Tureng - due to - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	due to	nedeniyle	prep.
	In total, 1.4 million people faced these problems due to bankruptcy sustained by their employers. Toplamda 1.4 milyon kişi işverenlerinin iflası nedeniyle bu sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Africa, in turn, has seen a population explosion, mainly due to the fall in infant mortality. Afrika'da ise, özellikle bebek ölümlerindeki düşüş nedeniyle bir nüfus patlaması yaşanmıştır. The Commission is worried about the fall in rail freight due to security problems at the SNCF station. Komisyon, SNCF istasyonundaki güvenlik sorunları nedeniyle demiryolu taşımacılığındaki düşüşten endişe duymaktadır. But this is often difficult to provide due to the persecution itself. Ancak zulmün kendisi nedeniyle bunu sağlamak çoğu zaman zordur. Afghan society is complex due to its many factions, tribes, and religious and ethnic differences. Afgan toplumu çok sayıda hizip, aşiret, dini ve etnik farklılıklar nedeniyle karmaşık bir yapıya sahiptir. This is due to reduced 2001 cereal harvests caused by adverse weather and reduced planting. Bu durum, olumsuz hava koşulları ve ekimlerin azalması nedeniyle 2001 tahıl hasadının düşmesinden kaynaklanmaktadır. I regret that due to the pressure of the agenda, there is only time to discuss three urgent matters. Gündemin baskısı nedeniyle sadece üç acil konuyu görüşmek için zaman kalmasından üzüntü duyuyorum. Will we find, due to the application of this Regulation, some recently built dirty vessels with double hulls? Bu Tüzüğün uygulanması nedeniyle yeni inşa edilmiş çift gövdeli bazı kirli gemiler bulacak mıyız? Due to time restrictions, I will only refer to three points. Zaman kısıtlaması nedeniyle sadece üç noktaya değineceğim. Elsewhere, entire regions have been devastated since July due to thunderstorms. Başka yerlerde, Temmuz ayından bu yana fırtınalar nedeniyle tüm bölgeler harap oldu. Most recently, it has starved many of its people to death due to its disastrous isolationist economic policies. Son dönemde izlediği feci izolasyonist ekonomi politikaları nedeniyle birçok insanını açlıktan ölüme terk etmiştir. I regret that due to the pressure of the agenda, there is only time to discuss three urgent matters. Gündemin yoğunluğu nedeniyle sadece üç acil konuyu görüşmek için zamanımız olduğu için üzgünüm. I myself did not vote in favour due to the poor quality of the report's conclusions. Raporun sonuçlarının kalitesizliği nedeniyle ben lehte oy kullanmadım. Due to the fleet concentration in the open areas, vulnerable areas are being over-fished. Filonun açık alanlarda yoğunlaşması nedeniyle hassas alanlar aşırı avlanmaktadır. In total, 1.4 million people faced these problems due to bankruptcy sustained by their employers. Toplamda 1,4 milyon kişi işverenlerinin iflası nedeniyle bu sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. I asked for the floor yesterday, but my request was refused due to a lack of time. Dün söz istemiştim, ancak zaman yetersizliği nedeniyle talebim reddedildi. I am unable to vote on this topic due to financial involvement. Mali durumum nedeniyle bu konuda oy kullanamayacağım. This is mainly due to the decision-making process and the unanimity requirements in the Council. Bunun başlıca nedeni Konsey'deki karar alma süreci ve oy birliği gerekliliğidir. The political situation too has deteriorated dramatically due to the no-compromise rhetoric. Taviz vermeyen söylemler nedeniyle siyasi durum da çarpıcı bir şekilde kötüleşmiştir. But due to strong opposition from certain States, we have been unable to make much progress in this field. Ancak bazı Devletlerin güçlü muhalefeti nedeniyle bu alanda fazla ilerleme kaydedemedik. My support for it is mainly due to the lack of anything better. Benim bunu desteklememin başlıca nedeni daha iyi bir şeyin olmamasıdır. The euro will not fail due to practical problems encountered during a transitional period of two or three weeks. Avro, iki ya da üç haftalık bir geçiş döneminde karşılaşılan pratik sorunlar nedeniyle başarısız olmayacaktır. Due to lack of time, Questions Nos 20-28 will be answered in writing. Zaman yetersizliği nedeniyle 20-28 numaralı sorular yazılı olarak cevaplandırılacaktır. The Euromed Youth programme is still causing concern, due to low female participation. Euromed Gençlik programı, kadın katılımının düşük olması nedeniyle hala endişe yaratmaktadır. The lack of success of Johannesburg was due to the change in the political climate. Johannesburg'un başarılı olamamasının nedeni siyasi iklimin değişmesiydi. This is due to reduced 2001 cereal harvests caused by adverse weather and reduced planting. Bunun nedeni, olumsuz hava koşulları ve azalan ekim nedeniyle 2001 tahıl hasadının azalmasıdır. However, that is due to a number of other factors. Ancak bunun nedeni bir dizi başka faktördür. This does not mean reducing the rights of Members who do not want to join a group due to their political affinities. Bu, siyasi yakınlıkları nedeniyle bir gruba katılmak istemeyen Üyelerin haklarının azaltılması anlamına gelmez. There is an increasing number of accidents due to landmines because things are starting to move now. Kara mayınları nedeniyle meydana gelen kazaların sayısı giderek artıyor çünkü artık işler hareketlenmeye başladı. However, their transplantation requires a different policy approach due to their specific nature. Bununla birlikte, organ nakli kendine özgü doğası nedeniyle farklı bir politika yaklaşımı gerektirmektedir. The area is also interesting due to its having a kind of counter-cyclical economic significance. Bu alan, bir tür konjonktür karşıtı ekonomik öneme sahip olması nedeniyle de ilgi çekicidir. This has been impossible, however, due to the lack of a legal base. Ancak yasal dayanak eksikliği nedeniyle bu mümkün olmamıştır. However, it seems that none of the Member States meets this figure due to a lack of inspectors. Ancak görünen o ki, müfettiş eksikliği nedeniyle Üye Devletlerin hiçbiri bu rakamı karşılayamamaktadır. The present system too often leads to problems due to the Member States' having different rules. Mevcut sistem, Üye Devletlerin farklı kurallara sahip olması nedeniyle sık sık sorunlara yol açmaktadır. Either this is due to unwillingness, or the data is not available. Bunun nedeni ya isteksizlik ya da verilerin mevcut olmamasıdır. It would be unfair to refuse them this right due to the fact that they often only have false identity papers. Çoğunlukla sadece sahte kimlik belgelerine sahip olmaları nedeniyle bu hakkı reddetmek haksızlık olacaktır. Freight traffic in Europe has become a problem due to the enormous increase in the number of lorries on our roads. Yollarımızdaki kamyon sayısındaki muazzam artış nedeniyle Avrupa'da yük trafiği bir sorun haline gelmiştir. In Scotland, which I represent, 13,000 people died last year due to smoking. Temsil ettiğim İskoçya'da geçen yıl 13.000 kişi sigara nedeniyle hayatını kaybetti. There is an increasing number of accidents due to landmines because things are starting to move now. Kara mayınları nedeniyle meydana gelen kazaların sayısı giderek artıyor çünkü işler artık hareketlenmeye başladı. There is no genuine European economic policy due to differences between the Member States. Üye Devletler arasındaki farklılıklar nedeniyle gerçek bir Avrupa ekonomi politikası yoktur. It was a lapsus due to the Convention. Kongre nedeniyle bir gecikme oldu. In a number of amendments the incorrect budget line was entered due to information technology problems. Bazı değişikliklerde bilgi teknolojisi sorunları nedeniyle yanlış bütçe kalemleri girilmiştir. We have doubled infant mortality due to the lack of drugs. İlaç eksikliği nedeniyle bebek ölümlerini iki katına çıkardık. We must proceed with maximum caution due to scientific uncertainties about the methods of contamination. Kirlenme yöntemlerine ilişkin bilimsel belirsizlikler nedeniyle azami dikkatle hareket etmeliyiz. Each year half a million EU citizens die needlessly due to tobacco. Her yıl yarım milyon AB vatandaşı tütün nedeniyle gereksiz yere hayatını kaybetmektedir. This is an extremely controversial issue, primarily due to its own assumptions. Bu, öncelikle kendi varsayımları nedeniyle son derece tartışmalı bir konudur. On one side of the planet, we have to sell livestock due to a lack of water and fodder. Gezegenin bir tarafında su ve yem eksikliği nedeniyle hayvanları satmak zorunda kalıyoruz. Each year half a million EU citizens die needlessly due to tobacco. Her yıl yarım milyon AB vatandaşı tütün nedeniyle gereksiz yere hayatını kaybediyor. These are complex areas due to their geography and their climate. Buralar, coğrafyaları ve iklimleri nedeniyle karmaşık bölgelerdir. Due to the addictive effect, it appears very difficult to stop smoking. Bağımlılık yapıcı etkisi nedeniyle sigarayı bırakmak çok zor görünmektedir. These are countries which have to sell their rights due to poverty. Bunlar yoksulluk nedeniyle haklarını satmak zorunda kalan ülkelerdir. These are countries which have to sell their rights due to poverty. Bunlar yoksulluk nedeniyle haklarını satmak zorunda kalan ülkeler. Most recently, it has starved many of its people to death due to its disastrous isolationist economic policies. Son zamanlarda izolasyonist ekonomi politikaları nedeniyle birçok insanını açlıktan öldürdü. Finally, the report hints at breaches in environmental legislation due to such events as the burning of dead carcasses. Son olarak raporda, ölü leşlerin yakılması gibi olaylar nedeniyle çevre mevzuatının ihlal edildiği ima edilmektedir. There has been a general breakdown in the computer network and it lasted five minutes due to defective hardware. Bilgisayar ağında genel bir çökme meydana geldi ve arızalı donanım nedeniyle beş dakika sürdü. I am speaking on behalf of my fellow Member, Robert Goebbels, who is unable to attend due to a political commitment. Siyasi bir görevi nedeniyle toplantıya katılamayan Üye arkadaşım Robert Goebbels adına konuşuyorum. That may cause prices to rise again at a later date, due to a lack of competition. Bu durum, rekabet eksikliği nedeniyle fiyatların daha sonraki bir tarihte tekrar yükselmesine neden olabilir. These are complex areas due to their geography and their climate. Bu bölgeler, coğrafyaları ve iklimleri nedeniyle karmaşık alanlardır. It was a lapsus due to the Convention. Konvansiyon nedeniyle bir gecikme yaşandı. Unfortunately the same was not true of competitiveness, due to the difficult structural conditions at the outset. Ne yazık ki aynı durum, başlangıçtaki zor yapısal koşullar nedeniyle rekabet gücü için geçerli değildi. One life lost due to tobacco is one life too many. Tütün nedeniyle kaybedilen bir hayat, çok fazla hayat demektir. We feel that particularly due to the killing of the British backpacker Jeremy Parks on 28 October. Bunu özellikle 28 Ekim'de İngiliz sırt çantalı gezgin Jeremy Parks'ın öldürülmesi nedeniyle hissediyoruz. Due to this conflict, a feud was born between the two clans. Bu çatışma nedeniyle iki klan arasında husumet doğdu. Due to this conflict, a feud was born between the two clans. Bu çatışma nedeniyle iki klan arasında bir kan davası doğdu. If your belly expands sooner than expected, it could be due to these conditions. Karnınız beklenenden daha erken genişliyorsa bunun nedeni bu koşullar olabilir. For example, Egypt had severe pressure on the exchange rate due to the fall of the US dollar to the black market. Örneğin Mısır, ABD dolarının karaborsaya düşmesi nedeniyle döviz kuru üzerinde ciddi bir baskı yaşadı. Machines and other installations, the non-hydraulic type, often break down due to uneven loading. Hidrolik olmayan tipteki makineler ve diğer tesisatlar genellikle dengesiz yükleme nedeniyle bozulur. This is due to the servers being busy or the web browser timing out. Bunun nedeni sunucuların meşgul olması ya da web tarayıcısının zaman aşımına uğramasıdır. Today's oil price fluctuates due to these constantly changing conditions. Günümüzün petrol fiyatı, sürekli değişen bu koşullar nedeniyle dalgalanmaktadır. When it begins to pass, the body might feel cold due to the loss of heat. Geçmeye başladığında, ısı kaybı nedeniyle vücut soğuk hissedebilir. When it begins to pass, the body might feel cold due to the loss of heat. Geçmeye başladığında kişi ısı kaybı nedeniyle üşüme hissedebilir. The box fell apart due to the weight of the load. Kutu yükün ağırlığı nedeniyle düştü. Our delay was due to traffic congestion. Gecikmemizin nedeni trafik sıkışıklığıydı. Due to the storm, we couldn't leave the house. Fırtına nedeniyle evden ayrılamadık. The match was cancelled due to the heavy rain. Maç şiddetli yağmur nedeniyle iptal edildi. The school closed due to a bomb threat. Okul bir bomba tehdidi nedeniyle kapatıldı. Due to the worsening weather, the departure was delayed. Kötüleşen hava nedeniyle kalkış ertelendi. Today's Tigers-Giants baseball game was called off due to heavy rain. Bugünkü Tigers-Giants beyzbol maçı şiddetli yağmur nedeniyle iptal edildi. Due to a cold, I've lost my voice. Soğuk algınlığı nedeniyle sesimi kaybettim. His failure was mainly due to carelessness. Başarısızlığının başlıca nedeni dikkatsizliğiydi. She was absent due to a cold. O, soğuk algınlığı nedeniyle yoktu. The school was closed due to the snow. Okul kar nedeniyle kapalıydı. Due to the thick fog, the road was difficult to see. Yoğun sis nedeniyle yolu görmek zordu. She was absent due to a cold. Soğuk algınlığı nedeniyle devamsızlık yaptı. Due to lack of manpower, we need more time than expectations to handle this task. İnsan gücü eksikliği nedeniyle, bu görevi yerine getirmek için beklenenden daha fazla zamana ihtiyacımız var. Tom could have caused a disaster due to his carelessness. Tom dikkatsizliği nedeniyle bir felakete yol açabilirdi. I couldn't go out, due to the heavy rain. Şiddetli yağmur nedeniyle dışarı çıkamam. Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty? Peki, belirsizlik nedeniyle ödenecek ekonomik bedel ne olacak? He failed the exam due to a lack of preparation. Hazırlık eksikliği nedeniyle sınavda başarısız oldu. The pipe burst due to great pressure. Boru büyük basınç nedeniyle patladı. Demand for imported cars is increasing due to lower prices. Düşük fiyatlar nedeniyle ithal arabalara olan talep artıyor. All flights are delayed due to the blizzard. Tüm uçuşlar kar fırtınası nedeniyle ertelendi. The prejudices against Québec exist due to its linguistic intransigence. Dilsel uyuşmazlık nedeniyle Quebec'e karşı önyargılar vardır. The bar-mitzvah party was cancelled due to illness. Bar-mitzvah partisi hastalık nedeniyle iptal edildi. The party has been canceled due to a lack of interest. İlgisizlik nedeniyle parti iptal edildi. That river quickly overflowed due to the downpour. O nehir sağanak yağmur nedeniyle hızla taştı. The class was canceled due to the storm. Ders fırtına nedeniyle iptal edildi. The experiment eventually failed due to a lack of support. Deney sonunda destek eksikliği nedeniyle başarısız oldu. Their trip has been cancelled due to rain. Yağmur nedeniyle onların gezisi ertelendi. The special lecture was put off until the next day due to the bad weather. Özel konferans, kötü hava koşulları nedeniyle bir sonraki güne ertelendi. The swimming pool is closed due to the storm. Yüzme havuzu fırtına nedeniyle kapalı. Tom lost his appetite due to the heat wave. Tom sıcak hava dalgası nedeniyle iştahını kaybetti. Due to the lack of students, the school will be closed at the end of the year. Öğrenci azlığı nedeniyle okul yıl sonunda kapanacak. Due to the rain, staying at home would be a better option. Yağmur nedeniyle evde kalmak daha iyi bir seçenek olurdu. Due to the sudden death of his father, he abandoned his plans of living outside the country. Babasının ani ölümü nedeniyle, ülke dışında yaşama planlarından vazgeçti. This product was discontinued due to low sales. Bu ürün satışlarının düşük olması nedeniyle durduruldu. A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday. Dünkü deprem nedeniyle Japonya'da çok sayıda bina çöktü. Schools will be closed today due to the weather. Okullar hava nedeniyle bugün kapalı olacak. I am not afraid of dying due to old age. Ben yaşlılık nedeniyle ölmekten korkmuyorum. The meeting was postponed due to the bad weather. Toplantı kötü hava koşulları nedeniyle ertelendi. As you know, we were late due to the heavy rain. Bildiğiniz gibi, şiddetli yağmur nedeniyle geç kaldık. The beach was closed due to shark sightings. Plaj köpekbalığı görülmesi nedeniyle kapatıldı. Due to technical reasons, the search feature is currently disabled. Teknik nedenlerden dolayı, arama özelliği şu anda devre dışı. Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels. Aşırı avlanma nedeniyle bazı balık stokları tehlikeli derecede azaldı. Due to the bad weather, the game was cancelled. Kötü hava nedeniyle maç iptal edildi. These solvents, due to their volatility, evaporate into the atmosphere when used. Bu çözücüler, uçuculukları nedeniyle, kullanıldıklarında buharlaşarak atmosfere karışırlar. Tom will miss the Olympics due to his injury. Tom sakatlığı nedeniyle olimpiyatları kaçıracak. Tom was imprisoned at a psychiatric hospital due to his severe insanity. Tom, ağır deliliği nedeniyle bir psikiyatri hastanesine hapsedildi. Classes have been suspended due to floods. Sel nedeniyle derslere ara verildi. Tom could have caused a disaster due to his carelessness. Tom dikkatsizliği nedeniyle felakete neden olabilirdi. The accident was due to the negligence of the caretaker. Kaza, hizmetlinin ihmali nedeniyle meydana gelmiştir. People with agraphia can't write due to a brain injury. Agrafili insanlar bir beyin hasarı nedeniyle yazı yazamazlar. The special lecture was put off until the next day due to the bad weather. Kötü hava koşulları nedeniyle özel konferans ertesi güne ertelendi. I lost my wife due to a traffic accident. Bir trafik kazası nedeniyle karımı kaybettim. Due to severe educational influence the child became a wholly different person. Şiddetli eğitim etkisi nedeniyle çocuk tamamen farklı bir insan haline geldi. Due to my illness, I couldn't visit you. Hastalığım nedeniyle, seni ziyaret edemedim. The school is closed due to the snow. Okul kar nedeniyle kapalıdır. Tom said his failure was due to bad luck. Tom başarısızlığının kötü şans nedeniyle olduğunu söyledi. The match was cancelled due to the bad weather. Kötü hava koşulları nedeniyle maç iptal edildi. Due to illness, he had to give up smoking. Hastalık nedeniyle, sigarayı bırakmak zorunda kaldı. These solvents, due to their volatility, evaporate into the atmosphere when used. Bu çözücüler uçuculukları nedeniyle kullanıldıklarında atmosfere buharlaşırlar. Due to limited visibility navigation may be difficult. Sınırlı görüş nedeniyle navigasyon zor olabilir. School was closed for the day due to the snow. Kar nedeniyle okul bugün kapalıydı. The baseball game was called off due to rain. Beyzbol maçı yağmur nedeniyle iptal edildi. The surface of the earth rose due to the volcanic activity. Volkanik faaliyet nedeniyle dünyanın yüzeyi yükseldi. Ladies and gentlemen, due to an accident at the airport, our arrival will be delayed. Bayanlar ve baylar, havaalanındaki bir kaza nedeniyle varışımız gecikecektir. For the first time in its 258-year history, the parade was canceled due to the health risks of large crowds. Geçit töreni büyük kalabalıkların sağlık riskleri nedeniyle 258 yıllık tarihinde ilk kez iptal edildi. He's absent due to his sickness. O hastalığı nedeniyle yok. The autopsy results suggested that she died due to a heart problem. Otopsi sonuçları kalp sorunu nedeniyle öldüğünü gösteriyor. Traffic on this road has been disrupted due to flooding. Bu yoldaki trafik sel nedeniyle aksadı. The closing of school was due to the heavy snow. Okulun kapanışı yoğun kar nedeniyle oldu. The trains weren't running due to the snowfall. Trenler kar yağışı nedeniyle çalışmıyordu. Many employees had to be laid off due to budget cutbacks. Bütçe kesintileri nedeniyle birçok çalışan işten çıkarılmak zorunda kaldı. This product was discontinued due to low sales. Bu ürün düşük satışlar nedeniyle durduruldu. The prejudices against Québec exist due to its linguistic intransigence. Québec'e karşı önyargılar, dilsel uzlaşmazlığı nedeniyle var. The meeting was postponed due to the bad weather. Toplantı kötü hava nedeniyle ertelendi. Our trip was canceled due to the heavy snow. Gezimiz yoğun kar yağışı nedeniyle iptal edildi. For the first time in its 258-year history, the parade was canceled due to the health risks of large crowds. Geçit töreni 258 yıllık tarihinde ilk kez büyük kalabalıkların sağlık riskleri nedeniyle iptal edildi. The motorway was closed due to a major accident. Otoyol büyük bir kaza nedeniyle kapatıldı. It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere. Atmosferdeki karbondioksit miktarının artması nedeniyle dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. He failed due to lack of effort. Çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu. The library near my house is now open only three days a week due to budget cutbacks. Evimin yakınındaki kütüphane bütçe kesintileri nedeniyle artık haftada sadece üç gün açık. The match was cancelled due to the bad weather. Maç kötü hava nedeniyle iptal edildi. Due to the rain, my plans were completely mixed up. Yağmur nedeniyle planlarım tamamen karıştı. But, unfortunately, the game was called off due to rain. Ama maalesef yağmur nedeniyle maç iptal edildi. Due to circumstances, I gave up the idea of going to university. Şartlar nedeniyle, üniversiteye gitme düşüncesinden vazgeçtim. People with agraphia can't write due to a brain injury. Agrafisi olan insanlar beyin hasarı nedeniyle yazamazlar. Due to recent events, it is completely impossible for me to focus on my work. Son olaylar nedeniyle işime odaklanmam tamamen imkansız. Due to circumstances, I gave up the idea of going to university. Koşullar nedeniyle üniversiteye gitme fikrinden vazgeçtim. Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation. Gelecek yıl ücretler artacak, ancak artışın çoğu enflasyon nedeniyle kaybolacak. School was closed for the day due to the snow. Okul kar nedeniyle gün boyunca kapatıldı. They put off their departure due to the heavy snow. Yoğun kar yağışı nedeniyle onlar kalkışını erteledi. The water mains burst due to the earthquake. Deprem nedeniyle su şebekesi patladı. Due to circumstances beyond our control, we had to postpone the meeting. Kontrolümüz dışındaki koşullar nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık. Due to the fog, traffic is temporarily suspended. Sis nedeniyle trafik geçici olarak durduruldu. It was determined that the plane crashed due to pilot error. Uçağın pilot hatası nedeniyle düştüğü tespit edildi. He failed due to lack of effort. O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu. The pipe burst due to great pressure. Büyük basınç nedeniyle boru patladı. Our success was due to his efforts. Onun çabaları nedeniyle başardık. Our success was due to his efforts. Başarımız onun çabaları nedeniyle oldu. It is said that the silversmiths of that town ate silver due to extreme poverty. O kasabanın gümüşçülerinin aşırı yoksulluk nedeniyle gümüş yedikleri söylenilmektedir. She was unable to come due to illness. Hastalığı nedeniyle gelemedi. Bogdan Tanevich is retiring due to colon cancer. Bogdan Tanevich kolon kanseri nedeniyle emekli oluyor. Several flights were delayed due to an earthquake. Deprem nedeniyle birkaç uçuş ertelendi. Due to illness, he had to give up smoking. Hastalık nedeniyle sigarayı bırakmak zorunda kaldı. The loss of his sense of smell was due to a head injury. Koku duygusu kaybı bir kafa travması nedeniyle oldu. Pinochet remains in hospital due to heart problems. Pinochet kalp sorunları nedeniyle hastanede kalıyor. Many employees had to be laid off due to budget cutbacks. Birçok işçi bütçe kesintileri nedeniyle işten çıkarılmak zorundaydı. The tennis match was postponed due to rain. Tenis maçı yağmur nedeniyle ertelendi. The water mains burst due to the earthquake. Su şebekesi deprem nedeniyle patladı. My boyfriend visited an andrologist due to erection problems. Erkek arkadaşım ereksiyon problemi nedeniyle androloji uzmanına gitti. My mother hasn't slept in 3 days due to her illness. Annem hastalığı nedeniyle 3 gün uyumadı. Great successes are due to constant efforts. Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir. Many people will lose their jobs due to the slump in the auto industry. Otomobil endüstrisindeki çöküş nedeniyle birçok insan işini kaybedecek. But, unfortunately, the game was called off due to rain. Fakat ne yazık ki, yağmur nedeniyle oyun iptal edildi. Due to the storm, he didn't arrive. Fırtına nedeniyle, o gelmedi. The doctor concluded that her stomach pains were due to irritable bowel syndrome. Doktor onun mide ağrılarının irritabl bağırsak sendromu nedeniyle olduğu sonucuna vardı. The picnic was cancelled due to the rain. Yağmur nedeniyle piknik iptal edildi. Tom was imprisoned at a psychiatric hospital due to his severe insanity. Tom şiddetli delilik nedeniyle bir psikiyatri hastanesinde hapsedildi. The loss of his sense of smell was due to a head injury. Koku alma duyusunu kaybetmesinin nedeni kafa travmasıydı. In 1918, revolts due to the price of rice erupted all around the country. 1918'de pirinç fiyatları nedeniyle ülkenin dört bir yanında isyanlar patlak verdi. Due to the bad weather, the plane was ten minutes late. Kötü hava nedeniyle uçak on dakika gecikti. Due to the bad weather, the plane was ten minutes late. Kötü hava nedeniyle uçak 10 dakika gecikti. Due to the dispute over the islands, many Japanese businesses in China have been attacked. Adalar üzerindeki anlaşmazlık nedeniyle, Çin'deki birçok Japon işletmesi saldırıya uğradı. The trains weren't running due to the snowfall. Kar yağışı nedeniyle trenler çalışmıyordu. Movie theaters are losing more and more revenue due to internet piracy. Sinema salonları internet korsanlığı nedeniyle giderek daha fazla gelir kaybediyor. The accident was due to careless driving. Kaza dikkatsiz sürüş nedeniyle oldu. Due to unforeseen circumstances, the party will now take place at 9pm. Öngörülemeyen koşullar nedeniyle, parti artık akşam 9'da gerçekleşecek. Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly. Katılımcı eksikliği nedeniyle genel kurulu ertelemek zorundayız. The olm is my favourite animal, due to its grotesque appearance. Olm, grotesk görünümü nedeniyle en sevdiğim hayvandır. Due to illness, he couldn't come with us. Hastalık nedeniyle, o bizimle gelemedi. It was determined that the plane crashed due to pilot error. Uçağın pilot hatası nedeniyle düştüğü belirlendi. That accident was due to his carelessness. Bu kaza onun dikkatsizliği nedeniyle oldu. Ecuador, due to the earthquake, is more united. Ekvador, deprem nedeniyle daha fazla birleşti. The surface of the earth rose due to the earthquake. Deprem nedeniyle dünyanın yüzeyi yükseldi. Our trip was canceled due to the heavy snow. Yolculuğumuz yoğun kar nedeniyle iptal edildi. The keys of the piano are yellow due to age. Piyanonun tuşları yaşı nedeniyle sararmış. That river quickly overflowed due to the downpour. Nehir sağanak nedeniyle çabucak taştı. Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate. Tom'un davranışları nedeniyle mahkeme Mary'nin anlattıklarının doğru olduğuna ikna olmuştur. The city's crime rate is high due to the police's lousiness. Polisin yetersizliği nedeniyle kentin suç oranı yüksektir. Due to the bad weather, the game was called off. Kötü hava şartları nedeniyle oyun iptal edildi. Due to the typhoon, the train schedule was disturbed and all the trains were jam-packed. Tayfun nedeniyle tren tarifesi bozulmuştu ve tüm trenler tıka basa doluydu. Due to illness, she cannot come. Hastalığı nedeniyle gelemiyor. The surface of the earth rose due to the volcanic activity. Dünya yüzeyi volkanik aktivite nedeniyle yükseldi. I am very sorry that I have to ask you to change the meeting date to March 6 due to personal reasons. Kişisel nedenlerden dolayı toplantı tarihini 6 Mart olarak değiştirmenizi rica etmek zorunda kaldığım için çok üzgünüm. I was laid off from my job due to budget cutbacks. Bütçe kesintileri nedeniyle işimden çıkarıldım. The stores were closed due to the strike. Mağazalar grev nedeniyle kapalıydı. He won't be able to come anymore due to his obligations. Yükümlülükleri nedeniyle artık gelemeyecek. Due to the worsening weather, the departure was delayed. Havanın kötüleşmesi nedeniyle kalkış ertelendi. My mother hasn't slept in 3 days due to her illness. Annem hastalığı nedeniyle üç gündür uyumuyor. The fireworks show was suspended after 30 minutes due to the thunderstorm. Havai fişek gösterisi fırtına nedeniyle 30 dakika sonra durduruldu. His running away from home is due to his father's severity. Evden kaçmasının nedeni babasının sert biri olması. Schools will be closed today due to the weather. Hava koşulları nedeniyle okullar bugün kapalı olacak. I have little appetite due to lack of exercise. Egzersiz eksikliği nedeniyle çok az iştahım var. A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday. Dünkü deprem nedeniyle Japonya'da birçok bina çöktü. Due to his littering offense, he was forced to 10 hours community service. Çöp atma suçu nedeniyle 10 saat kamu hizmeti yapmak zorunda kaldı. Tom and Mary lost their jobs due to budget cutbacks. Tom ve Mary bütçe kesintileri nedeniyle işlerini kaybettiler. Due to his impolite behavior toward a customer, Tom was immediately fired. Bir müşteriye karşı kaba davranışı nedeniyle Tom hemen kovuldu. His delay of coming here on time is due to a traffic accident. Buraya zamanında gelememesinin nedeni, trafik kazası. The roof was torn off due to the strong winds. Çatı kuvvetli rüzgar nedeniyle parçalandı. Due to the snow, the train was delayed. Kar nedeniyle tren gecikti. Pinochet remains in hospital due to heart problems. Pinochet kalp sorunları nedeniyle hastanede yatıyor. The plane was unable to take off due to the storm. Uçak fırtına nedeniyle kalkamadı. Due to the bad weather, the game was called off. Kötü hava koşulları nedeniyle oyun iptal edildi. The experiment eventually failed due to a lack of support. Deney, sonunda destek eksikliği nedeniyle başarısız oldu. Show More (232)
2	due to	yüzünden	prep.
	Two hundred Members walked out when he was due to speak. Konuşma yapacağı sırada iki yüz üye salonu terk etti. Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation. Gelecek yıl maaşlara zam yapılacak ama enflasyon yüzünden zammın çoğu eriyecek. I assume this is due to the fact that Tom is a minor. Sanırım bu Tom'un bir çocuk olması gerçeği yüzünden. Her job was eliminated due to budget cutbacks. Bütçe kesintileri yüzünden işi elinden alındı. This failure is due to your mistake. Bu başarısızlık sizin hatanız yüzünden. The swimming pool is closed due to the storm. Yüzme havuzu fırtına yüzünden kapalı. All flights are delayed due to the blizzard. Kar fırtınası yüzünden tüm uçuşlar ertelendi. The plane was late due to bad weather. Uçak kötü hava yüzünden geç kaldı. The plane was three hours late due to bad weather. Uçak kötü hava yüzünden üç saat geç kalmıştı. The plane was unable to take off due to the storm. Fırtına yüzünden uçak kalkamadı. The game was canceled due to rain. Yağmur yüzünden oyun iptal edildi. The match was stopped due to a thunderstorm. Fırtına yüzünden maç durdu. He failed, due to lack of money. Parasızlık yüzünden başarısız oldu. His absence was due to the storm. Yokluğu fırtına yüzünden oldu. The accident was due to the negligence of the caretaker. Kaza bekçinin ihmali yüzünden oldu. Mari got depressed due to Tom. Mari, Tom yüzünden depresyona girdi. His failure was mainly due to carelessness. Onun başarısızlığı çoğunlukla dikkatsizliği yüzündendi. The plane was three hours late due to bad weather. Kötü hava yüzünden uçak üç saat rötar yaptı. We had to put off the game due to rain. Yağmur yüzünden maçı ertelemek zorunda kaldık. The tea is getting cold due to the cold air. Soğuk hava yüzünden çay soğuyor. The plane was late due to bad weather. Uçak kötü hava koşulları yüzünden gecikti. The class was canceled due to the storm. Fırtına yüzünden ders iptal edildi. The school is closed due to the snow. Kar yüzünden okul kapalı. The tennis match was postponed due to rain. Tenis maçı yağmur yüzünden ertelendi. The surface of the earth rose due to the earthquake. Deprem yüzünden dünyanın yüzeyi yükseldi. He failed the exam due to a lack of preparation. Hazırlık eksikliği yüzünden sınavda başarısız oldu. Tom and Mary lost their jobs due to budget cutbacks. Tom ve Mary bütçe kesintileri yüzünden işlerini kaybettiler. The school was closed due to the snow. Kar yüzünden okul kapalıydı. I can't leave due to the bad weather. Kötü hava yüzünden gidemiyorum. I'm sure that Ted's cough is due to smoking. Ted'in öksürüğünün sigara yüzünden olduğuna eminim. We had to postpone the game due to rain. Yağmur yüzünden maçı ertelemek zorunda kaldık. The delivery of the goods was delayed due to the storm. Fırtına yüzünden malların teslimi gecikti. My suffering is due to life’s miseries. Acı çekmem hayatın zorlukları yüzünden. Due to a cold, I've lost my voice. Soğuk algınlığı yüzünden sesimi kaybettim. Due to the rain, my plans were completely mixed up. Yağmur yüzünden planlarım tamamen karıştı. The game was canceled due to rain. Maç yağmur yüzünden iptal edildi. The school closed due to a bomb threat. Bomba tehdidi yüzünden okul kapandı. All the houses on my street lost power this morning due to the storm. Bu sabah fırtına yüzünden sokağımdaki tüm evlerin elektriği kesildi. Her job was eliminated due to budget cutbacks. Onun işi bütçe kesintileri yüzünden tasfiye edildi. This mistake is due to his carelessness. Bu hata onun dikkatsizliği yüzünden. The accident was due to the driver's carelessness. Kaza sürücünün dikkatsizliği yüzünden oldu. Tom lost his appetite due to the heat wave. Tom sıcak hava dalgası yüzünden iştahını kaybetti. I was laid off from my job due to budget cutbacks. Bütçe kesintileri yüzünden işten çıkarıldım. Due to the storm, he didn't arrive. Fırtına yüzünden gelemedi. The roof was torn off due to the strong winds. Şiddetli rüzgar yüzünden çatı uçtu. The accident was due to his carelessness. Kaza onun dikkatsizliği yüzünden oldu. We had to put off the game due to rain. Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık. The roads are blocked due to the bad weather. Kötü hava koşulları yüzünden yollar kapandı. He's gone bankrupt due to gambling debts. Kumar borçları yüzünden iflas etti. We had to postpone the game due to rain. Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık. They put off their departure due to the heavy snow. Yoğun kar yüzünden yola çıkmayı ertelediler. That accident was due to his carelessness. Bu kaza onun dikkatsizliği yüzünden oldu. It's possible that the airplane won't be able to fly due to the storm. Fırtına yüzünden uçağın uçamama ihtimali var. Due to the storm, we couldn't leave the house. Fırtına yüzünden evden çıkamadık. Due to global warming, cities could be completely submerged. Küresel ısınma yüzünden şehirler tamamen sular altında kalabilir. The accident was due to the smog. Kaza sis yüzünden oldu. Due to the snow, the train was delayed. Kar yüzünden tren rötar yaptı. The stain on the lab coat is due to silver nitrate. Laboratuvar önlüğündeki leke gümüş nitrat yüzünden. He was late to the appointment due to a traffic accident. Trafik kazası yüzünden randevuya geç kaldı. His absence was due to the storm. Onun yokluğu fırtına yüzündendi. I couldn't go out, due to the heavy rain. Şiddetli yağmur yüzünden dışarı çıkamadım. Their trip has been cancelled due to rain. Yağmur yüzünden gezileri iptal oldu. The picnic was cancelled due to the rain. Yağmur yüzünden piknik iptal edildi. Tom admitted that it was due to his carelessness that the accident had happened. Tom kazanın kendi dikkatsizliği yüzünden olduğunu kabul etti. Due to the miscalculation, they lost valuable time. Yanlış hesaplama yüzünden değerli zamanlarını kaybettiler. Due to worries about the future, both of them do not want children. Gelecek kaygısı yüzünden ikisi de çocuk istemiyor. Show More (63)
3	due to	dolayı	prep.
	This is where we fall down, due to the pitiful lack of a similar agreement with the Republic of Cuba. Küba Cumhuriyeti ile benzer bir anlaşmanın acınacak derecede eksik olmasından dolayı, işte bu noktada sınıfta kalıyoruz. I think congratulations are also due to the European Commission on the initiatives it has proposed. Avrupa Komisyonu'nu da önerdiği girişimlerden dolayı tebrik etmek gerektiğini düşünüyorum. When it begins to pass, the body might feel cold due to the loss of heat. Geçmeye başladığında vücut, ısı kaybından dolayı soğuk hissedebilir. Due to the rain, staying at home would be a better option. Yağmurdan dolayı, evde kalmak daha iyi bir seçenek olacaktır. He's gone bankrupt due to gambling debts. O, kumar borçlarından dolayı iflas etti. It is said that the silversmiths of that town ate silver due to extreme poverty. O kasabadaki gümüşçülerin aşırı yoksulluktan dolayı gümüş yedikleri söyleniyor. Bananas are slightly radioactive due to their potassium content. Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler. Due to global warming, cities could be completely submerged. Küresel ısınmadan dolayı, şehirler tamamen batırılmış olabilir. Today's Tigers-Giants baseball game was called off due to heavy rain. Bugünkü Tigers-Giants beyzbol maçı şiddetli yağmurdan dolayı iptal edildi. The accident was due to the driver's carelessness. Kaza, sürücünün dikkatsizliğinden dolayı meydana geldi. His running away from home is due to his father's severity. Onun evden kaçması babasının şiddetinden dolayıdır. A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday. Dün depremden dolayı, Japonya'da çok sayıda bina çöktü. His absence was due to illness. Onun yokluğu hastalıktan dolayı idi. His failure was due to his idleness. Onun başarısızlığı onun tembelliğinden dolayı idi. Tom admitted that it was due to his carelessness that the accident had happened. Tom kazanın onun dikkatsizliğinden dolayı olduğunu itiraf etti. He's absent due to his sickness. Hastalığından dolayı gelemedi. The keys of the piano are yellow due to age. Piyanonun tuşları yaştan dolayı sararmış. Classes have been suspended due to floods. Selden dolayı dersler ertelendi. He won't be able to come anymore due to his obligations. O, zorunluluklarından dolayı artık gelemeyecek. Ecuador, due to the earthquake, is more united. Ekvador, depremden dolayı daha birleşik. Due to the thick fog, the road was difficult to see. Yoğun sisten dolayı, yolu görmek zordu. I am not afraid of dying due to old age. Yaşlılıktan dolayı ölmekten korkmuyorum. The box fell apart due to the weight of the load. Yükün ağırlığından dolayı kutu parçalandı. Many people will lose their jobs due to the slump in the auto industry. Otomobil sektöründeki çöküşten dolayı çoğu insan işsiz kalacak. Due to my illness, I couldn't visit you. Hastalığımdan dolayı seni ziyaret edemedim. She was unable to come due to illness. Hastalığından dolayı gelemedi. The tea is getting cold due to the cold air. Soğuk havadan dolayı çay soğuyor. Due to illness, she cannot come. O hastalıktan dolayı gelemiyor. Due to the bad weather, the game was cancelled. Kötü hava şartlarından dolayı oyun iptal edildi. Due to illness, he couldn't come with us. Hastalığından dolayı bizimle gelemedi. His eyes stopped functioning due to old age. Yaşlılıktan dolayı gözleri artık görmüyordu. Due to excitement, I became tongue-tied. Heyecandan dolayı dilim tutuldu. He failed, due to lack of money. O, parasızlıktan dolayı başarısız oldu. Show More (30)
4	due to	sayesinde	prep., expr.
	This agreement was only possible due to the spirit of compromise shown by Parliament and the Council. Bu anlaşma ancak Parlamento ve Konsey tarafından gösterilen uzlaşma ruhu sayesinde mümkün olmuştur. We must also remember that generic products are only developed due to innovation. Ayrıca muadil ürünlerin sadece inovasyon sayesinde geliştirildiğini de unutmamalıyız. We must also remember that generic products are only developed due to innovation. Jenerik ürünlerin sadece inovasyon sayesinde geliştirildiğini de unutmamalıyız. And our newfound glory is all due to these wonderful boys. Ve yeni keşfedilen zaferimiz tamamen bu harika çocuklar sayesinde. My success is largely due to your help. Başarım büyük ölçüde yardımın sayesindedir. Our success was due to his efforts. Başarımız onun çabaları sayesinde oldu. Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon. Sınıfımda ototropik bir çocuk olan ve klorofil sayesinde cildi yeşil olan Claude, ayı ormanlaştırmayı hayal ediyor. My success is largely due to your help. Başarım büyük ölçüde sizin yardımınız sayesinde oldu. This money is due to you. Bu para senin sayende. My success was due to your help. Başarım sizin yardımınız sayesinde oldu. Show More (7)
5	due to	bağlı	prep.
	His success was mostly due to good luck. Onun başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı. He thinks that his success is due to luck. Başarısının şansa bağlı olduğunu düşünüyor. My success was largely due to luck. Başarım büyük ölçüde şansa bağlıydı. His success was mostly due to good luck. Başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı. Show More (1)