|
- The vote on this item will take place tomorrow at noon.
- Bu maddeye ilişkin oylama yarın öğle saatlerinde yapılacaktır.
- The vote will be taken at noon tomorrow.
- Oylama yarın öğlen yapılacak.
- The vote will take place at noon.
- Oylama öğle saatlerinde yapılacaktır.
- The vote will be taken tomorrow at noon.
- Oylama yarın öğlen saatlerinde yapılacak.
- The vote will be taken at noon.
- Oylama öğlen saatlerinde yapılacaktır.
- The vote will be at noon today.
- Oylama bugün öğlen yapılacak.
- The vote will be taken tomorrow at noon.
- Oylama yarın öğlen saatlerinde yapılacaktır.
- The vote will take place today at noon.
- Oylama bugün öğlen yapılacak.
- The vote will be taken at noon on Wednesday.
- Oylama Çarşamba günü öğlen saatlerinde yapılacaktır.
- The vote will take place tomorrow at noon.
- Oylama yarın öğlen yapılacak.
- The vote will be tomorrow at noon.
- Oylama yarın öğlen yapılacak.
- The vote will be at noon tomorrow.
- Oylama yarın öğlen yapılacak.
- The vote will be taken tomorrow at noon.
- Oylama yarın öğlen yapılacak.
- The vote will be taken on Wednesday at noon.
- Oylama Çarşamba günü öğlen saatlerinde yapılacaktır.
- Tom is due to come at noon.
- Tom'un öğlen gelmesi gerekiyor.
- Be there at noon.
- Öğleyin orada ol.
- The ship will set sail at noon.
- Gemi öğlen yola çıkacak.
- I'll come at noon to pick you up.
- Öğlen gelip seni alacağım.
- We stopped working at noon.
- Öğlen çalışmayı bıraktık.
- We have lunch at noon.
- Öğle vaktinde öğle yemeği yiyoruz.
- The bell rings at noon.
- Zil, öğle saatinde çalar.
- Will it start snowing at noon or later?
- Kar öğlen mi yağmaya başlayacak yoksa daha sonra mı?
- The meeting came to an end at noon.
- Toplantı öğleyin sona erdi.
- He'll come at noon.
- Öğlen gelecek.
- Tom's shift begins at noon.
- Tom'un vardiyası öğlen başlıyor.
- Be there at noon.
- Öğleyin orada olun.
- We had lunch at noon.
- Biz öğleyin öğle yemeği yedik.
- We will get to Tokyo Station at noon.
- Öğleyin Tokyo İstasyonu'na varacağız.
- The event starts at noon.
- Etkinlik öğlen başlar.
- I have an appointment with him at noon.
- Öğlen onunla bir randevum var.
- I have an appointment with him at noon.
- Onunla öğlen randevum var.
- Tom's shift begins at noon.
- Tom'un vardiyası öğlen 12'de başlıyor.
- He'll come at noon.
- O, öğleyin gelecek.
- We are to meet at noon.
- Biz öğleyin buluşacağız.
- I have an appointment with him at noon.
- Öğlen onunla randevum var.
- I'll be off duty at noon on Saturday.
- Cumartesi öğlen mesaim bitecek.
- I start at noon.
- Öğlen başlıyorum.
- I'll pick you up at noon.
- Seni öğlen alırım.
- He is due to come at noon.
- Öğlen gelecekti.
- Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.
- Peynir sabah altın, öğleden gümüş, akşam kurşundur.
- We usually eat our biggest meal of the day at noon.
- Biz günün en büyük yemeğini genellikle öğleyin yeriz.
- We've eaten pizza and chicken at noon.
- Öğlen pizza ve tavuk yedik.
- I'm starting at noon.
- Ben de öğlen başlıyorum.
- She should be there at noon.
- Öğlen orada olmalıydı.
- I woke up at noon.
- Öğlen uyandım.
- We will get to Tokyo Station at noon.
- Öğlen Tokyo İstasyonu'na varırız.
- The meeting came to an end at noon.
- Toplantı öğlen sona erdi.
- The bell rings at noon.
- Zil, öğlen çalıyor.
- At noon, I have lunch with my classmates.
- Öğlenleyin sınıf arkadaşlarımla öğle yemeği yiyorum.
- I'll call you at noon.
- Seni öğlen arayacağım.
- He wakes up at noon.
- Öğlen uyanır.
- We began our work at noon.
- İşimize öğlen başladık.
- He told me to be here at noon.
- Öğlen burada olmamı söyledi.
- Tell him to call me tomorrow at noon.
- Yarın öğlen beni aramasını söyle.
- The ship will set sail at noon.
- Gemi, öğlen hareket edecektir.
- Tell him to call me tomorrow at noon.
- Ona yarın öğlen beni aramasını söyle.
- He is due to come at noon.
- Öğlen gelecek.
- Tom begins his shift at noon.
- Tom'un vardiyası öğlen başlıyor.
- She should be there at noon.
- O, öğleyin orada olmalı.
- I'll call you at noon.
- Ben öğleyin sizi ararım.
- Be there at noon.
- Öğlen orada ol.
- I start at noon.
- Öğlen başlarım.
- The flight is expected to arrive at noon.
- Uçağın öğle saatlerinde gelmesi bekleniyor.
- He comes at noon.
- Öğlen geliyor.
- Tickets are $13, $30, and $33, and go on sale Monday at noon.
- Biletler 13, 30 ve 33 dolar ve Pazartesi öğlen satışa çıkıyor.
- I have lunch at noon with my friends.
- Öğlen arkadaşlarımla yemek yiyeceğim.
- The show starts at noon.
- Gösteri öğleyin başlar.
- I'll come at noon to pick you up.
- Seni almak için öğleyin geleceğim.
- I'll be off duty at noon on Saturday.
- Cumartesi öğleyin izinli olacağım.
- Be there at noon.
- Öğle vakti orada olun.
- He told me to be here at noon.
- O, bana öğleyin burada olmamı söyledi.
- I have lunch at noon with my friends.
- Öğleyin arkadaşlarımla birlikte öğle yemeği yerim.
- We are to meet at noon.
- Öğlen buluşacağız.
- I have an appointment with him at noon.
- Öğleyin onunla bir randevum var.
- The voting began again at noon.
- Oylama öğlen tekrar başladı.
- We stopped working at noon.
- Öğleyin çalışmayı bıraktık.
- The family had its dinner at noon.
- Aile akşam yemeğini öğlen yedi.
- What goes on four legs in the morning, two legs at noon, and three legs in the evening?
- Sabah dört ayak, öğlen iki ayak ve akşam üç ayak üzerinde giden nedir?
- We usually eat our biggest meal of the day at noon.
- Günün en büyük yemeğini genellikle öğlen yeriz.
- At noon, I have lunch with my classmates.
- Öğlen sınıf arkadaşlarımla yemek yiyeceğim.
- Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.
- Peynir sabah altın, öğlen gümüş, akşam kurşundur.
- The show starts at noon.
- Gösteri öğlen başlıyor.
- Tell her to come at noon.
- Ona öğleyin gelmesini söyle.
- I woke up at noon.
- Ben öğleyin uyandım.
- Tell her to come at noon.
- Ona öğlen gelmesini söyle.
- We will probably arrive at Tokyo station at noon.
- Muhtemelen öğlen Tokyo istasyonuna varacağız.
- We began our work at noon.
- İşimize öğleyin başladık.
Show More (84)
|