complicated - English Turkish Sentences
English Turkish
complicated karmaşık adj.
  • The software can look complicated to beginners.
  • Yazılım yeni başlayanlara karmaşık görünebilir.
  • His report examines rules that will simplify a very complicated area.
  • Raporu, çok karmaşık bir alanı basitleştirecek kuralları inceliyor.
  • This task is not easy, especially as the structure of the Commission's basic proposal is very complicated.
  • Özellikle Komisyonun temel teklifinin yapısı çok karmaşık olduğu için bu görev kolay değildir.
Show More (290)
complicated karışık adj.
  • The situation is very complicated.
  • Durum çok karışık.
  • It is a complicated process.
  • Bu karışık bir süreçtir.
  • It's a little complicated to explain.
  • Açıklaması biraz karışık.
Show More (16)
complicated zor adj.
  • In this city finding a taxi is complicated.
  • Bu şehirde taksi bulmak çok zor.
  • This is a complicated question to answer.
  • Bu cevaplaması zor bir soru.
  • Finding love in the Internet age is complicated.
  • İnternet çağında aşk bulmak zordur.
Show More (2)
complicated komplike adj.
  • The motherboard is a very complicated piece of hardware.
  • Anakart çok komplike bir donanım parçasıdır.
  • It's not complicated at all.
  • Hiç de komplike değil.
  • It isn't complicated at all.
  • Hiç de komplike değil.
Show More (0)
complicated anlaşılması zor adj.
  • This is a very technical and complicated matter which can be difficult to get to grips with.
  • Bu çok teknik ve karmaşık bir konudur ve anlaşılması zor olabilir.
  • It's a complicated story.
  • Bu anlaşılması zor bir hikaye.
Show More (-1)
complicated çetrefilli adj.
  • When did it get so complicated?
  • Ne zaman bu kadar çetrefilli oldu?
Show More (-2)