exude - English Turkish Sentences
English Turkish
exude yaymak v.
  • The sense of moral superiority exuded by the resolution and this debate, too, is therefore inappropriate.
  • Dolayısıyla, kararın ve bu tartışmanın yaydığı ahlaki üstünlük duygusu da uygunsuzdur.
  • During mating season many animals exude strong fragrances.
  • Çiftleşme mevsiminde birçok hayvan güçlü kokular yayar.
Show More (-1)
exude çıkarmak v.
  • During mating season many animals exude strong fragrances.
  • Çiftleşme sezonunda birçok hayvan güçlü güzel kokular çıkarır.
Show More (-2)