| 1 |
contrary |
aksi |
adj. |
|
- You can express a contrary view.
- Aksi yönde bir görüş belirtebilirsiniz.
- There is no scientific evidence going in a contrary direction.
- Aksi yönde hiçbir bilimsel kanıt yoktur.
- We are concerned that the Court, in its written explanations, is reported to have implied the contrary.
- Mahkeme'nin yazılı açıklamalarında bunun aksini ima ettiğinin bildirilmesinden endişe duyuyoruz.
- We are concerned that the Court, in its written explanations, is reported to have implied the contrary.
- Divan'ın yazılı açıklamalarında bunun aksini ima ettiğinin bildirilmesinden endişe duyuyoruz.
- If you do that, it will only bring about a contrary effect.
- Eğer bunu yaparsan,bu sadece aksi sonuçlar doğuracak.
- And yet, the contrary is always true as well.
- Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
Show More (3)
|
| 2 |
contrary |
zıt |
adj. |
|
- Having ships cross the sea in this way is diametrically contrary to this.
- Gemilerin bu şekilde denizden geçmesi buna taban tabana zıttır.
- This proposal runs diametrically contrary to the EU's life science and biotechnology action plan.
- Bu öneri AB'nin yaşam bilimleri ve biyoteknoloji eylem planıyla taban tabana zıttır.
- This proposal runs diametrically contrary to the EU's life science and biotechnology action plan.
- Bu teklif AB'nin yaşam bilimleri ve biyoteknoloji eylem planıyla taban tabana zıttır.
Show More (0)
|
| 3 |
contrary |
karşıt |
adj. |
|
- There is no evidence to the contrary.
- Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- I have no proof to the contrary.
- Karşıt kanıtım yok.
- I had a contrary opinion to the plan.
- Plana karşıt bir görüşüm vardı.
Show More (0)
|
| 4 |
contrary |
tam tersine |
adv. |
|
- They are not likely to make negotiations any easier, quite the contrary.
- Müzakereleri kolaylaştırmaları da mümkün değil, tam tersine.
- Quite the contrary, it would be a solution leading to calamity.
- Tam tersine, felakete yol açan bir çözüm olacaktır.
Show More (-1)
|
| 5 |
contrary |
aksine |
adj. |
|
- Quite the contrary, it brings with it the risk of uncontrollable escalation.
- Aksine, kontrol edilemeyen bir tırmanma riskini beraberinde getirmektedir.
Show More (-2)
|
| 6 |
contrary |
aykırı |
adj. |
|
- I had a contrary opinion to the plan.
- Plana aykırı bir görüşüm vardı.
Show More (-2)
|
| 7 |
contrary |
ters |
adj. |
|
- If you do that, it will only bring about a contrary effect.
- Bunu yaparsanız, sadece ters bir etki yaratırsınız.
Show More (-2)
|
