Verlauf

karar vermek

Bedeutungen von dem Begriff "karar vermek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 71 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	karar vermek	decide v.
2	Common Usage	karar vermek	make a decision v.
General
3	General	karar vermek	decide upon v.
4	General	karar vermek	enact v.
5	General	karar vermek	award v.
6	General	karar vermek	elect v.
7	General	karar vermek	determine v.
8	General	karar vermek	choose v.
9	General	karar vermek	make up one's mind v.
10	General	karar vermek	settle on v.
11	General	karar vermek	opt to v.
12	General	karar vermek	hold v.
13	General	karar vermek	make decision v.
14	General	karar vermek	fix on v.
15	General	karar vermek	settle v.
16	General	karar vermek	hand down v.
17	General	karar vermek	decree v.
18	General	karar vermek	adjudicate v.
19	General	karar vermek	make up v.
20	General	karar vermek	settle upon v.
21	General	karar vermek	resolve on v.
22	General	karar vermek	work out v.
23	General	karar vermek	conclude v.
24	General	karar vermek	plump for v.
25	General	karar vermek	decide on v.
26	General	karar vermek	dijudicate v.
27	General	karar vermek	adjudge v.
28	General	karar vermek	resolve v.
29	General	karar vermek	decide v.
30	General	karar vermek	take a decision v.
31	General	karar vermek	pass on v.
32	General	karar vermek	make up one's mind to v.
33	General	karar vermek	pass v.
34	General	karar vermek	fix upon v.
35	General	karar vermek	hand down a decision v.
36	General	karar vermek	render a decision v.
37	General	karar vermek	affeer v.
38	General	karar vermek	cast v.
39	General	karar vermek	will v.
40	General	karar vermek	bethink v.
41	General	karar vermek	dominate v.
42	General	karar vermek	foresay v.
43	General	karar vermek	sort [obsolete] v.
Phrasals
44	Phrasals	karar vermek	come to v.
Idioms
45	Idioms	karar vermek	set one's rest v.
46	Idioms	karar vermek	make up one's mind v.
47	Idioms	karar vermek	make mind up v.
48	Idioms	karar vermek	make the call v.
49	Idioms	karar vermek	make up mind v.
Trade/Economic
50	Trade/Economic	karar vermek	determine v.
Law
51	Law	karar vermek	addeem v.
52	Law	karar vermek	decide v.
53	Law	karar vermek	reach a verdict v.
54	Law	karar vermek	judicare v.
55	Law	karar vermek	pass v.
56	Law	karar vermek	deliver a judgment v.
57	Law	karar vermek	determine v.
58	Law	karar vermek	render a judgement v.
59	Law	karar vermek	adjudge v.
60	Law	karar vermek	rule v.
61	Law	karar vermek	hold v.
62	Law	karar vermek	enact v.
63	Law	karar vermek	give a verdict v.
64	Law	karar vermek	resolve v.
65	Law	karar vermek	render judgment v.
66	Law	karar vermek	adjudicate v.
67	Law	karar vermek	render a verdict v.
68	Law	karar vermek	decern [scotland] v.
69	Law	karar vermek	constitute v.
Technical
70	Technical	karar vermek	decide v.
Archaic
71	Archaic	karar vermek	set down v.

Bedeutungen, die der Begriff "karar vermek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 204 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	kesin karar vermek	resolve v.
General
2	General	bir kişinin belirli bir sosyal hizmet için uygun olup olmadığına karar vermek için fiziksel veya sosyal koşullarının incelenmesi	needs test n.
3	General	bir şeyin aleyhinde karar vermek	decide against something v.
4	General	kesin karar vermek	resolve v.
5	General	bir şeyin işe yaramaz olduğuna karar vermek	write something off v.
6	General	birinin işe yaramaz olduğuna karar vermek	write someone off v.
7	General	aleyhte karar vermek	decide against v.
8	General	bir şeyi yapmaya karar vermek	decide to take the plunge v.
9	General	dönülmeyecek bir karar vermek	cross the rubicon v.
10	General	yapmamaya karar vermek	opt out of v.
11	General	bir şeyin lehinde karar vermek	decide in favor of something v.
12	General	bir şeyin lehinde karar vermek	decide for something v.
13	General	yanlış karar vermek (hakem)	miscall v.
14	General	bilinçli karar vermek	make conscious decisions v.
15	General	oy çokluğu ile karar vermek	decide by majority of votes v.
16	General	yeni bir yön çizmeye karar vermek	veer off in a new direction v.
17	General	anlık karar vermek	spur of the moment v.
18	General	düşünmeden karar vermek	spur of the moment v.
19	General	ile ilgili karar vermek	make a decision on v.
20	General	yönünde karar vermek	make a decision on v.
21	General	yönünde karar vermek	make a decision of (whether) v.
22	General	karşısındaki hakkında karar vermek	sit in judgement v.
23	General	aleyhinde karar vermek	make a decision against v.
24	General	aleyhinde karar vermek	make a judgment against someone v.
25	General	oy çoğunluğuyla karar vermek	decide by majority of votes v.
26	General	lehine karar vermek	decide in favor of v.
27	General	lehinde karar vermek	make a decision in favour of v.
28	General	anlık bir karar vermek	make a snap decision v.
29	General	zor karar vermek	have difficulty in deciding v.
30	General	bir şeyi yapmaya karar vermek	decide to do something v.
31	General	hakem olarak karar vermek	arbitrate v.
32	General	kürtaj yaptırmaya karar vermek	decide to have her baby aborted v.
33	General	kürtaj yaptırmaya karar vermek	decide to have an abortion v.
34	General	karar vermek (hakem)	make a call v.
35	General	oybirliğiyle karar vermek	decide unanimously v.
36	General	yeniden karar vermek	redecide v.
37	General	yeniden karar vermek	redetermine v.
38	General	farklı bir karar vermek	redetermine v.
39	General	doğru karar vermek	make the right decision v.
40	General	beraatine karar vermek	uncharge [obsolete] v.
41	General	alelacele karar vermek	jump v.
42	General	bir karar vermek	reach a decision v.
43	General	yasal yetkiyle karar vermek	give v.
44	General	(bir konuda) karar vermek	determinate [obsolete] v.
45	General	aleyhinde karar vermek	overrule v.
46	General	sağduyu ile karar vermek	pick v.
47	General	özenle karar vermek	pick v.
48	General	peşinen karar vermek	foreclose v.
49	General	peşinen karar vermek	foremean [obsolete] v.
50	General	önceden karar vermek	prechoose v.
51	General	önceden karar vermek	predilected v.
52	General	erken karar vermek	prejudicate [obsolete] v.
53	General	önceden karar vermek	premove v.
54	General	geri dönülemez bir şekilde karar vermek	seal v.
55	General	iptaline karar vermek	disallow v.
56	General	satın almamaya karar vermek	boycott v.
57	General	anında karar vermek durumunda	on the spot adv.
Phrasals
58	Phrasals	iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek	judge between (someone or something and someone or something else) v.
59	Phrasals	(bir şeye) göre karar vermek/yapmak	come down v.
60	Phrasals	aleyhinde karar vermek	decide against someone v.
61	Phrasals	arasında bir karar vermek	decide between two v.
62	Phrasals	bir şeyi yapmaya karar/söz vermek	commit oneself on something v.
63	Phrasals	birinin aleyhine karar vermek	rule against someone v.
64	Phrasals	mantık kullanarak aksine karar vermek	reason against something v.
65	Phrasals	(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek	judge between (someone or something) (and someone or something else) v.
66	Phrasals	(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek	judge between (someone or something and someone or something else) v.
67	Phrasals	kesin karar vermek	rule in v.
68	Phrasals	'-e karar vermek	pitch on v.
69	Phrasals	'-e karar vermek	pitch upon v.
70	Phrasals	birinin/bir şeyin lehine karar vermek	award something to someone or something v.
71	Phrasals	birinin/bir şeyin lehinde karar vermek	award something to someone or something v.
72	Phrasals	uzunca düşünüp taşındıktan sonra detaylarına karar vermek	bash out v.
73	Phrasals	(bir şeyi) yapmaya karar/söz vermek	commit (someone or something) to (something) v.
74	Phrasals	yapmaya karar/söz vermek	commit oneself on v.
75	Phrasals	birine/bir şeye karar vermek	decide upon someone or something v.
76	Phrasals	birine/bir şeye karar vermek	decide on someone or something v.
77	Phrasals	(birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek	decide against (someone or something) v.
78	Phrasals	(bir şeyi) yapmamaya karar vermek	decide against (something) v.
79	Phrasals	(üç veya daha fazla kişi/şey) arasından seçim yapmak/birine karar vermek	decide among (someone or something) v.
80	Phrasals	(üç veya daha fazla kişi) arasından seçim yapmak/birine karar vermek	decide among (someone and someone else) v.
81	Phrasals	ikisinin arasında karar vermek	decide between v.
82	Phrasals	(iki kişi/şey) arasında bir karar vermek	decide between (someone or something) v.
83	Phrasals	ikisinin arasında karar vermek	decide between (someone or something) v.
84	Phrasals	(biriyle başka biri) arasında bir karar vermek	decide between (someone and someone else) v.
85	Phrasals	ikisinin arasında karar vermek	decide between (someone and someone else) v.
86	Phrasals	lehinde karar vermek	decide for v.
87	Phrasals	yana karar vermek	decide for v.
88	Phrasals	-e karar vermek	decide for v.
89	Phrasals	(birinin/bir şeyin) lehinde karar vermek	decide for (someone or something) v.
90	Phrasals	(birinden/bir şeyden) yana karar vermek	decide for (someone or something) v.
91	Phrasals	(birinin/bir şeyin) lehinde karar vermek	decide in favor of (someone or something) v.
92	Phrasals	(birinden/bir şeyden) yana karar vermek	decide in favor of (someone or something) v.
93	Phrasals	(birine/bir şeye) karar vermek	decide on (someone or something) v.
94	Phrasals	(birinin) aleyhinde resmi bir karar vermek	ring up v.
95	Phrasals	(birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek	find against (someone or something) v.
96	Phrasals	(birinin/bir şeyin) suçlu olduğuna karar vermek	find against (someone or something) v.
97	Phrasals	suçsuz olduğuna karar vermek	find for v.
98	Phrasals	lehine karar vermek	find for v.
99	Phrasals	-den yana karar vermek	find for v.
100	Phrasals	masum bulmak/olduğuna karar vermek	find for v.
101	Phrasals	(birinin) suçsuz olduğuna karar vermek	find for (someone or something) v.
102	Phrasals	(birinin) lehine karar vermek	find for (someone or something) v.
103	Phrasals	(birinden) yana karar vermek	find for (someone or something) v.
104	Phrasals	(birini) masum bulmak/olduğuna karar vermek	find for (someone or something) v.
105	Phrasals	(yarış) son yarışta karar vermek	run off v.
106	Phrasals	arasında karar vermek	judge between v.
107	Phrasals	birine karar vermek	judge between v.
108	Phrasals	mantık kullanarak aksine karar vermek	reason against v.
109	Phrasals	aleyhine/aleyhinde karar vermek	rule against v.
110	Phrasals	(birinin/bir şeyin) aleyhine/aleyhinde karar vermek	rule against (someone or something) v.
111	Phrasals	lehine/lehinde karar vermek	rule for v.
112	Phrasals	(birinin/bir şeyin) lehine/lehinde karar vermek	rule for (someone or something) v.
113	Phrasals	(birinden/bir şeyden) yana karar vermek	rule for (someone or something) v.
114	Phrasals	(bir şeyle) ilgili karar vermek	settle upon (something) v.
Colloquial
115	Colloquial	kura çekerek karar vermek	draw lots v.
116	Colloquial	kura çekerek karar vermek	cast lots v.
117	Colloquial	yazı tura atarak karar vermek	cast lots v.
118	Colloquial	yazı tura atarak karar vermek	draw lots v.
119	Colloquial	harekete geçmeden önce karar vermek/emin olmak	cut out v.
Idioms
120	Idioms	sonunda bir karar vermek	come off the fence v.
121	Idioms	sonunda bir karar vermek	get off the fence v.
122	Idioms	sonunda bir karar vermek	climb off the fence v.
123	Idioms	aleyhine karar vermek	find against someone v.
124	Idioms	birine inanmaya karar vermek	give someone the benefit of the doubt v.
125	Idioms	durup düşünüp yapmamaya karar vermek	think better of v.
126	Idioms	doğaçlama hareket etmek/karar vermek	play by ear v.
127	Idioms	içinden geldiği gibi hareket etmek/karar vermek	play by ear v.
128	Idioms	o an canı nasıl istiyorsa/plansız hareket etmek/karar vermek	play by ear v.
129	Idioms	kafasına göre hareket etmek/karar vermek	play by ear v.
130	Idioms	lehine karar vermek	find for someone v.
131	Idioms	lehine karar vermek	rule in favor of someone v.
132	Idioms	lehine karar vermek	rule for someone v.
133	Idioms	son anda karar vermek	call an audible v.
134	Idioms	yapmamaya karar vermek	think better of v.
135	Idioms	(mahkeme vb) biri hakkında hüküm/karar vermek	pass sentence on someone v.
136	Idioms	karar vermek zorunda bırakmak	force the issue v.
137	Idioms	bir duruma göre karar vermek	take it from there v.
138	Idioms	bir şey yapıp sonrasında nasıl devam edeceğine karar vermek	take it from here/there v.
139	Idioms	eski tecrübelerden veya verilerden yola çıkarak hareket etmek/karar vermek	play the percentage game v.
140	Idioms	bir şeyi yapmamaya karar vermek	knock something on the head [uk] v.
141	Idioms	bir şeyi kendisi yapmaya karar vermek	take it on yourself to do something v.
142	Idioms	bir şeyi kendisi yapmaya karar vermek	take it upon yourself to do something v.
143	Idioms	(bir şeye) karar vermek	pull the trigger (on something) v.
144	Idioms	acele karar vermek	send the helve after the hatchet v.
145	Idioms	düşünmeden karar vermek	send the helve after the hatchet v.
146	Idioms	hemen karar vermek	send the helve after the hatchet v.
147	Idioms	duruma göre karar vermek	call it/them as (one) sees it/them v.
148	Idioms	durumu gözlemleyerek karar vermek	call it/them as (one) sees it/them v.
149	Idioms	duruma bakıp karar vermek	call it/them as (one) sees it/them v.
150	Idioms	duruma göre karar vermek	call it/them like (one) sees it/them v.
151	Idioms	durumu gözlemleyerek karar vermek	call it/them like (one) sees it/them v.
152	Idioms	duruma bakıp karar vermek	call it/them like (one) sees it/them v.
153	Idioms	kura çekerek karar vermek	cast/draw lots v.
154	Idioms	yazı tura atarak karar vermek	cast/draw lots v.
155	Idioms	(birini seçmeye/bir şey yapmaya) kura çekerek karar vermek	cast/draw lots (for something/to do something) v.
156	Idioms	(birini seçmeye/bir şey yapmaya) yazı tura atarak karar vermek	cast/draw lots (for something/to do something) v.
157	Idioms	gerekli olduğuna karar vermek	deem it necessary v.
158	Idioms	(birinin) suçlu olduğuna karar vermek	find (one) guilty v.
159	Idioms	(birinin) masum/suçsuz olduğuna karar vermek	find (one) innocent v.
160	Idioms	(birinin) masum/suçsuz olduğuna karar vermek	find (one) not guilty v.
161	Idioms	ne olacaksa olsun deyip karar vermek	cross the rubicon v.
162	Idioms	ne olacaksa olsun deyip karar vermek	pass the rubicon v.
163	Idioms	(birine/bir şeye) inanmaya karar vermek	give (someone or something) the benefit of the doubt v.
164	Idioms	(bir şeyi) yapmamaya karar vermek	give (something) a pass v.
165	Idioms	(bir şeyi) almamaya/edinmemeye/kullanmamaya karar vermek	give (something) a pass v.
166	Idioms	-in lehine karar vermek	rule in favor of v.
167	Idioms	-den yana karar vermek	rule in favor of v.
168	Idioms	(birinin/bir şeyin) lehine karar vermek	rule in favor of (someone or something) v.
169	Idioms	(birinden/bir şeyden) yana karar vermek	rule in favor of (someone or something) v.
170	Idioms	(birinin) suçlu olup olmadığına karar vermek için jürilik yapmak	sit in judgment of (someone) v.
171	Idioms	birden karar vermek	take it into your head v.
172	Idioms	birden bir şey yapmaya karar vermek	take it into your head to do something v.
Speaking
173	Speaking	karar vermek için üç saatin var	you have three hours to decide expr.
174	Speaking	şu anda karar vermek zorunda değilsin	you don't have to make a decision now expr.
175	Speaking	şu anda karar vermek zorunda değilsin	you don't have to decide right now expr.
Trade/Economic
176	Trade/Economic	yasal açıdan bağlayıcı karar vermek üzere tarafsız kişilerden oluşan bir kurula götürme	arbitration n.
177	Trade/Economic	kura çekerek karar vermek	decide by lot v.
Law
178	Law	(amerikan mahkemelerinde) jüri üyeleri karar vermek üzere müzakerelere çekilmeden önce, yargıcın dava özeti geçip, davayla ilgili hukuk kaidelerini jüriye anlattığı konuşma	charge n.
179	Law	beraatine karar vermek	absolve v.
180	Law	beraatına karar vermek	absolve v.
181	Law	davanın reddine kesin olarak karar vermek	order a peremptory nonsuit v.
182	Law	hatalı karar vermek	misjudge v.
183	Law	karar vermek (mahkeme)	give a ruling v.
184	Law	nafakaya karar vermek	grant the alimony v.
185	Law	karar vermek (mahkeme)	return v.
186	Law	karar vermek (hakim)	rule on v.
187	Law	sokağa çıkma yasağına karar vermek	order a curfew v.
188	Law	suçlu olduğuna karar vermek (jüri)	return a verdict of guilty v.
189	Law	suçsuz olduğuna karar vermek (jüri)	return a verdict of innocent v.
190	Law	suçsuz olduğuna karar vermek	return a verdict of innocent v.
191	Law	suçlu olduğuna karar vermek	return a verdict of guilty v.
192	Law	(bir dava hakkında) karar vermek	dijudicate v.
193	Law	(mahkeme) karar vermek	pass verdict v.
194	Law	beraatine karar vermek	uncharge v.
195	Law	mahkeme itirazı aleyhinde karar vermek	overrule v.
196	Law	hukuki meselede karar vermek	rule v.
197	Law	(akıl hastalığı nedeniyle) kazai usullere uyarak karar vermek	cognosce [scotland] v.
Politics
198	Politics	belirli bir konuda tartışmak ve karar vermek üzere bir araya gelen halk grubu	people's panel n.
199	Politics	erken seçime karar vermek	decide to go for an early election v.
200	Politics	erken seçime karar vermek	decide to hold an early election v.
201	Politics	başka bir devletin yaşanılan bölgeye egemen olmasıyla o devletin vatandaşlığına geçip geçmemeye karar vermek	opt v.
Medical
202	Medical	(hastalığın seyrine, şiddetine karar vermek için) hastayı değerlendirmek	stage v.
Theatre
203	Theatre	antik yunan ve roma tiyatrosunda nihai sonuca karar vermek üzere vinçle sahneye indirilen bir tanrı	deus ex machina n.
Archaic
204	Archaic	(cezaya) önceden karar vermek	predoom v.