damla - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

damla



Bedeutungen von dem Begriff "damla" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 36 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
damla drop n.
General
damla drachm n.
damla blob n.
damla dribblet n.
damla spot n.
damla medicine dropper n.
damla nip n.
damla tear n.
damla driblet n.
damla drip n.
damla globule n.
damla dribble n.
damla glob n.
damla tot n.
damla bit n.
damla drops n.
damla bead n.
damla very small quantity n.
damla drop n.
damla splash n.
damla dram n.
damla trickle n.
damla gobbet n.
damla gout n.
damla drap [dialect] n.
damla driblet n.
Technical
damla blob n.
Medical
damla gout n.
damla corpuscle n.
damla gutta n.
damla minim n.
Pharmaceutics
damla gtt. abrev.
Food Engineering
damla droplet n.
damla drop n.
Biochemistry
damla dropwise adj.
Archaic
damla delibation n.

Bedeutungen, die der Begriff "damla" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 261 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
damla damla akan şey trickle n.
damla oluğu drip groove n.
damla sakızı gum mastic n.
kıvamı koyu iri bir damla blob n.
bardağı taşıran son damla the final straw n.
bardağı taşıran damla the last straw n.
damla sakız gum mastic n.
çok küçük damla globule n.
bir damla dash n.
bardağı taşıran son damla the last straw n.
bir damla su a drop of water n.
damla taş stalactite n.
küçük damla blob n.
damla toplayıcı drip pan n.
damla hunisi drip cup n.
damla süresi drop-time n.
damla sesi sound of dripping n.
damla sesi drip n.
damla sesi dripping n.
damla akıtmayan/damlatmaz bardak spill-proof drinking cup n.
damla akıtmayan/damlatmaz bardak sippy cup n.
damla akıtmayan/damlatmaz bardak sippee cup n.
damla damla akan şey drippage n.
damla küpe drop earrings n.
bir damla boya a drop of paint n.
damla sakızlı türk kahvesi turkish coffee with gum mastic n.
küçük damla tricklet n.
damla sakızı mastich n.
damla şeklindeki şey bulb n.
on sekizinci yüzyıl mobilyalarında kullanılan damla şeklindeki süs husk n.
damla damla akan sıvı instillation n.
damla damla akan şey instillator n.
damla damla akıtan şey instillator n.
damla damla akan şey instiller n.
damla damla akıtan şey instiller n.
damla damla akıtılan sıvı instillment n.
damla damla akıtılan sıvı instilment n.
sıvı damla bead n.
birkaç damla dollop n.
birkaç damla dallop n.
düşen damla driblet n.
damla küpe drop n.
damla küpe drop earring n.
damla küpe pendant earring n.
damla damla akan şey dropple n.
küçük damla dropple n.
(kömür, damla biçimli metal) küçük parça pearl n.
damla kesim değerli taş pendeloque n.
son damla stretch n.
bir damla drop n.
bir damla gözyaşı teardrop n.
damla damla akıtmak distill v.
damla damla akıtmak trickle v.
damla inmek have a heart attack v.
damla damla akıtmak instill v.
damla damla akıtmak instil v.
damla damla akmak drip v.
damla damla akıtmak distil v.
damla damla akıtmak dribble v.
damla damla akmak trickle v.
damla damla düşmek still [obsolete] v.
damla damla sızdırmak still [obsolete] v.
bir damla a drop of adj.
bir damla spot of adj.
damla şeklinde guttate adj.
damla gibi noktalı guttated adj.
damla taş formlu stalactic adj.
damla taşa özgü stalactic adj.
damla taşa ait stalactic adj.
damla taş ile ilgili stalactic adj.
damla taşa benzer stalactic adj.
damla taşlar ile kaplı stalactic adj.
damla taşlar ile örtülü stalactic adj.
damla taş formlu stalactical adj.
damla taşa özgü stalactical adj.
damla taşa ait stalactical adj.
damla taş ile ilgili stalactical adj.
damla taşa benzer stalactical adj.
damla taşlar ile kaplı stalactical adj.
damla taşlar ile örtülü stalactical adj.
damla taş formlu stalactital adj.
damla taşa özgü stalactital adj.
damla taşa ait stalactital adj.
damla taş ile ilgili stalactital adj.
damla taşa benzer stalactital adj.
damla taşlar ile kaplı stalactital adj.
damla taşlar ile örtülü stalactital adj.
damla taş formlu stalactitic adj.
damla taşa özgü stalactitic adj.
damla taşa ait stalactitic adj.
damla taş ile ilgili stalactitic adj.
damla taşa benzer stalactitic adj.
damla taşlar ile kaplı stalactitic adj.
damla taşlar ile örtülü stalactitic adj.
damla taş formlu stalactitical adj.
damla taşa özgü stalactitical adj.
damla taşa ait stalactitical adj.
damla taş ile ilgili stalactitical adj.
damla taşa benzer stalactitical adj.
damla taşlar ile kaplı stalactitical adj.
damla taşlar ile örtülü stalactitical adj.
damla taş formlu stalactitiform adj.
damla taşa benzer stalactitiform adj.
damla damla düşen stillatitious adj.
damla damla düşen stillicidious adj.
damla şekilli stilliform adj.
damla şeklinde stilliform adj.
damla damla drop by drop adv.
damla damla akıtarak dribbly adv.
damla taş ile stalactitically adv.
damla taşa benzer bir şekilde stalactitically adv.
damla taşlardan oluşarak stalactitically adv.
damla taş gibi stalactitically adv.
bir damla bile ziyan etmeden supernaculum adv.
Phrasals
(bir şeyin içine) damla damla akmak/sızmak drip in (something) v.
(bir şeyin içine) damla damla akıtmak/koymak/eklemek/dökmek drip in (something) v.
(bir şeyin içine) damla damla akmak/sızmak drip into (something) v.
(bir şeyin içine) damla damla akıtmak/koymak/eklemek/dökmek drip into (something) v.
damla damla (bir şeyin) içine akmak/sızmak drip in v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla akıtmak/koymak drip something into something v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla eklemek/dökmek drip something into something v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla akıtmak/koymak drip something in v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla eklemek/dökmek drip something in v.
-e damla damla akmak/sızmak drip into v.
-e damla damla akıtmak/koymak drip into v.
e damla damla eklemek/dökmek drip into v.
Phrases
bardağı taşıran son damla that took the biscuit expr.
damla damla drip-by-drip expr.
Proverb
her damla önemlidir every drop matters
Colloquial
bardağı taşıran son damla blow-off n.
bir damla gözyaşı a single teardrop n.
bardağı taşıran son damla blow off n.
bardağı taşıran son damla olmak be the end v.
bir damla a little dab'll do ya expr.
bir damla yeterli just a dab'll do ya expr.
bir damla yeterli a little dab'll do ya [us] expr.
bir damla yeterli a little dab will do you [us] expr.
bu bardağı taşıran son damla! that does it! expr.
bardağı taşıran son damla It is the last straw that breaks the camel's back expr.
Idioms
okyanusta bir damla mote in the eye n.
okyanusta bir damla a mote in someone's eye n.
okyanustaki damla gibi olma a small cog in a large machine n.
bardağı taşıran son damla the straw that breaks the donkey's back n.
okyanusta bir damla drop in the bucket n.
okyanusta bir damla a drop in the ocean n.
okyanusta bir damla spit in the ocean n.
okyanusta bir damla a drop in the bucket n.
bardağı taşıran son damla a tipping point n.
bardağı taşıran son damla the tipping point n.
bir damla bile içmemek not to touch a drop v.
bir damla gözyaşı dökmemek not shed a tear v.
bir damla dahi içmemek not to touch a drop v.
bardağı taşıran son damla olmak be the end v.
bardağı taşıran son damla olmak be the final straw v.
bardağı taşıran son damla olmak be the last/final straw v.
okyanusta bir damla drop in a bucket v.
bardağı taşıran son damla the final/last straw expr.
bardağı taşıran son damla the straw that broke the camel's back expr.
bardağı taşıran son damla the last straw that breaks the camel's back expr.
bardağı taşıran son damla the straw that broke the camel`s back expr.
bardağı taşıran son damla last straw to break the camel's back expr.
bardağı taşıran son damla what broke the camel's back expr.
bardağı taşıran son damla the straw that breaks the camel's back expr.
(birinin) damarlarında bir damla bile kötülük/kıskançlık bulunmaz doesn't have a (certain kind of) bone in (one's) body expr.
(bir şey) bardağı taşıran son damla (something) is the last straw expr.
(bir şey) bardağı taşıran son damla (something) is the straw that broke the camel's back expr.
bardağı taşıran son damla this/that is the last straw expr.
Speaking
bardağı taşıran son damla buydu this was the last straw expr.
Technical
cıva-damla elektrotu dropping-mercury electrode n.
çift damla yöntemi double gob process n.
çift damla süreci double-gob process n.
cıva damla elektrodu mercury drip electrode n.
damla ayırıcı droplet separator n.
damla sızdırmaz makine drip-proof machine n.
damla borusu drip water pipe n.
damla kolektörü drip collector n.
damla tutucu drift eliminator n.
damla hunisi guide funnel n.
damla erozyonu raindrop erosion n.
damla damla yağlama drop feed lubrication n.
damla aşınması raindrop erosion n.
damla titrasyon işlemi drop titration n.
damla oluşturucu feeder n.
damla tamponu gather guide n.
damla kabı drip-pan n.
damla taş stalactite n.
damla toplayıcı drip pan n.
damla sulaması trickle irrigation n.
damla yolu delivery equipment n.
damla yöntemi gob process n.
damla yağlama drop feed lubrication n.
damla sıcaklığı gob temperature n.
durağan damla sessile drop n.
küçük damla dribble n.
tek damla single gob n.
toprak altı damla sulama subsurface drip irrigation n.
toprak altı damla sulama underground drip irrigation n.
tek damla yöntemi single-gob feeding n.
tek damla süreci single-gob process n.
üç damla beslemesi triple gob feeding n.
üç damla süreci triple-cavity process n.
üç damla süreci triple-gob process n.
üç damla yöntemi triple gobbing n.
yüzey altı damla sulama underground drip irrigation n.
yüzey altı damla sulama subsurface drip irrigation n.
sıvıyı damla şeklinde akıtan boru dropping tube n.
damla ölçme aleti ile gerçekleştirilen damla ölçümü stalagmometry n.
damla damla akmak trickle v.
damla taşa benzer stalactiform adj.
damla taş formlu stalactiform adj.
Computer
damla etiketi blob tag n.
damla yok no drop expr.
Marine
damla taş dripstone n.
Medical
asılı damla tekniği hanging drop technique n.
damla hastalığı gout n.
oral damla oral drops n.
(tuz, şeker) terapötik çözeltilerin intravenöz olarak damla damla verilmesi drip n.
intravenöz olarak damla damla verilen çözelti drip n.
solüsyonun intravenöz olarak damla damla verilmesinde kullanılan ekipman drip n.
sıvıların (intravenöz olarak) damla damla uygulanması drip feed n.
maddelerin damla damla uygulanmasında kullanılan cihaz drip feed n.
damla damla uygulanan madde drip feed n.
vücuttan damla formunda beraberce atılmış tükürük ve mukus ile ilgili nummulated adj.
Pathology
kurşunlu damla lead gout n.
Veterinary
damla hastalığı gid n.
Food Engineering
asılı damla yöntemi hanging-drop technique n.
asılı damla yöntemi hanging drop technique n.
Gastronomy
damla çikolatalı kurabiye toll house cookie n.
damla çikolatalı kurabiye chocolate chip cookie n.
damla çikolatalı kurabiye tollhouse cookie n.
damla çikolatalı kurabiye markası toll house® n.
damla çikolata chocolate chips n.
damla çikolata chocolate drops n.
damla çikolatalı kurabiye chocolate chips cookie n.
bitki özleri ve birkaç damla brendi katılmış kaynak suyu mother tincture n.
Biology
tek damla yöntemi single drop method n.
tek damla yöntemi single drop technique n.
Marine Biology
damla damla dropwise adj.
Botanic
özellikle abd'nin güneyindeki kuru alkali topraklarda bol miktarda yetişen bir damla tohumu alkali sacaton (sporobolus airoides) n.
damla sakızı elde edilen küçük bir güney avrupa ağacı ausubo (pistacia lentiscus) n.
damla sakızı elde edilen küçük bir güney avrupa ağacı mastic tree (pistacia lentiscus) n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç mastic n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç lentisk n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç mastic shrub n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç pistacia lentiscus n.
Agriculture
damla şeridi drip tape n.
damla sulama trickle irrigation n.
damla sulama drip irrigation n.
damla sulama microirrigation n.
Forestry
damla sakızı ağacı mastic tree n.
damla sakızı ağacı pistacia lentiscus n.
Meteorology
damla sondaj dropsonde n.
Geology
damla taş dropstone [obsolete] n.
damla taş stalactites n.
damla taş formlu stalactic adj.
damla taşlı stalactitious [rare] adj.
Art
küçük, dar boyunlu ve damla biçimli yunan vazosuna benzeyen aryballoid adj.
Archaic
damla damla dropmeal adv.
Slang
bir damla şey chicken shit n.
bardağı taşıran (son damla) last straw expr.
ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla no matter how much you shake or dance, the last drop ends up on your pants expr.