1 |
boom |
patlama (bir yerin ticaret, nüfus vb'nde) |
n. |
|
- The potential has been there for ages for European industry to have a whole new boom in cosmetics.
- Avrupa endüstrisinin kozmetik alanında yepyeni bir patlama yapma potansiyeli yıllardır mevcuttur.
- We are faced with a boom in freight transport, which will expand even further with enlargement.
- Genişlemeyle birlikte daha da artacak olan yük taşımacılığında bir patlama ile karşı karşıyayız.
- The potential has been there for ages for European industry to have a whole new boom in cosmetics.
- Avrupa endüstrisinin kozmetik alanında yepyeni bir patlama yaşaması için gerekli potansiyel uzun zamandır mevcuttur.
- Europe's boom phase of economic growth has now ended.
- Avrupa'nın ekonomik büyüme patlaması dönemi artık sona erdi.
- Booms are followed by recession.
- Patlamaları durgunluk takip eder.
- The computer industry is enjoying a boom.
- Bilgisayar endüstrisi bir patlama yaşıyor.
- The industry has seen many booms and busts in the past.
- Bu endüstri geçmişte birçok patlama ve çöküş yaşadı.
Show More (4)
|
2 |
boom |
patlama sesi |
n. |
|
- The cellar-door flew open with a booming sound.
- Kiler kapısı bir patlama sesi ile açıldı.
Show More (-2)
|
3 |
boom |
gelişmek |
v. |
|
- Our economy is booming.
- Ekonomimiz gelişiyor.
Show More (-2)
|
4 |
boom |
hızla artmak (ticaret) |
v. |
|
- Sami's wealth was booming.
- Sami'nin serveti hızla artıyordu.
Show More (-2)
|
5 |
boom |
hızla yükselmek (nüfus vb) |
v. |
|
- She is booming as a singer.
- Şarkıcı olarak hızla yükseliyor.
Show More (-2)
|
6 |
boom |
patlamak (olumlu bir şekilde) |
v. |
|
- Business was booming.
- İşler patlıyordu.
Show More (-2)
|