1 |
be struck by (someone or something) |
(birine veya bir şeye) vurulmak |
v. |
|
- The island was struck by the typhoon.
- Ada tayfun tarafından vuruldu.
- I was struck by her beauty.
- Güzelliğine vurulmuştum.
- He was struck by Cupid's arrow.
- O, Cupid'in okuyla vuruldu.
- He was struck by Cupid's arrow.
- Eros'un okuyla vuruldu.
- He was struck by her beauty.
- Onun güzelliğine vurulmuştu.
- He was struck by her beauty.
- Onun güzelliği tarafından vuruldu.
Show More (3)
|
2 |
be struck by (someone or something) |
(birine veya bir şeye) çarpılmak |
v. |
|
- Tom has been struck by lightning three times.
- Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- I've been struck by lightning three times.
- Ben yıldırım tarafından üç kere çarpıldım.
- Tom's barn was struck by lightning twice last year.
- Tom'un ahırı geçen sene iki kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom was struck by lightning.
- Tom yıldırım tarafından çarpıldı.
Show More (1)
|
3 |
be struck by (someone or something) |
(birinden/bir şeyden) etkilenmek |
v. |
|
- Sami was struck by Layla's beauty.
- Sami, Layla'nın güzelliğinden etkilendi.
Show More (-2)
|