|
- Coal is valued because supplies are secure.
- Kömüre değer verilir çünkü tedarik güvenlidir.
- The directive will actually protect jobs in the Welsh coal and generating industries in the longer term.
- Direktif aslında Galler kömür ve üretim endüstrilerindeki istihdamı uzun vadede koruyacaktır.
- It is necessary to set up a Coal and Steel Research Fund, since the ECSC is winding up its operations.
- AKÇT faaliyetlerini sonlandırdığı için bir Kömür ve Çelik Araştırma Fonu kurulması gerekmektedir.
- The European Coal and Steel Community is being wound down.
- Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu tasfiye ediliyor.
- The history of the European Union began with the Coal and Steel Community, which was a restructuring process.
- Avrupa Birliği'nin tarihi, bir yeniden yapılanma süreci olan Kömür ve Çelik Topluluğu ile başlamıştır.
- Coal is not used in the steel industry to produce energy but as part of the production process.
- Kömür, çelik endüstrisinde enerji üretmek için değil, üretim sürecinin bir parçası olarak kullanılır.
- At the end of the war, the six founder States decided to pool their coal and steel production.
- Savaşın sonunda altı kurucu devlet kömür ve çelik üretimlerini bir havuzda toplama kararı aldı.
- It is just that, in New Delhi, we will be in a country that generates well over 50% of its electricity from coal.
- Sadece Yeni Delhi'de, elektriğinin %50'sinden fazlasını kömürden üreten bir ülkede olacağız.
- Earnings from the assets are to be used for funding research in the coal and steel industries.
- Varlıklardan elde edilen gelir, kömür ve çelik endüstrilerindeki araştırmaların finansmanı için kullanılacak.
- In addition, there was expenditure from the European Development Fund and the Coal and Steel Community.
- Ayrıca Avrupa Kalkınma Fonu ve Kömür ve Çelik Topluluğu'ndan da harcamalar yapılmıştır.
- It is just that, in New Delhi, we will be in a country that generates well over 50% of its electricity from coal.
- Yeni Delhi'de, elektriğinin %50'sinden fazlasını kömürden üreten bir ülkede olacağız.
- Hundreds of thousands of coal and steel workers benefited from adjustment aids to cope with structural change.
- Yüz binlerce kömür ve çelik işçisi yapısal değişimle başa çıkabilmek için uyum yardımlarından yararlandı.
- The second is that it really is an important step in the right direction for the coal industry.
- İkincisi, kömür endüstrisi için gerçekten de doğru yönde atılmış önemli bir adım olmasıdır.
- Thus it was that, on 18 April 1951, the European Coal and Steel Community saw the light of day.
- Böylece 18 Nisan 1951'de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu gün ışığına çıktı.
- The second is that it really is an important step in the right direction for the coal industry.
- İkincisi ise bunun kömür endüstrisi için doğru yönde atılmış önemli bir adım olmasıdır.
- In the Middle East today, the equivalent of coal and steel is tourism, water and energy.
- Bugün Orta Doğu'da kömür ve çeliğin karşılığı turizm, su ve enerjidir.
- The Treaty establishing the European Coal and Steel Community was signed in 1952, and was to run for fifty years.
- Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu kuran Antlaşma 1952 yılında imzalandı ve elli yıl boyunca yürürlükte kalacaktı.
- The legal basis for the Coal and Steel Community Research Fund was established by the Treaty of Nice.
- Kömür ve Çelik Topluluğu Araştırma Fonu'nun yasal dayanağı Nice Antlaşması ile oluşturulmuştur.
- When the ECSC ceases to exist, social aid for employees in the coal and steel industries will end.
- AKÇT'nin varlığı sona erdiğinde kömür ve çelik endüstrilerinde çalışanlara yönelik sosyal yardımlar da sona erecektir.
- Anytime I've gone to coal country, everyone was all polite.
- Ne zaman kömür bölgesine gitsem, herkes kibar davranıyordu.
- Anytime I've gone to coal country, everyone was all polite.
- Ne zaman kömür ülkesine gitsem, herkes kibardı.
- Coal is the major product of the mining industry.
- Kömür, madencilik endüstrisinin başlıca ürünüdür.
- Coal is the major product of the mining industry.
- Kömür, Madencilik Sanayii'nin temel ürünüdür.
- Coal is the major product of the mining industry.
- Kömür madencilik sektörünün en önemli ürünüdür.
- The coal is burning.
- Kömür yanıyor.
- Will the strike affect the price of coal?
- Grev, kömür fiyatını etkiler mi?
- This country is rich in coal.
- Bu ülke kömür bakımından zengindir.
- Hydropower is a renewable resource, but oil, coal and natural gas are not.
- Hidroelektrik yenilenebilir bir kaynaktır, ancak petrol, kömür ve doğal gaz değildir.
- Coal consists mostly of carbon.
- Kömür çoğunlukla karbondan oluşur.
- Coal is especially important.
- Kömür özellikle önemlidir.
- Electric power companies are seeking to reduce their use of coal.
- Elektrik şirketleri kömür kullanımını azaltmaya çalışıyor.
- Coal and natural gas are natural fuels.
- Kömür ve doğal gaz doğal yakıtlardır.
- In the United States, coal makes 39% of our electricity.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde elektriğimizin %39'u kömürden elde edilmektedir.
- The coal in the stove is burning.
- Sobadaki kömür yanıyor.
- Last year's output of coal fell short of the standard.
- Geçen yılın kömür çıktısı standardın gerisinde kaldı.
- You have to put more coal in the stove.
- Sen sobaya daha fazla kömür koymak zorundasın.
- The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
- Gemi, kömür, kereste ve benzeri şeylerle yüklüydü.
- Coal, charcoal, coal coke and petroleum coke are used as fuels.
- Kömür, odun kömürü, kömür kok kömürü ve petrol kok kömürü yakıt olarak kullanılır.
- The Southeast is a major energy producer of coal, crude oil, and natural gas.
- Güneydoğu kömür, ham petrol ve doğal gazda önemli bir enerji üreticisidir.
- His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.
- Gri ve cansız gözleri iki kızgın kömür gibi yanıyordu.
- More than one million tons of coal are mined each day in Australia.
- Avustralya'da her gün bir milyon tondan fazla kömür çıkarılmaktadır.
- I'm being raked over the coals.
- Ben kömürleri tırmıkla topluyorum.
- Last year's output of coal fell short of the standard.
- Geçen yılki kömür üretimi standardın altında kaldı.
- Coal, natural gas and oil are the remains of plants and animals that lived millions of years ago.
- Kömür, doğal gaz ve petrol milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvanların kalıntılarıdır.
- Petroleum was replacing coal as fuel.
- Petrol, yakıt olarak kömürün yerini alıyordu.
- Hydropower is a renewable resource, but oil, coal and natural gas are not.
- Hidroelektrik yenilenebilir bir kaynaktır ama petrol, kömür ve doğal gaz değil.
- Coal is not always black.
- Kömür her zaman siyah değildir.
- His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.
- Onun gri ve cansız gözleri, iki sıcak kömür gibi yandı.
- We've run out of coal.
- Kömürümüz bitti.
- Will the strike affect the price of coal?
- Grev, kömür fiyatlarını etkileyecek mi?
- I once saw a man walk barefoot over hot coals.
- Bir keresinde sıcak kömürlerin üzerinde yalınayak yürüyen bir adam görmüştüm.
- Tom burns both wood and coal in his stove.
- Tom, sobasında hem odun hem de kömür yakar.
- Her eyes are black as coal.
- Gözleri kömür gibi karadır.
- Factories have been urged to switch from coal to a cleaner fuel.
- Fabrikalar kömürden daha temiz bir yakıta geçmeye teşvik edildi.
- We have used up the coal.
- Kömürü tükettik.
- About ten million tons of coal are mined every day in China.
- Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkarılmaktadır.
- The burning of coal is responsible for more than 40% of Australia's greenhouse gas emissions.
- Kömürün yakılması Avustralya'nın sera gazı emisyonlarının %40'ından fazlasından sorumludur.
- The Southeast is a major energy producer of coal, crude oil, and natural gas.
- Güneydoğu kömür, ham petrol ve doğal gaz ile ilgili önemli bir enerji üreticisidir.
- I'm being raked over the coals.
- Kömürlerin üzerinde tırmıklanıyorum.
- In the United States, coal makes 39% of our electricity.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde, elektriğimizin % 39'unu kömür sağlar.
- They burned some coal.
- Onlar biraz kömür yaktılar.
- Start shoveling coal, men!
- Kömür küremeye başlayın, beyler!
- We need a large amount of coal.
- Büyük miktarda kömüre ihtiyacımız var.
- There is some coal in the stream.
- Derede biraz kömür var.
- We've run out of coal.
- Kömürümüz tükendi.
- They burned some coal.
- Biraz kömür yaktılar.
- Tom burns both wood and coal in his stove.
- Tom sobasında hem odun hem de kömür yakıyor.
- Electric power companies are seeking to reduce their use of coal.
- Elektrik enerjisi şirketleri kömür kullanımlarını azaltmaya çalışıyor.
- We have used up the coal.
- Biz kömürü bitirdik.
- You have to put more coal in the stove.
- Sobaya daha fazla kömür koymalısın.
Show More (67)
|
