erratic - English Turkish Sentences
English Turkish
erratic dengesiz adj.
  • Sami was confused by Layla's erratic behavior.
  • Layla'nın dengesiz davranışları Sami'nin kafasını karıştırdı.
  • Fadil's behavior was becoming more controlling and erratic.
  • Fadıl'ın davranışları daha da kontrolcü ve dengesiz olmaya başlamıştı.
  • Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
  • Dan, en küçük teyzesi Linda ile dengesiz bir seks ilişkisi yaşamaya başladı.
Show More (4)
erratic düzensiz adj.
  • The erratic electricity supply burned our TV.
  • Düzensiz elektrik kaynağı televizyonumuzu yaktı.
  • We had to lessen the impact of the erratic supplies.
  • Düzensiz tedariklerin etkisini azaltmak zorundaydık.
  • We had to lessen the impact of the erratic supplies.
  • Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
Show More (1)