blend - English Turkish Sentences
English Turkish
blend karışmak v.
  • His black coat blended into the darkness.
  • Siyah paltosu karanlığa karıştı.
  • Tom tried to blend in with the crowd.
  • Tom kalabalığın arasına karışmaya çalıştı.
  • Oil and water don't blend.
  • Yağ ve su karışmaz.
Show More (5)
blend karışım n.
  • It's a special blend.
  • Bu özel bir karışım.
  • It's a special blend.
  • O özel bir karışım.
  • I like this blend of coffee.
  • Bu kahve karışımını seviyorum.
Show More (2)
blend karıştırmak v.
  • Blend the blue paint with the yellow paint.
  • Mavi boyayı sarı boyayla karıştır.
  • Blend the red paint with the blue paint.
  • Kırmızı boyayı mavi boyayla karıştır.
  • Blend milk and eggs together.
  • Süt ve yumurtayı birlikte karıştır.
Show More (2)
blend harman n.
  • The rising sun bathed the sky in a brilliant blend of colours.
  • Yükselen güneş gökyüzünü parlak bir renk harmanıyla yıkadı.
  • I like this blend of coffee.
  • Bu kahve harmanını severim.
Show More (-1)
blend harmanlamak v.
  • This is an opportunity to blend tradition and the modern rediscovery of ancient skills.
  • Bu, geleneği ve eski becerilerin modern yeniden keşfini harmanlamak için bir fırsattır.
Show More (-2)