürler.
- Are you planning on staying in Boston for a long time?
- Boston'da uzun süre kalmayı planlıyor musun?
- We should've stayed in Boston for a few more days.
- Birkaç gün daha Boston'da kalmalıydık.
- Tell Tom that I'm not planning to stay long.
- Tom'a uzun süre kalmayı düşünmediğimi söyle.
- Many children stay after school for club activities.
- Birçok çocuk okuldan sonra kulüp aktiviteleri için kalıyor.
- I want to stay here a few days.
- Burada birkaç gün kalmak istiyorum.
- Who did Tom think would want to stay for another three hours?
- Tom kimin üç saat daha kalmak isteyeceğini düşünüyordu?
- I told her to stay indoors.
- Ona içeride kalmasını söyledim.
- Is Tom still staying with you?
- Tom hâlâ sizinle mi kalıyor?
- In severe weather, it's best to stay indoors.
- Şiddetli havalarda, evde kalmak en iyisidir.
- New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.
- Babamın iş nedeniyle kaldığı New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehirdir.
- We'll stay here as long as we can.
- Burada elimizden geldiği kadar uzun kalacağız.
- I'll stay in Boston until October 20th.
- 20 Ekim'e kadar Boston'da kalacağım.
- I just hope I get to stay with Tom for a while.
- Umarım bir süre Tom'la kalabilirim.
- You can stay in the extra bedroom if you want.
- İstersen ekstra yatak odasında kalabilirsin.
- It doesn't cost much to stay at that hotel.
- Bu otelde kalmak çok pahalı değil.
- Tom is staying at his grandmother's.
- Tom büyükannesinde kalıyor.
- Tom hardly ever stays home on Saturdays.
- Tom cumartesi günleri evde neredeyse hiç kalmaz.
- Where are you planning to stay?
- Nerede kalmayı planlıyorsun?
- I'm staying at my friend's house in Washington City.
- Washington'da bir arkadaşımın evinde kalıyorum.
- I want to stay at the Hilton Hotel.
- Hilton Hotel'de kalmak istiyorum.
- Tom intends to stay in Australia until October 20th.
- Tom, 20 Ekim’e kadar Avustralya’da kalmayı amaçlıyor.
- Tom is staying at a motel while his house is being painted.
- Tom evi boyanırken bir motelde kalıyor.
- She stayed at home as she didn't have a car.
- O, arabası olmadığı için evde kaldı.
- Tom told me he wouldn't stay at any hotel that Mary could afford.
- Tom bana Mary'nin karşılayabileceği hiçbir otelde kalmayacağını söyledi.
- He was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.
- Kaldığı otelin hizmetinden memnun kalmadı.
- Tom and Mary will stay for dinner.
- Tom ve Mary yemek için kalacaklar.
- The weather stayed bad.
- Hava kötü kaldı.
- Tom stayed up late into the night working on his speech.
- Tom konuşması üzerinde çalışarak gece yarısına kadar uyanık kaldı.
- I intend to stay right here.
- Burada kalmaya niyetliyim.
- You should've stayed in the hospital.
- Hastanede kalmalıydınız.
- Could we stay at your place for a few nights?
- Birkaç gece sende kalabilir miyiz?
- Why can't you stay with her?
- Neden onunla kalamazsın?
- What's important is that she stayed at my side.
- Önemli olan onun benim tarafımda kalması.
- I stayed over at a friend's yesterday.
- Dün bir arkadaşımda kaldım.
- Tom said he'd rather stay.
- Tom kalmayı tercih edeceğini söyledi.
- Tom has to stay in Boston this weekend.
- Bu hafta sonu Tom'un Boston'da kalması gerek.
- I'm used to staying up late.
- Geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Tom is staying at his grandmother's.
- Tom büyükannesinin yanında kalıyor.
- I thought that you already had a place to stay.
- Zaten kalacak bir yeriniz var sanıyordum.
- I had no choice but to stay.
- Kalmaktan başka çarem yoktu.
- I hadn't intended to stay so long.
- Uzun süre kalmayı istememiştim.
- I might stay in Boston for over a month.
- Boston'da bir aydan fazla kalabilirim.
- I think that Tom should stay.
- Bence Tom kalmalı.
- He's trying to stay normal.
- O normal kalmaya çalışıyor.
- Why don't you stay a while?
- Neden bir süre kalmıyorsun?
- You had to stay.
- Kalmak zorundaydın.
- I didn't plan on staying here so long.
- Burada bu kadar uzun kalmayı planlamamıştım.
- They were told to stay on the ship.
- Onlara gemide kalmaları söylendi.
- I'll get Tom to stay with you.
- Tom'un seninle kalmasını sağlayacağım.
- They want to stay.
- Kalmak istiyorlar.
- Tom will stay, but Mary won't.
- Tom kalacak ama Mary kalmayacak.
- I wanted to stay there two days longer.
- Orada iki gün daha kalmak istedim.
- Should I stay in bed?
- Yatakta kalmalı mıyım?
- Where did you stay last night?
- Dün gece nerede kaldın?
- How long do you think we can stay here?
- Burada ne kadar kalabileceğimizi düşünüyorsun?
- I prefer to stay indoors.
- Ben içeride kalmayı tercih ederim.
- Tom convinced me to stay.
- Tom beni kalmaya ikna etti.
- We'll stay as long as possible.
- Mümkün olduğunca uzun kalacağız.
- I wanted to stay longer.
- Daha uzun kalmak isterdim.
- I won't stay here alone.
- Burada yalnız kalmam.
- Tom will stay in Boston until Monday.
- Tom pazartesine kadar Boston'da kalacak.
- I'm staying at home tonight.
- Bu gece evde kalacağım.
- Fadil stayed and worked in Cairo.
- Fadıl kaldı ve Kahire'de çalıştı.
- I couldn't stay even if I wanted to.
- İstesem bile kalamadım.
- How long would you like to stay?
- Ne kadar kalmak istersin?
- Tom is probably planning on staying in Boston until October.
- Tom muhtemelen, Ekim ayına kadar Boston'da kalmayı planlıyor.
- I am used to staying up late at night.
- Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Tom says he can stay here for three weeks.
- Tom burada üç hafta kalabileceğini söyledi.
- Tom'll stay.
- Tom kalacak.
- I'd like it if you stayed longer.
- Biraz daha uzun kalırsan sevinirim.
- I stayed with Tom when I was in Boston.
- Boston'dayken Tom ile birlikte kaldım.
- I'll get Tom to stay with you.
- Tom'un seninle kalmasını sağlarım.
- Political systems change, but people always stay the same.
- Siyasi sistemler değişir, ama insanlar hep aynı kalır.
- The hotel where we stayed was very comfortable.
- Kaldığımız otel çok rahattı.
- We can't stay here long.
- Burada uzun süre kalamayız.
- I'd advise not staying at that hotel.
- O otelde kalmamanızı tavsiye ederim.
- Stay right there, Tom.
- Tam orada kal Tom.
- Jackson stayed for a while.
- Jackson bir süre kaldı.
- I'm staying at Tom's house.
- Tom'un evinde kalıyorum.
- Let me stay here with you.
- Burada seninle birlikte kalayım.
- We asked him to let us stay.
- Kalmamıza izin vermesini istedik.
- I want you to stay on the beach.
- Plajda kalmanı istiyorum.
- Don't you want to stay here with us?
- Burada bizimle kalmak istemiyor musun?
- You could've stayed in Boston.
- Boston'da kalabilirdin.
- Tom forced himself to stay alert.
- Tom uyanık kalmak için kendini zorladı.
- I think I'm here to stay.
- Sanırım kalmak için buradayım.
- I think Tom should stay here with us.
- Tom'un burada bizimle kalması gerektiğini düşünüyorum.
- How long do you think you can stay at Tom's house?
- Tom'un evinde ne kadar kalabileceğini düşünüyorsun?
- That is the woman they stay with.
- Birlikte kaldıkları kadın bu.
- Tom thought it would be best if Mary stayed with John.
- Tom, Mary'nin John'la kalmasının en iyisi olacağını düşündü.
- I need to stay where I am.
- Olduğum yerde kalmalıyım.
- Times may change, but human nature stay the same.
- Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.
- The boy stayed quiet.
- Oğlan sessiz kaldı.
- We stay with Tom whenever we go to Boston.
- Boston'a her gittiğimizde Tom'la kalırız.
- As long as he stays, I will be happy.
- O kaldığı sürece ben mutlu olacağım.
- I could stay here all day.
- Burada bütün gün kalabilirim.
- John stayed in bed all day instead of going to work.
- John, işe gitmek yerine bütün gün yatakta kaldı.
- I think you should come stay at my place.
- Sanırım benim mekanımda kalmaya gelmelisin.
- Everyone knew that Tom didn't want to stay in Boston.
- Herkes Tom'un Boston'da kalmak istemediğini biliyordu.
- She stayed there for several days.
- Orada birkaç gün kaldı.
- He's trying to stay normal.
- Normal kalmaya çalışıyor.
- I ordered the children to stay quiet, but they kept on making noise.
- Çocuklara sessiz kalmalarını emrettim, ama onlar gürültü yapmaya devam ettiler.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde, ateşin yanında kalmayı ve esen rüzgarı dinlemeyi severim.
- I told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledim.
- We're supposed to stay under the radar.
- Radarın altında kalmamız gerekiyordu.
- Would you like to know why Tom didn't stay?
- Tom'un neden kalmadığını bilmek ister misiniz?
- I wanted to stay in bed all day.
- Bütün gün yatakta kalmayı istedim.
- They stayed at a luxury hotel.
- Lüks bir otelde kaldılar.
- Tom will stay for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalacak.
- I stayed at my aunt's house for three days.
- Üç gün boyunca teyzemin evinde kaldım.
- The hotel that I stay in is dirty.
- Kaldığım otel kirli.
- I need a place to stay for a couple of days.
- Birkaç günlüğüne kalacak bir yere ihtiyacım var.
- He told them to stay on the north side of the river.
- O onlara nehrin kuzey tarafında kalmalarını söyledi.
- Tom stayed in Boston until October.
- Tom Ekim'e kadar Boston'da kaldı.
- I stayed behind to help him.
- Ona yardım etmek için geride kaldım.
- I stayed at Tom's while I was in Boston.
- Boston'dayken Tom'da kalmıştım.
- I didn't want Tom to stay at my place.
- Tom'un benim evimde kalmasını istemedim.
- You stay right there.
- Sen tam orada kal.
- I didn't need to stay.
- Benim kalmama gerek yoktu.
- Tom may stay for another night.
- Tom bir gece daha kalabilir.
- How long do you want to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalmak istiyorsun?
- Can you think of anything that I could say to convince Tom to stay?
- Tom'u kalmaya ikna etmek için söyleyebileceğim bir şey aklına geliyor mu?
- Everybody stayed.
- Herkes kaldı.
- Do you wish to stay?
- Kalmak mı istiyorsun?
- You don't have to stay if you don't want to.
- İstemiyorsan kalmak zorunda değilsin.
- Tom stayed in the car.
- Tom arabada kaldı.
- Tom thought Mary might like to stay for a few days.
- Tom, Mary'nin birkaç gün kalmak isteyebileceğini düşündü.
- As long as you're here, I'll stay.
- Sen burada olduğun sürece, ben kalacağım.
- I'm staying with my aunt for the time being.
- Şimdilik teyzemle birlikte kalıyorum.
- I stayed in the car.
- Arabada kaldım.
- Do you want Tom to stay?
- Tom'un kalmasını istiyor musun?
- She advised him that he should stay at home.
- Ona evde kalmasını tavsiye etti.
- How long did you stay?
- Ne kadar süre kaldın?
- I stayed at an inexpensive hotel when I was in Boston.
- Boston'dayken ucuz bir otelde kaldım.
- You should've stayed with them.
- Onlarla kalmalıydın.
- Tom should've stayed a little longer.
- Tom biraz daha uzun kalmalıydı.
- Tom is staying at the same hotel where I'm staying.
- Tom benim kaldığım otelde kalıyor.
- I'm going to stay for another day or two.
- Bir iki gün daha kalacağım.
- How long will your friend Jane stay in Milan?
- Arkadaşın Jane, Milano'da ne kadar süre kalacak?
- I think I'll stay.
- Sanırım kalacağım.
- I hope my hands stay clean.
- Umarım ellerim temiz kalır.
- Tom tried to stay quiet.
- Tom sessiz kalmaya çalıştı.
- Will you stay at home tonight?
- Bu gece evde mi kalacaksın?
- We are not going to stay at the hotel again.
- Bir daha otelde kalmayacağız.
- Can you recommend me a place to stay in London?
- Bana Londra'da kalabileceğim bir yer önerebilir misin?
- I'm staying at the Hilton Hotel.
- Hilton Oteli'nde kalıyorum.
- I told Tom to stay at home.
- Tom'a evde kalmasını söyledim.
- Tom should stay where he is.
- Tom olduğu yerde kalmalı.
- Everything stays the same.
- Her şey aynı kalacak.
- I shouldn't have stayed away so long.
- Bu kadar uzun süre uzak kalmamalıydım.
- Tom was not satisfied with the service at the hotel where he was staying.
- Tom kaldığını oteldeki hizmetten memnun değildi.
- Tom and Mary aren't staying.
- Tom ve Mary kalmıyor.
- She is here to stay.
- O kalmak için burada.
- We were told to stay on the ship.
- Bize gemide kalmamız söylendi.
- Tom stayed in Boston for two years.
- Tom iki yıl Boston'da kaldı.
- How about staying at my place this evening?
- Bu akşam bende kalmaya ne dersin?
- I hope you don't have to stay in Boston all month.
- Umarım bütün ay Boston'da kalmak zorunda kalmazsın.
- Would you like to know why Tom didn't stay?
- Tom'un neden kalmadığını bilmek ister misin?
- Tom stayed at the YMCA.
- Tom YMCA'de kaldı.
- Can you stay?
- Kalabilir misin?
- Stay as long as you like.
- İstediğin kadar kal.
- I won't stay there very long.
- Orada çok uzun kalmayacağım.
- I feel that it is better to stay single than to get married.
- Bekar kalmanın evlenmekten daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- Try to stay out of trouble.
- Beladan uzak kalmaya çalışın.
- You can't stay mad at me forever.
- Bana sonsuza kadar kızgın kalamazsın.
- Tom stayed at a cheap hotel.
- Tom ucuz bir otelde kaldı.
- The company scrambled to stay afloat.
- Şirket ayakta kalabilmek için çabaladı.
- She asked me to stay till her mother came home.
- Benden, annesi eve dönene kadar kalmamı istedi.
- I stayed at home instead of going out.
- Dışarı çıkmak yerine evde kaldım.
- I really should've stayed in Boston longer.
- Aslında Boston'da daha uzun kalmam gerekirdi.
- You can stay only if you're quiet.
- Sessiz olmak koşuluyla kalabilirsin.
- The bed at the hotel where I stayed was too soft.
- Kaldığım oteldeki yatak çok yumuşaktı.
- I stayed home for a week.
- Evde bir hafta kaldım.
- If it rains, we'll stay at home.
- Eğer yağmur yağarsa, evde kalacağız.
- Why didn't Tom just stay in Boston?
- Neden Tom sadece Boston'da kalmadı?
- Tom always stays in bed until noon on Sundays.
- Tom her zaman pazar günleri öğlene kadar yatakta kalır.
- Are you staying at this hotel, too?
- Sen de mi bu otelde kalıyorsun?
- He stayed in bed because he wasn't feeling well.
- Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
- I don't want to stay in bed any longer.
- Artık yatakta kalmak istemiyorum.
- Tom stayed at one of the hotels on Park Street.
- Tom, Park Caddesi üzerinde otellerden birinde kaldı.
- I'll stay until Tom leaves.
- Tom çıkana kadar kalacağım.
- I can't stay here long, and Tom can't either.
- Ben burada uzun süre kalamam, Tom da kalamaz.
- Who's staying?
- Kim kalıyor?
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- Taro stayed in Tokyo for three days.
- Taro Tokyo'da üç gün kaldı.
- Do you think Tom will stay in Boston long?
- Sence Tom Boston'da uzun süre kalacak mı?
- At least, stay till morning.
- En azından sabaha kadar kal.
- She stayed at a cheap hotel.
- O ucuz bir otelde kaldı.
- Tom is going to stay.
- Tom kalacak.
- To come out on top, you have to stay two steps ahead of your opponent at all times.
- Zirveye çıkmak için her zaman rakibin iki adım önünde kalmak zorundasın.
- I'll stay as long as you want me to.
- Kalmamı istediğiniz sürece kalacağım.
- Tom begged Mary to stay longer.
- Tom, Mary'ye daha uzun kalması için yalvardı.
- I'm staying at home.
- Evde kalacağım.
- They would like to stay at home.
- Onlar evde kalmak istiyorlar.
- Tom asked Mary to stay, but she didn't want to.
- Tom, Mary'den kalmasını istedi ama o kalmak istemedi.
- I stay at home on Sundays.
- Pazar günleri evde kalırım.
- The doctor advised that she stay at home.
- Doktor onun evde kalmasını tavsiye etti.
- We can't stay here any longer.
- Burada daha fazla kalamayız.
- I had a good time while I stayed in the country.
- Kırsalda kalırken iyi zaman geçirdim.
- Are you staying with them?
- Onlarla kalıyor musun?
- They stayed in the room with me for the whole night.
- Bütün gece benimle odada kaldılar.
- We stayed in touch.
- İrtibatta kaldık.
- How long are you staying?
- Ne kadar kalacaksın?
- Thank you for staying.
- Kaldığın için sağ ol.
- Should I go or would you like me to stay?
- Gideyim mi yoksa kalmamı mı istersiniz?
- Tom stayed strong.
- Tom güçlü kaldı.
- In severe weather, it's best to stay indoors.
- Şiddetli havalarda, içeride kalmak en iyisidir.
- Tom, I want to stay with you.
- Tom, seninle kalmak istiyorum.
- They advised us to stay put for the time being.
- Şimdilik bize kalmamızı tavsiye ettiler.
- Nobody's forcing you to stay.
- Hiç kimse seni kalman için zorlamıyor.
- We decided to stay with them.
- Onlarla kalmaya karar verdik.
- I stayed with an American family.
- Amerikalı bir ailenin yanında kaldım.
- Tom decided he shouldn't stay any longer.
- Tom daha fazla kalmaması gerektiğine karar verdi.
- You're welcome to stay with us as long as you want.
- Bizimle istediğin kadar kalabilirsin.
- Tom told me that he wanted to stay single.
- Tom bana bekar kalmak istediğini söyledi.
- Tom wants Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istiyor.
- Some people stay trim even without going to a gym.
- Bazı insanlar spor salonuna gitmeden de formda kalabiliyor.
- I want to stay in Australia for a while.
- Bir süre Avustralya'da kalmak istiyorum.
- Tom seemed to want Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istiyor gibiydi.
- I just stayed quiet.
- Sadece sessiz kaldım.
- I had to stay in bed for two days.
- İki gün yatakta kalmak zorunda kaldım.
- Tom ought to stay in bed.
- Tom yatakta kalmalı.
- Tom said he didn't care whether Mary stayed or not.
- Tom, Mary'nin kalıp kalmamasını umursamadığını söyledi.
- I should've stayed with her.
- Onunla kalmalıydım.
- Tom and Mary stayed friends after they broke up.
- Tom ve Mary ayrıldıktan sonra da arkadaş kaldılar.
- Tom isn't likely to stay long.
- Tom muhtemelen uzun süre kalmayacak.
- I think I can't stay.
- Kalamayacağımı düşünüyorum.
- Tom stayed at home all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra evde kaldı.
- I have to stay here with Tom.
- Burada Tom'la kalmak zorundayım.
- I'm asking you to stay.
- Senden kalmanı istiyorum.
- I'm staying at the Hilton Hotel.
- Hilton Otel'inde kalıyorum.
- Tom said he had no reason to stay.
- Tom kalmak için bir sebebi olmadığını söyledi.
- Sami stayed in his office all day.
- Sami bütün gün bürosunda kaldı.
- Tom stayed in his room all day.
- Tom bütün gün odasında kaldı.
- Tom didn't want to stay in Boston any longer.
- Tom Boston'da daha fazla kalmak istemiyordu.
- I'm so glad you're staying.
- Kaldığına çok sevindim.
- We'll stay behind.
- Geride kalacağız.
- Whenever Tom comes to Boston, he stays at our house.
- Tom ne zaman Boston'a gelse, bizim evimizde kalır.
- Tom advised Mary to stay at home.
- Tom, Mary'e evde kalmasını önerdi.
- Tom stayed at a cheap hotel when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde ucuz bir otelde kalmıştı.
- Stay with Tom.
- Tom'la kal.
- We stayed at a hotel in front of the station.
- İstasyonun önünde bir otelde kaldık.
- Instead of going to school, he stayed at home.
- Okula gitmek yerine evde kaldı.
- He stayed late and worked overtime.
- Geç saatlere kadar kaldı ve fazla mesai yaptı.
- I looked for a place to stay.
- Kalacak bir yer aradım.
- Will you let me stay with you?
- Seninle kalmama izin verecek misin?
- It doesn't matter if you stay or not.
- Kalıp kalmaman önemli değil.
- How long are you staying in Australia?
- Avustralya'da ne kadar kalıyorsunuz?
- I can't stay.
- Ben kalamam.
- I know you probably don't want to stay much longer, but it would be great if you could.
- Muhtemelen daha fazla kalmak istemediğini biliyorum ama kalabilsen harika olurdu.
- Sami offered Layla a place to stay.
- Sami, Layla'ya kalması için bir yer teklif etti.
- I want to stay longer.
- Daha uzun kalmak isterim.
- Where do you stay when you come to Boston?
- Boston'a geldiğinde nerede kalıyorsun?
- How long did you stay at the party?
- Partide ne kadar kaldın?
- Tom extended his stay by three days.
- Tom kalışını üç gün uzattı.
- I had stayed in Boston before I returned to Japan.
- Japonya'ya dönmeden önce Boston'da kalmıştım.
- Tom stayed in the shallow end of the pool.
- Tom havuzun sığ kısmında kaldı.
- How late did you stay at the party last night?
- Dün gece saat kaça kadar partide kaldın?
- They had to stay at home all day.
- Bütün gün evde kalmak zorundaydılar.
- I'm not intending to stay long.
- Uzun süre kalmaya niyetim yok.
- Tom was not satisfied with the service at the hotel where he was staying.
- Tom kaldığı oteldeki hizmetten memnun değildi.
- We'll stay with her.
- Onunla kalacağız.
- He stayed at my place for three weeks.
- Üç hafta benim evimde kaldı.
- I'll get them to stay with you.
- Seninle kalmalarını sağlayacağım.
- Tom stayed at a hotel not far from our house for a few days.
- Tom birkaç günlüğüne evimizden çok uzak olmayan bir otelde kaldı.
- He stayed in London for a time.
- Bir süre Londra'da kaldı.
- Stay a while.
- Bir süre kal.
- I didn't want to stay.
- Kalmayı istemedim.
- Tom stayed at home all weekend.
- Tom bütün hafta sonu evde kaldı.
- I decided to stay on the plane.
- Uçakta kalmaya karar verdi.
- Thanks for staying with Tom.
- Tom'la kaldığın için teşekkürler.
- I don't want to stay in bed any longer.
- Daha fazla yatakta kalmak istemiyorum.
- You can stay tonight with me.
- Bu gece benimle kalabilirsin.
- I'll stay with Tom until you return.
- Sen dönünceye kadar Tom'la kalacağım.
- How did you like the hotel you stayed at?
- Kaldığınız oteli nasıl buldunuz?
- We should've stayed at home.
- Evde kalmalıydık.
- Jim had stayed at my house.
- Jim benim evimde kalmıştı.
- This is the same hotel that I stayed in three years ago.
- Bu üç yıl önce kaldığım otelle aynı.
- I should've stayed at home.
- Evde kalmalıydım.
- I didn't stay there very long.
- Orada çok uzun kalmadım.
- In my opinion, staying up late is bad for your health.
- Benim düşünceme göre, geç saatlere kadar uyanık kalmak sağlığına zararlı.
- As I didn't feel well I stayed at home all day.
- İyi hissetmediğim için bütün gün evde kaldım.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı zaten söyledim.
- I'd like you to stay.
- Kalmanı isterim.
- Tom stayed to clean up.
- Tom temizlik yapmak için kaldı.
- I want you to stay here with Tom until I get back.
- Ben dönene kadar burada Tom'la kalmanı istiyorum.
- He can't stay long.
- Uzun süre kalamaz.
- Why don't I stay with them?
- Neden onlarla kalmıyorum?
- You may stay here with me.
- Burada benimle kalabilirsin.
- I am staying with my uncle.
- Amcamla birlikte kalıyorum.
- If it rains tomorrow, I'll stay at home.
- Eğer yarın yağmur yağarsa, evde kalırım.
- It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.
- Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.
- I'd rather stay home with you.
- Evde seninle kalmayı tercih ederim.
- Tom is staying at a homeless shelter.
- Tom evsizler barınağında kalıyor.
- How long do you have to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar süre kalmak zorundasın?
- Tom promised to stay in his room.
- Tom odada kalmaya söz verdi.
- She took advantage of our hospitality and stayed a whole month without paying us anything.
- Misafirperverliğimizden faydalandı ve bize hiçbir şey ödemeden bir ay kaldı.
- Do you want me to stay or don't you?
- Kalmamı istiyor musun, istemiyor musun?
- Tom is going to need a place to stay.
- Tom'un kalacak bir yere ihtiyacı olacak.
- I saved on travelling expenses by staying at a cheap hotel.
- Ucuz bir otelde kalarak seyahat masraflarından tasarruf ettim.
- He must stay in the hospital for a week.
- Bir haftalığına hastanede kalmalı.
- Sami stayed beside his daughter in that hospital room.
- Sami o hastane odasında kızının yanında kaldı.
- You should stay in Boston for a couple weeks.
- Birkaç hafta Boston'da kalmalısın.
- How much longer are you planning on staying in Boston?
- Boston'da daha ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- I stayed at his place yesterday.
- Dün onun evinde kaldım.
- I am used to staying up late at night.
- Geceleri geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Tom couldn't decide whether to go or stay.
- Tom gitse mi kalsa mı karar veremedi.
- Tom's parents only stayed together for the sake of the children.
- Tom'un ebeveynleri sadece çocukların hatırı için birlikte kaldı.
- You should've stayed with him.
- Onunla kalmalıydın.
- We're planning to stay in Boston for a few days.
- Birkaç günlüğüne Boston'da kalmayı planlıyoruz.
- Where will you stay?
- Nerede kalacaksın?
- Sorry, but I can't stay long.
- Üzgünüm ama uzun süre kalamam.
- Tom stayed at home because it was raining.
- Tom evde kaldı çünkü yağmur yağıyordu.
- I would rather stay at home than go out on such a cold day.
- Böyle soğuk bir günde dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I didn't want to stay as long as Tom did.
- Tom kadar uzun kalmak istemedim.
- Tom had to stay at home.
- Tom evde kalmak zorundaydı.
- Are you staying, Tom?
- Kalıyor musun, Tom?
- Tom will stay in the Boston area.
- Tom Boston bölgesinde kalacak.
- She plans to stay at the Oriental Hotel.
- Oriental Hotel'da kalmayı planlıyor.
- Let's stay for another hour.
- Bir saat daha kalalım.
- Why don't you stay here with us?
- Neden burada bizimle kalmıyorsun?
- I can't stay any longer.
- Daha fazla kalamam.
- No matter what happens, I'll stay with you.
- Ne olursa olsun, seninle kalacağım.
- I think Tom expected Mary to ask him to stay.
- Bence Tom, Mary'nin ondan kalmasını istemesini bekliyordu.
- Tom stayed at home.
- Tom evde kaldı.
- Tom stayed at the Hilton Hotel for three days.
- Tom üç gün boyunca Hilton Otel'de kaldı.
- I need to stay in Boston.
- Boston'da kalmam gerekiyor.
- She stayed in that area for a short while.
- O bölgede kısa bir süre kaldı.
- Stay right here and relax.
- Burada kal ve rahatla.
- I stayed in Boston for three years.
- Ben üç yıl Boston'da kaldım.
- Nothing stays the same.
- Hiçbir şey aynı kalmaz.
- I don't care which hotel we stay at.
- Hangi otelde kaldığımız umurumda değil.
- Why can't you stay with him?
- Neden onunla kalamıyorsun?
- I am wondering if you would like to go and see Kabuki with me while staying in Japan.
- Japonya'da kalırken benimle Kabuki'yi görmek ister misin diye merak ediyorum.
- We stayed at the hotel Tom recommended.
- Tom'un tavsiye ettiği otelde kaldık.
- I'm staying in Australia.
- Ben Avustralya'da kalıyorum.
- Who did Tom plan on staying with?
- Tom kiminle kalmayı planladı?
- Tom told me to stay at home.
- Tom bana evde kalmamı söyledi.
- We were told to stay on the ship.
- Bize de gemide kalmamız söylendi.
- Stay with Tom for a moment.
- Bir dakika Tom'la kal.
- She stayed here by herself.
- Burada tek başına kaldı.
- Are you staying at the hotel I suggested?
- Önerdiğim otelde mi kalıyorsun?
- Tom, can you stay still for five minutes?
- Tom beş dakika boyunca hareketsiz kalabilir misin?
- Where do you stay in Boston?
- Boston'da nerede kalıyorsun?
- We're staying there for three months.
- Orada üç ay kalacağız.
- Do you need to stay in Boston, too?
- Senin de Boston'da kalman gerekiyor mu?
- Tom isn't planning to stay.
- Tom kalmayı planlamıyor.
- Do you want Tom to stay?
- Tom'un kalmasını istiyor musunuz?
- I'm going to stay at home tonight.
- Bu gece evde kalacağım.
- They want to stay.
- Onlar kalmak istiyor.
- I ran out of money during my stay in India.
- Hindistan'da kaldığım süre boyunca param tükendi.
- Tom asked Mary to stay, but she didn't want to.
- Tom Mary'den kalmasını istedi ama Mary kalmak istemedi.
- I don't know my address yet, I'm going to stay with my friend for a while.
- Adresimi henüz bilmiyorum, bir süre arkadaşımda kalacağım.
- Tom plans on staying in his mountain cabin all summer.
- Tom, bütün yaz dağ kulübesinde kalmayı planlıyor.
- I liked staying in Boston.
- Boston'da kalmaktan hoşlandım.
- You'll be staying with Tom and me.
- Sen Tom ve benimle kalıyor olacaksın.
- Tom should've stayed longer.
- Tom daha uzun kalmalıydı.
- She pleaded with him to stay.
- Kalması için yalvardı.
- I stayed with Tom.
- Ben Tom'la kaldım.
- We're staying in different hotels.
- Farklı otellerde kalıyoruz.
- I'm sorry you can't stay.
- Kalamayacağın için üzgünüm.
- Can't you stay a little longer?
- Biraz daha kalamaz mısın?
- Why did you stay?
- Neden kaldın?
- Should I stay?
- Kalmalı mıyım?
- I told them to stay indoors.
- Onlara içeride kalmalarını söyledim.
- Mary is here to stay.
- Mary kalmak için burada.
- He stays a long time every time he comes.
- O, her gelişinde uzun süre kalır.
- It would be better for you to stay in bed today.
- Bugün yatakta kalsan daha iyi olurdu.
- We'll stay with them.
- Onlarla kalacağız.
- Why did you stay at home yesterday?
- Dün neden evde kaldın?
- She gave me a large room while I stayed at her house.
- Onun evinde kalırken bana büyük bir oda verdi.
- Tom didn't seem to want Mary to stay.
- Tom, Mary'nin kalmasını istemiyor gibiydi.
- Tom is staying, isn't he?
- Tom kalıyor, değil mi?
- Would you prefer to stay?
- Kalmayı mı tercih ederdin?
- Stay with Tom now.
- Şimdi Tom'la kal.
- We stayed in Boston last year for three months.
- Geçen sene üç ay Boston'da kaldık.
- Did he stay very long?
- O çok uzun kaldı mı?
- Tom will be angry since we didn't stay in our rooms like he told us to.
- Tom bize söylediği gibi odalarımızda kalmadığımız için kızacak.
- Stay in this room.
- Bu odada kal.
- We stayed at the Dorchester.
- Biz Dorchester'de kaldık.
- Everybody stayed together.
- Herkes bir arada kaldı.
- He has stayed at the hotel for five days.
- Beş gün boyunca otelde kaldı.
- Why does Tom stay?
- Neden Tom kalıyor?
- Let's stay friends forever.
- Sonsuza kadar arkadaş olarak kalalım.
- I'd love to stay.
- Kalmak isterdim.
- Stay a while and listen.
- Bir süre kal ve dinle.
- I didn't intend to stay so long.
- Bu kadar uzun kalmaya niyetim yoktu.
- You should stay in the hospital for treatment.
- Tedavi için hastanede kalman gerek.
- Tom says I can't stay home alone.
- Tom evde yalnız kalamayacağımı söyledi.
- Tom stayed in Boston last weekend.
- Tom geçen hafta sonu Boston'da kaldı.
- I'll stay in the car.
- Arabada kalacağım.
- Tom let me stay with him.
- Tom onunla kalmama izin verdi.
- Don't stay around here.
- Buralarda kalmayın.
- I think Tom should've stayed in Boston.
- Sanırım Tom Boston'da kalmalıydı.
- Are you going to stay here in Rio?
- Burada Rio'da kalacak mısın?
- I stay in Osaka.
- Osaka'da kalıyorum.
- Don't stay too long!
- Çok fazla kalmayın!
- Nobody stayed in my country.
- Kimse benim ülkemde kalmadı.
- Tom doesn't care whether Mary stays or goes.
- Mary kalsa da gitse de Tom umursamıyor.
- We never stay anywhere for more than three weeks.
- Hiçbir zaman hiçbir yerde üç haftadan fazla kalmıyoruz.
- She pleaded with him to stay a little bit longer.
- Biraz daha kalması için yalvardı.
- How long can Tom stay?
- Tom ne kadar kalabilir?
- Will you let me stay with you?
- Seninle kalmama izin verir misin?
- Are you staying there for the weekend?
- Hafta sonu orada mı kalacaksın?
- Tom told Mary he wanted to stay in Boston for a few more days.
- Tom, Mary'ye birkaç gün daha Boston'da kalmak istediğini söyledi.
- Tom says he doesn't know how Mary stays so thin.
- Tom, Mary'nin nasıl bu kadar zayıf kaldığını bilmediğini söylüyor.
- If you don't want to stay, you don't have to.
- Kalmak istemiyorsan kalmak zorunda değilsin.
- Stay at your place until six o'clock.
- Saat altıya kadar mekanında kal.
- Are you sure you don't want to stay for dinner?
- Akşam yemeği için kalmak istemediğinden emin misin?
- It is very fine today so I would rather go out than stay at home.
- Bugün hava güzel, bu nedenle evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.
- Stay right there.
- Orada kal.
- The hotel I stayed in was not too far from Tom's house.
- Kaldığım otel Tom'un evinden çok uzakta değildi.
- I intend to stay there for a week.
- Orada bir hafta kalmak istiyorum.
- American troops stayed in Nicaragua until 1933.
- Amerikan askerleri 1933 yılına kadar Nikaragua'da kaldı.
- They loved Nagasaki so much that they stayed there for a week.
- Nagasaki'yi o kadar çok sevdiler ki, orada bir hafta kaldılar.
- We'll stay as long as we can.
- Kalabildiğimiz kadar kalacağız.
- Can I stay over?
- Kalabilir miyim?
- He will stay in Tokyo for several weeks.
- O birkaç hafta Tokyo'da kalacak.
- Don't stay too long.
- Çok uzun süre kalmayın.
- I can stay in the car while you go into the bank.
- Sen bankaya giderken ben arabada kalabilirim.
- If you want to stay, you can stay.
- Kalmak istersen kalabilirsin.
- I can't stay for dinner.
- Yemeğe kalamam.
- Sorry, I can't stay long.
- Üzgünüm, fazla kalamayacağım.
- They must stay.
- Onlar kalmalı.
- We have the alternative of going or staying.
- Gitmek ya da kalmak gibi bir seçeneğimiz var.
- Stay right where you are.
- Olduğun yerde kal.
- You told the dog to stay, didn't you?
- Köpeğine kalmasını söyledin, değil mi?
- Tom told us to stay where we were.
- Tom olduğumuz yerde kalmamızı söyledi.
- Do you stay at Tom's when you're in Boston?
- Boston'dayken Tom'da kalır mısın?
- I'll stay for three months in Paris.
- Paris'te üç ay kalacağım.
- If it rains the day after tomorrow, I will stay at home.
- Eğer yarından sonraki gün yağmur yağarsa, evde kalırım.
- Where does Tom stay?
- Tom nerede kalır?
- If you stay, I'll stay.
- Sen kalırsan, ben de kalırım.
- Until when will you stay in Japan?
- Ne zamana kadar Japonya'da kalacaksın?
- Tom had not intended to stay so long.
- Tom bu kadar uzun süre kalmayı planlamamıştı.
- Tom is here to stay, isn't he?
- Tom kalmak için burada, değil mi?
- I wanted to stay as long as I could.
- Elimden geldiğince uzun bir süre kalmak istedim.
- I didn't stay for long.
- Ben uzun süre kalmadım.
- She did come, but didn't stay long.
- Geldi ama fazla kalmadı.
- Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
- Tom, Mary'den kalmasını istedi ama onun işe dönmesi gerekiyordu.
- Stay put for now.
- Şimdilik burada kal.
- Tom stayed at home because it was raining.
- Tom, yağmur yağdığı için evde kaldı.
- I'll stay in Beijing for four days.
- Pekin'de dört gün kalacağım.
- I need to stay in bed.
- Yatakta kalmalıyım.
- You should tell Tom that Mary is planning to stay.
- Tom'a Mary'nin kalmayı planladığını söylemelisin.
- Tom told me to stay.
- Tom kalmamı söyledi.
- Only Tom stayed.
- Sadece Tom kaldı.
- I stay up late every night.
- Her gece geç saatlere kadar uyanık kalıyorum.
- Tom didn't need to stay if he didn't want to.
- Tom istemiyorsa kalmak zorunda değildi.
- Can I stay a little longer?
- Biraz daha kalabilir miyim?
- Tom thought it would be best if Mary stayed with John.
- Eğer Mary John'la kalırsa Tom bunun en iyi olacağını düşündü.
- Wouldn't you rather stay here with us?
- Burada bizimle kalmayı tercih etmez misin?
- How did you like the hotel you stayed at?
- Nasıl, kaldığınız oteli beğendiniz mi?
- I'll stay in Berlin for ten days.
- Berlin'de on gün kalacağım.
- Let's hope it stays that way.
- Bunun o şekilde kalacağını umalım.
- How long do you expect Tom to stay here?
- Tom'un burada ne kadar kalmasını bekliyorsun?
- I'd like to stay, but I have to go see Tom.
- Kalmak isterdim ama Tom'u görmeye gitmeliyim.
- Tell them to stay put for now.
- Onlara şimdilik yerlerinde kalmalarını söyle.
- How long did Tom say he planned to stay with us?
- Tom bizimle ne kadar kalmayı planladığını söyledi?
- He proposed that they stay at that inn.
- O handa kalmalarını teklif etti.
- I wonder if she is staying at that hotel.
- Onun otelde kalıp kalmadığını merak ediyorum.
- Do you want to stay in Boston with us next summer?
- Gelecek yaz bizimle Boston'da kalmak ister misin?
- Why can't you stay with him?
- Neden onunla kalamazsın?
- I'd rather stay at home than go fishing.
- Balığa gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- How long are you staying?
- Ne kadar kalıyorsun?
- What's important is that she stayed at my side.
- Önemli olan onun benim yanımda kalması.
- I've decided to stay in Boston.
- Boston'da kalmaya karar verdim.
- Tom can't stay here alone.
- Tom burada yalnız kalamaz.
- Can't I stay here with you?
- Burada seninle kalamaz mıyım?
- Tom stayed with Mary and John when he visited Boston.
- Tom Boston'a gittiğinde Mary ve John'la kalmıştı.
- How much time are you going to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar süre kalacaksın?
- Please stay close by.
- Lütfen yakında kal.
- We should've stayed till the end of the party.
- Partinin sonuna kadar kalmalıydık.
- We stayed with them all through the summer.
- Bütün yaz boyunca onlarla kaldık.
- He stayed in the hotel.
- Otelde kaldı.
- We need to stay out of this mess.
- Bu karmaşadan uzak kalmamız gerek.
- We decided to stay with you.
- Sizinle kalmaya karar verdik.
- Would you be happier if I stayed?
- Kalsam daha mutlu olur musun?
- I'd rather stay here with you.
- Burada seninle kalmayı tercih ederim.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- I think you should stay.
- Bence kalmalısın.
- Tom doesn't have to stay.
- Tom kalmak zorunda değil.
- We can't afford to stay here any longer.
- Burada daha fazla kalmayı göze alamayız.
- You and I have got to stay together.
- Sen ve ben birlikte kalmalıyız.
- We should've stayed with Tom.
- Tom'la kalmalıydık.
- I want Tom to stay where he is.
- Tom'un olduğu yerde kalmasını istiyorum.
- Tom is staying with his relatives.
- Tom akrabalarının yanında kalıyor.
- Since it's raining, it would be better if you stayed at home.
- Mademki yağmur yağıyor, evde kalsan daha iyi olur.
- I'll stay and watch her.
- Kalacağım ve onu izleyeceğim.
- You can't stay here any longer.
- Burada daha fazla kalamazsın.
- I must stay where I am.
- Olduğum yerde kalmalıyım.
- We told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledik.
- I want to stay in my quarters.
- Odamda kalmak istiyorum.
- I'm staying right here.
- Burada kalıyorum.
- You don't need to stay if you don't want to.
- İstemiyorsanız kalmanız gerekmez.
- Where did you stay in Boston?
- Boston'da nerede kaldın?
- Will you stay in Boston all week?
- Bütün hafta Boston'da mı kalacaksın?
- Why don't we stay another hour?
- Neden bir saat daha kalmıyoruz?
- Did you enjoy staying in Hokkaido?
- Hokkaido'da kalmaktan hoşlandın mı?
- I get the feeling you don't really want me to stay.
- Gerçekten kalmamı istemediğini hissediyorum.
- Tom wants me to stay for a couple of weeks.
- Tom birkaç hafta kalmamı istiyor.
- Babies don't stay babies forever.
- Bebekler sonsuza dek bebek kalmazlar.
- Let Tom stay here as long as he wants.
- Bırak Tom burada istediği kadar kalsın.
- Tom expects Mary to stay in Boston until Monday.
- Tom, Mary'nin pazartesi gününe kadar Boston'da kalmasını bekliyor.
- I stayed over yesterday at my friend.
- Dün arkadaşımda kaldım.
- Tom stayed in bed for three months.
- Tom üç ay boyunca yatakta kaldı.
- This is where Tom and Mary stayed on their honeymoon.
- Burası Tom ve Mary'nin balayında kaldıkları yer.
- I can't stay mad at you.
- Sana kızgın kalamam.
- How long do you intend to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- I stayed at the hotel, but the others went shopping.
- Ben otelde kaldım ama diğerleri alışverişe gitti.
- How long can you stay?
- Ne kadar süre kalabilirsin?
- Tom stayed at this hotel for three weeks.
- Tom üç hafta bu otelde kaldı.
- Tom will stay with you.
- Tom sizinle kalacak.
- Tom seems to be able to stay thin even though he eats quite a bit.
- Tom çok yemesine rağmen zayıf kalabiliyor gibi görünüyor.
- I want to stay in Boston until next Monday.
- Gelecek pazartesi gününe kadar Boston'da kalmak istiyorum.
- The hotel which I am staying at is near the station.
- Kaldığım otel istasyonun yakınındadır.
- Maybe Tom will let us stay at his place.
- Belki Tom onun evinde kalmamıza izin verir.
- I stayed at home and watched TV by myself.
- Evde kaldım ve tek başıma TV izledim.
- Tell them to stay put for now.
- Onlara şimdilik oldukları yerde kalmalarını söyle.
- We stayed at a nice hotel.
- Güzel bir otelde kaldık.
- I never stay more than three weeks.
- Asla üç haftadan fazla kalmam.
- Tom didn't want to stay in Boston any longer.
- Tom artık Boston'da kalmak istemiyordu.
- I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- Stay with them for a moment.
- Bir dakikalığına onlarla kal.
- Maybe I should stay here with Tom.
- Belki burada Tom'la kalmalıyım.
- You stay back.
- Sen geride kal.
- You decide to stay an extra hour.
- Bir saat daha kalmaya karar verdin.
- Why would you want me to stay?
- Niçin kalmamı istiyorsun?
- Aren't the boys staying with you?
- Çocuklar seninle kalmıyorlar mı?
- Tom didn't know that Mary wanted him to stay.
- Tom Mary'nin onun kalmasını istediğini bilmiyordu.
- They stayed late.
- Geç vakte kadar kaldılar.
- The potatoes stayed hot.
- Patatesler sıcak kaldı.
- I wish I could've stayed longer.
- Keşke daha uzun kalabilseydim.
- Tom stayed at a hotel not far from our house for a few days.
- Tom birkaç gün evimize uzak olmayan bir otelde kaldı.
- Tom isn't likely to stay long.
- Tom uzun süre kalmayacak.
- How long do I have to stay?
- Ne kadar kalmam gerekiyor?
- Aren't the boys staying with you?
- Çocuklar sizinle kalmıyor mu?
- Tom let his children stay up until eleven.
- Tom çocuklarının on bire kadar kalmasına izin verdi.
- Drinking coffee may help you stay alert.
- Kahve içmek uyanık kalmanıza yardımcı olabilir.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
- Tom told Mary to stay where she was.
- Tom, Mary'ye olduğu yerde kalmasını söyledi.
- Are you staying with them?
- Onlarla mı kalacaksın?
- They stayed in Rome till September.
- Eylül'e kadar Roma'da kaldılar.
- I hope you're staying.
- Umarım kalıyorsundur.
- We might stay in Boston for another three days.
- Boston'da üç gün daha kalabiliriz.
- Somebody's got to stay with you.
- Biri seninle kalmak zorunda.
- Stay with Tom in this room.
- Tom'la bu odada kal.
- I didn't stay with Tom in Boston.
- Tom'la Boston'da kalmadım.
- I said I'd stay for a couple days.
- Birkaç gün kalacağımı söyledim.
- I have no intention of staying.
- Benim kalmaya niyetim yok.
- I plan to stay in Boston for three more days.
- Boston'da üç gün daha kalmayı planlıyorum.
- Tom says he plans on staying in Boston as long as he can.
- Tom Boston'da kalabildiği kadar kalmayı planladığını söylüyor.
- In which house are you staying?
- Hangi evde kalıyorsun?
- I decided to stay a couple extra days in Boston.
- Birkaç ekstra gün Bostonda kalmaya karar verdim.
- You'll have to stay in the garage.
- Garajda kalmak zorunda kalacaksın.
- That's why we have to stay.
- Bu yüzden kalmak zorundayız.
- He asked her to stay, but she didn't want to.
- Kalmasını istedi ama o istemedi.
- Tom plans to stay at the Hilton Hotel.
- Tom Hilton Otel'de kalmayı planlıyor.
- I don't know how much longer I'll be allowed to stay.
- Daha ne kadar kalmama izin verileceğini bilmiyorum.
- Do you like to stay alone?
- Yalnız kalmayı seviyor musun?
- Tom wished he could've stayed longer.
- Tom keşke daha fazla kalabilseydim dedi.
- If Tom wants to stay, I have no objection.
- Tom kalmak isterse hiçbir itirazım yok.
- If it rains tomorrow, I'll stay at home.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
- Tom said he didn't intend to stay.
- Tom, kalmaya niyetli olmadığını söyledi.
- We're staying at another hotel.
- Başka bir otelde kalıyoruz.
- I stayed indoors because it rained.
- Yağmur yağdığı için evde kaldım.
- Stay right here.
- Burada kal.
- The hotel we stayed at last summer is near the lake.
- Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındır.
- Tom stayed at home because he's sick.
- Tom hasta olduğu için evde kaldı.
- I beg you to stay.
- Kalmanızı rica ediyorum.
- I plan to stay in Boston for three more days.
- Üç gün daha Boston'da kalmayı planlıyorum.
- Tom wanted to leave, but Mary wanted to stay a little longer.
- Tom gitmek istedi ama Mary biraz daha kalmak istedi.
- Tom would've stayed if he could've.
- Tom kalabilseydi kalırdı.
- If I were you, I would stay quiet.
- Yerinizde olsam sessiz kalırdım.
- I'll stay with the baby if you want to go.
- Eğer gitmek istersen ben bebekle kalırım.
- How long did you stay at Tom's place?
- Tom'un evinde ne kadar kaldın?
- If you don't want to stay, you don't have to.
- Kalmak istemiyorsan, kalmak zorunda değilsin.
- Tom needs to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmalı.
- Tom tried to persuade Mary to stay.
- Tom Mary'yi kalmaya ikna etmeye çalıştı.
- Mary told the dog to stay.
- Mary köpeğe kalmasını söyledi.
- Tom told Mary to stay quiet.
- Tom Mary'ye sessiz kalmasını söyledi.
- I would rather stay at home than go out today.
- Bugün dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I want to stay a few days.
- Birkaç gün kalmak istiyorum.
- Tom has had to stay here longer than he wanted to.
- Tom burada istediğinden daha uzun süre kalmak zorunda kaldı.
- Do you need a place to stay?
- Kalacak bir yere ihtiyacın var mı?
- Tom plans to stay at the Hilton Hotel.
- Tom, Hilton Otel'inde kalmayı planlıyor.
- I want to know how long Tom plans to stay here.
- Tom'un burada ne kadar kalmayı planladığını bilmek istiyorum.
- Where's Tom going to stay?
- Tom nerede kalacak?
- Tom says I can't stay home alone.
- Tom evde tek başıma kalamam diyor.
- We are staying at our uncle's.
- Amcamızda kalıyoruz.
- Are you asking me to stay?
- Kalmamı istiyor musun?
- He stayed alone.
- Yalnız kaldı.
- I want to stay in Boston until next Monday.
- Gelecek pazartesiye kadar Boston'da kalmak istiyorum.
- I'll stay in Boston with Tom.
- Tom'la Boston'da kalacağım.
- I'll stay and watch them.
- Kalacağım ve onları izleyeceğim.
- You'd better stay.
- Kalsan iyi olur.
- You should've stayed with Tom.
- Tom'la kalmalıydın.
- Did you stay here all night?
- Bütün gece burada mı kaldınız?
- You should stay in the hospital for treatment.
- Tedavi için hastanede kalman lazım.
- Tom needed to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmalıydı.
- You may stay.
- Kalabilirsin.
- Why don't you stay a little while?
- Niçin bir süre kalmıyorsun?
- Even the birds are staying in the shade here!
- Kuşlar bile burada gölgede kalıyor!
- Didn't I tell you to stay at home?
- Sana evde kalmanı söylemedim mi?
- Tom stayed in the tent by himself.
- Tom kendi başına çadırda kaldı.
- Tom intends to stay in Boston for three days.
- Tom Boston'da üç gün kalmayı planlıyor.
- I've asked Tom to stay.
- Tom'a kalmasını rica ettim.
- I want to stay home with my family.
- Evde ailemle kalmak istiyorum.
- I didn't stay for long.
- Uzun süre kalmadım.
- I'm staying with him.
- Onunla kalıyorum.
- Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
- Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım süre boyunca bana birçok yer gösterdi.
- It looks like Tom decided to stay.
- Görünüşe göre Tom kalmaya karar vermiş.
- Do you want to stay?
- Kalmak ister misin?
- We stayed in Boston for just three days.
- Boston'da sadece üç gün kaldık.
- How many days will you stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kalacaksın?
- We can stay here as long as we want.
- Burada istediğimiz kadar kalabiliriz.
- You should've stayed where you belonged.
- Ait olduğun yerde kalmalıydın.
- Stay with him in this room.
- Onunla bu odada kal.
- I stayed at home.
- Evde kaldım.
- Tom did come, but he didn't stay long.
- Tom geldi ama uzun süre kalmadı.
- I'd like to stay here for as long as possible.
- Burada mümkün olduğunca uzun süre kalmak istiyorum.
- You can stay till tonight.
- Bu geceye kadar kalabilirsin.
- I didn't need to stay as long as Tom did.
- Tom kadar uzun kalmama gerek yoktu.
- The hotel that I stay in is dirty.
- Kaldığım otel pis.
- I stayed so he wouldn't feel lonely.
- Kendini yalnız hissetmesin diye kaldım.
- Tom stayed in this hotel for three days.
- Tom bu otelde üç gün kaldı.
- Tom will need a place to stay.
- Tom'un kalacak bir yere ihtiyacı olacak.
- Tom has to want to stay.
- Tom kalmak istemek zorunda.
- Try and stay alert.
- Uyanık kalmaya çalış.
- Tom wondered why Mary had stayed in Boston.
- Tom Mary'nin neden Boston'da kaldığını merak ediyordu?
- We can't stay for lunch.
- Öğle yemeğine kalamayız.
- Tom has invited me to come and stay with him in Boston.
- Tom beni gelmem ve onunla Boston'da kalmam için davet etti.
- Tom has to stay in bed.
- Tom'un yatakta kalması gerekiyor.
- We thought you had decided to stay.
- Kalmaya karar verdiğini sanıyorduk.
- Water doesn't stay in a sieve.
- Su süzgeçte kalmaz.
- Whatever you do, stay quiet and stay down.
- Ne yaparsan yap, sessiz ol ve yerde kal.
- Are you sure you can't stay?
- Kalamayacağına emin misin?
- Are your friends staying at a hotel?
- Arkadaşların otelde mi kalıyor?
- I probably should just stay in bed today.
- Muhtemelen bugün yatakta kalmalıyım.
- Stay put until you hear from me.
- Benden haber alana kadar burada kal.
- John stayed at home as he was told.
- John ona söylendiği gibi evde kaldı.
- You have to stay in your seat.
- Koltuğunuzda kalmalısınız.
- I stayed with Tom while I was in Boston.
- Boston'dayken Tom'la birlikte kaldım.
- Tom said he didn't intend to stay.
- Tom kalmaya niyeti olmadığını söyledi.
- If you're not in a hurry, please stay a little longer.
- Eğer acelen yoksa lütfen biraz daha kal.
- My doctor told me to stay at home for a week.
- Doktorum bana bir hafta evde kalmamı söyledi.
- I thought you already had a place to stay.
- Zaten kalacak bir yerin olduğunu düşündüm.
- I hope it stays that way.
- Umarım bu şekilde kalır.
- Tell Tom to stay where he is.
- Tom'a olduğu yerde kalmasını söyle.
- I know you're not planning on staying here for a long time.
- Burada uzun süre kalmayı planlamadığını biliyorum.
- It doesn't bother me if you stay.
- Kalman beni rahatsız etmez.
- I'm staying at the Hilton.
- Hilton'da kalıyorum.
- If it's fun, I will stay.
- Eğlenceli olacaksa kalırım.
- Do you want us to stay?
- Kalmamızı istiyor musun?
- The hotel where I'm staying doesn't have a parking lot.
- Kaldığım otelin park yeri yok.
- Tom didn't want Mary to stay any longer.
- Tom, Mary'nin daha fazla kalmasını istemedi.
- Tom stayed quiet.
- Tom sessiz kaldı.
- Can you stay for dinner?
- Akşam yemeği için kalabilir misin?
- I'm going to stay at a friend's house.
- Bir arkadaşımın evinde kalacağım.
- Tom stayed in his car.
- Tom arabasında kaldı.
- Tom stayed close.
- Tom yakın kaldı.
- Tom can't stay here by himself.
- Tom burada kendi başına kalamaz.
- In Paris, I stayed at an inexpensive hotel.
- Paris'te ucuz bir otelde kaldım.
- You should stay in bed with your husband.
- Kocanla yatakta kalmalısın.
- We're used to staying up late.
- Geç saatlere kadar kalmaya alışkınız.
- He went to stay at his client's house.
- Müşterisinin evinde kalmaya gitti.
- He told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledi.
- We stayed at a small hotel just outside of town.
- Şehrin hemen dışında küçük bir otelde kaldık.
- Tom will stay at home today.
- Tom bugün evde kalacak.
- I'd prefer to stay at home tonight.
- Bu gece evde kalmayı tercih ederim.
- Tom stayed at my house.
- Tom benim evimde kaldı.
- We stayed back.
- Geride kaldık.
- Does that mean you'll have to stay?
- Bu kalmak zorunda kalacağın anlamına mı geliyor?
- Do we want to go or stay?
- Gitmek mi istiyoruz, kalmak mı?
- Why does Tom stay?
- Tom neden kalıyor?
- We told the dog to stay.
- Biz köpeğe kalmasını söyledik.
- Do you want him to stay?
- Onun kalmasını istiyor musunuz?
- It's boring to stay at home.
- Evde kalmak sıkıcıdır.
- We stayed at the most expensive hotel in town.
- Kasabada en pahalı otelde kaldık.
- You must stay where you are.
- Olduğun yerde kalmalısın.
- I want to stay for 3 or 4 days.
- Üç dört günlüğüne kalmak istiyorum.
- I stay at home every afternoon and my cat, too.
- Her öğleden sonra evde kalıyorum ve kedimi de.
- Until when are you staying?
- Ne zamana kadar kalıyorsun?
- We stayed in Boston for a few weeks.
- Biz Boston'da birkaç hafta kaldık.
- Tom went to Boston to stay with one of his cousins.
- Tom kuzenlerinden biriyle kalmak için Boston'a gitti.
- Tom had his reasons for staying in Boston.
- Tom'un Boston'da kalmak için gerekçeleri vardı.
- I'm staying at home.
- Ben evde kalıyorum.
- He stayed in New York for three weeks.
- New York'ta üç hafta kaldı.
- She never stays long.
- Hiç uzun kalmıyor.
- Catherine stayed indoors because it was raining.
- Yağmur yağdığı için Catherine içerde kaldı.
- Tom's not staying with you, is he?
- Tom sizinle kalmıyor, değil mi?
- Tom died during his stay in Boston.
- Tom Boston'da kaldığı sırada öldü.
- We're staying in a different hotel.
- Farklı bir otelde kalıyoruz.
- Don't stay in bed, unless you can make money in bed.
- Yatakta para kazanamadığınız sürece, yatakta kalmayınız.
- I stayed behind to help them.
- Onlara yardım etmek için geride kaldım.
- Tom had to stay in the hospital for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca hastanede kalmak zorunda kaldı.
- I'm going to stay in Boston for a few days.
- Birkaç gün Boston'da kalacağım.
- I'd stay in Boston if I were you.
- Ben senin yerinde olsam Boston'da kalırdım.
- Tom is staying at my place this week.
- Tom bu hafta benim evimde kalıyor.
- Maybe you can stay at Tom's.
- Belki Tom'larda kalabilirsin.
- I'm going to try to stay up all night.
- Bütün gece uyanık kalmaya çalışacağım.
- Fadil stayed in Cairo for about four months.
- Fadıl Kahire'de yaklaşık dört ay kaldı.
- Feeling sick, he stayed in bed.
- Hasta hissettiği için yatakta kaldı.
- How many days do you want to stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kalmak istersin?
- Please stay for 5 more minutes.
- Lütfen 5 dakika daha kal.
- I decided to stay one more day.
- Bir gün daha kalmaya karar verdim.
- Tom has promised to stay here with you.
- Tom burada sizinle kalmak için söz verdi.
- He quit school and started staying in his room.
- Okulu bıraktı ve odasında kalmaya başladı.
- Stay and have a drink with us.
- Kal ve bizimle bir içki iç.
- I hope Tom stays in Boston.
- Umarım Tom Boston'da kalır.
- Tom stayed single his whole life.
- Tom hayatı boyunca bekar kaldı.
- Let's stay at the Hilton.
- Hilton'da kalalım.
- Tom wondered why Mary had stayed in Boston.
- Tom, Mary'nin neden Boston'da kaldığını merak ediyordu.
- Tom told the children that they could stay here in the room if they didn't make any noise.
- Tom çocuklara gürültü yapmazlarsa odada kalabileceklerini söyledi.
- Just stay in the kitchen until Tom goes home.
- Tom eve gidene kadar mutfakta kal.
- How long do I have to stay in the hospital?
- Hastanede ne kadar kalmam gerekiyor?
- To tell the truth, I would rather stay at home than go out.
- Doğruyu söylemek gerekirse, dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- Let's hope things stay the same.
- İşlerin aynı kalmasını umalım.
- Tom begged Mary to stay.
- Tom, Mary'ye kalması için yalvardı.
- She is a student from Canada, staying with my uncle.
- O Kanadalı bir öğrencidir, amcamla birlikte kalıyor.
- They stayed at a very expensive hotel.
- Çok pahalı bir otelde kaldılar.
- When you go to Boston, where do you stay?
- Boston'a gittiğinde nerede kalıyorsun?
- Tom would rather stay.
- Tom kalmayı tercih eder.
- Are you staying with Tom?
- Tom'la mı kalacaksın?
- Tom enjoyed his stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmaktan keyif aldı.
- Thanks for letting me stay.
- Kalmama izin verdiğin için teşekkürler.
- Does Tom think he'll stay long?
- Tom uzun süre kalacağını düşünüyor mu?
- Layla wanted her daughter to stay with her.
- Layla kızının kendisiyle kalmasını istedi.
- Can I stay at your place tonight?
- Bu gece sende kalabilir miyim?
- It would have been better if you had stayed in America.
- Amerika'da kalsaydınız daha iyi olurdu.
- We asked him to let us stay.
- Ondan kalmamıza izin vermesini istedik.
- Tom has convinced Mary to stay for another three days.
- Tom, Mary'yi üç gün daha kalmaya ikna etti.
- I want you to stay where you are.
- Olduğun yerde kalmanı istiyorum.
- There's no reason for me to stay.
- Kalmam için bir sebep yok.
- It would be better to stay at home.
- Evde kalmak daha iyi olur.
- Can't you just stay a little bit longer?
- Biraz daha kalamaz mısın?
- Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
- Tom, Mary'den bebek bakıcısı gelene kadar evde kalmasını istedi.
- Tom stays in Boston on weekends.
- Tom hafta sonları Boston'da kalıyor.
- Stay for a while.
- Biraz kal.
- This is the hotel where we stayed last year.
- Burası geçen sene kaldığımız otel.
- I want you to stay with him.
- Onunla kalmanı istiyorum.
- Tom convinced me to stay.
- Tom kalmam için ikna etti.
- Is she staying at a hotel?
- Otelde mi kalıyor?
- We had thought to stay there a couple of weeks.
- Orada birkaç hafta kalmayı düşünmüştük.
- I can't possibly stay.
- Kalmam mümkün değil.
- I always stay at home on Sundays.
- Ben pazar günleri her zaman evde kalırım.
- Tom and Mary were told to stay in their room.
- Tom ve Mary'ye odalarında kalmaları söylendi.
- Tom hoped Mary would stay in Boston for a while.
- Tom, Mary'nin bir süre daha Boston'da kalacağını umuyordu.
- Tom stayed there by himself.
- Tom orada tek başına kaldı.
- Mary always stays at school as late as the teachers allow her to.
- Mary her zaman öğretmenlerinin izin verdiği kadar geç saatlere kadar okulda kalır.
- I might stay in Boston until October.
- Ekim ayına kadar Boston'da kalabilirim.
- Tom didn't want Mary to stay any longer.
- Tom artık Mary'nin kalmasını istemiyordu.
- We stayed at a hotel by the lake.
- Göl kenarında bir otelde kaldık.
- He stayed at home all day instead of going out.
- Dışarı çıkmak yerine bütün gün evde kaldı.
- Tom called to say you can't stay with him next week when you visit Boston.
- Tom gelecek hafta sen Boston'u ziyaret ettiğinde onunla kalamayacağını söylemek için aradı.
- Tom knew he couldn't stay.
- Tom kalamayacağını biliyordu.
- I don't want to stay in Boston.
- Ben Boston'da kalmak istemiyorum.
- They are here to stay.
- Kalmak için buradalar.
- I'm back to stay.
- Ben kalmak için geri döndüm.
- We never stay anywhere longer than three weeks.
- Hiçbir yerde üç haftadan fazla kalmayız.
- Stay as long as you want to.
- İstediğin kadar kal.
- I'd rather stay anonymous.
- Anonim kalmayı tercih ederim.
- I wish I could stay with you.
- Keşke seninle kalabilsem.
- If I'd stayed any longer, I would've gotten bored.
- Daha fazla kalmış olsaydım, sıkılırdım.
- I am forced to stay at home.
- Evde kalmaya zorlandım.
- I want you to stay here with her.
- Burada onunla kalmanı istiyorum.
- Tom wasn't sure they'd let him stay on the team.
- Tom takımda kalmasına izin vereceklerinden emin değildi.
- How late did you stay up?
- Kaça kadar uyanık kaldın?
- I thought I told you to stay in the car.
- Sana arabada kalmanı söylediğimi sanıyordum.
- You'd better not stay up too late.
- Çok geç saatlere kadar kalmasan iyi olur.
- Tom and I stayed at the same hotel.
- Tom ve ben aynı otelde kaldık.
- You never stay long.
- Asla uzun süre kalmıyorsun.
- We stayed at our uncle's.
- Amcamızda kaldık.
- Tom wants me to stay.
- Tom kalmamı istiyor.
- Do you have somewhere to stay?
- Kalacak yerin var mı?
Show More (1932)
|