safe - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

safe

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "safe" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 39 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
safe adj. güvenilir
safe adj. emniyette
safe adj. tehlikesiz
safe adj. emniyetli
safe adj. güvende
safe adj. güvenli
General
safe n. çelik kasa
safe n. kasa
safe n. depo
safe n. muhafaza yeri
safe n. zararlı haşarattan ve hava şartlarından korunması için havalandırılan veya soğutulan sandık veya dolap
safe n. çatı teknesi veya küvet gibi bir tesisatın altında yer alan su toplama haznesi
safe adj. muhakkak
safe adj. güvenlikte
safe adj. mahfuz
safe adj. kesin
safe adj. korkusuz
safe adj. sağlam
safe adj. güvencede
safe adj. tehlikesiz
safe adj. salim
safe adj. emniyette
safe adj. emin ellerde
safe adj. güvenceli
safe adj. emin ellerde
safe adv. emniyetle
safe adv. güvencede olarak
safe adv. sağ salim
safe adv. güvenle
Colloquial
safe n. kondom
Trade/Economic
safe n. kasa
Technical
safe n. kasa
safe adj. emin
safe adj. emniyetli
safe adj. koruyucu
Military
safe adj. emniyette
Baseball
safe adj. kaleye ulaşmayı başaran
safe adj. vurucuyu kaleye ulaştıran
Ottoman Turkish
safe adj. masun

Bedeutungen, die der Begriff "safe" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
safe deposit box n. çelik kasa
a safe politician n. güvenilir bir politikacı
safe period n. güvenli dönem
safe deposit box n. özel müşteri kasası
a safe neighborhood n. emniyetli bir mahalle
render safe procedure n. güvenli hale getirme işlemi
safe box n. para kasası
safe conduct n. geçiş izni
safe vault n. çelik kasa
a safe building n. sağlam bir bina
safe deposit box n. kiralık kasa
safe arrival n. sağ salim varış
safe custody n. saklama
safe drive n. güvenli sürüş
safe heating n. güvenli ısınma
safe access n. güvenli erişim
safe usage n. güvenli kullanım
safe use n. güvenli kullanım
safe sexuality n. güvenli cinsellik
safe sex n. güvenli cinsellik
jewelry safe n. mücevher kasası
safe harbor n. sığınacak liman
safe harbour n. sığınacak liman
safe haven n. sığınacak liman
safe-deposit boxes in ottoman empire n. teavün sandıkları
safe-blower n. kasa hırsızı
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf sandığı
safe-deposit box n. kiralık kasa
safe-deposit n. değerli eşyaların saklanması için temin edilen kasa
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf kesesi
safe-deposit n. kiralık kasa
safe-deposit n. banka kasası
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf vakfı
safe-deposit boxes in ottoman empire n. orta sandıkları
safe-breaker n. kasa hırsızı
safe-deposit box n. bankadaki kiralık kasa
safe-deposit n. kasa
safe area n. güvenilir alan
safe area n. güvenlikli alan
safe area n. güvenli alan
safe-deposit box n. (bankada) kiralık kasa
safe arrival n. salimen ulaşma
safe arrival n. sağ salim ulaşma
safe arrival n. sağ salim varma
crime (safe) haven n. suç cenneti
safe passage n. güvenli geçiş
safe shot n. güvenli vuruş
safe entry n. güvenli giriş
safe entry n. emin giriş
safe sex n. güvenli seks
safe sex n. korunmalı seks
meat safe n. et dolabı
safe flight n. güvenli uçuş
combination to the safe n. kasanın şifresi
diamond safe n. elmas kasası
iron safe n. demir kasa
steel safe n. çelik kasa
a safe neighbourhood n. güvenli bir mahalle
combination safe n. şifreli kasa
a safe neighborhood n. güvenli bir muhit
safe word n. güvenlik sözcüğü
safe word n. anahtar kelime
safe word n. bir tür şifre olarak kullanılan kelime
safe driver n. güvenli sürücü
room safe n. oda kasası
safe room n. güvenli oda
cash safe n. nakit kasası
oven-safe dessert cup n. fırına dayanıklı tatlı kasesi
secret safe n. gizli kasa
hidden safe n. gizli kasa
safe yield n. emniyetli verim
safe-keeping n. himaye
safe-keeping n. emniyet
safe-keeping n. korunma
safe-keeping n. koruma
safe-keeping n. emniyetli koruma
safe-keeping n. emniyetli korunma
fail-safe n. arızayı tümüyle önleyen şey
fail-safe n. bir şeyi bozulma korumalı yapan cihaz veya önlem
safe person n. güvenli kişi
safe person n. güven hissi veren kişi
pie safe n. telli mutfak dolabı
safe sports n. güvenli sporlar
make safe v. güvenli hale getirmek
play it safe v. riske girmemek
make safe v. emniyet altına almak
make safe v. sağlam kazığa bağlamak
play safe v. riske girmemek
play it safe v. sağlama almak
break a safe v. kasa soymak
make safe v. sağlama bağlamak
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
make something safe v. güvenli kılmak
render something safe v. güvenli kılmak
make a safe landing v. güvenli bir iniş yapmak
make the bomb safe v. bombayı etkisiz hale getirmek
safe oneself v. kendini emniyete almak
play safe v. kendini emniyete almak
be on the safe side v. kendini emniyete almak
be in safe v. güvende olmak
be safe v. güvende olmak
feel safe v. güvende olmak
wish safe receipt v. iyi şans dilemek
wish safe arrival v. iyi şans dilemek
be in safe hands v. emin ellerde olmak
be safe from v. bir şeyden azade olmak
be safe from v. bir şeyden korunmak
be safe from v. güvende olmak
arrive safe v. kazasız varmak
arrive safe v. salimen varmak
arrive safe v. sağ salim varmak
feel safe v. güvende hissetmek
keep safe from v. -den sakınmak
keep safe from v. -den korumak
want to be safe v. güvende olmak istemek
ensure a safe operation v. emniyetli çalışma sağlamak
maintain a safe following distance v. takip mesafesini korumak
arrive safe and sound v. kazasız belasız varmak
play it safe v. sağlamcı davranmak
bring someone back safe v. birini sağ salim getirmek
be fire safe v. yangında güvende olmak
safe [obsolete] v. emniyet altına almak
safe [obsolete] v. sağlam kazığa bağlamak
safe [obsolete] v. güvenli hale getirmek
fail-safe v. arıza durumunda güvenli moda dönmek
fail-safe v. bozulma korumalı cihazla donatmak
safe and sound adj. sapasağlam
safe and sound adj. salimen
safe and sound adj. sağ salim
safe and sound adj. kazasız belasız
fail safe adj. bozulmaya dayanıklı
fail-safe adj. tedbirli
dishwasher-safe adj. bulaşık makinesinde yıkanabilir
eye-safe adj. göz için güvenli
safe for people adj. insanlar için güvenli
safe and secure adj. güvenli ve emin
food safe adj. yiyecek maddeleri için uygun veya güvenli
safe from danger adj. güvende
microwave-safe adj. mikrodalgada kullanılabilir
microwave-safe adj. mikrodalga fırında kullanım için uygun
microwave-safe adj. mikrodalgaya uygun
safe [uk] adj. mükemmel
safe [uk] adj. harika
safe-deposit adj. değerli eşyaların emniyetini sağlayan
fail-safe adj. başarısızlık ihtimali bulunmayan
fail-safe adj. sorunsuz
quite safe adj. oldukça güvenli
quite safe adj. oldukça güvenilir
quite safe adj. oldukça güvende
in safe hands adv. emin ellerde
in safe adv. güvenle
for safe keeping adv. emaneten
on the safe arrival adv. sağ salim varışta
in a safe manner adv. güvenli bir şeklide
safe from prep. korunmuş
safe from prep. tehlikeden uzak
safe from prep. güvenli
safe from prep. güven altında
safe journey! interj. iyi yolculuklar!
Phrases
better safe than sorry expr. eşeği sağlam kazığa bağla
better safe than sorry expr. eşeği sağlam kazığa bağlamalı
to be on the safe side expr. işi sağlama/garantiye almak için
to be on the safe side expr. ne olur ne olmaz diye
to be on the safe side expr. sonradan sıkıntı olmasın diye
gras (generally recognized as safe) abrev. genellikle emniyetli kabul edilen
gras (generally regarded as safe) abrev. genellikle emniyetli kabul edilen
Proverb
better safe than sorry üzülmektense tedbirli olmak iyidir
better safe than sorry üzgün olmaktansa tedbirli olmak daha iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] pişman olacağına sağlamcı davran
better safe than sorry korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better safe than sorry sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
better safe than sorry pişman olacağına sağlamcı davran
it's better to be safe than sorry korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
it's better to be safe than sorry sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
it's better to be safe than sorry pişman olacağına sağlamcı davran
Colloquial
a safe place n. güvenli bir yer
be on the safe side v. ayağını sağlam tahtaya basmak
play it safe v. dikkatli davranmak
play safe v. dikkatli davranmak
play it safe v. dikkat etmek
play safe v. dikkat etmek
be on the safe side v. güvenlikte olmak
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
be on the safe side v. kendini güvenceye almak
play safe v. risk almaktan kaçınmak
be on the safe side v. riski göze almamak
play it safe v. riskleri göze almamak
play safe v. riskleri göze almamak
play it safe v. risk almaktan kaçınmak
play safe v. tehlikelerden kaçınmak
be on the safe side v. temkinli olmak
be on the safe side v. tedbiri elden bırakmamak
play it safe v. tehlikelerden kaçınmak
play it safe v. temkinli davranmak
play it safe v. ihtiyatlı davranmak
we’ll be safe as long as we stay together expr. birlikte olduğumuz sürece güvende olacağız
drive safe expr. dikkatli sürün
it’s safe to say that the crisis period is over expr. kriz döneminin bittiğini söyleyebiliriz
open the safe expr. kasayı aç
drive safe expr. (arabayı) dikkatli kullan
(just) to be safe expr. (sadece) önlem olarak
(just) to be safe expr. (sadece) tedbir olarak
(just) to be safe expr. (sadece) emin olmak için
(just) to be safe expr. (sadece) ne olur ne olmaz diye
(just) to be safe expr. (sadece) işi şansa bırakmamak için
(just) to be safe expr. (sadece) garanti olsun diye
Idioms
a safe bet n. mantıklı bir tercih
a safe bet n. iyi bir tercih
a safe bet n. en iyisi
a safe bet n. daha garanti bir tercih
a safe bet n. daha mantıklı bir tercih
a safe bet n. daha iyi bir tercih
a safe bet n. en akıllıcası
a safe bet n. en mantıklı olanı
a safe bet n. olası
a safe bet n. olması muhtemel
a safe bet n. mümkün
a safe bet n. büyük ihtimalle
safe hands n. emin eller
a safe bet n. elde bir
a safe pair of hands n. güvenilir kişi
a safe pair of hands n. güvenilir bir çift el
a safe pair of hands n. işini iyi ve temiz yapan kişi
a safe bet n. kazanma şansı çok yüksek
a safe pair of hands [uk] n. güvenilir eller
be on the safe side v. (işi) garantiye almak (için)
be safe in the knowledge that v. -den emin olmak
be safe in the knowledge that v. -in bilgisiyle rahatlatılmak
be safe in the knowledge that v. -i bilmenin güvencesi altında
be as safe as fort knox v. kale gibi sağlam olmak
be as safe as fort knox v. kale gibi güvenli olmak
be as safe as fort knox v. hırsızlara karşı kale gibi olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. koruma altında olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. evinde gibi güvenli/güvende olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. son derece güvenli olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. son derece güvende olmak
be as safe as fort knox v. kale gibi sağlam olmak
be as safe as fort knox v. kale gibi güvenli olmak
be as safe as fort knox v. hırsızlara karşı güvenli olmak
be as safe as fort knox v. tamamen sağlamda/güvende olmak
safe as houses adj. son derece güvenli
safe as houses adj. son derece güvende
safe and sound adv. sağ salim
just to be on the safe side expr. her halukarda
as safe as houses expr. insanın evi gibi emniyetli
better safe than sorry expr. korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
just to be on the safe side expr. ne olur ne olmaz
better to be safe than sorry expr. korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
to be safe expr. ne olur ne olmaz
better to be safe than sorry expr. pişman olacağıma sağlamcı davranayım
better safe than sorry expr. pişman olacağıma sağlamcı davranayım
as safe as houses expr. son derece güvenli
as safe as houses expr. son derece güvende
safe in the knowledge that... expr. -i bilmenin verdiği rahatlıkla
safe in the knowledge that... expr. -i bilmenin verdiği güvenle
(someone's) secret is safe with (one) expr. (birinin) sırrı (birinde) güvende
(someone's) secret is safe with (one) expr. (birinin) sırrı (birinde) saklı
(someone's) secret is safe with (one) expr. (biri birinin) sırrını kimseye söylemez
on the safe side expr. ihtiyatlı
on the safe side expr. güvenlikte
on the safe side expr. güvende
on the safe side expr. temkinli
on the safe side expr. tedbirli
on the safe side expr. işini sağlama almış
on the safe side expr. işini garantiye almış
Speaking
have a safe trip n. hayırlı yolculuklar
it's not safe here expr. burası güvenli değil
it is safe to say that expr. demek yerindedir
you are safe! expr. güvendesin!
you'll be safe expr. güvende olacaksın
someplace safe expr. güvenli bir yer
have a safe journey expr. hayırlı yolculuklar
somewhere safe expr. güvenli bir yer
have a safe journey expr. iyi yolculuklar
just to be on the safe side expr. işi sağlama almak için
have a safe flight expr. iyi/hayırlı uçuşlar
have a safe trip expr. iyi yolculuklar
what makes you think you're going to be safe there? expr. orada güvende olacağını düşündüren ne?
I'll take you someplace safe expr. seni güvenli bir yere götüreceğim
he just wants you to be safe expr. sadece güvende olmanı istiyor
I'll take you someplace safe expr. sizi güvenli bir yere götüreceğim
put the money someplace safe expr. parayı güvenli bir yere koy
the streets are not safe expr. sokaklar tekin değil
your secret is safe with me expr. sırrın bende güvende
I think we're safe expr. sanırım güvendeyiz
I played it safe expr. sağlamcı davrandım
the streets are not safe expr. sokaklar güvenli değil
your secret's safe with us expr. sırrın bizde güvende
we're totally safe expr. tamamen güvendeyiz
have a safe trip expr. yolunuz açık olsun
have a safe journey expr. yolunuz açık olsun
be safe and healthy expr. sağlıkla ve güvende kalın
Trade/Economic
night safe n. bankanın dış kısmına yapılmış ve banka kapalıyken de para yatırılabilen kasa
safe conduct n. aman tezkeresi
safe custody receipt n. ardiye makbuzu
safe-deposit n. banka kasası
safe-deposit box n. banka kasası
safe deposit box n. bankada özel müşteri kasası
safe vault n. çelik kasa
safe custody n. depo
safe custody charge n. depo ücreti
safe deposit n. değerli eşya saklamak için kullanılan yer
safe estimate n. doğru tahmin
safe box n. emanet kasa
safe stowage n. emin istif
safe deposit company n. emanet işleri ile uğraşan şirket
safe deposit box n. emanet kasa
safe deposit company n. emanet şirketi
safe investment n. emin yatırım
safe custody n. emanet
safe conduct n. geçiş izni
night safe n. gece kasası
safe custody n. gözetim hakkı
safe port n. güvenli liman
safe product n. güvenli ürün
safe work method statement n. güvenli çalışma yöntemi beyanı
safe working conditions n. güvenli çalışma koşulları
safe harbour n. güvenli liman
safe conduct n. himaye belgesi
safe guards n. himaye
safe guards n. ihtiyat
not safe for work (nsfw) n. iş için güvenli değil
safe custody n. kasa
safe-deposit box n. kasa
safe-deposit n. kasa
safe deposit n. kasa dairesi
safe hiring n. kasa kiralama
safe custody charges n. kasa muhafaza ücreti
safe-deposit n. kiralık kasa
safe bill n. kesin değer
safe deposit box n. kiralık kasa
safe custody n. kiralık kasa
safe-deposit box n. kiralık kasa
home safe n. kumbara
safe guards n. koruma
safe guards protection n. koruyucu önlemler
home safe n. özel ev kasası
safe bill n. sağlam senet
safe custody charge n. saklama ücreti
safe conduct n. seyahat tezkeresi
safe guards n. teminat
nearest safe port en n. yakın korunma limanı
safe harbors n. yasal ayrıcalıklar
safe conduct n. yolculuk için verilen güvenli geçiş izni
safe conduct n. yol tezkeresi
safe working at heights n. yüksekte güvenli çalışma
Law
safe conduct n. aman tezkeresi
safe conduct n. geçiş izni
minimum common list of third countries as safe countries of origin n. güvenli menşe ülke olarak üçüncü ülkelerin asgari ortak listesi
procedures and principles regarding the safe use of the internet n. internetin güvenli kullanımına İlişkin usul ve esaslar
safe pledge n. mahkemede hazır bulunma kefaleti
safe conduct n. seyahat tezkeresi
safe paper n. temiz kağıdı
safe custody n. vedia
safe conduct n. yol izni
letter of safe conduct n. yol tezkeresi
safe house n. güvenli ev
safe house n. istihbarat ajansı veya gizli grubun saklandığı ev
safe-pledge n. mahkemede hazır bulunma kefaleti
Politics
safe conduct n. geçiş izni
safe disposal of non-recoverable waste and residues n. geri kazanımsız atıkların güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi
safe product n. güvenli ürün
safe country of origin n. güvenli menşe ülke
letter of safe conduct n. güvenli geçiş belgesi
safe third country n. güvenli üçüncü ülke
safe zone n. güvenlik bölgesi
safe zone n. güvenli bölge
committee on safe seas and prevention of pollution from ships n. güvenli denizler ve gemilerden kaynaklanan kirliliğin önlenmesi komitesi
safe seat n. mecliste gelecekteki seçimle yine aynı partinin alacağı kesin olan koltuk
Insurance
safe arrival n. salimen varış
Tourism
safe deposit box n. kasa
safe-conduct pass n. pasavan
Media
sfw (safe for work) expr. toplu yerde açabilirsin
Technical
fail-safe system n. arıza güvenlik sistemi
fail-safe control n. arıza güvenlik denetimi
fail safe n. arızalara karşı otomatik tertibatı olan mekanizma
safe design load n. emniyetli dizayn yükü
safe pile load n. emniyetli kazık yükü
safe load n. emniyetli yük
safe yield n. emniyetli randıman
safe working load n. emniyetli çalışma yükü
safe bearing value n. emniyetli taşıma değeri taşıma gücü
safe working level n. emniyetli çalışma seviyesi
safe allowable n. emniyetli taşınacak yük
safe bearing capacity n. emniyetli taşıma kapasitesi
safe limit n. emniyet sınırı ara çeki
safe driving distance n. fren mesafesi
safe handling and storage of gas cylinders n. gaz tüplerinin emniyetli taşınması ve depolanması
safe-conduct n. geçiş izni
safe stress n. güvenli gerilim
safe working methods n. güvenli çalışma yöntemleri
safe operating conditions n. güvenli çalıştırma koşulları
safe range n. güvenli bölge
safe working procedures n. güvenli çalışma yöntemleri
safe yield n. güvenli verim
safe coefficient n. güvenli katsayı
safe working load n. güvenli iş yükü
safe use n. güvenli kullanım
safe load n. güvenli yük
safe limit n. güvenlik limiti
safe load n. güvenle taşınabilir yük
safe stress n. güvenlik gerilimi
power cut safe time n. güç kesintisinden koruma süresi
safe shutdown earthquake n. güvenli kapama depremi
safe functionality n. güvenli işlevsellik
safe working pressure n. güvenli çalışma basıncı
safe-fail n. hatanın kötü sonuca yol açmaması
safe shutdown earthquake n. i güvenli kapatma depremi
safe monitoring of the process n. işlemin güvenle izlenmesi
safe load n. izin verilen yük
safe load n. izin verilebilir yük
fracture safe design n. kırılma güvenceli tasarım
intrinsically safe electrical apparatus n. kendinden emniyetli elektrik malzemesi
intrinsically safe electrical systems n. kendinden güvenlikli elektriksel sistemler
intrinsically safe systems n. kendinden güvenlikli sistemler
composite hard plate safe n. kompozit yüzeyli kasa
safe access to machines n. makinelere emniyetli erişim
safe bearing capacity n. müsaade edilen taşıma gücü
meteor safe wall n. meteor emniyet duvarı
safe use of medical laser equipment n. tıbbi lazer donanımın güvenli kullanımı
meat safe n. telli dolap
hero safe ordnance n. hero güvenli teçhizat
fail safe adj. arızaya karşı emniyetli
safe against sliding adj. kaymaya karşı emniyetli dayanıklı
safe against sliding adj. kaymaya karşı güvenli
safe against sliding adj. kaymaz
safe-for-hot-work adj. sıcak çalışma için güvenli
Computer
safe mode with network support n. ağ desteği ile güvenli kip
safe mode with networking n. ağ desteği ile güvenli mod
fail-safe boot n. başarısız-güvenli önyükleme
safe mode warning n. güvenlik kipi uyarısı
safe array n. güvenli dizi
safe mode n. güvenli mod
safe message n. güvenli mesaj
safe mode n. güvenlik modu
safe transaction technology n. güvenli işlem teknolojisi
safe recovery n. güvenli kurtarma
safe mode n. güvenli kip
fail safe interrupt n. korumalı işkesme
fail safe n. kusurönler
safe mode command prompt only n. sadece güvenli kip komut istemi
browser safe n. tarayıcıya göre değişmeyen
safe surfing n. internette dolaşırken bilgisayarı korumak için güvenlik tedbirleri alma
not safe for life (nsfl) n. yaşam için uygun değil
not safe for life (nsfl) n. gönderilenin rahatsız edici içerik olduğunu ve dikkatli açılması gerektiğini belirten uyarı ifadesi
fail safe adj. aksamadan bağışık
mark as safe expr. güvenli olarak işaretle
Informatics
fail-safe adj. aksamaya bağışık
fail-safe adj. bozulma korumalı
Telecom
fail safe n. arıza güvenliği
safe and fast encryption routine n. güvenli ve hızlı şifreleme yordamı
fail safe adj. aksamaya bağışık
fail safe adj. bozulma korumalı
Electric
intrinsically safe circuits n. kendinden güvenlikli devreler
Textile
environmentally safe n. çevre açısından güvenli
safe carpet razor n. halı tiraş makinesi
Construction
wall safe n. duvar kasası
Lighting
intrinsically safe luminaire n. kendinden emniyetli aydınlatma
Furniture
coolgardie safe n. (avustralya'da) yiyecekleri soğuk tutan bez duvarlı dolap
Automotive
abs front fail-safe relay n. abs ön arızaya karşı emniyet rölesi
fail-safe system n. arızaya karşı güvenli düzen
ecm fail-safe back-up functions n. ecm arızaya karşı emniyet
safe stopping distance n. güvenli duruş mesafesi
safe speed n. güvenli hız
safe driving n. güvenli sürüş
safe and intelligent mobility n. güvenli ve akıllı hareketlilik
pre-safe sound n. priseyf saund
pre-safe impulse side n. ön emniyetli darbe tarafı
Railway
maximum safe speed n. maksimum güvenli hız
Aeronautic
fail safe structure n. arıza emniyetli yapı
minimum safe altitude n. asgari emniyet irtifası
fail safe system n. arıza emniyet sistemi
safe altitude n. emniyetli yükseklik
fail-safe n. bozulmaya dayanıklı mekanizma
minimum safe altitude n. minimum emniyetli uçuş
fail safe adj. arıza emniyetli
fail safe adj. arızalara karşı otomatik tedribatı olan
Marine
safe manning document n. asgari adamla donatma sertifikası
minimum safe manning certificate n. asgari seviyede güvenli gemici tayin belgesi
safe berth n. emin rıhtım
safe port n. emin liman
minimum safe manning certificate n. gemi adamı donatımında asgari emniyet belgesi
minimum safe manning certificate n. gemi adamları donatımında asgari emniyet belgesi
safe harbor statement n. güvenli liman beyanı
safe anchorage n. güvenli demirleme yeri
safe port n. güvenli liman
safe harbour statement n. güvenli liman beyanı
safe stress n. hasara yol açmayan güvenli gerilme
safe arrival n. salimen varış
Medical
safe weaning n. güvenli ayrılma
safe disposal of cells n. hücrelerin zararsız bir biçimde ortadan kaldırılması
Food Engineering
healthy and safe foods n. sağlıklı ve güvenilir gıdalar
generally recognized as safe adj. genellikle güvenilir kabul edilen
Marine Biology
safe biological limit n. güvenli biyolojik sınır
Social Sciences
safe space n. üniversite veya kolej gibi kurumlarda ötekileştirilen toplulukların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri kucaklayıcı ortam
Environment
minimum nuclear safe distance n. asgari nükleer güvenlik mesafesi
safe groundwater reserve n. emniyetli yeraltı suyu rezervi
safe shutdown earthquake n. emniyetli durdurma depremi