1 |
dead-end |
çıkmaz |
adj. |
|
- The measures adopted in Germany with regard to temporary work lead to a dead-end.
- Almanya'da geçici işlerle ilgili olarak kabul edilen tedbirler bir çıkmaza yol açmaktadır.
- The measures adopted in Germany with regard to temporary work lead to a dead-end.
- Almanya'da geçici çalışma ile ilgili olarak kabul edilen tedbirler bir çıkmaza yol açmaktadır.
- This is a dead-end alley.
- Burası çıkmaz bir sokak.
- It's a dead-end relationship.
- Bu çıkmaz bir ilişki.
- Don't waste your time in a dead-end relationship.
- Çıkmaz bir ilişkide zamanınızı boşa harcamayın.
- This is a dead-end street.
- Burası çıkmaz bir sokak.
- He was trapped in a dead-end job.
- Çıkmaz bir işte kapana kısılmıştı.
- This is a dead-end alley.
- Bu çıkmaz bir sokak.
Show More (5)
|
2 |
dead-end |
durma noktası |
n. |
|
- Despite his efforts, his career seemed to be in a dead-end.
- Çabalarına rağmen kariyeri durma noktasına gelmiş gibi görünüyordu.
Show More (-2)
|
3 |
dead-end |
çıkmaz sokak |
n. |
|
- He lived on a quiet dead-end with no through traffic.
- Trafiğin olmadığı sakin bir çıkmaz sokakta yaşıyordu.
Show More (-2)
|