|
- Ultimately, only the grandparents will be left.
- Nihayetinde geriye sadece büyükanne ve büyükbabalar kalacak.
- Does 'family' mean father, mother, children, along with parents and grandparents?
- Aile', baba, anne, çocuklar, ebeveynler ve büyükanne ve büyükbabalar anlamına mı geliyor?
- My grandparents were born in the last century.
- Büyükannem ve büyükbabam geçen yüzyılda doğmuşlar.
- I used to ride my bike to my grandparents' house.
- Büyükannem ve büyükbabamın evine bisikletle giderdim.
- I visit my grandparents on Sundays.
- Pazar günleri büyükannemi ve büyükbabamı ziyaret ederim.
- My grandparents were German, and the language has been passed down to me and my brother.
- Büyükannem ve büyükbabam Alman'dı ve bu dil bana ve kardeşime geçti.
- Bill was sent to live with his grandparents while his mother studied to become a nurse.
- Bill, annesi bir hemşire olmak için eğitim alırken, büyükanne ve büyükbabası ile birlikte yaşamaya gönderildi.
- My grandparents were in good health the last time I saw them.
- Büyükannem ve büyükbabamı son gördüğümde sağlık durumları iyiydi.
- How many times did you visit your grandparents last year?
- Geçen yıl büyükanne ve büyükbabanı kaç kez ziyaret ettin?
- Tom lives in Boston with his grandparents.
- Tom Boston'da büyükannesi ve büyükbabasıyla yaşıyor.
- Tom's paternal grandparents live in Australia.
- Tom'un baba tarafından büyükannesi ve büyükbabası Avustralya'da yaşıyor.
- All four of my grandparents are still living.
- Büyükanne ve büyükbabalarımın dördü de hâlâ hayatta.
- Bill was sent to live with his grandparents while his mother studied to become a nurse.
- Bill, annesi hemşire olmak için eğitim alırken büyükanne ve büyükbabasıyla yaşamaya gönderildi.
- Do you still write letters to your grandparents?
- Büyükannene ve büyükbabana hâlâ mektup yazıyor musun?
- How old were your grandparents when they got married?
- Büyükannen ve büyükbaban evlendiklerinde kaç yaşındaydılar?
- He was raised by his grandparents.
- Büyükannesi ve büyükbabası tarafından büyütüldü.
- Did you visit your grandparents last week?
- Geçen hafta büyükanne ve büyükbabanı ziyaret ettin mi?
- My grandparents never liked coffee with milk.
- Dedem ve büyükannem sütlü kahveyi katiyen sevmezlerdi.
- Tom lives in Australia with his grandparents.
- Tom Avustralya'da büyükanne ve büyükbabasıyla yaşıyor.
- Are your grandparents still alive?
- Büyükannen ve büyükbaban hâlâ hayatta mı?
- Lucy was bantered by her grandparents.
- Lucy büyükannesi ve büyükbabası tarafından şakalandı.
- Are all of your grandparents still living?
- Büyükannen ve büyükbaban hala yaşıyor mu?
- Tom has a lot of black and white pictures of his grandparents.
- Tom'da onun büyükanne ve büyükbabalarına ait birçok siyah beyaz resim var.
- Tom moved in with his grandparents.
- Tom büyükanne ve büyükbabasının yanına taşındı.
- I live with my mother, brother and my grandparents.
- Annem, kardeşim ve büyükannem ve büyükbabamla yaşıyorum.
- Do you visit your grandparents every week?
- Büyükanne ve büyükbabanı her hafta ziyaret ediyor musun?
- Do you often visit your grandparents?
- Büyükanne ve büyükbabanı sık sık ziyaret ediyor musun?
- When I was a teenager, I used to visit my grandparents about once a month.
- Gençken ayda bir kez büyükannemle büyükbabamı ziyaret ederdim.
- My grandparents didn't have indoor plumbing.
- Büyükannem ve büyükbabamın kapalı su tesisatı yoktu.
- Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother.
- Fadıl'ın çocukları, annelerinin zihinsel durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabaları ile birlikte yaşamaya başladılar.
- Tom wanted to live in Boston with his grandparents.
- Tom Boston'da büyükannesi ve büyükbabasıyla yaşamak istiyordu.
- Tom used to live with his grandparents in Boston.
- Tom Boston'da büyükannesi ve büyükbabasıyla yaşardı.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz maddi olarak ebeveynlerimizden ve büyükanne ve büyükbabalarımızdan çok daha iyi durumda olsak da, mutluluk seviyeleri bunu yansıtacak şekilde değişmedi.
- My grandparents never liked coffee with milk.
- Büyükannem ve büyükbabam sütlü kahveyi hiç sevmezlerdi.
- She lives in the house where her grandparents lived.
- Büyükannesi ve büyükbabasının yaşadığı evde yaşıyor.
- Tom was raised by his grandparents.
- Tom'u büyükannesi ve büyükbabası büyüttü.
- Tom can only remember one of his grandparents.
- Tom büyükanne ve büyükbabalarından sadece birini hatırlayabiliyor.
- My grandparents enjoy playing croquet.
- Büyükannem ve büyükbabam kroket oynamayı sever.
- Tom was brought up by his grandparents.
- Tom'u büyükannesi ve büyükbabası büyüttü.
- Are all of your grandparents still living?
- Büyükannen ve büyükbaban hâlâ yaşıyor mu?
- Tom has a lot of black and white pictures of his grandparents.
- Tom'un büyükanne ve büyükbabasının bir sürü siyah beyaz resmi var.
- When Tom was a child, he went to Boston every summer to stay with his grandparents.
- Tom çocukken her yaz Boston'a büyükanne ve büyükbabasının yanına giderdi.
- Lucy was brought up by her grandparents.
- Lucy, büyükannesi ve büyükbabası tarafından büyütüldü.
- She lives in the same house her grandparents lived in.
- Büyükannesi ve büyükbabasının yaşadığı evde yaşıyor.
- We used to visit my grandparents every weekend when I was a kid.
- Ben çocukken her hafta sonu büyükannemi ve büyükbabamı ziyaret ederdik.
- Tom spends time with his grandparents every Monday.
- Tom her pazartesi büyükanne ve büyükbabasıyla vakit geçirir.
- What are my grandparents doing right now?
- Büyükannem ve büyükbabam şu an ne yapıyor?
- Did you know Tom and Mary are John's grandparents?
- Tom ve Mary'nin John'un büyükanne ve büyükbabası olduğunu biliyor muydun?
- How are your grandparents?
- Büyükannen ve büyükbaban nasıllar?
- Layla's grandparents lived just a mile away.
- Layla'nın büyükanne ve büyükbabası sadece bir mil ötede yaşıyordu.
- Tom speaks French to his grandparents.
- Tom büyükanne ve büyükbabasıyla Fransızca konuşuyor.
- Tom's grandparents are buried in a cemetery not too far from here.
- Tom'un büyükanne ve büyükbabası buradan çok uzak olmayan bir mezarlıkta gömülü.
- Tom and I are Mary's grandparents.
- Tom ve ben Mary'nin büyükanne ve büyükbabasıyız.
- When I was little, I spent a lot of time in the country with my grandparents.
- Küçükken büyükanne ve büyükbabalarımla taşrada çok vakit geçirdim.
- My grandparents died before I was born.
- Büyükannem ve büyükbabam ben doğmadan önce ölmüşler.
- Tom and Mary are John's grandparents.
- Tom ve Mary, John'un büyükanne ve büyükbabası.
- Tom used to spend a lot of time with his grandparents.
- Tom büyükannesi ve büyükbabasıyla çok zaman geçirirdi.
- Tom showed Mary a black and white photo of his grandparents.
- Tom, Mary'ye büyükanne ve büyükbabasının siyah beyaz bir fotoğrafını gösterdi.
- Tom showed Mary a black and white photo of his grandparents.
- Tom, Mary'ye büyükanne ve büyükbabalarının siyah beyaz bir fotoğrafını gösterdi.
- I used to visit my grandparents several times a month when I was a kid.
- Çocukken ayda birkaç kez büyükanne ve büyükbabamı ziyaret ederdim.
- What are my grandparents doing?
- Büyükannem ve büyükbabam ne yapıyor?
- When I was little, I spent a lot of time in the country with my grandparents.
- Küçükken, büyükannem ve büyükbabamla taşrada çok zaman geçirirdim.
- Layla killed her grandparents at age fifteen.
- Leyla on beş yaşındayken büyükanne ve büyükbabasını öldürdü.
- Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother.
- Fadıl'ın çocukları annelerinin ruhsal durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabalarının yanına gitti.
- My grandparents have smallpox vaccination scars on their arms.
- Büyükannem ve büyükbabamın kollarında çiçek aşısı izleri var.
- I am constantly amazed at the energy of my grandparents.
- Büyükannem ve büyükbabamın enerjisine sürekli hayret ediyorum.
- By the time I was born, all my grandparents had died.
- Ben doğduğumda, büyükannem ve büyükbabam ölmüştü.
- Our grandparents would come to see us on the weekends.
- Büyükannem ve büyükbabam hafta sonları bizi görmeye gelirlerdi.
- The relics of your grandparents are in this church.
- Büyükannen ve büyükbabanın kalıntıları bu kilisede.
- Do you often visit your grandparents?
- Büyükannenle büyükbabanı sık sık ziyaret eder misin?
Show More (67)
|
|
- Does 'family' mean father, mother, children, along with parents and grandparents?
- 'Aile' demek, baba, anne, çocuklar, ebeveynler ve büyük ebeveynler mi demek?
- Our grandparents would come to see us on the weekends.
- Bizim büyük ebeveynlerimiz hafta sonlarında bizi görmeye gelirlerdi.
- All four of my grandparents are still living.
- Büyük ebeveynlerimin dördü de hâlâ yaşıyor.
- How many times did you visit your grandparents last year?
- Geçen yıl kaç kez büyük ebeveynlerini ziyaret ettin?
- I am constantly amazed at the energy of my grandparents.
- Büyük ebeveynlerimin enerjilerine sık sık şaşırıyorum.
- My mother's mother is my only living grandparent.
- Annemin annesi benim yaşayan tek büyük ebeveynimdir.
- Do you have any pictures of your great grandparents?
- Sende büyük büyük ebeveynlerinin resimleri var mı?
- My grandparents have smallpox vaccination scars on their arms.
- Büyük ebeveynlerimin kollarında çiçek aşısı izleri var.
- Tom and Mary are John's grandparents.
- Tom ve Mary John'un büyük ebeveynleri.
- Do you visit your grandparents every week?
- Her hafta büyük ebeveynlerini ziyaret eder misin?
- All four of Tom's grandparents were teachers.
- Tom'un büyük ebeveynlerinin tüm dördü öğretmendi.
- Tom was brought up by his grandparents.
- Tom büyük ebeveynleri tarafından yetiştirildi.
- My grandparents were born in the last century.
- Büyük ebeveynlerim geçen yüzyılda doğdu.
- When I was a teenager, I used to visit my grandparents about once a month.
- Gençken, büyük ebeveynlerimi yaklaşık ayda bir kez ziyaret ederdim.
- Do you still write letters to your grandparents?
- Hâlâ büyük ebeveynlerine mektup yazıyor musun?
- Did you visit your grandparents last week?
- Geçen hafta büyük ebeveynlerini ziyaret ettin mi?
- Tom and I are Mary's grandparents.
- Tom ve ben Mary'nin büyük ebeveynleriyiz.
- The parent of a parent is a grandparent.
- Bir ebeveynin ebeveyni büyük ebeveyndir.
- I used to visit my grandparents several times a month when I was a kid.
- Ben bir çocukken ayda birkaç kez büyük ebeveynlerimi ziyaret ederdim.
- I visit my grandparents on Sundays.
- Pazar günleri büyük ebeveynlerimi ziyaret ederim.
- I live with my mother, brother and my grandparents.
- Ben annemle, erkek kardeşimle ve büyük ebeveynlerimle yaşıyorum.
Show More (18)
|