|
- The company is an organisation, sometimes a community, with somewhat conflicting interests.
- Şirket, bazen bir topluluk bazen de birbiriyle çelişen çıkarları olan bir organizasyondur.
- The European Council at Göteborg took two conflicting decisions.
- Göteborg'daki Avrupa Konseyi birbiriyle çelişen iki karar aldı.
- The company is an organisation, sometimes a community, with somewhat conflicting interests.
- Şirket, bazen birbiriyle çelişen çıkarları olan bir kuruluş, bazen de bir topluluktur.
- Following this dual purpose, there are conflicting demands.
- Bu ikili amacın ardından, birbiriyle çelişen talepler ortaya çıkıyor.
- My report makes an attempt to balance these conflicting requirements.
- Raporum, birbiriyle çelişen bu gereklilikler arasında bir denge kurmaya çalışmaktadır.
- There would appear, however, to be two conflicting trends in Libya.
- Ancak Libya'da birbiriyle çelişen iki eğilim olduğu görülmektedir.
- There would appear, however, to be two conflicting trends in Libya.
- Ancak Libya'da birbiriyle çelişen iki eğilim var gibi görünüyor.
- We are presenting conflicting messages and proposals to the people of the candidate countries.
- Aday ülkelerin halklarına birbiriyle çelişen mesajlar ve teklifler sunuyoruz.
- The European Council at Göteborg took two conflicting decisions.
- Göteborg'daki AB Konseyi birbiriyle çelişen iki karar aldı.
- There are therefore two conflicting legal opinions here.
- Dolayısıyla burada birbiriyle çelişen iki hukuki görüş var.
Show More (7)
|