|
- The thick fog in the mornings is common in San Francisco.
- Sabahları yoğun sis, San Francisco'da çok görülen bir durumdur.
- Yesterday, there was fog at the airport; today, you are producing fog in the Chamber.
- Dün havaalanında sis vardı; bugün ise Mecliste sis üretiyorsunuz.
- We were also told that there was fog, so it was obviously difficult to identify the animals involved.
- Ayrıca bize sis olduğu söylendi, bu nedenle söz konusu hayvanları tespit etmek açıkçası zordu.
- Let's try not to lose each other in this fog.
- Bu siste birbirimizi kaybetmemeye çalışalım.
- Don't get lost in the fog.
- Sisin içinde kaybolma.
- London is no longer a city of fog.
- Londra artık bir sis şehri değil.
- The fog made driving difficult.
- Sis, sürüşü zorlaştırdı.
- We had a heavy fog in London.
- Londra'da yoğun bir sis vardı.
- London, where I live, used to be famous for its fog.
- Yaşadığım yer olan Londra, eskiden sisi ile meşhurdu.
- I can't even see the other ship in this fog.
- Bu siste diğer gemiyi göremiyorum bile.
- I could see nothing but fog.
- Sisten başka bir şey göremedim.
- Because of the fog, the airplane has been rerouted to Munich.
- Sis nedeniyle uçak Münih'e yönlendirildi.
- The city was wrapped in fog.
- Şehir sis altında kaldı.
- The light of the lamp glimmered in the fog.
- Lambanın ışığı siste parıldıyordu.
- I could see nothing but fog.
- Sisten başka bir şey göremiyordum.
- The fog's very dense.
- Sis çok yoğun.
- My friend disappeared like a grey mule in the fog.
- Arkadaşım sisin içinde gri bir katır gibi gözden kayboldu.
- There's a fog on the road.
- Yolda sis var.
- London, where I live, used to be famous for its fog.
- Londra, yaşadığım yer, sisiyle ünlüydü.
- Heavy fog and rain hindered the search for the missing bushwalkers.
- Ağır sis ve yağmur, doğa yürüyüşçülerini aramayı engelledi.
- Let's try not to lose each other in this fog.
- Bu sisin içinde birbirimizi kaybetmemeye çalışalım.
- There is fog over the lake.
- Göl üzerinde sis var.
- The fog gradually began to lift.
- Sis yavaş yavaş kalkmaya başladı.
- The boat floated away from the shore and soon disappeared into the fog.
- Tekne kıyıdan uzaklaştı ve kısa süre sonra sisin içinde kayboldu.
- The beautiful scene of a lake was not able to be enjoyed because of rain and fog.
- Gölün güzel manzarasının yağmur ve sisten dolayı keyfine varılamadı.
- Suddenly, a ship appeared through the fog.
- Aniden sisin içinden bir gemi göründü.
- The fog began to disappear around ten o'clock.
- Sis saat on civarında kaybolmaya başladı.
- He couldn't see very far because of the fog.
- O sis yüzünden çok uzağı göremedi.
- Due to the fog, traffic is temporarily suspended.
- Sis nedeniyle trafik geçici olarak durduruldu.
- It's a fog that you can cut with a knife.
- Bıçakla kesebileceğin bir sis.
- San Francisco is known for its fog and its hills among other things.
- San Francisco diğer şeylerin yanı sıra sisi ve tepeleriyle de bilinir.
- The fog made driving difficult.
- Sis sürüşü zorlaştırdı.
- Tom heard a fog horn in the distance.
- Tom uzaktan bir sis borusu sesi duydu.
- Suddenly, a ship appeared through the fog.
- Ansızın sislerin içerisinden bir gemi belirdi.
- There was a thick fog around.
- Çevrede yoğun bir sis vardı.
- As the sun rose, the fog disappeared.
- Güneş doğarken, sis kayboldu.
- He couldn't see very far because of the fog.
- Sis yüzünden çok uzağı göremiyordu.
- My friend disappeared like a grey mule in the fog.
- Arkadaşım sisteki bir gri katır gibi kayboldu.
- The boat floated away from the shore and soon disappeared into the fog.
- Tekne kıyıdan çıktı ve kısa sürede siste kayboldu.
- I can't see the road signs in this fog.
- Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.
- We got lost in the fog.
- Sislerin içinde kaybolduk.
- The fog was so thick that I couldn't see my hand in front of my face.
- Sis o kadar yoğundu ki elimi yüzümün önünde göremiyordum.
- The light of the lamp glimmered in the fog.
- Lambanın ışığı sisin içinde parıldadı.
- The fog was so dense, we could hardly see anything.
- Sis çok yoğundu, her şeyi zorlukla görebildik.
- The fog faded away.
- Sis dağıldı.
- The fog lifted quickly.
- Sis çabucak dağıldı.
- There is often fog in the morning.
- Sabahleyin genellikle sis vardır.
- The fog faded away.
- Sis kayboldu.
- The fog has lifted.
- Sis kalktı.
- Don't get lost in the fog.
- Siste kaybolmayın.
- The beautiful scene of a lake was not able to be enjoyed because of rain and fog.
- Yağmur ve sis yüzünden güzel göl manzarasının tadını çıkarmak mümkün olmadı.
- The city was wrapped in fog.
- Şehir sise büründü.
- It's a fog that you can cut with a knife.
- Bu bir bıçakla kesebileceğin bir sis.
- The fog was so dense, we could hardly see anything.
- Sis o kadar yoğundu ki hiçbir şey göremiyorduk.
- Tom and Mary held hands as they watched the fog roll in.
- Tom ve Mary sisin dağılışını izlerken el ele tutuştular.
- London is famous for its fog.
- Londra sisi ile ünlüdür.
- As the sun rose, the fog disappeared.
- Güneş yükselirken sis kayboldu.
- It was only when the fog lifted that we noticed that we had slept on the edge of an abyss.
- Bir uçurumun kenarında uyuduğumuzu ancak sis dağılınca fark ettik.
- Tom walked away and soon disappeared into the fog.
- Tom uzaklaştı ve kısa süre sonra sisin içinde kayboldu.
- The airport was closed because of the fog.
- Havaalanı sis nedeniyle kapatıldı.
- There was a thick fog around.
- Etrafta yoğun bir sis vardı.
- Because of the fog, the airplane has been rerouted to Munich.
- Sis yüzünden uçak Münih'e yönlendirildi.
- The fog prevented the planes from taking off.
- Sis uçakların kalkışını engelledi.
- Tom disappeared into the fog.
- Tom sisin içinde kayboldu.
- We got lost in the fog.
- Biz siste kaybolduk.
- There is often fog in the morning.
- Sabahları genellikle sis olur.
- Today the fog is as thick as pea soup.
- Bugün sis bezelye çorbası kadar yoğun.
- The fog is lifting.
- Sis kalkıyor.
- The fog began to lift.
- Sis kalkmaya başladı.
- The fog prevented him from seeing very far ahead.
- Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.
- There is fog over the lake.
- Gölün üzerinde sis var.
- There was a thick fog.
- Yoğun bir sis vardı.
- After getting out of the shower, Tom wiped the fog off the mirror and shaved.
- Tom duştan çıktıktan sonra aynadaki sisi sildi ve tıraş oldu.
- The fog prevented him from seeing very far ahead.
- Sis çok ileriyi görmesini engelliyordu.
Show More (71)
|
