grain - English Turkish Sentences
English Turkish
grain tahıl n.
  • Half of the village's grain fields were hit by a flood.
  • Köyün tahıl tarlalarının yarısı selden zarar gördü.
  • India has 65 million tonnes of grain available immediately.
  • Hindistan'ın şu anda 65 milyon ton tahılı var.
  • A banned carcinogenic herbicide was found in grain fed to organic chickens in Germany in June.
  • Haziran ayında Almanya'da organik tavuklara yedirilen tahılda yasaklı kanserojen bir herbisit bulundu.
Show More (24)
grain damar n.
  • Wood stains bring out the natural grain of the wood.
  • Ahşap lekeleri ahşabın doğal yapısındaki damarları ortaya çıkarır.
  • It's easier to cut wood with the grain.
  • Tahtayı damar yönünde kesmek daha kolaydır.
  • It's easier to cut wood with the grain.
  • Odunu damarlı kesmek daha kolaydır.
Show More (0)
grain tane n.
  • They developed a robot as small as a grain of rice.
  • Pirinç tanesi kadar küçük bir robot geliştirmişler.
Show More (-2)
grain zerre n.
  • There is not a grain of truth in his story.
  • Hikâyesinde zerre kadar doğruluk payı yok.
Show More (-2)