1 |
disappearance |
kaybolma |
n. |
|
- Five of the nine people for whose disappearance the IRA claims responsibility remain unaccounted for.
- IRA'nın kaybolmasından sorumlu olduğunu iddia ettiği dokuz kişiden beşinden hâlâ haber alınamıyor.
- Everyone knows about Tom's disappearance.
- Tom'un kayboluşunu herkes biliyor.
- Tom didn't have anything to do with Mary's disappearance.
- Tom'un Mary'nin kayboluşuyla bir alakası yok.
- Everyone knows about Tom's disappearance.
- Herkes Tom'un kaybolduğunu biliyor.
- Sami was connected to the disappearance of Layla Bakir.
- Sami, Layla Bakir'in kaybolmasıyla bağlantılıydı.
- Fadil didn't have anything to do with Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın kaybolmasıyla hiçbir ilgisi yoktu.
- Sami was somehow involved in Layla's disappearance.
- Sami bir şekilde Layla'nın kaybolmasıyla ilgiliydi.
- Sami took the blame for Layla's disappearance.
- Sami, Layla'nın kaybolması için suçu üstlendi.
- We are going to look into the disappearance of the money.
- Paranın kayboluşunu araştıracağız.
- The police are looking into his disappearance.
- Polis, onun kayboluşunu inceliyor.
- Tom is a person of interest in Mary's disappearance.
- Tom, Mary'nin kayboluşuyla ilgilenen bir kişi.
- Tom is a person of interest in Mary's disappearance.
- Tom, Mary'nin kaybolmasında ilgi çeken bir kişidir.
- Sami assumed that Layla's disappearance was nothing to worry about.
- Sami, Layla'nın kaybolmasının endişelenecek bir şey olmadığını düşündü.
- The police are looking into his disappearance.
- Polis onun kayboluşunu araştırıyor.
- Sami was involved in Layla's disappearance.
- Sami, Layla'nın kaybolmasıyla ilgiliydi.
- There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Layla'nın kayboluşuyla bağlantısı olduğuna dair bir kanıt yoktu.
Show More (13)
|
2 |
disappearance |
ortadan kaybolma |
n. |
|
- There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
- Tom's disappearance completely baffled the police.
- Tom'un ortadan kaybolması polisi tamamen şaşırttı.
- Tom didn't have anything to do with Mary's disappearance.
- Tom'un Mary'nin ortadan kaybolmasıyla ilgisi yoktu.
- Sami's disappearance struck fear among the students.
- Sami'nin ortadan kaybolması öğrenciler arasında korku yarattı.
Show More (1)
|
3 |
disappearance |
ortadan kalkma |
n. |
|
- The Union has acquired legal personality, and the longed-for disappearance of the pillar structure has become a reality.
- Birlik tüzel kişilik kazanmış ve sütun yapısının ortadan kalkması uzun zamandır beklenen bir gerçek haline gelmiştir.
- The current disappearance of the international overnight trains proves that we are falling short in this area.
- Şu anda uluslararası gece trenlerinin ortadan kalkması, bu alanda yetersiz kaldığımızı kanıtlıyor.
- Does globalisation mean the disappearance of local sluts?
- Küreselleşme yerel fahişelerin ortadan kalkması anlamına mı geliyor?
Show More (0)
|
4 |
disappearance |
kayboluş |
n. |
|
- The disappearances in the Bermuda Triangle are inexplicable.
- Bermuda Üçgenindeki kayboluşlar esrarengizdir.
- The disappearances in the Bermuda Triangle are inexplicable.
- Bermuda Şeytan Üçgeni'ndeki kayboluşlar açıklanamaz.
Show More (-1)
|
5 |
disappearance |
yok olma |
n. |
|
- The European Union would bear a huge responsibility if it hastened the disappearance of our bee-keepers.
- Avrupa Birliği, arı yetiştiricilerimizin yok olmasını hızlandırırsa büyük bir sorumluluk altına girmiş olur.
Show More (-2)
|