| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | get into trouble v. | başı derde girmek | ||
|
Tom got into trouble with the Yakuza in Japan. Tom'un Japonya'da Yakuza ile başı derde girdi. More Sentences |
||||
| General | get into trouble v. | başı belaya girmek | ||
|
I don't want him to get into trouble. Başının belaya girmesini istemiyorum. More Sentences |
||||
| General | get into trouble v. | derde girmek | ||
|
Tom got into trouble with the Bratva in Russia. Tom'un başı Rusya'dayken Bratva'yla derde girdi. More Sentences |
||||
| General | get into trouble v. | başını belaya sokmak | ||
|
The main reason kids tell lies is to avoid getting into trouble. Çocukların yalan söylemesinin ana nedeni başlarını belaya sokmamaktır. More Sentences |
||||
| General | get into trouble v. | başını derde sokmak | ||
|
Tom's parents sent him to Boston because he kept getting into trouble in Chicago. Ebeveynleri Tom'u Şikago'da devamlı başını derde soktuğu için Boston'a gönderdi. More Sentences |
||||
| Colloquial | ||||
| Colloquial | get into trouble v. | başı belaya girmek | ||
|
I don't want him to get into trouble. Başının belaya girmesini istemiyorum. More Sentences |
||||
| Colloquial | get into trouble v. | başını belaya sokmak | ||
|
The main reason kids tell lies is to avoid getting into trouble. Çocukların yalan söylemesinin ana nedeni başlarını belaya sokmamaktır. More Sentences |
||||
| Colloquial | get into trouble v. | başı derde girmek | ||
|
Tom got into trouble with the Yakuza in Japan. Tom'un Japonya'da Yakuza ile başı derde girdi. More Sentences |
||||
| Colloquial | get into trouble v. | başını derde sokmak | ||
|
Tom's parents sent him to Boston because he kept getting into trouble in Chicago. Ebeveynleri Tom'u Şikago'da devamlı başını derde soktuğu için Boston'a gönderdi. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | get into trouble v. | belaya uğramak | ||
| General | get into trouble v. | belaya çatmak | ||
| General | get into trouble v. | başı dara düşmek | ||
| General | get into trouble v. | başına dert almak | ||
| General | get into trouble v. | derde sokmak | ||
| General | get into trouble v. | zılgıtı yemek | ||
| General | get into trouble v. | sorun yaşamak | ||
| Colloquial | ||||
| Colloquial | get into trouble v. | başına iş açmak | ||
| Colloquial | get into trouble v. | başına iş almak | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | get into trouble v. | azar işitmek | ||
| Idioms | get into trouble v. | fırça yemek | ||
| Idioms | get into trouble v. | azarlanmak | ||
| Idioms | get into trouble v. | bir kadını evlilik dışı hamile bırakmak | ||
| Englisch | Türkisch | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | get somebody into trouble v. | belaya sokmak |
| General | get somebody into trouble v. | başına çorap örmek |
| General | get somebody into a lot of trouble v. | başını yakmak |
| General | get somebody into trouble v. | başını yemek |
| General | get someone into trouble v. | birinin başını belaya sokmak |
| Idioms | ||
| Idioms | get somebody into trouble [old-fashioned] v. | bir kadını evlilik dışı hamile bırakmak |
| Idioms | get into trouble with (someone) v. | (biriyle) başı belaya girmek |
| Idioms | get into trouble with (someone) v. | (biriyle) sorun yaşamak |
| Idioms | get somebody into trouble [old-fashioned] v. | bir kadını evlilik dışı hamile bırakmak |
