Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
belirli süre
Bedeutungen von dem Begriff
"belirli süre"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
belirli süre
time limit
n.
2
General
belirli süre
span
n.
Statistics
3
Statistics
belirli süre
given period
n.
Bedeutungen, die der Begriff
"belirli süre"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 99 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
belirli bir süre çalışan kişi
part timer
n.
2
General
belirli bir süre için ücretli iş
engagement
n.
3
General
belirli bir süre için her yıl ödenen ve emek karşılığı olmayan maaş
annuity
n.
4
General
süre (belirli bir işe ait)
stint
n.
5
General
bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre
body clock
n.
6
General
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması
home exchange
n.
7
General
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması
house swapping
n.
8
General
mahkemenin belirli süre aralığında baktığı dava sayısı
case load
n.
9
General
mahkemenin belirli bir süre aralığında baktığı dava sayısı
caseload
n.
10
General
belirli bir süre
tide [obsolete]
n.
11
General
belirli bir süre ile bir yerde kalan kimse
denizen
n.
12
General
belirli bir mesafeyi kat etmek için geçen süre
drive time
n.
13
General
çırak veya göçmenlerin belirli bir süre bir kimse için çalışmasını zorunlu kılan sözleşme
indenture
n.
14
General
başka eyalette belirli süre yaşayan kimse
out-of-stater
n.
15
General
belirli bir süre
stitch [dialect]
n.
16
General
dayanmak (belirli bir süre için)
be good for
v.
17
General
boyunca devam etmek (belirli bir süre)
stretch
v.
18
General
izin almak (belirli bir süre için)
take something off
v.
19
General
(bir iş) için (belirli bir süre) harcanmak
go into
v.
20
General
yoğun programından belirli bir süre ayırmak
take time out of one's busy schedule
v.
21
General
bir iş için belirli bir süre harcanmak
go into
v.
22
General
safha safha vermek (bir olayın tarihini belirli bir süre boyunca)
trace
v.
23
General
belirli bir hizmet veya süre için işe alınan
job
adj.
24
General
belirli süre boyunca yaşamış olan
old
adj.
25
General
belirli bir süre işe yarayan
good (for)
adj.
26
General
belirli bir süre daha dayanması kesin olan
good (for)
adj.
27
General
belirli bir süre zarfında meydana gelen
incurrent
adj.
28
General
belirli bir süre içinde
in a given time
adv.
29
General
belirli bir süre
for a length of time
adv.
30
General
önceden belirlenmiş/belirli bir süre sonrasında
beyond a predetermined period
adv.
31
General
belirli veya öngörülen bir süre sonunda
at term
adv.
32
General
(bir şeye belirli süre) kalmış
away
adv.
33
General
yaşı belirli sayıdaki 10 yıllık süre ile yaklaşık olarak ifade edilen kimse anlamını veren bir son ek
-something
suf.
Phrasals
34
Phrasals
birini belirli bir süre çalışamaz hale getirmek
incapacitate someone for a period of time
v.
35
Phrasals
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak
burn in
v.
36
Phrasals
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak
burn into
v.
37
Phrasals
belirli bir süre için yeterli olmak
bridge over
v.
38
Phrasals
(belirli bir süre) gitmek/dayanmak
go for (something)
v.
39
Phrasals
(belirli bir süreyle/süre boyunca) pompalamak
pump for
v.
40
Phrasals
(belirli bir süre boyunca) basmak/basıp basıp çekmek
pump for
v.
41
Phrasals
(belirli bir süre boyunca/süredir) pompalayarak çekmek
pump for
v.
42
Phrasals
(belirli bir süredir/süre boyunca) emerek/vakumlayarak çıkarmak
pump for
v.
43
Phrasals
(birini belirli bir süre) idare etmek
stand (one) for (something)
v.
44
Phrasals
(birine belirli bir süre) yetmek
stand (one) for (something)
v.
45
Phrasals
(birinin belirli bir süre) ihtiyacını karşılamak
stand (one) for (something)
v.
Trade/Economic
46
Trade/Economic
belirli bir süre zarfında yapılan iş miktarı
productiveness
n.
47
Trade/Economic
belirli bir süre içinde fiyatı sınırlı tutulan sipariş
time order
n.
48
Trade/Economic
belirli bir süre
given period
n.
49
Trade/Economic
bir şirketin satışı sonrasında şirketi satan ile alan arasında imzalanan ve satışı yapan tarafın sektörde belirli bir süre faaliyet göstermeyeceğini şart koşan anlaşma
non-compete agreement
n.
50
Trade/Economic
bir şirketin satışı sonrasında şirketi satan ile alan arasında imzalanan ve satışı yapan tarafın sektörde belirli bir süre faaliyet göstermeyeceğini şart koşan anlaşma
noncompete agreement
n.
51
Trade/Economic
faizi belirli bir süre tecil edilen tahvil
deferred bond
n.
52
Trade/Economic
faizi belirli bir süre ertelenen tahvil
deferred bond
n.
53
Trade/Economic
ibrazından belirli bir süre sonra ödemeli
days sight
n.
54
Trade/Economic
ödenmesi belirli bir süre sonuna bırakılmış borç
timed debt
n.
55
Trade/Economic
öngörülen süre içerisinde belirli amaçlara harcanmak üzere ayrılan miktarlar
appropriations
n.
56
Trade/Economic
satıcının alıcıya tedarik ettiği malın belirli bir süre boyunca çalışacağını garanti eden teminat mektubu
retention bond
n.
57
Trade/Economic
yararlanacak kişiye hayat boyu veya belirli süre boyunca taksitli olarak belli bir paranın ödenmesini öngören sigorta poliçesi
annuity agreement
n.
58
Trade/Economic
yönetmelik uyarınca bir brokerin satmadan önce belirli süre elinde tutması gereken hisse senedi
lockup
n.
59
Trade/Economic
yönetmelik uyarınca bir brokerin satmadan önce belirli süre elinde tutması gereken hisse senedi
lock-up
n.
60
Trade/Economic
belirli bir süre içinde geriye dönülebilen (kabili rücu)
ambulatory
adj.
Law
61
Law
belirli bir süre sonra otomatikman yürürlükten kalkan hüküm
sunset provision
n.
62
Law
bir mülke belirli bir süre sahip olan kimse
termer
n.
63
Law
mahkemenin aldığı boşanma kararının belirli bir süre içinde itiraz olunarak kararın iptali için geçerli neden gösterilmediği takdirde kesinleşmesi
decree nisi
n.
64
Law
bir mülke belirli bir süre sahip olarak mülkiyet hakkı elde eden kimse
usucapient
n.
65
Law
bir mülke belirli bir süre sahip olarak mülkiyet hakkı elde etme
usucapion
n.
66
Law
genellikle memur veya çalışanlara verilen, bir süre için belirli şartlar altında hisse senedi satın alma hakkı
option
n.
67
Law
çırak veya göçmenlerin biri için belirli süre çalışmasını zorunlu kılan sözleşme
indent
n.
Politics
68
Politics
(abd'nin bazı yerel yönetim bölgelerinde) bölgede yerel mülk sahibi olup belirli bir süre boyunca burada ikamet etmiş kayıtlı seçmen
freeholder
n.
Insurance
69
Insurance
hayat sigortalısının belirli bir süre içinde ölmesi halinde ödenen sigorta
temporary life assurance
n.
70
Insurance
belirli bir süre sonunda hak sahibine belirli bir tutarın ödenmesini temin eden hayat sigortası
endowment assurance
n.
71
Insurance
belirli bir süre sonunda hak sahibine belirli bir tutarın ödenmesini temin eden hayat sigortası
endowment policy
n.
Technical
72
Technical
bir uçağın belirli bir yakıt miktarı ile uçabileceği toplam süre
endurance
n.
73
Technical
malzemenin belirli bir işleme tabi tutulduğu süre
dwell
n.
74
Technical
bir motoru belirli bir süre boşta çalıştırarak işletmeye hazırlamak
warm
v.
Computer
75
Computer
(fare) belirli bir süre aktif kalan donanım ürününe ait veya ilgili
sticky
adj.
Construction
76
Construction
yeni dökülmüş beton gibi gereçleri belirli bir süre buhar basıncı altında otoklavda tutma
autoclaving
n.
Railway
77
Railway
demiryolu şirketinin belirli bir süre içinde taşıdığı yolcu ve ton ağırlığın mil cinsinden toplam birimi
traffic mile
n.
78
Railway
trenin belirli bir süre içinde kat ettiği toplam yolun mil cinsinden birimi
train mile
n.
79
Railway
trenin belirli bir süre içinde kat ettiği toplam yolun mil cinsinden birimi
mile run
n.
80
Railway
trenin belirli bir süre içinde kat ettiği toplam yolun mil cinsinden birimi
train-mile
n.
Aeronautic
81
Aeronautic
hava aracının belirli koşullar altında gidebileceği süre
endurance
n.
Marine
82
Marine
su yüzüne çıkarken dalgıcın bir süre kalması gereken belirli derinlik
stage decompression
n.
Medical
83
Medical
belirli bir süre içerisinde gerçekleşen ölüm sayısı
mortality
n.
Statistics
84
Statistics
fonksiyonun belirli süre boyunca büyüme/gerileme eğilimini gösteren eğri
trend
n.
Biology
85
Biology
organizmada belirli bir süre içindeki toplam iç ve dış uyaran
situation
n.
Agriculture
86
Agriculture
belirli bir süre içinde kırkılan toplam koyun sayısı
tally
n.
Education
87
Education
belirli bir süre boyunca aynı şirket veya kurum tarafından istihdam edildikten sonra elde edilen artırılmış güvenlik statüsü
tenure [usa&canada]
n.
88
Education
eğitimini belirli süre erteleyen öğrenci
gap-year student
n.
Religious
89
Religious
belirli bir süre boyunca devam eden dini toplantılar serisi
protracted meeting
n.
Geology
90
Geology
belirli bir süre içinde bir yerde biriken kayaçlara ait
time-stratigraphic
n.
91
Geology
belirli bir süre içinde bir yerde biriken kayaçlarla ilgili
time-stratigraphic
n.
92
Geology
belirli bir süre içinde bir yerde biriken kayaçları teşkil eden
time-stratigraphic
n.
Military
93
Military
belirli bir alanda sürmekte olan operasyonlara belirsiz bir süre için tayin edilmiş müşterek görev kuvveti
semi-permanent joint task force
n.
Hunting
94
Hunting
belirli bir süre içerisinde bir hedefe yapılabilen atış sayısı
timed fire
n.
Sport
95
Sport
oyuncuyu alt ligde oynayan bir takıma belirli bir süre boyunca geri çağırma hakkını saklı tutarak transfer etmek
option
v.
Baseball
96
Baseball
büyük beysbol ligindeki bir takımın oyuncusunu alt ligde oynayan bir takıma belirli süre boyunca geri çağırma hakkını saklı tutarak transfer edebilmesi
option
n.
97
Baseball
(büyük beysbol ligindeki bir takımın) oyuncuyu alt ligde oynayan bir takıma belirli bir süre boyunca geri çağırma hakkını saklı tutarak transfer etmek
option
v.
Wagering
98
Wagering
yarış atının belirli bir süre başka bir parkurda koşmaması şartı
jail
n.
Theatre
99
Theatre
oynanmak (oyun vb belirli bir süre boyunca)
run
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of belirli süre
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy