| 1 |
coverage |
kapsam |
n. |
|
- They contacted their agent for insurance coverage.
- Sigorta kapsamı için acenteleriyle temasa geçtiler.
- The coverage and depth of preferential treatment varies from one agreement to the other.
- Tercihli muamelenin kapsamı ve derinliği bir anlaşmadan diğerine değişmektedir.
- Having agreed on this wide coverage, the Commission cannot accept these amendments.
- Bu geniş kapsamı kabul eden Komisyon, bu değişiklikleri kabul edemez.
- As far as media coverage is concerned, it is impossible to avoid the question of content.
- Medya kapsamı söz konusu olduğunda, içerik sorunundan kaçınmak mümkün değildir.
- Please make up your minds and help the Commission to expand the coverage of delegations.
- Lütfen kararınızı verin ve delegasyonların kapsamının genişletilmesi için Komisyona yardımcı olun.
- These timber sales should be supported by strong media coverage in Member States.
- Bu kereste satışları Üye Devletlerde güçlü bir medya kapsamı ile desteklenmelidir.
Show More (3)
|
| 2 |
coverage |
konuyu işleme |
n. |
|
- This documentary gives general coverage of the subject.
- Bu belgesel konuyu genel hatlarıyla işlemekte.
Show More (-2)
|
| 3 |
coverage |
(gazete, televizyon vb.) yer alma |
n. |
|
- We were pleased with the press coverage.
- Basında yer almaktan memnuniyet duyduk.
Show More (-2)
|
| 4 |
coverage |
kapsama |
n. |
|
- This neighbourhood has low telephone coverage.
- Bu mahallede telefon kapsama alanı düşüktür.
Show More (-2)
|
