|
- Tom said he thought Mary was unhappy in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da mutsuz olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom knew that I was unhappy.
- Tom mutsuz olduğumu biliyordu.
- Tom told Mary that he thought John was unhappy.
- Tom Mary'ye John'un mutsuz olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom never knew Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu hiç bilmiyordu.
- I didn't know Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu bilmiyordum.
- Tom doesn't know why Mary is unhappy.
- Tom, Mary'nin neden mutsuz olduğunu bilmiyor.
- Tom knew Mary was going to be unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olacağını biliyordu.
- Tom wanted everybody to know that he was unhappy.
- Tom mutsuz olduğunu herkesin bilmesini istiyordu.
- Tom probably thought I was unhappy here.
- Tom muhtemelen burada mutsuz olduğumu düşünmüştür.
- I asked Tom why he was unhappy.
- Tom'a onun neden mutsuz olduğunu sordum.
- Tom never knew that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu hiç bilmiyordu.
- Tom realized that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu fark etti.
- I didn't know Tom was unhappy here.
- Tom'un burada mutsuz olduğunu bilmiyordum.
- Tom was the first one to notice Mary was unhappy.
- Mary'nin mutsuz olduğunu fark eden ilk kişi Tom'du.
- Tom said he thought that Mary was unhappy in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da mutsuz olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I thought Tom was unhappy in Boston.
- Tom'un Boston'da mutsuz olduğunu.
- I don't want Tom to be unhappy.
- Tom'un mutsuz olmasını istemiyorum.
- People will always be unhappy.
- İnsanlar hep mutsuz olacak.
- I don't want her to be unhappy.
- Mutsuz olmasını istemiyorum.
- I know both Tom and Mary are unhappy.
- Hem Tom'un hem de Mary'nin mutsuz olduğunu biliyorum.
- I knew Tom would be unhappy with the results.
- Tom'un sonuçlardan mutsuz olacağını biliyordum.
- Tom told Mary that he thought John was unhappy.
- Tom, Mary'ye John'un mutsuz olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom said that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu söyledi.
- I know Tom has been unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu biliyorum.
- Tom probably thought I was unhappy here.
- Tom muhtemelen burada mutsuz olduğumu düşündü.
- I knew Tom would be unhappy with the results.
- Tom'un sonuçlar yüzünden mutsuz olacağını biliyordum.
- Tom doesn't know that Mary is unhappy.
- Tom Mary'nin mutsuz olduğunu bilmiyor.
- I don't want him to be unhappy.
- Onun mutsuz olmasını istemiyorum.
- Did you know Tom was unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu biliyor muydunuz?
- How did you know that Tom was unhappy here?
- Tom'un burada mutsuz olduğunu nereden biliyordun?
- Tom sensed that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu hissetti.
- Tom asked me why I was unhappy.
- Tom bana neden mutsuz olduğumu sordu.
- Tom didn't know that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu bilmiyordu.
- I never want us to be unhappy.
- Asla mutsuz olmamızı istemiyorum.
- Tom didn't know why Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin neden mutsuz olduğunu bilmiyordu.
- How do you know Tom is unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu nereden biliyorsun?
- I was surprised when Tom said he was unhappy here.
- Tom burada mutsuz olduğunu söylediğinde şaşırdım.
- How did you know Tom was unhappy here?
- Tom'un burada mutsuz olduğunu nereden biliyordunuz?
- I don't want her to be unhappy.
- Onun mutsuz olmasını istemiyorum.
- Didn't you know Tom was unhappy here?
- Tom'un burada mutsuz olduğunu bilmiyor muydun?
- Tom was the only one who was unhappy.
- Tom mutsuz olan tek kişiydi.
- I thought Tom was unhappy in Boston.
- Tom'un Boston'da mutsuz olduğunu sanıyordum.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
- Mutsuz olurdum ama intihar etmezdim.
- I suspected Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğundan şüpheleniyorum.
- Do you think Tom is unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu düşünüyor musun?
- Tom is the only one who was unhappy.
- Mutsuz olan tek kişi Tom'du.
- Tom was the only one who was unhappy.
- Mutsuz olan tek kişi Tom'du.
- You should've told me Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu söylemeliydin.
- I'd be unhappy if that happened again.
- Eğer bu tekrar olursa mutsuz olurum.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
- Mutsuz oldum fakat kendimi öldürmedim.
- How did you know Tom was unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu nereden biliyordunuz?
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
- Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.
- Although I may be unhappy, I won't commit suicide.
- Mutsuz olmama rağmen intihar etmeyeceğim.
- All Tom told me was that he was unhappy.
- Tom'un bana bütün söylediği mutsuz olmasıydı.
- How did you know that Tom was unhappy here?
- Tom'un burada mutsuz olduğunu nereden biliyordunuz?
- I knew I'd be unhappy here.
- Burada mutsuz olacağımı biliyordum.
- I know both Tom and Mary are unhappy.
- Tom ve Mary'nin mutsuz olduğunu biliyorum.
- I didn't realize Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu fark etmemiştim.
- Why didn't you tell Tom you were unhappy?
- Neden Tom'a mutsuz olduğunu söylemedin?
- I know you've been unhappy.
- Mutsuz olduğunu biliyorum.
- How did we not know that Tom was unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu nasıl bilemedik?
- All Tom told me was that he was unhappy.
- Tom'un bana tek söylediği mutsuz olduğuydu.
- Tom wouldn't be unhappy with her.
- Tom onunla mutsuz olmazdı.
- What makes you think that Tom is unhappy?
- Sana Tom'un mutsuz olduğunu ne düşündürüyor?
- Tom said Mary was unhappy.
- Tom Mary'nin mutsuz olduğunu söyledi.
- I suspected Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğundan şüphelendim.
- Tom said he was unhappy.
- Tom mutsuz olduğunu söyledi.
- What makes you think that Tom is unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu düşündüren nedir?
- Tom said that he thought Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I didn't know you were unhappy here.
- Burada mutsuz olduğunu bilmiyordum.
- Tom couldn't get Mary to tell him why she was unhappy.
- Tom, Mary'nin neden mutsuz olduğunu söylemesini sağlayamadı.
- People will always be unhappy.
- İnsanlar her zaman mutsuz olacak.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
- Mutsuz olurum ama kendimi öldürmem.
- Tom told me he was unhappy.
- Tom bana mutsuz olduğunu söyledi.
- Although I may be unhappy, I won't commit suicide.
- Mutsuz olsam da intihar etmeyeceğim.
- I knew you'd be unhappy with the results.
- Sonuçlar yüzünden mutsuz olacağını biliyordum.
- I think Tom is unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu düşünüyorum.
- Tom was the first one to notice Mary was unhappy.
- Mary'nin mutsuz olduğunu ilk fark eden Tom oldu.
- I don't want you to be unhappy.
- Senin mutsuz olmanı istemiyorum.
- Did you know Tom was unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu biliyor muydun?
- Do you think Tom is unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu düşünüyor musunuz?
- Tom knew that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu biliyordu.
- I don't want you to be unhappy.
- Mutsuz olmanı istemiyorum.
- I could see Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu görebiliyordum.
- Tom is the only one who was unhappy.
- Mutsuz olan tek kişi Tom'dur.
- Tom said Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu söyledi.
- I know Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu biliyorum.
- I didn't realize Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu anlamadım.
- I'd be unhappy if that happened again.
- Bu tekrar olsaydı mutsuz olurdum.
- Tom wanted everybody to know that he was unhappy.
- Tom mutsuz olduğunu herkesin bilmesini istedi.
- I didn't know you were unhappy.
- Mutsuz olduğunu bilmiyordum.
- They said they were unhappy.
- Mutsuz olduklarını söylediler.
- Tom said that he was unhappy.
- Tom mutsuz olduğunu söyledi.
- I had no idea you were unhappy.
- Mutsuz olduğunu bilmiyordum.
- I wasn't aware that Tom was unhappy here.
- Tom'un burada mutsuz olduğunun farkında değildim.
- Tom couldn't get Mary to tell him why she was unhappy.
- Tom Mary'ye neden mutsuz olduğunu ona söyletemedi.
- Tom knew Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu biliyordu.
- How do you know Tom is unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu nasıl biliyorsun?
- Tom didn't know Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu bilmiyordu.
- It's clear Tom is unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğu açık.
- Tom didn't want anybody to be unhappy.
- Tom kimsenin mutsuz olmasını istemedi.
- How did you know Tom was unhappy here?
- Tom'un burada mutsuz olduğunu nereden biliyordun?
- I asked Tom why he was unhappy.
- Tom'a neden mutsuz olduğunu sordum.
- We knew Tom was unhappy.
- Tom'un mutsuz olduğunu biliyorduk.
- I don't want them to be unhappy.
- Onların mutsuz olmasını istemiyorum.
- I knew you'd be unhappy with the results.
- Sonuçlardan mutsuz olacağını biliyordum.
- Tom wasn't the only one who was unhappy.
- Mutsuz olan tek kişi Tom değildi.
- How did you know Tom was unhappy?
- Tom'un mutsuz olduğunu nasıl bildin?
- Why didn't you tell Tom you were unhappy?
- Mutsuz olduğunu neden Tom'a söylemedin?
- I wasn't aware that Tom was unhappy here.
- Tom'un burada mutsuz olduğunu bilmiyordum.
- Tom doesn't know that Mary is unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu bilmiyor.
- Tom sensed that Mary was unhappy.
- Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu sezdi.
Show More (109)
|
