planned - Türkisch Englisch Wörterbuch

planned

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "planned" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
planned adj. planlanmış
The war had in fact been planned from the outset, regardless of any developments.
Savaş aslında en başından beri, herhangi bir gelişmeden bağımsız olarak planlanmıştı.

More Sentences
planned adj. planlı
You speak in your document of a planned legal immigration policy.
Belgenizde planlı bir yasal göç politikasından bahsediyorsunuz.

More Sentences
General
planned adj. planlı
We must now proceed in a planned way with their integration.
Şimdi bunların entegrasyonu konusunda planlı bir şekilde ilerlemeliyiz.

More Sentences
planned adj. planlanan
Will the action that is planned be implemented more effectively if it is managed from Brussels?
Planlanan eylem Brüksel'den yönetilirse daha etkili bir şekilde uygulanabilir mi?

More Sentences
Trade/Economic
planned adj. planlı
Does the recognition of life depend on whether it is planned?
Yaşamın tanınması planlı olup olmamasına mı bağlıdır?

More Sentences
planned adj. planlanmış
Mechanisms must, therefore, be planned forthwith to address these situations.
Bu nedenle, bu durumları ele alacak mekanizmalar bir an önce planlanmalıdır.

More Sentences
Technical
planned adj. planlanmış
No appropriations have been set aside and no practical measures have been planned.
Hiçbir ödenek ayrılmamış ve hiçbir pratik önlem planlanmamıştır.

More Sentences
planned adj. planlı
We must now proceed in a planned way with their integration.
Şimdi entegrasyon konusunda planlı bir şekilde ilerlemeliyiz.

More Sentences
General
planned adj. tasarlanmış
planned adj. hesaplı
planned adj. amaçlanan
planned adj. tasarlanan
planned adj. hedeflenen
Ottoman Turkish
planned adj. mutasavver

Bedeutungen, die der Begriff "planned" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 87 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
well planned adj. iyi planlanmış
This was all a well planned marketing campaign.
Bunların tamamı iyi planlanmış bir tanıtım kampanyası idi.

More Sentences
as planned adv. planlandığı şekilde
Accession negotiations with Cyprus are proceeding as planned.
Kıbrıs ile katılım müzakereleri planlandığı şekilde ilerlemektedir.

More Sentences
Trade/Economic
planned economy n. planlı ekonomi
This provides an historic opportunity to get rid of the EU's failed planned economy.
Bu, AB'nin başarısız planlı ekonomisinden kurtulmak için tarihi bir fırsat sunmaktadır.

More Sentences
General
planned development n. planlı kalkınma
planned urbanisation n. planlı şehirleşme
planned urbanization n. planlı kentleşme
planned urbanization n. planlı şehirleşme
planned urbanization n. düzenli kentleşme
planned urbanization n. düzenli şehirleşme
planned urbanisation n. düzenli kentleşme
planned urbanisation n. düzenli şehirleşme
planned urbanisation n. planlı kentleşme
non-planned urbanization n. evrimleşemeyen karmaşıklık
non-planned urbanization n. çarpık şehirleşme
a planned visit n. planlanmış ziyaret
priorities and planned actions n. öncelikler ve planlanan eylemler
planned work n. planlı çalışma
planned study n. planlı çalışma
planned community n. belli bir sınıfa ait insanlar için ayrılan yerleşim bölgesi
planned life n. planlı hayat
planned airlift requests n. hava ikmal talebi
be planned v. tasarlanmak
be planned v. planlı olmak
be planned v. planlı hareket etmek
ill-planned adj. kötü planlanmış
in a planned way adv. planlı bir şekilde
Phrases
things may not go as planned expr. her şey planlandığı gibi gitmeyebilir
things may not go as planned expr. evdeki hesap çarşıya uymaz
things may not go as planned expr. işler planlandığı gibi gitmeyebilir
Speaking
this is not the way that i planned it expr. bunu böyle planlamamıştım
did everything go as planned? expr. her şey planlandığı gibi mi oldu?
everything is going as planned expr. her şey planlandığı gibi gidiyor
things don't go as planned expr. işler planlandığı gibi gitmiyor
my career hasn’t really gone as planned expr. kariyerim hiç de planladığım şekilde ilerlemedi
Trade/Economic
planned obsolescence n. bilinçli eskitme
centrally planned economy n. devlet güdümlü ekonomi
planned economy n. devlet güdümlü ekonomi
planned divestment n. işletmeyi planlı olarak kapatma
centrally planned economies n. merkezi planlı ekonomiler
centrally planned capitalism n. merkezi planlı kapitalizm
centrally planned socialism n. merkezi planlı sosyalizm
planned interview n. önceden planlanmış karşılıklı görüşme
planned aggregate demand n. planlanmış toplam talep
planned investment n. planlanmış yatırım
planned interview n. planlı mülakat
planned expenditure n. planlı masraf
planned obsolescence n. planlı eskime
planned expenditure n. planlı gider
planned shopping center n. planlı alışveriş merkezi
planned development n. planlı kalkınma
planned investment n. planlı yatırım
planned obsolescence n. planlı eskitme
projects planned n. planlanan projeler
planned expenditure n. planlı harcama
planned trainings n. planlanmış eğitimler
centrally planned economies n. sosyalist ülke ekonomileri
Politics
planned parenthood n. aile planlaması derneği
Technical
pre-planned long term use n. önceden planlanan uzun süreli kullanım
planned delivery n. planlanan teslim süresi
planned stage construction n. planlanmış kademeli inşaat
planned target (nuclear) n. planlanan nükleer hedef
planned targets n. planlanmış hedefler
planned targets n. operasyon bölgesinde mevcut hedefler
Computer
other planned adj. diğer planlanmış
Telecom
planned information products n. planlı bilgi ürünleri
Construction
planned start date n. planlanan başlangıç tarihi
planned finish date n. planlanan bitiş tarihi
Automotive
planned obsolescence n. planlı olarak demode hale getirme
Aeronautic
planned track n. planlanan güzergah
Marine
planned depth n. tasarlanan su derinliği
Medical
planned cesarean section n. planlı sezaryen ameliyatı
planned treatment n. planlı tedavi
planned cs n. planlı sezaryen ameliyatı
Psychology
theory of planned behavior n. planlı davranış teorisi
Forestry
planned fire n. planlanmış yangın
Education
planned curriculum change n. planlı müfredat değişikliği
Environment
non-planned urbanization n. çarpık kentleşme
on-going and planned construction works n. devam eden ve planlanan inşaat işleri
planned special exposure n. planlanmış maruz kalma
Military
partially planned movement n. kısmen planlanmış intikal
planned obligated space n. planlanmış boş depolama sahası
planned experience n. planlanmış deneyim
planned resupply n. planlanmış yeniden ikmal
planned experience n. planlı deneyim
planned resupply n. planlanmış bütünleme ikmali
planned target n. planlanmış hedef
fully planned movement n. tam planlı intikal