background - English Turkish Sentences
English Turkish
background arka plan n., adj.
  • It is this background that makes it urgently necessary to complete this chapter of history.
  • İşte bu arka plan, tarihin bu bölümünün acilen tamamlanmasını gerekli kılmaktadır.
  • I can never promise that there will be no political background.
  • Hiçbir zaman siyasi bir arka plan olmayacağına dair söz veremem.
  • Against this background, this proposal for a directive is along the right lines.
  • Bu arka plana rağmen, bu yönerge önerisi doğru çizgidedir.
Show More (57)
background geçmiş n.
  • We respect its culture, its background, its history, its religion.
  • Kültürüne, geçmişine, tarihine ve dinine saygı duyuyoruz.
  • The Western Sahara conflict is extremely difficult and has a complicated background.
  • Batı Sahra çatışması son derece zor ve karmaşık bir geçmişe sahiptir.
  • The importance of these studies wanes, however, when one considers the background of this unit's former director.
  • Ancak bu birimin eski direktörünün geçmişi düşünüldüğünde bu çalışmaların önemi azalmaktadır.
Show More (25)
background özgeçmiş n.
  • The background check on Tom turned up suspiciously little.
  • Tom'la ilgili özgeçmiş kontrolü biraz şüpheli çıktı.
  • Can you give me some background on Tom?
  • Bana Tom hakkında bir özgeçmiş verebilir misin?
  • Sami needed some more background information about Layla.
  • Sami'nin Leyla hakkında daha fazla özgeçmiş bilgisine ihtiyacı vardı.
Show More (0)
background zemin n.
  • The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
  • Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.
  • The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
  • Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerine beyaz kenarlıklı koyu mavi bir İskandinav haçı var ve 1821'den kalma.
Show More (-1)
background arka n.
  • She could hear the machines humming in the background.
  • Arkada makinelerin uğultusunu duyabiliyordu.
Show More (-2)
background evveliyat n.
  • The documentary provides the background to the industrial revolution.
  • Belgeselde sanayi devriminin evveliyatı anlatılmaktadır.
Show More (-2)