dayanan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dayanan



Bedeutungen von dem Begriff "dayanan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dayanan incumbent adj.
dayanan reclined adj.
dayanan unsisting adj.
Archaic
dayanan outstanding adj.

Bedeutungen, die der Begriff "dayanan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 453 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kişi adına dayanan adlandırma eponymy n.
bilinene dayanan tahmin extrapolation n.
örf ve adete dayanan hukuk common law n.
ışık ve tonlamaya dayanan painterliness n.
gerçeklere dayanan evidential reasoning n.
tahmine dayanan sonuç guesswork n.
alaska'da kızak çekmede kullanılan kökeni eskimo'lara dayanan bir tür köpek malamute n.
tahmine dayanan sonuçlar guesswork n.
sütun başlığına dayanan taban epistyle n.
kaba kuvvete dayanan jackboot n.
hukuki bir sisteme dayanan hükümet şekli nomocracy n.
belli bir temele dayanan teori grounded theory n.
fiziğe dayanan physicality n.
kökleri hristiyanlık öncesine dayanan yeni-pagan çok tanrılı dini inanış wicca n.
kapıya dayanan gate crasher n.
kökleri eskiye dayanan gelenek deep rooted tradition n.
olaylara/gerçeklere dayanan bilgi factual information n.
emanuel swedenborg'un felsefesine dayanan bir dini hareket swedenborgian n.
bilgiye dayanan karar informed decision n.
sağlam zemine dayanan olay strong case n.
ingiliz matematikçi ve modern bilgisayarlardakine benzer prensiplere dayanan analitik makinenin mucidi babbage charles n.
arkaya dayanan kimse recliner n.
çok eskiye dayanan soy ancientry n.
alttan dayanan underpropper n.
nelson mandela'ya verilmiş, kökeni ait olduğu xhosa klanına dayanan bir saygı unvanı madiba [south africa] n.
kökeni inka imparatorluğu'na dayanan güney amerika yerli halkına mensup kimse quechua n.
bir kimsede veya kutsal bir nesnede barındığına inanılan doğaüstü güce dayanan bir doktrin manaism n.
iki büyük peygamberin ve baştanrı hürmüz'ün felsefesine dayanan şifacılık mazdaznan n.
genellikle anekdotlara dayanan veya samimi bir dille yazılmış, odağına yazarın şahsen tanıdığı kişileri ve tanık olduğu olay veya dönemleri alan otobiyografik yazı memoir n.
fiziksel egzersizlere dayanan bir yoga sistemi hatha-yoga n.
çiftlikten elde ettiği kazanç sayesinde kas gücüne dayanan işler yapması gerekmeyen erkek gentleman farmer n.
yarışmaya dayanan gösteri muster n.
başka bir şeyin sonucuna dayanan durum dependency n.
buğday tanesi ağırlığına dayanan bir ağırlık birimi grain n.
(kral arthur'un yuvarlak masa modeline dayanan) şövalye birlikleri round table n.
tüfeklerde dipçiğin yanaklarına dayanan üst kısmı comb n.
geniş ölçüde antitez, karşıtlık, çelişki, oksimoron ve paradoks kullanımına dayanan yenilikçi bir edebiyat, sanat ve felsefe hareketi paradoxism n.
bilimsel olmayıp dogmalara dayanan tedavi sistemi cult n.
metrik sisteme dayanan bir birim sistemi international system n.
pratik bilgiden ziyade spekülatif ya da teorik bilgiye dayanan bilgelik sapience [obsolete] n.
etkisi veya geçerliği başka bir unsura dayanan varsayım precondition n.
oyuncunun avcunda sakladığı madeni para sayısının tahminine dayanan içkili bir oyun spoof [uk] n.
sırt dayanan kimse standby n.
ortaya varsayıma dayanan bir düşünce atmak put a case v.
varsayıma dayanan suppositional adj.
gerçek deliller yerine tahminlere dayanan suppositious adj.
rekabete dayanan competitive adj.
varsayıma dayanan conjectural adj.
sömürüye dayanan exploitative adj.
tecrübeye dayanan experiential adj.
bir sebebe dayanan reasoned adj.
zora dayanan forcible adj.
belgelere dayanan documentary adj.
gerçeklere dayanan factual adj.
varsayıma dayanan supposititious adj.
güvene dayanan fiduciary adj.
sekse dayanan prurient adj.
sadece kuralların ayrıntılarına dayanan technical adj.
hayale dayanan delusionary adj.
hipnotizmaya dayanan mesmeric adj.
yarışmaya dayanan competitive adj.
delile dayanan evidential adj.
yanlış fikirlere dayanan fallacious adj.
istatistiklere dayanan statistical adj.
izlenimciliğe dayanan impressionistic adj.
olaylara dayanan episodic adj.
sadece kurallara dayanan technical adj.
uzun zaman dayanan lasting adj.
varsayıma dayanan presumptive adj.
yazılı kanıtlara dayanan well documented adj.
gerçeğe dayanan based on reality adj.
düşe dayanan fanciful adj.
sağlam bir nedene dayanan well-founded adj.
varsayıma dayanan hypothetical adj.
temele dayanan basic adj.
hayale dayanan fanciful adj.
gerçeklere dayanan well-grounded adj.
gerçeklere dayanan grounded in fact adj.
gerçeklere dayanan grounded in actual fact adj.
gerçeklere dayanan based on facts adj.
demagojiye dayanan demagogic adj.
demagojiye dayanan demagogical adj.
resmi belgelere dayanan diplomatic adj.
gerçeğe dayanan fact-based adj.
kanıta dayanan evidentiary adj.
delile dayanan evidentiary adj.
mütekabiliyet esasına dayanan/dayalı concomitant adj.
gerçeklerden ziyade hikayelere dayanan anecdotal adj.
doğru olmayan bilgi veya kusurlu muhakemeye dayanan, bu nedenle güvenilir olmayan spurious adj.
maddeye dayanan banausic adj.
maddeye dayanan banausian adj.
akıl yürütmeye dayanan ratiocinatory adj.
arkaya dayanan reclined adj.
geçmişe dayanan backward-looking adj.
geçmişe dayanan backward looking adj.
zora dayanan nervous adj.
gerçek bir suça dayanan true-crime adj.
bilgiye dayanan educated adj.
duygulara dayanan emotional adj.
hislere dayanan emotional adj.
ırk temeline dayanan ethnocentric adj.
olaylara dayanan episodial adj.
gerçeklere dayanan extensional adj.
hipoteze dayanan aprioristic adj.
gerçeklikten ziyade isteklere dayanan wishful adj.
çok küçük farklılıklara dayanan hairline adj.
etraflıca değerlendirmeye dayanan mature adj.
çıplak gözle yapılan gözlemlere dayanan megascopic adj.
kitaptaki bir konuya dayanan book adj.
kanıta dayanan fair adj.
tek bir söyleyiş farkına dayanan minimal adj.
herhangi bir teste dayanan high-proof adj.
tek eksene dayanan monaxial adj.
gerçeklere dayanan descriptive adj.
bilgi ve kavrayışa dayanan grave [obsolete] adj.
doğruluğu geçmişteki olaylara veya deneyimlere dayanan historic adj.
doğruluğu geçmişteki olaylara veya deneyimlere dayanan historical adj.
propagandaya dayanan ideological adj.
medyaya dayanan ideological adj.
uzun süre dayanan long-lived adj.
iki veya daha fazla parametreye dayanan multiparameter adj.
kökeni eskiye dayanan old adj.
düşünceye dayanan opiniative adj.
düşünce temeline dayanan opinionate [obsolete] adj.
düşünceye dayanan opinionative adj.
sabit meblağın periyodik ödemelerine dayanan instalment adj.
toplamın önceden belirlenmiş yüzdesine dayanan instalment adj.
önemli ayırt edici özelliklere dayanan (takson) good adj.
nihai yetkinin papa yerine konseylerde olması gerektiğini öne süren teoriye dayanan conciliar adj.
katı bir sınıflandırma sistemine dayanan pigeonhole adj.
tarımsal ekonomiye dayanan peasant adj.
referanduma dayanan plebiscitary adj.
referanduma dayanan plebiscitarian adj.
(tarihleme yöntemi) potasyumun argon içerisinde radyoaktif bozunmasına dayanan potassium-argon adj.
kanıttan ziyade varsayıma dayanan divinatory adj.
doğrudan gözleme dayanan firsthand adj.
göz yanıltmaya dayanan görüntü oyununa ait veya ilgili phantasmagorial adj.
göz yanıltmaya dayanan görüntü oyununa benzer phantasmagorial adj.
göz yanıltmaya dayanan görüntü oyununa ait veya ilgili phantasmagorian adj.
göz yanıltmaya dayanan görüntü oyununa benzer phantasmagorian adj.
kaderciliğe dayanan predestinarian adj.
kaderciliğe dayanan predestinary [obsolete] adj.
anlık algıya dayanan sight adj.
çıkarıma dayanan presumptive adj.
köleliğe dayanan slave adj.
sağlam temele dayanan solid adj.
gerçeğe dayanan grounded in reality adj.
kutuplara dayanan polaristic adj.
kutupsal özelliklere dayanan polaristic adj.
başrole dayanan star adj.
başrol oyuncusuna dayanan star adj.
tahminlere dayanan suppositionary adj.
tahminlere dayanan suppository adj.
semptoma dayanan symptotic adj.
-e dayanan based upon prep.
Phrases
uzun yıllara dayanan of many years expr.
uzun yıllara dayanan going back many years expr.
Colloquial
cinselliğe dayanan bir oyun a game sexual in nature n.
düşünceler yerine hislere dayanan karar gut call n.
eskiye dayanan/dayanarak from far in the past expr.
Idioms
eskiye dayanan bir arkadaşlıkları/dostlukları olmak go back a long way v.
eskiye dayanan bir ilişkileri olmak go back a long way v.
eskiye dayanan bir arkadaşlıkları/dostlukları olmak go back a long way [uk] v.
eskiye dayanan bir ilişkileri olmak go back a long way [uk] v.
eskiye dayanan bir arkadaşlıkları/dostlukları olmak go way back [us] v.
eskiye dayanan bir ilişkileri olmak go way back [us] v.
hikayeye dayanan kanıtlar bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen verilerin yerine kullanılamaz the plural of anecdote is not data expr.
Speaking
eskiye dayanan/dayanarak from way back expr.
Trade/Economic
sanayinin ve endüstriyel sanatların incelenmesine dayanan teori technics n.
amaca dayanan mülakat objective interview n.
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi rollup n.
belgelere dayanan sistem voucher system n.
beyana dayanan gelir vergisi declaration based income tax n.
bir mevduat kuruluşunun sermaye, varlıklar, yönetim, kazançlar ve likiditesinin ölçülmesine dayanan bir derecelendirme sistemi camel rating n.
beyana dayanan vergi tarhı assessment based on declaration n.
beyana dayanan gelir vergisi income tax based on declaration n.
bir esasa dayanan aylık salary subject to arrangement n.
elde olmayan nedenlere dayanan gecikme unavoidable delay n.
firmanın toplumsal ve hayır amaçlı sosyal sorumluluk projeleri düzenleyerek ilgili organizyona destek verme esasına dayanan pazarlama cause-related marketing n.
firmanın toplumsal ve hayır amaçlı sosyal sorumluluk projeleri düzenleyerek ilgili organizyona destek verme esasına dayanan pazarlama cause marketing n.
iş başına ücret vermeye dayanan bir sistem high piece work n.
itibara dayanan tahvil debenture bond n.
kişisel itibara dayanan kredi open credit n.
konut ipoteğine dayanan menkul kıymetler (kidmk) residential mortgage-backed securities (rmbs) n.
özel imtiyazlara dayanan tekel special privilege monopoly n.
sadece borçlunun imzasına dayanan kredi blank credit n.
satıcının belirlediği fiyatın taşıma giderlerini de kapsamasına dayanan bir fiyatlandırma yöntemi delivered pricing n.
tüm liste fiyatlarının belli bir oranda yükseltilmesine dayanan bir fiyat ayarlama yöntemi surcharge n.
tahakkuk esasına dayanan muhasebe accrual basis of accounting n.
ülkeler arasında malın malla değiştirilmesi esasına dayanan ilkel bir ticaret şekli all-or-none underwriting n.
yükümlülerden gelirin tahakkuku anında vergi kesmeye dayanan yöntem pay-as-you-go plan n.
toplumların kuruluşların yönetimleri tarafından yapılan ticari işlemlerin toplamına eşit olduğu fikrine dayanan ideoloji managerialism n.
(özel kiracılık sisteminde) mülkün kıtlık değerine bağlı olmayıp büyüklüğüne, durumuna ve kullanışlılığına dayanan kira değeri fair rent [uk] n.
piyasada gözlemlenen dalgalanmalara dayanan bir borsa tahmini sistemi dow theory n.
piyasada gözlemlenen dalgalanmalara dayanan bir borsa tahmini sistemi dow's theory n.
iki bireyin kişisel çıkarlarına dayanan gizli ticari faaliyet side deal n.
belgeye dayanan documentary adj.
hileye dayanan manipulatory adj.
sözleşmeye dayanan conventional adj.
yasaya dayanan statutory adj.
yoruma dayanan constructive adj.
takasa dayanan barter adj.
bimetalizme dayanan bir para sistemine ait bimetallistic adj.
ürün veya hizmet piyasaya sürülmeden önce müşterinin ihtiyaçlarının araştırılmasına dayanan (işletme yaklaşımı) market-led adj.
indirimli vergi planına dayanan degressive adj.
sabit meblağın periyodik ödemelerine dayanan installment adj.
toplamın önceden belirlenmiş yüzdesine dayanan installment adj.
Law
adalet kurallarına dayanan dava equitable action n.
belgelere dayanan delil documentary evidence n.
bir şahsın herhangi bir menkul mal veya hak ile ilgili güvene dayanan bir muamele yapmasından doğan tröst implied trust n.
bir şahsın herhangi bir menkul mal veya hak ile ilgili güvene dayanan bir muamele yapmasından doğan tröst resulting trust n.
bir karineye dayanan ancak temelde mevcut olmayan yasal hak colour of law n.
bir şahsın herhangi bir menkul mal veya hak ile ilgili güvene dayanan bir muamele yapmasından doğan tröst express trust n.
bir şahsın herhangi bir menkul mal veya hak ile ilgili güvene dayanan bir muamele yapmasından doğan tröst constructive trust n.
ceza hükmünde işlenen adli yanlışlara dayanan itiraz writ of error n.
din esasına dayanan kanunlar puritanical laws n.
din esasına dayanan kanunlar blue laws n.
emsal kararlara dayanan hukuk decisional law n.
emsal kararlara dayanan hukuk judicial precedent n.
emsal kararlara dayanan hukuk case law n.
güvene dayanan ilişki confidential relation n.
haklı nedenlere dayanan zulüm korkusu well-founded fear of persecution n.
haklı nedenlere dayanan korku well-founded fear n.
ilama dayanan alacaklı judgment creditor n.
ikrara dayanan karar judgment by confession n.
mahkeme kararına dayanan borç judgment debt n.
mahkeme içtihatlarına dayanan hukuk eğitimi sistemi case system n.
mahkeme içtihatlarına dayanan hukuk judge made law n.
örf ve adetlere dayanan anayasal düzen unwritten constitution n.
sağlam temele dayanan iddia merit n.
sanığın onbir komşusunun yeminli beyanıyla suçlamaları reddetmesine dayanan bir yargılama usulü trial by wager of law n.
söylentiye dayanan kanıt hearsay evidence n.
sözleşme ihlaline dayanan dava action of assumpsit n.
söylentiye dayanan kanıt indirect evidence n.
tanıklığa dayanan delil testimonial evidence n.
tanığa dayanan kanıt testimonial evidence n.
varsayıma dayanan sorun hypothetical case n.
varsayıma dayanan sorun moot case n.
yasal bir hakka dayanan zilyetlik possession in law n.
roma hukuku'na dayanan yasalar bütünü jura n.
roma hukuku'na dayanan yasalar bütünü jus civile n.
(küçük yaş, rıza bulunmaması gibi nedenlere dayanan) meşru evlilik engeli impediment n.
karşı tarafın da itiraz edebileceği veya yargılanabileceği esasına dayanan savunma issuable plea n.
şirketin sahiplerinden bağımsız olmasına dayanan yasal prensip corporate n.
kanuna dayanan nomothetic adj.
kanuna dayanan nomothetical adj.
delillere dayanan evidential adj.
kanuna dayanan statutory adj.
makbul mazerete dayanan justifiable adj.
kanıtlara dayanan evidential adj.
yoruma dayanan constructive adj.
varsayıma dayanan notional adj.
yetersiz veya sahte delile dayanan (cezai hüküm) unsafe adj.
mahkeme kararına dayanan judge-made adj.
ahlaki ifaya dayanan imperfect adj.
teamül hukukuna dayanan common-law adj.
ahlaka aykırı bir hukuki sebebe dayanan muamele dava hakkı vermez ex turpi causa non oritur actio expr.
ahlaka aykırı bir hukuki sebebe dayanan muamele dava hakkı vermez from a dishonorable cause an action does not arise expr.
temeline dayanan based on expr.
Politics
hükümetin ekonomiye olabildiğince az müdahale etmesi prensibine dayanan doktrin laissez-faireism n.
tanrı'nın insanları yönetimine dayanan politik sistem thearchy n.
batı'nın tümüyle ortak hareket ile karar alması arzusuna dayanan görüş atlanticism n.
güvene dayanan sorumluluk fiduciary responsibility n.
göçü ve göçmen girişini engelleyerek yerel halkın etkilenmesini engelleme temeline dayanan siyasal akım nativism n.
hükümet kararına dayanan kağıt para fiat money n.
hukuki bir sisteme dayanan yönetim biçimi nomocracy n.
itimada dayanan sorumluluk fiduciary responsibility n.
kişilerin bireysel üstünlüğüne ve liyakate dayanan yönetim biçimi meritocracy n.
özel girişime dayanan ekonomik kuram liberalism n.
verasete dayanan krallık hereditary monarchy n.
yetki devrine dayanan komisyon tüzüğü commission delegated regulation n.
zaman aşımına dayanan hak prescription n.
hükümdar ve tebaası arasında toplum sözleşmesi bulunduğu fikrine dayanan bir siyaset teorisi contractualism n.
serbest ekonomi ilkesine dayanan laissez-faire adj.
başkalarının işlerine ve bireysel özgürlüklere karışmama ideolojisine dayanan laissez-faire adj.
federasyona dayanan federative adj.
Insurance
eski, hasarlı, tahrip olmuş veya kayıp ürünlerin yenileriyle değiştirilmesi esasına dayanan (sigorta) new-for-old adj.
Technical
kimyasal etkiye dayanan gravür oyma işlemi chemigraphy n.
demir tuzlarının jelatin üzerindeki çözündürücü etkisine dayanan bir fotomekanik işlem true-to-scale process n.
bilinene dayanan kestirim extrapolation n.
modele dayanan denetim model reference control n.
pervanenin dönmesi için yakıtın sürekli yanmasına dayanan motor jet engine n.
aritmetiğe dayanan arithmetical adj.
deneye dayanan empirical adj.
deneyime dayanan empirical adj.
tecrübeye dayanan empirical adj.
kuantum teorisine dayanan quantum adj.
Computer
dayanan belgeler documents based on n.
beyin gücü dayanan wetware adj.
beyine dayanan wetware adj.
spekülatif verilere dayanan soft adj.
temelsiz verilere dayanan soft adj.
yorumlanabilir verilere dayanan soft adj.
soyut verilere dayanan soft adj.
Informatics
kurallara dayanan rule-based adj.
Telecom
abone sistemine dayanan sayısal veya analog telefon santralı private branch exchange n.
gerçekleşme esasına dayanan muhasebe accrual accounting n.
olasılığa dayanan probabilistic adj.
Mechanic
teorisi veya hipotezi mekanik bilimine dayanan mechanical adj.
Television
orijinal görsellerdeki renklerin ayrımına dayanan bir fotoğraf tekniği chroma-key n.
gerçek olaylara dayanan reality-based adj.
Architecture
rönesans'a dayanan, greko-romen binaların kasten taklit edilmesi biçimindeki mimari stil neoclassic architecture n.
sütun başlığına dayanan taban platband n.
klasik stile dayanan sütunlu yapı order n.
Aeronautic
bir çeşit cayroskopik temele dayanan seyrüsefer sistemi inertial navigation system n.
Marine
geçirgen ağırlığa dayanan açık deniz yapıları permeable gravity-type offshore structure n.
enerjiye dayanan energy-based adj.
Medical
dr edward bach tarafından geliştirilen homeopatik ilkelere dayanan tedavide kullanılan 38 yabani çiçekten elde edilen öz bach flower essences n.
ayurvedaya dayanan bir tedavi sistemi ayurvedics n.
özellikle kasılan kasları yoğurarak yumuşatmaya dayanan bir masaj tekniği malaxation n.
mikroba dayalı/dayanan microbe-based adj.
Psychology
narkotik ilaç uygulanışını takiben bilinç uyuşukluğu meydana getirilen hastada ruhsal çatışmaya sebep olan faktörlerin öğrenilmesini psikoanalist tarafından uygun telkinler yapılması esasına dayanan psikoterapi yöntemi narcotherapy n.
on iki adım programına dayanan twelve step adj.
on iki adım programına dayanan 12-step adj.
on iki adım programına dayanan twelve-step [us] adj.
Physiology
sinir iletiminin sinir uçları ve sinapslarda belirli maddelerin salgılanmasından kaynaklandığına dayanan teori chemical mediation theory n.
Math
trigonometrik fonksiyonlara dayanan özdeşlik trigonometric identity n.
değişken niceliklerin ve bunların farklarının veya artışlarının ardışık değerlerinin özelliklerine dayanan bir kalkülüs method of increments n.
onluk birimlere dayanan yöntem decimalism n.
onun katlarına dayanan yöntem decimalism n.
çemberin eşit parçalara bölünmesine dayanan bir matematik teorisi cyclotomy n.
log-log ölçeğine dayanan log-log adj.
tam logaritmik ölçeğe dayanan log-log adj.
Geometry
öklid aksiyomlarına dayanan geometri elementary geometry n.
Logic
yalana dayanan falsidical adj.
hata payına dayanan falsidical adj.
gerçeklere dayanan contingent adj.
sezgiciliğe dayanan intuitionist adj.
sezgiciliğe dayanan intuitive adj.
Statistics
iki veya daha fazla değişkene dayanan multivariable adj.
Physics
kuantum mekaniğinin her bir olayın kendi dünyası içinde var olmasının mümkün olduğu fikrine dayanan bir yorumu many-worlds interpretation n.
newton'ın hareket kanunlarına dayanan fizik alanı classical physics n.
Chemistry
bazı koloitlerin ortamdaki öteki parçacıklara oranla gözenekli membranlardan daha kolay geçmesi özelliğine dayanan kimyasal arıtma işlemi electrodialysis n.
immünolojik olguların kimyasal temeline dayanan bir teori side-chain theory n.
kimyasal reaksiyona dayanan royal adj.
Biology
organizmaların ortak bir atadan gelmesine dayanan ilişkilere göre sınıflandırılması natural classification n.
türler arasındaki doğal ve gerçek ilişkilerden ziyade yüzeysel verilere dayanan sınıflandırma artificial classification n.
hayvanın iki parçasının ortak gelişim kökenine dayanan yapısal benzerliği homology n.
organizmaların ortak özelliklerinin doğru evrimsel ilişkileri sunacağı görüşüne dayanan bir teori cladism n.
(karbonifer döneme dayanan) kozalaklı açık tohumlular sınıfı class coniferopsida n.
(karbonifer döneme dayanan) kozalaklı açık tohumlular sınıfı coniferopsida n.
(karbonifer döneme dayanan) kozalaklı açık tohumlular sınıfı coniferophyta n.
(karbonifer döneme dayanan) kozalaklı açık tohumlular sınıfı coniferophytina n.
(karbonifer döneme dayanan) kozalaklı açık tohumlular sınıfı subdivision coniferophytina n.
evrimsel ilişkiden bağımsız olarak organizmalar arası benzerliklere dayanan bir sınıflandırma sistemi phenetics n.
organizmanın yaşarken edindiği adaptif özelliklerin yavrularına aktarıldığı teorisine dayanan neo-lamarckian adj.
görünür morfolojik özelliklere dayanan ontogenetic adj.
görünür morfolojik özelliklere dayanan ontogenic adj.
yön bulması koku duyusuna dayanan osmatic adj.
Astronomy
güneş ve ayın birlikte yarattığı çekim kuvvetine dayanan lunisolar adj.
Zoology
soyu ingiliz soğuk kanlı at ırkına dayanan 180 cm uzunluğunda ve 1 ton ağırlığında bir at shire horse n.
alaska'da kızak çekmede kullanılan kökeni eskimolara dayanan bir tür köpek malemute n.
Botanic
türler arasındaki doğal ve gerçek ilişkilerden ziyade yüzeysel verilere dayanan sınıflandırma artificial order n.
Agriculture
sulamadan ziyade doğal yağışa dayanan çiftçilik ile ilgili rainfed adj.
Breeding
azami mükemmelliği sağlamak için seçilmiş hayvanların birbirleriyle çiftleştirilmesine dayanan hayvancılık yöntemi total score method n.
Forestry
başka bir keresteye dayanan bloklar üzerinde desteklenmiş kereste bridge n.
Social Sciences
ingilizce konuşan ve soyu ingiltere'ye dayanan amerikalı anglo-american n.
rudolf steiner'ın öğretilerine dayanan, doğru eğitim ve kişisel disiplinle insanın manevi dünya deneyimine sahip olabileceğini savunan bir inanç sistemi anthroposophy n.
rudolf steiner'ın öğretilerine dayanan, doğru eğitim ve kişisel disiplinle insanın manevi dünya deneyimine sahip olabileceğini savunan bir inanç sistemi anthroposophical medicine n.
kültürel benzerlik gösteren farklı eserlere dayanan kültürel bölge horizon n.
sosyal statüye dayanan önyargılı yaklaşım class-bias n.
klasik modellere ve doğaya dayanan edebi uygunluk standardı decorum n.
soyu fiji yerlilerine dayanan kimse fijian n.
kan bağına ya da hısımlığa dayanan kin-based adj.
ingilizce konuşan ve soyu ingiltere'ye dayanan (amerikalı) anglo-american adj.
örf ve adete dayanan unwritten adj.
aileciliğe dayanan familistic adj.
temel yapı taşı olarak aileye dayanan familistic adj.
Education
öğretilen konuların öğrencilere yazdırılmasına dayanan bir eğitim biçimi dictogloss n.
herhangi bir bölüm veya daldaki nesne veya olguların kapsamlı olarak karşılaştırılıp aralarındaki ilişkiye hakim olan temel ilke ve sistemlerin incelenmesine dayanan bilimler comparative sciences n.
Literature
olgulara veya tarihi gerçeklere dayanan roman nonfiction novel n.
belirsizliğe dayanan bir mizah türü double entendre n.
kısmen veya tamamen gerçeklere dayanan ancak kurguymuş gibi yazılan edebiyat eseri fictionalization n.
kısmen veya tamamen gerçeklere dayanan ancak kurguymuş gibi yazılan edebiyat eseri fictionalisation n.
veznin farklı uzunluktaki hecelere dayanan bir ölçü kalıbına ayrılması scansion n.
vurgu sayısına dayanan accentual adj.
birliğe dayanan unital adj.
Linguistics
kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili new norwegian n.
norveç'in kırsal lehçelere dayanan iki resmi dilinden biri landsmaal n.
konuşma diline, özellikle de kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili landsmaal n.
norveç'in kırsal lehçelere dayanan iki resmi dilinden biri landsmål n.
konuşma diline, özellikle de kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili landsmål n.
konuşma diline, özellikle de kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili new norwegian n.
xhosa, zulu, ingilizce ve afrikanca dillerine dayanan bir pidgin dil fanagalo n.
fanti lehçesine dayanan bir yazı dili fante n.
fanti lehçesine dayanan bir yazı dili fanti n.
History
peru'nun kuzeyinde bulunan, geçmişi inkalar öncesine dayanan şehir chan chan n.
kökeni 10.yy'a dayanan ve iskandinavlarla frenklerin karışmasından meyadan gelen topluluk norman n.
(britanya'daki roma öncesi ve roma dönemine dayanan) uzun ve ince demir çubuk currency bar n.
Archaeology
(britanya'daki roma öncesi ve roma dönemine dayanan) uzun ve ince demir çubuk currency bar n.
Religious
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini ranterism n.
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini rantism n.
tanrı ve onun niteliklerinin kanıtlarının doğa olaylarında kendini gösterdiği inancına dayanan din natural religious n.
sivil yönetimin kilise üzerine üstünlüğüne dayanan bir kilise yönetim sistemi territorialism n.
1875 yılında new york'ta madam blavatsky tarafından kurulan ve çoğunlukla brahman ve budist öğretilere dayanan, dünya çapında çeşitli dinlerin karışımı bir inanca sahip topluluk theosophical society n.
vahye dayanan din revealed religion n.
vahye dayanan din religion based on revelation n.
görünür ve ruhani dünya arasındaki iletişimin şamanlardan sağlandığı inancına dayanan bir kuzey asya dini asian shamanism n.
görünür ve ruhani dünya arasındaki iletişimin şamanlardan sağlandığı inancına dayanan bir kuzey asya dini shamanism n.
muhtemelen beşinci yüzyıla dayanan bir hristiyan inancı athanasian creed n.
kökeni fransa'ya dayanan bir katolik tarikatının üyesi augustinian of the assumption n.
eski ahit'i kelimesi kelimesine yorumlamaya dayanan bir musevilik teolojisi karaism n.
mistik pagan bilgisine dayanan eski bir din hermetism n.
soyu hazreti muhammed'e dayanan bağımsız prens imam n.
isa'nın bin yıllık dönemde ikinci kez geleceğine dayanan bir inanç türü premillennialism n.
kökleri ispanya, portekiz veya kuzey afrika'ya dayanan yahudi sephardi n.
adem'den öncesine dayanan preadamic adj.
adem'den öncesine dayanan preadamitical adj.
adem'den öncesine dayanan preadamitic adj.
Philosophy
teknoloji kullanımının toplumları iyiye götüreceği düşüncesine dayanan felsefi akım technicism n.
francis bacon tarafından geliştirilmiş, olguların doğal olayları inceleme ve yorumlama amacıyla sistemli olarak gözlemine dayanan yöntem baconian n.
francis bacon tarafından geliştirilmiş, olguların doğal olayları inceleme ve yorumlama amacıyla sistemli olarak gözlemine dayanan yöntem baconian method n.
düşünce ve yöntemleri deneye dayanan, bilimsel veya sağduyulu kimse aristotelean n.
aristoteles'in poetika eserinde kullandığı yönteme dayanan eleştirel doktrin aristotelian criticism n.
aklın tanrı ile olan bağı dışında kendisinin ötesinde hiçbir şeye dair bilgisinin olamayacağı öğretisine dayanan, fransız metafizikçi malebranche'ın felsefi sistemi malebranchism n.
karakterini geliştirmek için sezgi ve kendi kendini eğitmeye dayanan bir yaşam şekli biosophy n.
(çin felsefesinde) sıkı yasal kontrolün benimsendiği, toplumun her kesimi için ödül ve ceza esasına dayanan prensip ve uygulamalar legalism n.
japon ilkelerine dayanan, yoga, dövüş sanatları ve meditasyondan oluşan bir kendine yardım programı budokon® n.
hindistan'a özgü olup bir kast sistemine dayanan dini ve felsefi inanç ve kültürel uygulamalar bütünü hindooism n.
hindistan'a özgü olup bir kast sistemine dayanan dini ve felsefi inanç ve kültürel uygulamalar bütünü hinduism n.
hindu felsefesinin metafiziksel düalizme dayanan en eski geleneksel ana sistemlerinden biri sankhya n.
hindu felsefesinin metafiziksel düalizme dayanan en eski geleneksel ana sistemlerinden biri samkhya n.
tüm olayların nihai amaçlar tarafından şekillendiğine dayanan erekçi bir öğreti finalism n.
insan ruhunun cismanileşme öncesinde var olduğuna dayanan bir teori preexistentism n.
deneyime dayanan descendentalistic adj.
varlığın doğasının analizine dayanan ontologic adj.
varlığın doğasının analizine dayanan ontological adj.
Environment
farklı jeolojik dönemlere dayanan fossil adj.
Geography
gelgit kuvvetlerinin etkisine dayanan gök cisimlerinin evrimi teorisi tidal theory n.
Geology
kayaların fiziksel ve petrografik özelliklerine dayanan stratigrafi lithostratigraphy n.
potasyumun argon içerisinde radyoaktif bozunmasına dayanan bir tarihleme yöntemi potassium-argon dating n.
Military
top arabasının mesnedi (yere dayanan kısmı) trail n.
çok dayanan ikmal maddeleri nondeteriorating supplies n.
Sport
rakip takıma yakalanmadan fileli bir kaleye sayı yapma esasına dayanan bir oyun tchoukball n.
israil ordusu tarafından geliştirilmiş silahsız dövüş hareketlerine dayanan bir egzersiz türü krav maga n.
Wagering
spekülasyona dayanan riskli küçük teşebbüs veya kumar flutter [uk] n.
Art
portekiz'de yaygın olan ve kökü 15. yüzyılda mağribilere dayanan bir tür çini sanatı azulejo n.
kökleri 19. yüzyıla dayanan bir tür müzik ve komedi gösterisi minstrel n.
Music
kökeni 1990'lı yıllara dayanan bir müzik türü alt.country n.
bir olayı canlandırmayıp sadece ses ve harmoniye dayanan müzik absolute music n.
tempoya dayanan bölüm moto n.
Painting
çeşitli fırça çalışmalarına dayanan bir resim tekniği brush drawing n.
Theatre
müziğin el hareketleriyle yönetilmesine dayanan chironomic adj.
müziğin el hareketleriyle yönetilmesine dayanan cheironomic adj.
Photography
göz yanılsamasına dayanan fotoğrafçılık trick photography n.
Mythology
1200'lerin başında yazılan, siegfried ve burgonya krallarının efsanelerine dayanan alman destanı nibelungenlied n.
eski kelt efsanelerine ve kelt mitolojisine dayanan galce hikayelerden oluşan bir derleme mabinogion n.
Latin
sözleşmeye dayanan temlik sınırlama ve yasağı pactum de non cedendo n.
Archaic
bir şeye dayanan insistent adj.
Ornithology
kökeni eskiye dayanan bir güvercin ırkı owl n.
Slang
kökenleri ispanyolca konuşulan bir ülkeye dayanan kimse mexican [us] n.
Modern Slang
genellikle kökeni 70'lere veya 80'lere dayanan yumuşak rock müzik adult alternative n.
post-kapital toplumlarda ırksal kimliklendirmenin bir damga olmaktan çıkması önermesine dayanan bir ideoloji anarcho-fascism n.