earth - English Turkish Sentences
English Turkish
earth dünya n.
  • But we must also take account of the environment, particularly in this week of the Johannesburg Earth Summit.
  • Ancak, özellikle Johannesburg Dünya Zirvesi'nin yapıldığı bu haftada çevreyi de dikkate almalıyız.
  • We have only one earth and we must take care of it.
  • Tek bir dünyamız var ve ona iyi bakmalıyız.
  • Would it not make more sense to invest money on earth?
  • Parayı dünyaya yatırmak daha mantıklı olmaz mı?
Show More (233)
earth yeryüzü n.
  • She also pleaded with them not to let a single drop of the people’s blood stain the earth.
  • Ayrıca, halkın kanının tek bir damlasının bile yeryüzünü kirletmesine izin vermemelerini rica etti.
  • Would it not make more sense to invest money on earth?
  • Parayı yeryüzüne yatırmak daha mantıklı olmaz mı?
  • Of course people will draw comparisons with the Rio Earth Summit of 1992.
  • Elbette insanlar 1992 Rio Yeryüzü Zirvesi ile karşılaştırmalar yapacaklardır.
Show More (99)
earth yer n.
  • That is earth shaking and heart rending.
  • Bu durum yeri yerinden oynatıyor ve yürekleri parçalıyor.
  • There is no distinction between heaven and earth, man and woman, teacher and disciple.
  • Gök ve yer, erkek ve kadın, öğretmen ve öğrenci arasında hiçbir ayrım yoktur.
  • It is said that music is a bridge between earth and heaven.
  • Müziğin yer ile gök arasında bir köprü olduğu söylenir.
Show More (57)
earth toprak n.
  • The dead have no ambition, the earth is queen of beds.
  • Ölülerin hırsı yoktur, toprak yatakların kuştüyü olanıdır.
  • Alpa and I's already wearing earth mama's natural night camo.
  • Alpa ile ben, toprak ananın doğal gece kamuflajını zaten giyiyoruz.
  • Alpa and I's already wearing earth mama's natural night camo.
  • Alpa ve ben zaten toprak ananın doğal gece kamuflajını giymekteyiz.
Show More (55)
earth zemin n.
  • Defines the engineering properties of earth materials and weathering, alteration processes.
  • Zemin malzemelerinin mühendislik özelliklerini ve ayrışma, değişim süreçlerini tanımlar.
  • Suddenly the earth under her feet opened and the girl instantly vanished.
  • O anda ayaklarının altındaki zemin açıldı ve kız anında kayboldu.
  • We then walk more lightly on the earth.
  • O zaman zeminde daha hafif yürürüz.
Show More (3)
earth yerküre n.
  • The earth is one of the planets.
  • Yerküre gezegenlerden bir tanesidir.
Show More (-2)