|
- Let me remind you of the popular proverb, ‘you cannot make an omelette without breaking eggs’.
- Size popüler bir atasözünü hatırlatayım: 'Yumurtaları kırmadan omlet yapamazsınız'.
- Let me remind you of the popular proverb, ‘you cannot make an omelette without breaking eggs’.
- Size popüler bir atasözünü hatırlatmama izin verin: 'yumurtaları kırmadan omlet yapamazsınız'.
- We're not breaking anything.
- Hiçbir şeyi kırmayacağız.
- I will not be able to open the box without breaking it.
- Kutuyu kırmadan açamayacağım.
- I cannot open this box without breaking it.
- Bu kutuyu kırmadan açamam.
- This robot can hold an egg without breaking it.
- Bu robot bir yumurtayı kırmadan tutabiliyor.
- I had no difficulty breaking the lock.
- Kilidi kırmakta zorlanmadım.
- The boy admitted breaking the window.
- Çocuk camı kırdığını itiraf etti.
- I must apologize to you for breaking the vase.
- Vazoyu kırdığım için senden özür dilemeliyim.
- I'm not breaking their glasses.
- Bardaklarını kırmıyorum.
- You're breaking my heart.
- Kalbimi kırıyorsun.
- Tom is always breaking things.
- Tom her zaman bir şeyler kırıyor.
- Tom heard the sound of breaking glass.
- Tom kırılan camın sesini duydu.
- She forgave me for breaking her mirror.
- Aynasını kırdığım için beni affetti.
- Stop, you're breaking my heart.
- Dur, kalbimi kırıyorsun.
- Tom is always breaking things.
- Tom hep bir şeyleri kırıyor.
- Thank you for breaking my phone.
- Telefonumu kırdığın için teşekkür ederim.
- I must apologize to you for breaking the vase.
- Vazoyu kırdığım için sizden özür dilemeliyim.
- Tom apologized for breaking the window.
- Tom camı kırdığı için özür diledi.
- This robot can hold an egg without breaking it.
- Bu robot yumurtayı kırmadan tutabilir.
- We're not breaking anything.
- Bir şey kırmıyoruz.
- She forgave me for breaking her mirror.
- Aynasını kırdığım için beni bağışladı.
- I don't want to risk breaking my leg.
- Bacağımı kırma riskini almak istemiyorum.
- The boy admitted breaking the window.
- Çocuk pencereyi kırdığını kabul etti.
- I am not breaking anything.
- Ben bir şey kırmıyorum.
- I'm not breaking their glasses.
- Onların gözlüklerini kırmıyorum.
- You're breaking my heart.
- Kalbimi kırıyorsunuz.
- I had no difficulty breaking the lock.
- Kilidi kırmakta hiç zorlanmadım.
- I am not breaking anything.
- Hiçbir şeyi kırmıyorum.
Show More (26)
|