1 |
breeze |
esinti |
n. |
|
- A warm breeze from the sea made me feel relaxed.
- Denizden gelen ılık bir esinti beni rahatlattı.
- Certain breezes are perhaps detectable, but not much more.
- Bazı esintiler belki tespit edilebilir, ancak daha fazlası değil.
- The breeze feels good.
- Esinti iyi hissettiriyor.
- The breeze kissed her face.
- Esinti onun yüzünü okşadı.
- This breeze comes from the sea.
- Bu esinti denizden geliyor.
- Come out and enjoy the cool breeze.
- Dışarı çıkın ve serin esintinin tadını çıkarın.
- There is usually a cool breeze here in the evening.
- Burada genellikle akşamları serin bir esinti olur.
- There's a nice breeze here.
- Burada güzel bir esinti var.
- The breeze kissed her face.
- Esinti yüzünü öptü.
- The candle's flame is flickering in the soft breeze.
- Mumun alevi yumuşak esintide titriyor.
- There is no breeze here.
- Burada hiç esinti yok.
- There is no breeze here.
- Burada esinti yok.
- We enjoyed the cool breeze that came from the river.
- Nehirden gelen serin esintinin tadını çıkardık.
- Sweet scents are borne on soft breezes.
- Tatlı kokular yumuşak esintilerle taşınır.
Show More (11)
|
2 |
breeze |
meltem |
n. |
|
- Sweet scents are borne on soft breezes.
- Tatlı kokular yumuşak meltemlerle taşınır.
- The breeze feels good.
- Meltem iyi hissettiriyor.
- A little breeze is blowing.
- Küçük bir meltem esiyor.
- A little breeze is blowing.
- Biraz meltem esiyor.
Show More (1)
|
3 |
breeze |
hafif rüzgar |
n. |
|
- Sweet scents are borne on soft breezes.
- Hoş kokular hafif rüzgârlarla yayılır.
- The candle's flame is flickering in the soft breeze.
- Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
Show More (-1)
|
4 |
breeze |
dalıvermek |
v. |
|
- The police breezed into the shop and calmly said, 'Drop your weapons.'
- Polis dükkana dalıverdi ve sakince "Silahlarınızı bırakın" dedi.
Show More (-2)
|
5 |
breeze |
kolayca halletmek |
v. |
|
- I didn't prepare for the exam because I thought I would breeze it.
- Sınava hazırlanmadım çünkü kolayca hallederim düşünmüştüm.
Show More (-2)
|
6 |
breeze |
çocuk oyuncağı |
n. |
|
- The students found the final examination to be a breeze.
- Öğrenciler için final sınavı çocuk oyuncağıydı.
Show More (-2)
|